Geri Dön

Tanıkların gözünden Bulgaristan'daki Türklerin asimilasyonu (1984-1989)

From the eyes of witnesses asimilation of Turks in Bulgaria (1984-1989)

  1. Tez No: 155542
  2. Yazar: EMİNE KÜÇÜKOĞLU
  3. Danışmanlar: DOÇ.DR. ENGİN BERBER
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2006
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ege Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 230

Özet

ÖZET Osmanlı Devleti'nin iskan politikası gereği bölgeye yerleştirilen Türkler, 500 yıllık Osmanlı hakimiyetin sonra, Bulgaristan devletinin kuruluşu için demografik bir tehlike olarak görülmüş ve buna müdahale edilmiştir. Belirlenen politika genel olarak şuydu:Türklerin bölgeden ayrılmasını sağlamak, kalanları da yok etmek veya Bulgarlaştırmak. Özetle tamamen ortadan kaldırılamasa da, bölgedeki Türk nüfusun sayısı mümkün olduğunca azaltılmalıdır. Osmanlı-Rus Savaşı'yla hayata geçirilen plan, zaman zaman şiddetlenip, zaman zaman hız keserek yüz yılı aşmışlar. Tüm bu uygulamalara rağmen, hedeflenen“kaynaşmış sosyalist Bulgaristan”yaratılamamış ve nihayetinde Türk ve Müslüman azınlığa yönelik asimilasyon politikası 1984 yılında“Soya Dönüş Süreci”adıyla tüm ülkeye yayılarak doruk noktasına ulaşmıştır. Bu iyi planlanmış, belirli bir sisteme oturtulmuş, uzun vadeli bir satranç oyunudur. Ülkedeki azınlık grupları mümkün olduğunca parçalara bölünerek yakınlaşmaları engellenmiş, ulusal kimlik bilinci zayıf olanlardan işe başlanmıştır. Bu esnada eğitime, halkın kılık, kıyafet ve ibadetlerine (Türklüğü çağrıştıran her şeye) müdahale edilerek de bu asimilasyon desteklenmiştir. Gelinen son nokta Türk-Müslüman halkın Slav/Bulgar isimleri almaya zorlanmasıdır. Direnenler öldürülmüş, yaralanmış, işkence görmüş ve tutuklanarak ceza evlerine, temerküz(toplama) ve çalışma kamplarına gönderilmiştir. 1989 yılında yaklaşık yarım milyon insanın sınır dışı edilmesine neden olacak protestolara ve Bulgaristan'da komünist rejimin devrilmesine kadar ülke Türk-Müslüman azınlık için bir açık hava hapishanesine dönüştürülmüştür. Bulgaristan'ın aldığı tüm önlemlere rağmen olayların bir süre sonra dış dünyaya yansıması, başta Türkiye olmak üzere bütün gözlerin Bulgaristan'a çevrilmesine yol açmıştır. Bulgaristan, hiç beklemediği şekilde aleyhte ciddi bir kamu oyu ve tepki ile karşılaşmıştır. Uluslararası kamu oyu, hatta müttefiki olduğu ülkeler karşısında kendini savunmak durumunda kalmıştır.

Özet (Çeviri)

ABSTRACT Turks settled in the region as required in accordance with the policy of settlement, were seen as a demographical danger for establishment of the Bulgarian state after 500 years Ottoman dominance. The policy determined was generally like that: to obtain departure of Turks from the region, to eradicate the rest or to make Bulgarian. In short the number of Turkish population in the region should be reduced as possible as it can even if they can not be removed. While the plan implemented with Ottoman-Russian War became sometimes more intense and decelerated from time to time, it goes beyond a century. In spite of all these implementations the aim of“fused, socialist Bulgaria.”could not be created and at finally in 1984 assimilation policy directed to Turkish-Muslim minority extended within the whole country with the name of“Rebirth Process”and reached a peak. This is a long term-chess that is well:organized, and put in a definite system. By dividing the minority groups in the country into many pieces as possible as it can, they were prevented to become closer. Firstly, they started from the ones who had a weak national identity consciousness. At that time, this assimilation was supported by interfering in education, outward appearance of people, and their worshiping (everything that brings Turkishness to mind). To coerce Turkish-Muslim people to get Slavic/Bulgarian names was the last point reached. Resisters were killed, injured, tormented, arrested and they were sent to prisons, concentration and work camps. Until the protests causing deportation of approximately half a million people in 1989 and the abolition of communist regime in Bulgaria, the country were transformed into a prison without walls for the Turkish-Muslim minority. Bulgaria unexpectedly came up against a serious public opinion and reaction. She had to defend herself in front of international public opinion, even the allied countries.

Benzer Tezler

  1. Tanıkların gözünden Kırgızistan'ın yakın tarihi (1991-2010)

    Contemporary history of Kyrgyzstan through the eyewitnesses (1991-2010)

    GÜLNURA SABIROVA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    TarihKırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YUNUS EMRE GÜRBÜZ

  2. Tanıkların gözünden bir isyanın tahlili: Germani olayı

    Analysis of a revolt in the view of witnesses: Germani incident

    YASEMİN KUTLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    TarihBalıkesir Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. YÜCEL YİĞİT

  3. Lübnan siyasetinde Filistinli mültecilere yönelik politikaların iyileşmemesinin ardındaki nedenler Burc Baracne kampı örneği

    Reasons behind the failure of the political improvements of Lebanon towards Palestinian refugees field research: Burc Baracne

    ZELİHA SAĞLAM

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    TarihMarmara Üniversitesi

    Siyasi Tarih ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DR. ALİ ERKEN

  4. Tanıkların ve basının gözünden 1980 Çorum olayları

    1980 Çorum events through the eyes of winnesses and the press

    ERHAN GÖRÜKMEZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Siyasal BilimlerTokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ HAKAN YAŞAR

  5. XVI. yüzyıl Alman seyahatnamelerine göre Akdeniz

    Mediterranean in the XVIth century as reflected in the contemporary German travel accounts

    ERGÜN ÖZSOY

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Tarihİstanbul Üniversitesi

    Akdeniz Dünyası Araştırmaları Bilim Dalı

    PROF. DR. İDRİS BOSTAN