Geri Dön

Stent implantasyonu ile gelişen spontan koroner vazokonstriksiyonun lezyon morfolojisi, girişimsel özellikler, endotel disfonksiyonu/hasarı, homosistein düzeyi, C-reaktif ile olan ilişkisinin değerlendirilmesi

Assessment of the relationship between stent induced spontaneous coronary vasoconstriction and lesion morphology, procedural characteristics, endothelial dysfunction/damage, homocysteine and C-reactive protein levels

  1. Tez No: 164350
  2. Yazar: OSMAN BETON
  3. Danışmanlar: PROF.DR. CELAL KERVANCIOĞLU
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kardiyoloji, Cardiology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2005
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 87

Özet

ÖZET Amaç:İntrakoroner stent implantasyonu, koroner arter hastalığı(KAH) tedavisinde kullanılan primer girişimsel tedavi yöntemidir. Balon anjiyoplasti, aterektomi, brakiterapi gibi perkütan koroner girişimlere bağlı spontan vazokonstriksiyon(VK)/vazospazm(VS) gelişme insidansı çok iyi bilinmektedir. Aynca balon anjiyoplastiye bağlı gelişen spontan VK/VS'nin patofizyolojik mekanizması ve klinik önemi ile ilgili literatürde çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Fakat stent implantasyonuna bağlı spontan VK/VS gelişimi ile ilgili bildirilen olgular dışında bilgi bulunmamaktadır. Çalışmamızda, varyant angina öyküsü olmayan koroner arter hastalarında, stent implantasyonuna bağlı gelişen spontan VK'nun görülme sıklığının belirlenmesi ve bilinmeyen patofizyolojisi ile lezyon morfolojisi, girişimsel özellikler, von Willebrand faktör (vWF)[endotel disfonksiyonu/hasar göstergesi], C-reaktif protein (CRP) [inflamasyon göstergesi] ve homosistein düzeyleri arasındaki olası ilişkinin değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve yöntem: Bu prospektif çalışmada, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Merkezi ve İbni Sina Hastanelerine 01 Haziran 2004 - 01 Kasım 2004 tarihleri arasında ilk defa veya KAH tanısı ile başvuran, tanısal koroner anjiografide saptanan bir ya da daha fazla sayıdaki sorumlu lezyonuna stent implantasyonu uygulanan 644 hasta incelendi. Stent implantasyonuna bağlı spontan VK gelişen 57 hastada (VK grubu) ve stent implantasyonuna bağlı spontan VK gelişmeyen 77 hastada (Kontrol grubu) işlem sonrası (19-23 saat) tHcy, vWF ve CRP düzeyleri ölçüldü. İşlem öncesi vWF ve CRP düzeyleri mevcut olan VK grubunda 26 (VK alt grubu) ve kontrol grubunda 34 hastada (Kontrol alt grup) işlem öncesi ve sonrasında, vWF ve CRP düzeylerindeki farklılıklar değerlendirildi [ %45,6 (26/57) vs %44,2 (34/77), p= 0,867 ]. VK grubunda (n:57) toplam 82 lezyona stent implantasyonu yapıldı. Bunlardan 22'sinde stent implantasyonu ile VK gelişmedi. Kontrol grubunda (n:77) toplam 112 lezyona stent implante edildi. Stent implantasyonu ile VK gelişen 60 lezyon ile gelişmeyen her 2 gruptan toplam 134 lezyon girşimsel özelliklerine ve lezyon morfolojilerine göre kıyaslandı. Bulgular: Stent implantasyonuna bağlı spontan VK gelişme insidansı % 8,85 olarak belirlendi. Gruplar arasında, stent implante edilen lezyonlarm, koroner 63arterlerdeki lokalizasyonı yönünden fark saptanmadı. VK lezyon grubunda (n:60), gelişen VK'un %21,7 (13/60)'si sadece stent proksimaline, %53,3 (32/60)'ü sadece stent distaline, %25 (15/60)'i stentin hem proksimaline hem de distaline lokalize idi. Hastaların klinik özellikleri ve işlem öncesi kullandıkları ilaçlar açısından her 2 grup ve alt gruplar arasında fark saptanmadı. VK grubunda, ortalama LDL kolestrol ve total kolestrol düzeyleri (mg/dL) kontrol grubuna göre anlamı olarak yüksek saptandı ( sırasıyla 109,33±47,29 vs 96,10 ± 28,61, p=0,028 ve 180,30±56,93 vs 162,90±38,93, p=0,027 ). VK grubunda ortalama homosistein düzeyi (umol/L) kontrol grubuna kıyasla anlamı olarak yüksek saptandı [ 14,68±1,69 (median 14,70) vs 10,99±1,81 (median 10,90), p< 0,001 ]. Ayrıca homosistein düzeyi, VK alt grubunda da kontrol alt grubuna göre anlamlı olarak yüksek saptandı [ 10,61±1,87 (median 10,07) vs 14,59±1,86 (median 14,6), p< 0,001). VK grubunda, ortalama vWF düzeyi (%) kontrol grubuna kıyasla anlamlı olarak yüksek saptandı [ 169,97±18,78 (median 167,0 ) vs 131,59±34,16 (median 130,80), p< 0,001]. VK grubunda, ortalama CRP düzeyi (mg/L) kontrol grubuna kıyasla anlamlı olarak yüksek saptandı [10,83±4,94 (median 11,0) vs 8,94±5,94 (median 8,03), p=0,017 ]. VK alt grubunda, PKG öncesi vWF düzeyi 162,32±8,01 (median 161,75) iken, PKG sonrası 175,64±14,64 (median 170,35 )'e yükseldi (p

Özet (Çeviri)

Assessment of the relationship between stent induced spontaneous coronary vasoconstriction and lesion morphology, procedural characteristics, endothelial dysfunction/damage, homocysteine and C-reactive protein levels Summary Background: Intracoronary stent implantation is the primary invasive treatment modality of coronary artery disease. The incidence of spontaneous coronary vasoconstriction(VC)/vasospasm(VS) induced by percutaneous coronary procedures such as brachytherapy, atherectomy, balloon angioplasty are well- known. Furthermore, there are numerous studies about pathophysiological mechanisms and clinical importance of balloon angioplasty induced coronary vasoconstriction in the literature. However, no data exist regarding stent induced coronary VC/VS except some case reports. Our study was planned to determine the incidence of stent induced coronary VC and to assess the possible relationship between unknown mechanisms of stent induced VC and lesion morphology, procedural characteristics, von Willebrand factor (vWF), total homocysteine(tHcy) and C-reactive protein (CRP) levels in patients with coronary artery disease who has no variant angina. Methods: We conducted a prospective study in 644 patients undergoing stent implantation for one or more culprit lessions determined at coronary angiography who were refered to Ankara University, Faculty of Medicine Hospitals between June 1, 2004 and November 1, 2004. Stent induced spontaneous VC was determined in 57 patients (VC group). Seventy seven patients who had no stent induced spontaneous VC were selected as the control group. vWF, tHcy and CRP were measured in blood samples of all patients collected after the procedure (19- 23 h). Twenty six patients in VC group (VC subgroup) and 34 patients in control group (control subgroup) had vWF and CRP levels before the procedure. We compared the difference of vWF and CRP levels before and after the procedure in these subgroups [ 45,6% (26/57) vs 44,2%(34/77), p= 0,867 ]. Stent implantations were periormed for 82 lesions in VC group (n:57). Stent induced VC were not determined in 22 of these lesions. Stent implantations were performed for 112 lesions in control group (n:77). Lesion morphology and procedural characteristics 66of the two groups, 60 lesions with stent induced VC (VC lesion group) and 134 lesions without stent induced VC (control lesion group) were compared. Results: The incidence of stent induced spontaneous coronary VC was found as 8,85%. There was no difference in between 2 groups in localization of lesions in coronary arteries, clinical characteristics and preprocedural medications. The serum levels of LDL and total cholestrol (mg/dL) were significantly higher in VC group (109,33±47,29 vs 96,10 ± 28,61, p=0,028 and 180,30±56,93 vs 162,90±38,93, p=0,027, respectively). tHcy levels (umol/L) were significantly higher in VC group [ 14,68±1,69 (median 14,70) vs 10,99±1,81 (median 10,90), p< 0,001 ]. The serum level of tHcy was also significantly higher in VC subgroup compared to control subgroup[ 10,61 ±1,87 (median 10,07) vs 14,59±1,86 (median 14,6), p< 0,001). The plasma levels of vWF and CRP were significantly higher in VC group [ 169,97±18,78 (median 167,0 ) vs 131,59±34,16 (median 130,80), p< 0,001 and 10,83±4,94 (median 11,0) vs 8,94±5,94 (median 8,03), p=0,017, respectively]. The plasma levels of vWF were increased from 162,32±8,01 (median 161,75) to 175,64±14,64 (median 170,35 ) after the procedure in VC subgroup (p

Benzer Tezler

  1. Aterosklerotik karotis stenozlarında endovasküler tedavi

    Başlık çevirisi yok

    CELAL ÇINAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Radyoloji ve Nükleer TıpEge Üniversitesi

    Radyodiagnostik Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. AHMET MEMİŞ

  2. Kompleks aterosklerotik plaklara bağlı aortoiliak tıkayıcı lezyonlarda primer stent uygulaması

    Primary stending for complex atherosclerotic plaques in aortic and iliac stenoss

    BARAN ÖNAL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    Radyoloji ve Nükleer TıpGazi Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. T. ERHAN ILGIT

  3. İliyak arter darlığı olan hastaların stent implantasyonu sonrası uzun dönem takibi ve restenoz oranları ile risk faktörlerinin incelenmesi

    Investigation of risk factors with long-term follow-up and restenosis rate after stent implantation in patients with iliac artery stenosis

    EMİR DERVİŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    KardiyolojiKocaeli Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. İBRAHİM HALİL ULAŞ BİLDİRİCİ

  4. Cha2ds2-vasc skorunun akut stent trombozunu öngörmedeki yeri ve önemi

    Importance and usage of the cha2ds2-vasc score in predicting acute stent thrombosis

    SEFA ÜNAL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    KardiyolojiSağlık Bakanlığı

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    UZMAN ŞENAY FUNDA DEREAĞZI

  5. Mezenter iskemide radyolojik tanı ve endovasküler girişimsel tedavi

    Başlık çevirisi yok

    ÇAĞLAR AKSU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Radyoloji ve Nükleer TıpEge Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. İSMAİL ORAN