Hiperprolaktinemi hastalarında kadın ve erkek fertilitesi ve kadınlarda gebelik, gebelik sonlanımı ve postpartum sürecin izlemi
Female and male fertility in patients with hyperprolactinemia, and monitoring of pregnancy, pregnancy outcomes, and postpartum process in women
- Tez No: 962424
- Danışmanlar: PROF. DR. ÖZGÜR DEMİR
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 68
Özet
Amaç: Prolaktinoma ve idiyopatik hiperprolaktinemi tanılı erkek ve kadın hastaların dopamin agonisti tedavisine bağlı gelişen yan etkilerinin, kadın hastaların gebelik seyrinin ve sonuçlarının incelenmesi, doğan bebeklerin sağlığının ve gelişiminin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 01.01.2014 – 31.12.2024 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri'nde hiperprolaktinemi tanısı almış 18 yaşından büyük kadın ve erkek hastalar incelenmiştir. Hiperprolaktinemi tanısı aldıktan sonra gebelik geçirmiş kadınlar ve tanı sonrasında eşi gebe kalmış erkekler çalışmaya dahil edilmiştir. Kadın hastaların gebelik sonlanımlarının karşılaştırılabilmesi için rastgele seçilmiş ve hiperprolaktinemisi ya da infertilitesi olmayan kadın kontroller çalışmaya dahil edilmiştir. Bulgular: Mevcut çalışmada hiperprolaktinemi tanısı aldıktan sonra gebe kalan 60 kadının 109 gebeliği ile kontrol grubuna rastgele olarak seçilmiş 130 kadının 235 gebeliğinin seyri ve sonlanımları karşılaştırıldı. Bu iki grup arasında fertilite, gebelik sonlanımı ve gebelik komplikasyonlarını etkileyecek risk faktörleri açısından farklılık yoktu. İki grup arasında preterm doğum, ölü doğum, dış gebelik, çoğul gebelik, konjenital malformasyon, intrahepatik kolestaz, gestasyonel diyabet, oligohidroamniyoz, preeklampsi, düşük doğum ağırlıklı bebek ve makrozomik bebek açısından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Hiperprolaktinemili hastaların doğan bebeklerinin kilosu kontrol grubundaki bebeklerin kilosuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksekti (p=0,048). Hiperprolaktinemi tanılı hastalarda abortus gelişen gebelik oranı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksekti (p=0,028). Hiperprolaktinemi varlığının abortus riskini yaklaşık 1,8 kat arttırdığı tespit edildi. Hiperprolaktinemi grubunda doğan çocuklarda 9 yaşına kadar takip edilen 1 çocukta öğrenme güçlüğü tespit edilirken unilateral renal agenezi ile doğan 1 çocuk ise 9 yaşında kronik böbrek yetersizliği nedeniyle ölmüştü. Gebelik sürecinde prolaktinoma ve idiyopatik hiperprolaktinemi sebebi ile dopamin agonisti kullanan ve kullanmayan kadınlar arasında ise bebeğin doğum kilosu, düşük doğum ağırlığı, makrozomi, doğum haftası, preterm doğum, ölü doğum, çoğul gebelik, konjenital malformasyon ve intrahepatik kolestaz açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu. Dopamin agonisti kullanan grupta abortus oranı istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşüktü (p=0,01). Dopamin agonisti kullanımının abortus riskini %71,4 azalttığı görüldü. Sonuç: Mevcut çalışmada hiperprolaktinemi tanısı ile izlenen kadın hastaların gebelik süreçleri ve sonlanımları kontrol grubu ile karşılaştırıldı ve abortus dışında gebelik sonlanımı, gebelik komplikasyonları ve konjenital malformasyon açısından fark olmadığı görülmüştür. Çalışmamızda hiperprolaktineminin abortus riskini yaklaşık 1,8 kat arttırdığı tespit edilmiştir. Hiperprolaktinemili kadınlarda ise ilk trimesterinde dopamin agonisti kullanımı ile abortus riskinin %71,4 azaldığı tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar literatüre yeni katkılar sağlamaktadır. Hiperprolaktinemi tanılı hastalara takip ve tedavi yaklaşımımızı değiştirebilecek nitelikte olan bu sonuçların desteklenmesi için daha fazla sayıda hastanın dahil edildiği çalışmalara ihtiyaç vardır.
Özet (Çeviri)
Aim: This study aimed to investigate the side effects of dopamine agonist therapy in male and female patients diagnosed with hyperprolactinemia, the course and outcomes of pregnancies in female patients, and the health and development of newborns. Materials and Methods: Male and female patients aged 18 years and older who were diagnosed with hyperprolactinemia at Ankara University Faculty of Medicine Hospitals between January 1, 2014, and December 31, 2024, were evaluated. Women who became pregnant and men whose partners became pregnant after being diagnosed with hyperprolactinemia were included. Randomly selected women without hyperprolactinemia or infertility were included in the control group for comparisons of pregnancy outcomes. Results: In the study, the course and outcomes of 109 pregnancies of 60 women with hyperprolactinemia were compared with 235 pregnancies of 130 randomly selected women. There was no difference between the two groups in terms of risk factors affecting fertility, pregnancy outcomes, and pregnancy complications. No statistically significant differences were found between the groups in preterm birth, stillbirth, ectopic pregnancy, multiple pregnancies, congenital malformations, intrahepatic cholestasis, gestational diabetes, oligohydramnios, preeclampsia, low birth weight, or macrosomia. However, the birth weight of babies born to hyperprolactinemic patients was significantly higher than those in the control group (p=0.048). The rate of pregnancies resulting in spontaneous abortion was significantly higher in the hyperprolactinemia group compared to the control group (p=0.028), with hyperprolactinemia increasing the risk of spontaneous abortion by approximately 1.8 times. Among children born to mothers with hyperprolactinemia, one child followed until age 9 was diagnosed with learning disabilities, and another child born with unilateral renal agenesis died at age 9 due to chronic renal failure. There were no statistically significant differences between those who used dopamine agonists during pregnancy and those who did not in terms of birth weight, low birth weight, macrosomia, birth week, preterm birth, stillbirth, multiple pregnancies, congenital malformations, or intrahepatic cholestasis. The spontaneous abortion rate was significantly lower in the group using dopamine agonists (p=0.01), with dopamine agonist use reducing the risk of spontaneous abortion by 71.4%. Conclusion: In this study, the pregnancy courses and outcomes of women diagnosed with hyperprolactinemia were compared with those of the control group, revealing no differences in pregnancy outcomes, complications, or congenital malformations, except for abortion. It was found that hyperprolactinemia increased the risk of abortion by approximately 1.8 times. Furthermore, the use of dopamine agonists during the first trimester in women with hyperprolactinemia reduced the risk of abortion by 71.4%. These findings contribute to the existing literature. Additional studies involving larger patient cohorts are needed to support these results, which have the potential to influence the management approach for patients diagnosed with hyperprolactinemia.
Benzer Tezler
- Hipofiz ilişkili hiperprolaktinemilerin nadir nedenlerinde uzun dönem seyir sonuçları
Long-term course results in rare causes of pituitary-related hyperprolactinemia
YAĞMUR EGE SUV
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıDokuz Eylül Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ABDULLAH SERKAN YENER
- Behçet hastalığında serum prolaktin düzeyleri
Başlık çevirisi yok
ATIL AVCI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2005
DermatolojiSağlık BakanlığıDeri ve Zührevi Hast. Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ADEM KÖŞLÜ
- Üçüncü basamak psikiyatrik tedavi merkezinde psikoz tedavi yaklaşımları-retrospektif, kesitsel bir farmakoepidemiyoloji çalışması
Approaches to psychosis treatment at the third level psychiatric treatment center-a retrospective, cross-sectional pharmacoepidemiology study
ECE DAĞDEMİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
PsikiyatriAtatürk ÜniversitesiRuh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ HACER AKGÜL CEYHUN
- Düşük over rezervi olan infertilite hastalarının folikül sıvısında bulunan melatonin düzeyinin değerlendirilmesi
Evaluation of the melatonin level in the follicle fluid of infertilitypatiens with low ovarian reserve
AYŞE NUR IŞIK AYDIN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. NİL ATAKUL
- Polikistik over sendromlu hastalarda insülin direncinde Osteokalsin, TNF-? ve adiponektinin rolü
Osteocalcin and insulin resistance in patients with polycystic ovary syndrome, TNF-? and adiponectin is role
GÖNÜL ERKAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
Kadın Hastalıkları ve DoğumErciyes ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İPTİSAM İPEK MÜDERRİS