Geri Dön

Kronik böbrek hastalarında serum total homosistein düzeylerinin trombotik aktiviteye etkisi

The Effect of serum total homocysteine levels to the thrombotic activity in chronic renal patients

  1. Tez No: 98992
  2. Yazar: ÖMER ÇETİN
  3. Danışmanlar: PROF.DR. SELDA BEKPINAR
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Biyokimya, Biochemistry
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2000
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Biyokimya Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 69

Özet

6. ÖZET Metiyonin metabolizmasında bir ara ürün olarak meydana gelen homosistein, kükürt içeren bir aminoasittir. Proteinlerin primer yapısında yer almayan bu aminoasidin tek kaynağı diyetteki metiyonindir. Homosistein remetilasyon ve transsülfîirasyon yollan ile metabolize olur. Remetilasyon yolunda homosistein, 5- metil FH4 veya betainden metil grubu alarak metiyonine dönüşürken, transsülfürasyon yolunda ise sırasıyla önce sistatiyonine, sonra da sistein ve cc- ketobütirata metabolize olur. Homosistein, bu metabolik yollardaki enzimatik reaksiyonlar nedeniyle plazmada 5-12 umol/L arasında değişen küçük miktarlarda bulunur. Homosistein metabolizmasında yer alan enzimlerin (metiyonin sentaz, metilen FH4 redüktaz ve sistatiyonin (3 sentaz) genetik defektleri ve bu enzimlerin kofaktörü olan folik asit, B6 ve Bî2 vitamin düzeylerindeki yetersizlikler plazma total homosistein konsantrasyonlarının artmasına neden olur. Homosistein metabolizmasından sorumlu enzimlerin yüksek aktivitesine sahip olan böbrek, plazma total homosistein değerlerinin belirli düzeyde tutulmasında önemli rol oynar. Böbrek fonksiyonlanndaki bozulmalar, homosistein konsantrasyonlarının yükselmesine neden olur. Homosistein düzeylerindeki artışa paralel olarak koroner arter, serebral arter ve periferik damarlarda çeşitli komplikasyonlar meydana gelir. Bu komplikasyonların ortaya çıkmasında homosisteinin toksik etki göstererek damar 57endotelini hasar uğratması en önemli mekanizmalardan biridir. Hiperhomosisteinemiye bağlı olarak meydana gelen bu hasar, homosisteinin otooksidasyonu sonucu direkt etki ile olabileceği gibi homosisteinin yüksek konsantrasyonları nedeniyle artan reaktif oksijen türlerinin etkisi ile de olabilir. LDL oksidasyonuna sebep olduğu da bilinen homosistein, tüm bunların neticesinde damar duvarına kontrolsuz LDL girişini arttırarak aterosklerotik lezyonlann gelişmesine neden olur. Damar endotelindeki hasar aym zamanda endotelyumun normal antitrombotik fenotipini değiştirerek prokoagulan özellik kazanmasına yol açar. Buna bağlı olarak trombositlerin adezyon ve agregasyonunda artış olur. Hiperhomosisteinemide, tromboksan A2 ve prokoagulan doku faktörü sentezindeki artış ile prostasiklin salınımmdaki azalmalar da agregasyon artışına katkıda bulunur. Biz yaptığımız çalışmada böbrek yetmezliğinin erken, orta ve ileri dönemlerindeki homosistein artışlarının trombosit agregasyonuna etkisini inceledik ve hasta gruplarında bulduğumuz sonuçlan sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırdık. Sonuçlarımızı özetlersek: - Böbrek fonksiyonlarının göstergesi olan BUN ve kreatinin düzeyleri tüm hasta gruplarında yüksek bulundu. - Serum total homosistein ve plazma doku faktörü düzeyleri hasta gruplarında yüksek bulundu. - ADP ile uyarılan trombosit agregasyon değerleri, her üç hasta grubunda da belirgin azalma gösterdi. - B12 vitamini ve folik asit düzeyleri de hasta gruplarında yüksek bulundu. Hasta gruplarında gözlenen yüksek plazma doku faktörü düzeyleri hiperhomosistememinin damar endoteline yaptığı hasan yansıtmaktadır. Doku faktörü düzeylerindeki artışa rağmen agregasyona eğilimdeki azalmalar, böbrek 58yetmezliği hastalarında artan üremik toksinlerin trombosit kümeleşmesini azaltmasına bağlanabilir. Hiperhomosisteinemide meydana gelen endotel hasara bağlı olarak artan trombotik aktivite, kümeleşen trombositlerden büyüme faktörlerinin salınmasını uyararak damar düz kas hücre proliferasyonu ve ateroskleroza neden olur. Ancak bu çalışmanın bulgularına göre, hiperhomosisteinemi ile seyreden kronik böbrek hastalarında sık görülen kalp-damar hastalıklarının gelişmesinde trombotik aktivitenin etkisi olmadığı düşünülebilir. 59

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Hemodiyaliz hastalarında N-Asetilsisteinin bazı oksidadif stres parametrelerine etkisi

    The Effect of N-Acetylcysteine on oxidative stress parameters in hemodialysis patients

    FERAY ERDEM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    BiyokimyaErciyes Üniversitesi

    Biyokimya ve Klinik Biyokimya Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CEVAT YAZICI

  2. Hemodiyaliz hastalarında bazı kardiyovasküler risk faktörleri:Oksidatif stres, paraoksonaz ve hiperhomosisteinemi

    Cardiovascular risk factors in patients with hemodiaysis:Oxsidatve stress,paraoxonase and hyperhomocysteinemia

    ELİF AZİZE ÖZŞAHİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    BiyokimyaErciyes Üniversitesi

    Biyokimya Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. SEMA KADER KÖSE

  3. Hemodiyaliz hastalarında homosistein düzeyleri ve lipid profili

    Homocysteine levels and lipid profile in hemodialysis patients

    TUĞBA KARAHAN GÜR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    BiyokimyaYüzüncü Yıl Üniversitesi

    Biyokimya (Tıp) Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HASAN HALUK DÜLGER

  4. Kronik hemodiyaliz hastalarında primer etyolojiye göre kan homosistein düzeyleri ve folik asid tedavisinin etkileri

    Blood homocysteine levels and the effects of folic acid therapy in chronic hemodialysis patients according to primary etiology

    RAMAZAN ÇETİNKAYA

    Tıpta Yan Dal Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    NefrolojiAtatürk Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NEDİM YILMAZ SELÇUK

  5. Periton ve hemodiyaliz hastalarında aterosklerotik risk faktörleriyle koroner arter kalsiyum skorlarının karşılaştırılması

    Başlık çevirisi yok

    OKAY ÖZER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    KardiyolojiOndokuz Mayıs Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KUDDUSİ CENGİZ