Modernitenin sonu postmodernitenin başlangıcı üzerine bir inceleme
A study on the modernism and the beginning of postmodernism
- Tez No: 144337
- Danışmanlar: PROF. DR. BEYLÜ DİKEÇLİGİL
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Sosyoloji, Sociology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2004
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 293
Özet
Bu çalışmanın konusunu, modernitenin aşıldığı yeni bir dönemin mi yaşanıyor olduğu, yoksa modernitenin ileri, farklı bir aşamasında mı yaşıyor olunduğu konusunda yapılan tartışmalar ve bu tartışmaların ortaya çıkmasına sebep olan olaylar oluşturmaktadır. Bu konu bağlamında bu çalışmada, modernite ve postmoderniteye kaynaklık eden olaylar ve bu iki olgu hakkında sistematik bilgiye ulaşmak amaçlanmıştır. Bilimsel gelişmeler, Aydınlanma düşüncesi, Fransız Devrimi ve ilk önce İngiltere'de gerçekleşen Sanayi Devrimi, modern dönemin temel başlatıcıları olmuşlardır. Bu gelişmelerle birlikte ortaya çıkan modernite, kendisine kentleşme, kapitalizm, ulus-devlet ve pozitivizm gibi dayanak noktaları bulmuştur. Yirminci yüzyılın başlarından itibaren yaşanan gelişmeler, - Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, nükleer silahların üretilmesi, ekolojik felaketler, feminist hareketler, soykırım, Hiroşima'da ilk atom bombasının kullanılması, Vietnam, Kamboçya, Körfez savaşı ve zenginlerle yoksullara arasındaki uçurumun genişlemesi- modernitenin benimsediği Aydmlanma'nın“doğrusal ilerlemeci tarih anlayışı”na duyulan her türlü inancı veya gelecekten ümit beslemeyi sorgulanabilir bir hale getirirken modernitenin krize girdiği düşüncesine yol açmış ve modernite eleştirilmeye başlanmıştır. Diğer yandan değişen bilim anlayışı, değişen kent yapısı, ulus üstü ve ulus altı yapıların ortaya çıkması, küreselleşme vs. yanı sıra modernitenin temel parametrelerinden biri olarak kabul edilen kapitalizmin bunalımları sonucunda yeniden yapılanma sürecine girmesi, bütün bunlar yeni bir döneme geçildiği konusunda yapılan tartışmaların yoğunlaşmasına kaynaklık etmektedir. Bu yeniden yapılanma sürecinde ortaya çıkan, teknolojinin gelişmesi, bilginin üretimin yerini alması gibi olgulara dayanılarak, sanayi toplumunun ortadan kalktığı ve yeni bir döneme girildiği söylemleri ortaya çıkmıştır. Bu yeni aşamada, önce sanat alanmda başlayan daha sonraki yıllarda tüm alanlara yayılarak modernitenin toptan inkarı olarak kendini açığa vuran yeni bir söylemden - postmoderniteden- söz edilmeye başlanmıştır ki, bu düşüncenin, daha kapsamlı değişimleri içerdiği, post-fordizm ve sanayi sonrası toplum kuramlarının ilkelerini de içinde barındırdığı iddia edilmektedir. Yani tüm kültürel ve ekonomik etkenler teknolojik etkenlerle birlikte postmodernite kavramı altında toplanmış ve postmodernite kavramı, tüm bu gelişmeler için kullanılan bir kavram haline gelmiştir. Yukarıda verilen bilgiler, çalışmanın konusu ve amacı doğrultusunda, moderaiteye kaynaklık eden olaylar -Bilimsel gelişmeler, Aydınlanma düşüncesi, Fransız devrimi ve Sanayi devrimi-, modernitenin parametreleri -kapitalizm, kentleşme, ulus-devlet, pozitivizm-, modernitenin bunalımları -kapitalizmin bunalımları (fordizmden, post-fordizm, sanayi sonrası toplum), değişen bilim anlayışı, ulus-devletin krizi, değişen kent anlayışı-, postmodernitenin ortaya çıkış koşulları -kökenlerine, düşünsel temeli olan Nietzsche'ye, özelliklerine, sanattaki yansımalarına ve modernite postmodernite sürekliliği çerçevesinde postmodernitenin yeni bir aşama olup olmadığı konusunda bazı düşünürler (Lyotard, Baudrillard, Jameson, Habermas, Giddens) arasında yapılan tartışmalar- ele alınmaya çalışılmıştır. Hem o - hem bu anlayışı çerçevesinde ayrımlara karşı çıkan, parçalanma, kaos, geçicilik, çoğulculuk, farklılık, belirlenemezlik, süreksizlik gibi belirgin özellikleri taşıyan postmodernite mutlak bir hakikat yerine yorumlar vardır anlayışını savunmaktadır. Aynı zamanda postmodernite, pozitivizme, nesnel olmaya, kesin bilgiye, geçmişten kopma düşüncesine karşı eleştirel bir tavır sergilemektedir. Postmodernitenin modernden sonra gelen yeni bir aşama olup olmadığı yönündeki tartışmalara modernitenin parametreleri açısından bakıldığında, moderniteden bir kopuş olmadığı, kapitalizmin, ulus-devlet yapısının, pozitivizmin ve kentleşmenin bir nevi hala devam ettiği söylenebilir. Ancak bu duruma sanat alanında, bilhassa postmodernizmi daha somut olarak göstermesi bakımından mimari ve edebiyattaki yansımaları açısından bakıldığında daha belirgin değişimlerin yaşandığı,“postmodernizm”in de bu durumu daha iyi açıklayabildiği görülmektedir. Sonuç olarak, modernite postmodernite sürekliliği bağlamında postmodernitenin moderniteden bir radikal bir kopuş, ondan sonra gelen yeni bir aşama olmadığı, Jameson'un belirttiği gibi postmodernizm kapitalizmin yeni bir aşamasınm kültürü olduğu ve Giddens 'in işaret ettiği gibi modernitenin kurumlarının küreselleştiği, dünya bazında kurumlar haline geldiği düşüncesi daha kabul edilebilir görüşler olarak görülmektedir. Modernite, bir çok açıdan değişim yaşamıştır ve yaşayacaktadır da. Dünya teknolojik, toplumsal, siyasal, kültürel bağlamda bir değişim süreci içerisindedir. Ancak bunun yeni bir dönemi ifade etmediği, postmodernitenin modernite içinde ona karşı bir karşı bir başkaldırı, onun bir devamı niteliğinde olan bir hareket olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Özet (Çeviri)
This study attempts at reviewing the debate on whether we are living through a new period in which modernity has been transcended or we are in a different stage of modernity. In this context, it aims to access the systematic knowledge about modernity and postmodernity, and the events from which these two phenomena stemmed. Scientific developments, the Enlightenment, the French Revolution and the Industrial Revolution were the main starters of the modern period. Modernity -appeared together with these developments-found bases for itself in urbanization, capitalism, nation-state and positivism. The First and Second World Wars, the production of nuclear weapons, ecological disasters, the feminist movements, the Holocaust, the first use of atomic bomb in Hiroshima, the wars in Vietnam and Kambochia, the Gulf War and the widening gap between the rich and poor undermined every sort of belief in the Enlightenment's“lineer-progressive history”conception assumed by modernity and also aroused doubts about being hopeful of the future. This has led to the idea that modernity turned to crisis and come to be critised. Meanwhile, a new conception of science, the changing urban structure, the emergence of ultra-national and sub-national structures, globalisation and also the crises of capitalism - which are regarded as the basic parameters of modernity- evolving into the process of re structuring etc. all have contributed the heating of the debate on whether we are faced with a new era or not. Based on the facts emerging in the process of re-structuring such as the development of technology, the replacement of production by information etc., it has lost its main characteristics and therefore a new period has begun. In this stage a new discourse - postmodernism-, beginning in the field of art and then diffusing into the other fields, revealed itself as the total denial of the modernism; and some argue that postmodernism covers the more comprehensive changes and also the principles related to the theories of post-fordism and of post-industrial society. In this ways all cultural and economic causes together with technological ones have been evaluated in the light of the conception of postmodernity. In accordance with the aim of the study the author tries to deal with the great events which gave rise to modernity -i.e. scientific developments, the Enlightenment, the French Revolution, the Industrial Revolution-, the crises of modernity -the crises of capitalism,transition from fordism to post-fordism and post-industrial society, the new conception of science, the crises of nation-states, the new conception of urbanization-, and the conditions which gave impetus to the rise of postmodernity -its roots, its echoes in arts, its characteristics, its intellectual father (Nietzsche) and the debate within the framework of the continuity between modernism and postmodernism in some thinkers (Lyotard, Baudrillard, Jameson, Habermas, Giddens) on whether it is a new stage. Postmodernism, identified with the dictum of“Anything goes”, and based on the distinctive characteristics such as fragmentation, chaos, temporariness, plurality, disparity, uncertainty, discontinuity, argues for commentaires instead of the absolute truth. It also has a critical approach to positivism, being objective, the categorical knowledge and the idea of dissenting from past. Considering the arguments from the perspective of parameters of modernism, as to whether postmodernism is a new phase which follows modernism, it is not wrong to say that it is not a detachment from the modernism; but that capitalism, nation-state structure, positivism and urbanization still exist in some manner. Nevertheless, from an artistic point of view, especially based on reflections on architecture and literature to make it more concrete, it is seen that more significant changes have been experienced, which is better explained by the postmodernism. As a consequence, within the context of modernism-postmodernism continuity, the followings are more acceptable viewpoints that postmodernism is not a detachment from or a new phase following the modernism, that postmodernism is the culture of a new phase of capitalism, as indicated by Jameson, and that institutions of modernism have been globalized to become worldwide institutions, as pointed out by Giddens. Modernism has experienced change in many aspects, and it will continue to do. The world itself is in a period of change in technological, political, social and cultural terms. Nevertheless, it does not mean a brand new period, but that postmodernism is against to modernism within the modernism, a movement coming after it.
Benzer Tezler
- Modernitenin 'tutarlılık' anlatısı üzerinden Berlin kent dönüşümünün mimari yarışma projeleri üzerinden okunması; duvar öncesi, sırası ve sonrası karşılaştırmalı bir değerlendirme
Re-reading of the urban transformation of Berlin over the architectural competitions in the context of the discourse of 'consistency' in modernity; a comparative evaluation through periods before, during and after the wall
EVİN ERİŞ
- Amerikan yazınında modernitenin kurgulanması:Three lives (Gertrude Stein), the Sun Also Rises (Ernest Hemingway), Winesburg, Ohio (Sherwood Anderson), Sartoris (William Faulkner)
Fictionalizing Modernity in American literature: Three lives (Gertrude Stein), the Sun Also Rises (Ernest Hemingway), Winesburg, Ohio (Sherwood Anderson), Sartoris (William Faulkner)
YONCA DENİZARSLANI
Yüksek Lisans
Türkçe
2003
Amerikan Kültürü ve EdebiyatıEge ÜniversitesiAmerikan Kültürü ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYŞE LAHUR KIRTUNÇ
- 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında Fransız vokal müziğinde 'Öteki': Oryantalist etkiler
The 'Other' in French vocal music of the late 19th and early 20th centuries: Orientalist influences
EYLÜL ELİF ARSLAN
- Modern ve postmodern dönemde sanatta soyutun felsefi temelleri
The fundamentals of abstract art in modern and postmodern period
ŞULE GECE
- Uluslararası ilişkilerde eleştirel yaklaşımlar
Critical approaches in international relations
ALİ FUAT BİROL
Yüksek Lisans
Türkçe
2009
Uluslararası İlişkilerKırıkkale ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Bölümü
YRD. DOÇ. DR. HALUK ÖZDEMİR