Geri Dön

Pankratik intraepitelyal neoplazilerin (PanİN) ve intraduktal papiller müsinöz neoplazilerin (İPMN) tümöral ve nontümöral pankreas patolojileriyle ve birbirleriyle ilişkisi

The relationship between pancreatic intraepithelial neoplasia (pantIN) intraductal papillary mucinous neoplasia (IPMN), tumoral and nontumoral pancreatic pathology

  1. Tez No: 131766
  2. Yazar: ÖVGÜ AYDIN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. SÜHA GÖKSEL
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Patoloji, Pathology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2003
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Patoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 56

Özet

ÖZET VE SONUÇLAR Pankreas karsinomu malignitesi yüksek, kötü prognozlu bir tümördür. Geç tanının yanısıra etkili tedavinin bulunamaması da mortaliteyi yükseltmektedir Pankreatik tümörlerin çoğu malign olmakla birlikte benign ve değişken malignite potansiyeline sahip tümörler de mevcuttur. Bu yüzden klasifikasyon klinik ve prognostik öneme sahiptir. Terminoloji standardizasyonu gereksinimi nedeni ile Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2000 yılında çıkardığı 'Gastrointestinal Sistem Tümörleri' ile ilgili kitabında en son sınıflamayı yapmıştır. Pankreas karsinomlarını önlemek ve sağkalımı artırabilmek için, tüm tümörlerde olduğu gibi karsinom öncüsü lezyonları tespit etmek gereklidir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2000 yılında pankreas karsinomu öncüsü oldukları düşünülen duktal lezyonları Pankreatik İntraepitelyal Neoplaziler (PanİN) başlığı altında toplamış ve PanİN sınıflamasını yayınlamıştır. Bu çalışmada 1992-2003 yılları arasında kronik pankreatit, pankreas ve periampuller bölge tümörleri ya da kolon, mide karsinomları için yapılmış 135 operasyonda rezeke edilmiş pankreas dokuları ele alındı. Pankreas materyallerinin tümü PanİN ve alt grupları açısından incelendi. Pankreas tümörlü ve tümörsüz olgulardaki PanİN'ler morfolojik düzeyde karşılaştırılarak PanİN'lerin sıklığı, anlamlılığı araştırıldı. Ayrıca egzokrin pankreas tümörü olan 52 olgu 2000 DSÖ'nün Pankreas Tümörleri Sınıflaması'na göre değerlendirildi, özellikle yeni bir antite olan İPMNlerin duktal karsinomlara eşlik etme oranları incelendi. Sonuç olarak;. Çalışmamızda tüm olgular yeniden değerlendirildiğinde 17 olguda tanı değişikliğine gidildi. 14 pankreas tümöründe İntraduktal Papiller Müsinöz Neoplazi (İPMN) alanları görüldü. Bu olguların tanıları İPMN kaynaklı duktal karsinom olarak değiştiridi. Daha once az diferansiye habis tumor tanısı alan 1 olguda tanı sarkomatoid pleomorfik karsinom olarak değiştirildi. Daha once kronik pankreatit tanısı almış 2 olgunun tanılarının Duktal adenokarsinom olarak değiştirilmesine karar verildi.. Egzokrin pankreas tümörleri içinde en sık duktal adenokarsinom görüldü (%71). Duktal adenokarsinom olguları en sık 7. dekatta görüldü. 39Çalışmamızda 71 olguda PanİN görüldü,PanİN'ler son klasifikasyona göre değerlendirildi. Buna göre 40 PanİN-lA, 28 PanİN-lB, 34 PanİN-2, 31 PanİN-3 olgusu saptandı. Bu olgularda E/K= 1.6:1, ortanca yaş 55'di. Bu lezyonlar en sık duktal adenokarsinomlu olanlarda (%81) görüldü. Duktal adenokarsinom olgularında yaş ortalaması 61.2 iken, PanİN'li olgularda 57 idi. PanİN lezyonlarında cinsiyet dağılımı (E/K=1.6:l) duktal adenokarsinomla (E/K= 1.3:1) benzer özellikteydi. Tümör olguları ile PanİN ve alt grupları arasındaki ilişki incelendi, tümörü olan olgularda PanİN-3 sıklığı tespit edildi, bu ilişki istatistiksel olarak da anlamlı bulundu. PanİN lezyonları, tümörü olan olgularda tümör lokalizasyonuna göre değerlendirildiğinde pankreas lokalizasyonlu tümörlerde, PanİN-2 ve PanİN-3 lezyonlarının PanİN-lA'ya göre daha sık görüldüğü saptandı. Öte yandan Ampulla Vater lokalizasyonlu tümörlerde bu durumun tam tersi mevcuttu, bunlarda PanİN-lA lezyonu PanİN-2 ve PanİN-3'e göre daha sık olarak izlendi. PanİN oranı, duktal adenokarsinomda %81, kronik pankreatit (+) duktal adenokarsinomda %88, kronik pankreatit(-) duktal adenokarsinomda % 66, Ampulla Vater tümöründe %51.4, kronik pankreatit (+) Ampulla Vater tümöründe %73, kronik pankreatit (-) Ampulla Vater tümöründe %100 (1 olgu), tümörsüz kronik pankreatitte %80 olarak saptandı. PANİN-1A, PanİN-lB ve PANİN-2 ile kronik pankreatit arasında da anlamlı ilişki saptandı. Bu bulgular; PanİN-lA, PanİN-lB ve PanİN-2'nin pankreas adenokarsinomuna spesifik olmadığını, başka patolojiler özellikle kronik pankreatite eşlik edebileceği görüldü. Bulgularımız, PanİN-2 ve PanİN-3'ün pankreas karsinomu öncüsü duktal lezyonlar olarak kabul edilebileceğini, pankreas başı yerleşimli karsinomlarda kronik pankreatit ile yüksek dereceli PanİN lezyonlar arasında anlamlı ilişki olmadığını destekledi. Tümörsüz kronik pankreatitli olgulardada ihmal edilemeyecek oranlarda yüksek dereceli PanİN lezyonların görülmesi pankreas duktal adenokarsinom gelişiminde farklı karsinogenez yollarının olabileceğini düşündürdü. Pankreas karsinomu açısından olası bir tarama yönteminde yüksek dereceli PanİN lezyonlara dikkat edilmesi gerektiği vurgulandı. Bu lezyonların pankreas piyesinde cerrahi sınırda görülmesi de nüks riski oluşturabileceğinden, pankreas piyeslerinde cerrahi sınırlar bu lezyonlar açısından incelenmelidir. 40Olguların 14'ünde İPMN görüldü. Yaş aralığı 51-78; E/K= 1.8:1 idi. Çalışmamızdaki 14 İPMN olgusunun 111 İPMCA, 3'ü ise intraduktal papiller müsinöz adenom özelliğindeydi. Tüm İPMN olgularında eşlik eden duktal adenokarsinom mevcuttu. Çalışmamızdaki İPMN (+) ve İPMN (-) duktal adenokarsinom olgularında yaş dağılımı ayrı ayrı incelendiğinde, İPMN (+) olguların en sık 8.dekatta, İPMN (-) olguların ise en sık 6. dekatta yani daha erken dönemde yer aldığı görüldü. Ayrıca duktal adenokarsinomdaki lenfatik invazyon, kan damarı invazyonu, perinöral invazyon ve lenf düğümü metastazı gibi bazı prognostik faktörler İPMN (+) ve (-) duktal karsinomlarda karşılaştırılmalı olarak bakıldığında İPMN (+) olgularda kan damarı invazyonu ve lenf düğümü metastazının belirgin derecede daha az görüldüğü saptandı. Bu bulgular İPMN kaynaklı duktal adenokarsinomun klasik bir adenokarsinoma göre daha iyi gidişli olduğunu destekledi. Genel olarak kötü gidişli olan duktal adenokarsinomlar içinde İPMN'ler, muhtemel farklı bir moleküler geneze sahip olabilir, dolayısıyla tedavide de klasik bir duktal adenokarsinomdan farklı bir yaklaşım gerektirebilirler. 41

Özet (Çeviri)

SUMMARY AND RESULTS Pancreatic carcinoma is a highly malignant neoplasm that still carries a vey poor prognosis. Late diagnosis and poor therapy methods increase the mortality. Although there are benign tumors and tumors with uncertain malignant potential, majority of pancreatic neoplasms are malignant. So the classification has a clinical and prognostic significance. World Health Organization (WHO), has published the last classification of“Gastrointestinal System Tumors' for terminology standardization in 2000. Precancerous lesions should be identified for pancreas cancer prevention and mortality reduction. WHO has named the ductal lesions, probable pancreas carcinoma precursors, as Pancreatic Intraepithelial Neoplasia (PanİN) and has published PanİN classification. In this study, pancreatic tissue obtained from 135 operations were examined for PanİN lesions. PanİN's in tumoral and nontumoral pancreases were compared and frequency of PanİN's was investigated. 52 cases of pancreatic neoplasm were rewieved and evaluated for presence of Intraductal Papillary Mucinous Neoplasia (IPMN). As a result,. Diagnosis changed in 18 cases. IPMN was seen in 14 cases. The new diagnosis for these was IPMN associated ductal adenocarcinoma. In 1 case of ”poorly differentiated malignant tumor' diagnosis was changed with 'sarcomatoid pleomorphic carcinoma'. In 2 cases with a diagnosis of chronic pancreatitis, the new diagnosis was 'ductal adenocarcinoma'.. Ductal adenocarcinoma was the most common neoplasm within exocrine pancreas tumors (% 71) Ductal adenocarcinoma was most often seen in 7th decade.. There was PanİN in 71 cases. PanİN's were evaluated according to the last calssification and 40 PanİN-lA, 28 PanİN-lB, 34 PanİN-2, 31 PanİN-3 were found. M/F was 1.6:1 and the median age was 55. Most of PanİN were seen in ductal adenocarcinoma cases (% 81).. The mean age was 61.2 in ductal adenocarcinoma and in a younger 42,.6.YUKS^population in PanİN's (57). M/F ratio in PanİN (1.6:1) was similar to ductal adenocarcinoma (1.3:1). The most frequent PanİN lesion was PanİN-3 in tumor cases. PanİN's were evaluated according to tumor localization. PanİN-2 and PanİN-3 were more frequent than PanİN-lA in tumors with pancreas localization. On the other hand, PanİN-lA was more frequent than PanİN-2 and PanİN-3 in Ampulla Vater tumors. PanİN ratio was % 81 in ductal adenocarcinoma, % 88 in chronic pancreatitis (+) ductal adenocarcinoma, % 66 in chronic pancreatitis (-) ductal adenocarcinoma, % 51.4 in Ampulla Vater tumors, % 73 in chronic pancreatitis (+) Ampulla Vater tumors, % 100 in in chronic pancreatitis (-) Ampulla Vater tumor ( 1 case), % 80 in chronic pancreatitis. A positive correlation between PaniN-lA, PanİN-lB, PanİN-2 and chronic pancreatitis was found. This finding showed that PanİN-lA, PaniN-lB, Panin- 2 were not specific for pancreas adenocarcinoma and could be related with chronic pancreatitis especially. Results showed that PanİN-2 and PanİN-3 can be precursor lesions of pancreas carcinoma. There was no correlation between chronic pancreatitis in ductal adenocarcinoma and high grade PanİN lesions. There was an important amount of high grade PanİN lesions in chronic pancreatitis cases. This could be a sign for different carcinogenesis pathways in ductal adenocarcinoma. Surgical margins should be evaluated for PanİN lesions due to recurrence risk. There were 14 intraductal papillary mucinous neoplasia (IPMN) cases, 11 of them were intraductal papillary mucinous carcinoma (IPMCA) and 3 of them were intraductal papillary mucinous adenoma. All IPMN cases had also ductal adenocarcinoma. IPMN (+) ductal adenocarcinomas were most frequent in 8 th decade, IPMN (-) ductal adenocarcinomas were most frequent in an earlier period, 6th decade. Vascular invasion and lymph node metastasis were significantly less in IPMN (+) ductal adenocarcinoma compared to IPMN (-) ductal adenocarcinoma. These findings support the hypothesis that IPMN (+) ductal adenocarcinomas have a better prognosis than a classical ductal adenocarcinoma. 43

Benzer Tezler

  1. Karnosik asit ve gallik asitin PANC-1 pankreas hücrelerinde HNF1A geni üzerine sitotoksik etkilerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi

    Comparative investigation of the cytotoxic effects of carnosic acid and gallic acid on the HNF1A gene in PANC-1 pancreatic cells

    ELİF DENİZ ÜNAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    BiyolojiKocaeli Üniversitesi

    Biyoloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLÇİN GACAR

  2. Pankreas duktal adenokarsinomlarında apoptoz inhibitör proteinlerin ekspresyonu ve prognostik önemi

    Ekspression of inhibitor of apoptosis proteins in pancreatic ductal adenocarcinoma and prognostic significance

    ASUMAN ARGON

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    PatolojiEge Üniversitesi

    Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DENİZ NART

  3. Asetilsalisilik asitin pankreatik stellat hücre aracılı pankreas kanseri agresifliğine etkisi

    Investigation of effects of acetylsalicylic acid on pancreatic stellate cells-mediated pancreatic cancer aggressiveness.

    SILA SIĞIRLI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Biyolojiİstinye Üniversitesi

    Kanser Biyolojisi ve Farmakolojisi Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ DİDEM KARAKAŞ ZEYBEK

  4. Liken planus hastalarının periodontal, biyokimyasal ve immunohistokimyasal incelenmesi

    Investigation of the periodontal, biochemical and immunohistochemical findings in lichen planus patients

    ABDULLAH SEÇKİN ERTUĞRUL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Diş HekimliğiSelçuk Üniversitesi

    Periodontoloji Ana Bilim Dalı

    SEMA S. HAKKI

  5. Acustic radiation force impulse (ARFI) tekniğiyle ölçülen pankreatik elastografinin akut pankreatit tanısındaki değeri

    Valuablitiy of pancreatic elastography with acustic radiation force impulse (ARFI) method in diagnosis of acute pancreatitis

    MEHMET SERDAR DEGİRMENCİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    GastroenterolojiDicle Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUHSİN KAYA