Geri Dön

Tek ve iki boşluklu implante edilebilir kardiyoverter defibrilatörler: Endikasyonlar ve klinik sonuçlar

Single and dual chamber implantable cardioverter defibrillators: Indications and clinical results

  1. Tez No: 157351
  2. Yazar: SEVGÜL MAYDONOZCU
  3. Danışmanlar: PROF.DR. REMZİ KARAOĞUZ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kardiyoloji, Cardiology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2004
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 74

Özet

ÖZET AMAÇ İmplante edilebilen kardiyoverter defıbrilatörler (ICD) sustained ventriküler takikardi (VT) veya ventriküler fîbrilasyona (VF) bağlı ani kardiyak ölümü önlemek için geliştirilmiş cihazlardır. Klinik kullanımları değişenen dikasyonlara bağlı olarak her yıl artış göstermektedir. Bu çalışmanın amacı kliniğimizde 1995-2002 tarihleri arasında tek ve iki boşluklu ICD implantasyonu yapılan hastalarda endikasyonların, kısa ve uzun dönem sonuçların değerlendirilmesidir. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmaya transvenöz sistemli tek veya iki boşluklu ICD implantasyonu yapılan 77 hasta (61 erkek, 16 kadın) alındı. Tüm hastalarda ICD endikasyonu ACC/AHA kılavuzunda önerilen Sınıf I kriterlerine göre kondu. Preoperatif değerlendirmede klinik aritmi prezantasyonu, kalp hastalığı mevcudiyeti, nedeni, kalp yetmezliği ve iskemi bulunup bulunmaması, ventrikül fonksiyonları, uygulanan tedaviler ve varsa geçirdiği kardiyak operasyonlar belirlendi. Rutin biyokimya incelemeleri, tiroid fonksiyon testleri, telekardiyogram, elektrokardiyogram, holter, ekokardiyografi, elektrofizyolojik çalışma ve gereken hastalarda koroner anjiografi ve/veya kalp kateterizasyonu yapıldı. Sol ventrikül Ejeksiyon Fraksiyonu (EF) nükleer yöntem (MUGA) veya ekokardiyografi ile değerlendirildi. Bazı hastalarda ise fraksiyonel kısalma (FK) ölçüldü. BULGULAR VVI-ICD implante edilen hastaların ortalama takip süresi 38.4±17.8 ay iken, DDD-ICD implante edilen hastaların ortalama takip süresi belirgin olarak daha kısa bulunmuştur. 56(26.4±6.3)(p=0.007). Takip sırasında WI-ICD implante edilen hastaların %37.1 'sinde uygun, %12.9'unda uygunsuz, %9.7'sinde hem uygun hem de uygunsuz olmak üzere %59.6'sında cihaz aktivasyonu kaydedilmiştir. DDD-ICD grubunda ise 1 hastada uygun aktivasyon saptanmıştır. Uygunsuz aktivasyonlara en sık (%42.8 hastada) atriyal tlbrilasyon(AF), ikinci sıklıkta (%21.4 hastada) sinus takikardisi sebep olmuştur. Diğer sebepler sıklık sırasına göre atriyal flutter (%14.3 hastada) elektrodda insulasyon fraktürü (%14.3 hastada), diafragma potansiyellerinin oversensinği (%7.1 hastada) olarak belirlenmiştir. Uygunsuz cihaz aktivasyonuna sebep olan atriyal fibrilasyonlu 6 hastanın 4'üne atrioventriküler düğüm ablasyonu diğer hastalara antiaritmik tedavi uygulanmış veya cihaz programı değiştirilmiştir. Elektrot insulasyon fraktürü olan hastada elektrot açık kalp cerrahisi ile çıkartılarak sistem sağ pektoral bölgeye implante edilmiştir. Diğer hastada ise elektrot disfonksiyonu yanısıra cihaz fonksiyon bozukluğu da olması nedeniyle yeni sistem implante edilmiştir. Oversensinğ 'i olan bir hastaya ise sensitivite ayan yapılarak problem giderilmiştir. WI-ICD grubunda yaşayan hastalarda ilk ICD aktivasyonu için geçen süre ortalama 13.1+11.2 ay, ölenlerde ise 6.8+6 aydır(istatiksel olarak anlamlı değil, p=0.57). Aktivasyon olmayan ve uygun aktivasyon olan hastalarda klinik özellikler açısından istatiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Tüm hastalarda 30 günlük hastane içi mortalite %2.6, 1 yıllık mortalite oranı %7.5, 2 yıllık mortalite oranı %1 1.9 izlem sonundaki total mortalite oranımız ise %17.9 olarak saptanmıştır. VVI-ICD'lerde mortalite %12.9 (8 hasta), DDD- ICD' lerde %40 (2 hasta) olarak saptanmıştır. Hastalar takipleri sırasında çeşitli sebeplerden dolayı hastaneye yatırılmışlardır. En sık sebep %32.1 oranla sık uygun şoklar, ikinci sıklıkta %26.6 oranla dekompanse kalp yetersizliği, üçüncü sırada ise %13.8 oran ile uygunsuz şoklar yeralmaktadır. 57

Özet (Çeviri)

SUMMARY Objectives: Implantable Cardioverter Defibrillators (ICD) are developed in order to prevent sudden cardiac arrest due to sustained ventricular tachycardia or ventricular fibrillation. Their clinical use increases every year as their indications become widened. This study was designed to analyze indications, short and long term results of patients who received single and dual chamber ICD's between 1995 and 2002. Methods: Seventy seven patients (61 males and 16 females) who received single or dual chamber ICD's via transvenous lead systems were included in our study. For all of the ICD recipients, implantation indications were class I criteria of ACC/AHA guideline. Preoperative evaluation included clinical arrythmia presentation, presence of underlying cardiac disease, etiology of cardiac disease, presence of heart failure and presence of ischemia, assessment of ventricular function, accompanying medical therapies and presence of cardiac surgery. Routine blood analysis including thyroid function tests, telecardiogram, electrocardiogram, holter, echocardiography, electrophysiologic study and coronary angiography and/or cardiac catheterization (if necessary) were performed. Left ventricular ejection fraction (EF) was calculated by means of nuclear methods or echocardiography. In some patients fractional shortening (FS) was considered instead of EF. Results: The follow up time for DDD-ICD recipients was found to be significantly shorter than that of WI-ICD's (26.4+6.3 vs 38.4±17.8 months, p=0.007). During follow up 59.6% of WI-ICD recipients were subject to ICD activation. Of these patients, 37.1% were 59subject to appropriate, 12.9% were subject to inappropriate and 9.7% were subject to both appropriate and inappropriate activations. Among DDD-ICD recipients in only one patient ICD activation was detected and it was appropriate. The most common cause of inappropriate therapy was atrial fibrillation (AF) (in 42.8% of patients), followed by sinusal tachycardia (in 21.4% of patients), atrial flutter (in 14.3% of patients), insulation fracture of electrodes (in 14.3% of patients), and oversensing of diaphragm potentials (in 7.1% of patients). Of the 6 patients who were subject to AF, 4 underwent atrioventricular node ablation. For the remaining 2 patients addition of antiarrhythmic drugs and/or reprogramming of ICD overwhelmed the problem. One of the patients having lead problem underwent open heart surgery to remove the ICD lead and a new lead system reimplanted to the right pectoral area. The other patient's system required to be replaced by a new one. One patient experienced oversensing and the problem was solved soon after sensitivity adjustment. In VVI-ICD recipients time to first ICD discharge was 13.1+11.2 months among the surviving subgroup, and 6.8+6 months among the nonsurvivors (p=0.57, nonsignificant). We didn't find it statistically significant considering clinical aspects of patients having appropriate ICD activation and the ones without activation. Thirty-day mortality rate was 2.6%, 1-year mortality rate was 7.5%, 2-year mortality rate was 1.9% and the total mortality at the end of follow up was 17.9%. Among WI-ICD recipients total mortality rate was 12.9%, and among DDD-ICD recipients total mortality rate was 40%. During follow up hospitalization of patients was very common mostly due to frequent appropriate ICD discharges (32.1%), followed by decompansated heart failure (26.6%), and inappropriate discharges (13.8%). Conclusions: ICD's are very effective preventing sudden cardiac death due to sustained VT or VF. But during follow up patients had to be manipulated either by changing ICD program, 60or by antiarrythmic drug modification or even by AV node ablation. Therefore patients needed to be hospitalized frequently. Considering these; we concluded that TCD recipients must be followed very closely. 61

Benzer Tezler

  1. Gövde boşluklu betonarme kirişlerde taşıma gücünün sonlu elemanlar yöntemiyle incelenmesi

    Analysis of the ultimate strength of reinforced concrete beams with web openings by nonlinear finite element method

    NECDET TORUNBALCI

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    İnşaat Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    PROF.DR. ÖZKAN İŞLER

  2. Identificaton of closed cavity facades in terms of condensation risk and energy performance

    Kapalı boşluklu–çift cidarlı cephelerin yoğuşma riski ve enerji performans analizleri

    AHMET BİLER

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2015

    Enerjiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Enerji Bilim ve Teknoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HATİCE SÖZER

  3. Lateral load behavior of core rocking wall and coupled rocking wall systems

    Boşluklu perde ve çekirdek salınım yapan duvar sistemlerinin yatay yük altındaki davranışı

    SHOKRULLAH SOROSH

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2020

    İnşaat Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ALİ SARI

  4. Comparison of multi-cavity arrays for on-chip WDM applications

    Çoklu kavite dizilerinin çip üstü WDM uygulamaları için karşılaştırılması

    HAVVA ERDİNÇ

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    Elektrik ve Elektronik MühendisliğiOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Elektrik-Elektronik Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SERDAR KOCAMAN

  5. Dışmerkez çaprazlı çelik çerçevelerde gövdesi boşluklu bağ kirişi kullanımı

    Using link beam with perforated web section in eccentrically braced frames

    HALUK EMRE ALÇİÇEK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    İnşaat Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CÜNEYT VATANSEVER