Geri Dön

Meme kanserinde karaciğer yağlanması kontrollü prospektif çalışma

Hepatitic steatosis assoiated with breast cancer:prospective-controled study

  1. Tez No: 118509
  2. Yazar: AHMET BİLİCİ
  3. Danışmanlar: DOÇ.DR. MUSTAFA ÖZGÜROĞLU
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Gastroenteroloji, Onkoloji, Gastroenterology, Oncology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2002
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 55

Özet

ÖZET Non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı ( NAFLD ) sık rastlanılan ve giderek önemi artan bir kronik karaciğer hastalığıdır. Hastalık selim seyirli bir hastalık olarak bilinmektedir. Ancak, NAFLD'nin bir alt tipini oluşturan non-alkolik steatohepatitis (NASH) daha kötü gidişlidir. Klinik uygulamalarda, bir çok kanserli hastada, özellikle de meme kanserli olgularda karaciğer yağlanması sıklıkla rastlanılan bir bulgudur. Çalışmamızda, kliniğimizde izlenen meme kanserli hastalarda primer hastalığın ve uygulanan tedavilerin karaciğer yağlanması üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Meme kanserli grup ayrıca, diğer kanser grupları ve sağlıklı bireylerle de karşılaştırılmıştır. Çalışmaya, tedavi verilmemiş 40 meme kanserli (grup-1), sistemik tedavi almış 45 meme kanserli (grup-2), 40 over kanserli hasta (grup-3) ile 40 tane de sağlıklı olgu (grup-4) olmak üzere, toplam 165 olgu alındı. Çalışmaya sadece kadın olgular dahil edildi. Meme kanserli ve over kanserli hastalardan karaciğer metastazı olanlar ve anlamlı düzeyde alkol kullananlar (>30 g/hafta) çalışmaya alınmadı. Ancak, karaciğer dışı uzak organ metastazı olan hastalar çalışmaya alındı. Bu olguların demografik özellikleri, karaciğer yağlanması için ana risk faktörleri ( diabetes mellitus, obezite, hiperlipidemi ), biyokimyasal parametreleri, tedavi alanlarda uygulanan tedaviler ve bunların yağlanma ile ilişkileri değerlendirildi. Olgularda karaciğer yağlanması iki radyoloji uzmanı tarafından ultrasonografı ile saptandı. Radyologlar arasında istatiksel olarak uyumsuzluk yoktu. Sırasıyla grup-1' de % 63, grup-2'de % 72, grup-3'de % 77, grup-4'de ise, % 48 oranında karaciğer yağlanması saptandı. Dört grup kendi aralarında karşılaştırıldıklarında yalnızca 3. ile 4. grup arasında hafif düzeyde farklılık bulundu (p=0.045). NAFLD için ana risk faktörleri değerlendirildiğinde, diabet, obezite ve hipertrigliseridemi ile karaciğer 42yağlanması arasında istatistiksel olarak ilişki vardı (p=0.02). Ancak, hiperkolesterolemi ile yağlanma arasında ilişki saptanmadı (p=0.35). Grup-2 kendi içinde alt gruplara ayrılarak tekrar değerlendirildi. Kemoterapi alanlarda karaciğer yağlanması sık gelişiyor gibi görülse de, yağlanma ve kemoterapi arasında direkt bir ilişki bulunamadı (p=0.169). Tüm tamoksifen kullanan olgular değerlendirildiğinde, tamoksifen ile karaciğer yağlanması arasında anlamlı istatiksel ilişki saptandı(r=0.460, p=0.01 ). Hastalarda ortalama tamoksifen kullanım süresi 17.3+12.5 ay (aralık, 2-60 ay) olarak bulundu. Kullanım süresi arttıkça karaciğer yağlanması oranı da artmaktaydı (p=0.03). Hastalarda bakılan biyokimyasal parametrelerle karaciğer yağlanması arasında anlamlı bir ilişki bulunamadı. AST/ALT oranı > 1 olan 89 (% 53.9) olgu bulundu ve bunlarda % 57.3 oranında yağlanma saptandı. AST/ALT1 olan hem de < 1 olan olgularla yağlanma arasında ilişki saptanmadı (sırasıyla; r=0.027, p= 0.79 ve r=0.1 75, p=0. 13). Prospektif olarak gerçekleştirilen bu çalışma sonucunda, meme kanserinde karaciğer yağlanması için ana risk faktörü olarak tamoksifen ve obezite bulundu. Sırasıyla tamoksifen kullananlarda yağlanma 3.8 kat, obez olanlarda ise 1.3 kat artmaktaydı. Tedavisiz meme kanserli grupta risk faktörü olan olgu sayısı fazla olduğundan, bu grupda istatistiksel olarak meme kanserinin karaciğer yağlanması ile doğrudan ilişkisi değerlendirilemedi. Bu amaçla, tedavisiz meme kanserli olgu sayısının daha fazla sayıda tutulması gerekmektedir. 43

Özet (Çeviri)

SUMMARY Non-alcoholic fatty liver disease (NAFLD) is a chronic liver disease with increasing importance for the last years. It has benign clinical course. However, non-alcoholic steatohepatitis (NASH) has a more severe course as a type of NAFLD. Hepatic steatosis is frequently encountered in many cancer patients, especially in patients with breast cancer in clinical oncology practices. In our study, we studied influences of primary disease and treatment on steatosis in breast cancer. In addition, it was compared with a different solid cancer group and healthy population. The study group consisted of 40 newly diagnosed, untreated breast cancer (group- 1), 45 cases of breast cancer treated with systemic therapy (group-2), 40 cases of ovarian cancer (group-3) and 40 healthy cases (group-4) with a total of 1 65 cases. We excluded breast and ovarian cancer who had liver metastasis and who drank significant alcohol (>30 g/ week). The patients who have extra-hepatic distant metastasis were included in this study. We evaluated demographic features, major risk factors for hepatic steatosis (diabetes mellitus, obesity, hyperlipidemia ), biochemical findings, treatment protocols and influence of treatment on steatosis. Hepatic steatosis was evaluated with ultrasonography by two radiologists with independently. Results reported by two radiologists were similar with a few discordant cases. We detected steatosis in % 63, % 72, % 77 and % 48 of groups 1,2,3 and 4, respectively. When four groups were compared with each other, there was a statistically difference with borderline significance (p=0.045). In addition, diabetes, obesity and hypertrigliseridemia were associated with hepatic steatosis, but no association was found between hypercholesterolemia and steatosis (p=0.35). Patients in group-2 were reanalysed according to treatment variables. Although, in patients who was treated with chemotherapy, hepatic steatosis was frequent detected, we did not find any direct correlation between chemotherapy and steatosis (p=0.169). When all 44patients treated with tamoxifen were evaluated, a good connection was found between tamoxifen and steatosis (p=0.01, r=0.460). In this time treated group, median time of tamoxifen duration was 17.3 + 12.5 months. When this time period was passed, the risk of hepatic steatosis increased also. There was not statistically significant correlation between steatosis and biochemical findings. 53.9 % of cases has AST/ALT>1. We detected 57.3 % rate of hepatic steatosis in this case. However, AST/ALT ratio, neither >1 nor

Benzer Tezler

  1. Meme kanserinde hormonal tedavi sonrası hepatosteatoz sıklığı ve metabolik hastalıkların (diyabetes mellitus ve obezite) meme kanserinde prognozla ilişkisi

    Incidence of hepatosteatosis after hormone therapy and association of metabolic disorders with prognosis in breast cancer patients

    METİN YAMAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    OnkolojiDicle Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET KÜÇÜKÖNER

  2. Adjuvan kemoterapi alan kanser hastalarında oksidatif stres ve tiyol disülfid ilişkisi

    The relationship between cancer patients who receive adjuvant chemotherapy and oxidative stress and thiol disulfid

    PINAR TIĞLIOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    OnkolojiSağlık Bakanlığı

    Dahiliye Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DİDEM ŞENER DEDE

  3. Exploring allosteric mechanisms of chemokine receptor CXCR4 and implications in drug design

    Kemokin reseptörü CXCR4'ün allosterik mekanizmalarının ve ilaç tasarımındaki uygulamalarının keşfedilmesi

    TUĞÇE İNAN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Kimya Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Kimya Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. AYŞE ÖZGE KÜRKÇÜOĞLU LEVİTAS

  4. ESM-1 (endokan) genindeki mutasyonların meme kanseri oluşumundaki ilişkisinin incelenmesi

    Analyzing the relationship between the ESM-1 (endocan) gene mutation and breast cancer development

    SERAP DEDE

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    GenetikTurgut Özal Üniversitesi

    Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ESRA GÜNDÜZ