Geri Dön

Hipertansif ensefalopatili hastaların kranial MRI ve SPECT bulguları

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 115169
  2. Yazar: HAMİDE YAREN
  3. Danışmanlar: Belirtilmemiş.
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2002
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 547

Özet

ÖZET Çocukluklarda KB ölçümünün ihmal edilmesi, KB ölçümünün uygun koşullarda yapılmaması ve genellikle KB yüksekliğinin başlangıçta semptom vermemesi, hipertansif çocukların geç tam almasına ve komplikasyonlarla başvurmalarına neden olur. Hipertansif ensefalopati bu komplikasyonlar içinde yer almaktadır. Bu çalışmaya ; HTE tanısı alan, yaşları 4-16 yaş arasında değişen 8'i kız, 6' sı erkek toplam 14 hasta alındı. Başvuru anında ve KB regülasyonu sonrası çekilen EEG, BBT, kranial MRI ve SPECT bulguları tartışıldı. Hastalar KB'deki ani yükselme ile birlikte, nörolojik semptomlarla başvurmuşlardır. Bu semptomlar sıklık sırasına göre ; bilinç değişikliği, konvülziyon, baş ağrısı, projeletil tarzda kusma ve görme bozukluğu idi. Başvuru sırasında çekilen EEG'de yaygın yavaş dalga aktivitesi saptandı.Bu bulgu hipertansif ensefalopatiye özgü olmayıp, ensefalopatinin bir göstergesidir. Tanıyı desteklemede yardımcı olmaktadır. Hipertansif ensefalopatide klinik bulgular nonspesifiktir, tanıyı güçleştirebilir.Bu durumda görüntüleme yöntemleri yardımcı olabilir. BBT' de fokal veya diffuz tutulum gösteren kortikal ve beyaz cevher lezyonları gösterilmiştir. Son yıllarda MRI ile beyaz cevher lezyonları daha iyi gösterebilmektedir. Diöüzyon ağırlıklı MRI incelemeleri, sitotoksik ve vazojenik ödem ayırımım yaparak, olayın fîzyopatogenezine ışık tutabilir.Bizim hastalarımızın MRI 'da T2 ağırlıklı serilerde diffuz veya fokal, özellikle parieto-oksipital yerleşimli hiperintens lezyonlar bulunmakta idi SPECT incelemelerinde de MRI' daki lezyon bölgeleri ile uyumlu, hatta daha geniş akında hipoperfüzyon saptandı. Sonuç olarak; MRI ve SPECT, HT'ye bağlı SSS'deki değişiklikleri, anotomik tutulumu ve patogenezi belirlemede BBT'den daha duyarlıdır. Bu konuda litaretürde SPECT ile çok fazla çalışmaya rastlanılmamıştır. Daha geniş hasta grubunda MRI ve SPECT'in birlikte yapılmasının daha yararlı olduğu kanısına varılmıştır. 46

Özet (Çeviri)

ÖZET Çocukluklarda KB ölçümünün ihmal edilmesi, KB ölçümünün uygun koşullarda yapılmaması ve genellikle KB yüksekliğinin başlangıçta semptom vermemesi, hipertansif çocukların geç tam almasına ve komplikasyonlarla başvurmalarına neden olur. Hipertansif ensefalopati bu komplikasyonlar içinde yer almaktadır. Bu çalışmaya ; HTE tanısı alan, yaşları 4-16 yaş arasında değişen 8'i kız, 6' sı erkek toplam 14 hasta alındı. Başvuru anında ve KB regülasyonu sonrası çekilen EEG, BBT, kranial MRI ve SPECT bulguları tartışıldı. Hastalar KB'deki ani yükselme ile birlikte, nörolojik semptomlarla başvurmuşlardır. Bu semptomlar sıklık sırasına göre ; bilinç değişikliği, konvülziyon, baş ağrısı, projeletil tarzda kusma ve görme bozukluğu idi. Başvuru sırasında çekilen EEG'de yaygın yavaş dalga aktivitesi saptandı.Bu bulgu hipertansif ensefalopatiye özgü olmayıp, ensefalopatinin bir göstergesidir. Tanıyı desteklemede yardımcı olmaktadır. Hipertansif ensefalopatide klinik bulgular nonspesifiktir, tanıyı güçleştirebilir.Bu durumda görüntüleme yöntemleri yardımcı olabilir. BBT' de fokal veya diffuz tutulum gösteren kortikal ve beyaz cevher lezyonları gösterilmiştir. Son yıllarda MRI ile beyaz cevher lezyonları daha iyi gösterebilmektedir. Diöüzyon ağırlıklı MRI incelemeleri, sitotoksik ve vazojenik ödem ayırımım yaparak, olayın fîzyopatogenezine ışık tutabilir.Bizim hastalarımızın MRI 'da T2 ağırlıklı serilerde diffuz veya fokal, özellikle parieto-oksipital yerleşimli hiperintens lezyonlar bulunmakta idi SPECT incelemelerinde de MRI' daki lezyon bölgeleri ile uyumlu, hatta daha geniş akında hipoperfüzyon saptandı. Sonuç olarak; MRI ve SPECT, HT'ye bağlı SSS'deki değişiklikleri, anotomik tutulumu ve patogenezi belirlemede BBT'den daha duyarlıdır. Bu konuda litaretürde SPECT ile çok fazla çalışmaya rastlanılmamıştır. Daha geniş hasta grubunda MRI ve SPECT'in birlikte yapılmasının daha yararlı olduğu kanısına varılmıştır. 46

Benzer Tezler

  1. Pediatride akut glomerülonefritin klinik bulguları, komplikasyonu ve prognozunun değerlendirilmesi

    Başlık çevirisi yok

    AYŞE ÇAYLAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    Halk SağlığıSağlık Bakanlığı

    Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜLTEN TANYER

  2. Karaciğer sirozunda görülen QTC mesafesi uzaması ve arter kan gazı analizi değişikliklerinin değerlendirilmesi

    Interpretation of prolonged QTC internal and arterial blood gas analysis in liver cirrhosis

    A.SERAP YALIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİstanbul Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HAKAN ŞENTÜRK

  3. Nörolojik açıdan asemptomatik hipertansif kriz vakalarının kraniyel manyetik rezonans görüntüleme özelliklerinin değerlendirilmesi ve bu özelliklerin diğer hipertansiyon ilişkili nörolojik aciller ile kıyaslanması

    Evaluation of magnetic resonance imaging features of neurologically asymptomatic hypertensive crisis patients and comparison of these features with other hypertension related neurological emergencies

    MEHMET YASİR PEKTEZEL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    NörolojiHacettepe Üniversitesi

    Nöroloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ETHEM MURAT ARSAVA

  4. Hipertansif bireylerde; insülin direnci, sodyum duyarlılığı ve diürnal kan basıncı değişimi ilişkisi

    Başlık çevirisi yok

    SONER KURTOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    HematolojiGATA

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. M. YAŞAR TÜBEK