Phoenix'in evrimi: Edip Cansever'de dramatik monolog
The evolution of phoenix: Dramatic monologue in Edip Cansever
- Tez No: 210880
- Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. SÜHA OĞUZERTEM
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Türk Dili ve Edebiyatı, Turkish Language and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2007
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 205
Özet
Modern Türk siirinin en yenilikçi ve üretken sairlerinden biri olan Edip Cansever (1928-1986), 17 siir kitabı yayımlamıstır. Uzun siirlerin öne çıktığı veya uzun bir siirin bölümlerinden olusan Umutsuzlar Parkı (1958), Nerde Antigone (1961), Tragedyalar (1964), Çağrılmayan Yakup (1969), Ben Ruhi Bey Nasılım (1976), Bezik Oynayan Kadınlar (1982) ve Oteller Kenti (1985) adlı kitaplarında belli varolussal sorunsallar üzerinde durmus, birçok özgün karakter yaratarak dramanın olanaklarından yararlanan bir anlatımı benimsemistir. Bu tezde Cansever'in uzun siirlerinin yoğunlukta olduğu kitapları, çözümleyici bir yaklasımla incelenmis ve ?dramatik monolog? türü içinde değerlendirilmistir. Bir ya da daha fazla karakterin anlatısına dayanan dramatik monolog, Cansever'in çoksesli bir siire ulasmak amacıyla benimsediği bir siir türüdür. Modern dünyada insanın gündelik edimlerini yerine getirirken kılıktan kılığa girdiğini, çesitli rollere bölündüğünü düsünen Cansever, hep birilerine ya da bir seylere uyum göstererek yasadığımızı, bunun sonucunda ise giderek kisiliğimizi yitirdiğimizi vurgular. Cansever'e göre, siiri anlatıcılara bölmek, yani ?dramatik? bir siire yönelmek, bu bölünmüs bireyin siirde hakkıyla temsil edilmesini sağlar. Edip Cansever'in dramatik monologları modern insanın bölünmüslüğü ve çeliskileri üzerine kuruludur. Cansever'de hem kendi içlerinde çeliskiye düsen, hem de çevreleriyle çatısma içinde olan karakterler, ?stanbul'un kamusal mekânlarından seçilirler ve çoğunlukla toplumun en marjinal kesiminde yer alırlar. Cansever'in neredeyse bütün dramatik monologlarının temelinde ?Phoenix? imgesi yatar. Sairin ilk siirlerinde yalnızca bir ayrıntı gibi duran Phoenix, giderek yasamın sürekliliğine isaret eden bir simgeye dönüsür. Her kitapla birlikte yeniden üretilen Phoenix, yasamın acımasız çeliskileri içinde tekrar tekrar küllenir. Her kül olusta ise baska anlatıcılara bölünerek yeniden doğar.
Özet (Çeviri)
Edip Cansever (1928-1986), who is one of the most avant-garde and productive poets of modern Turkish poetry, published 17 books of poetry in his life time. In such books as Umutsuzlar Parkı (The Desperates? Park, 1958) Nerde Antigone (Where?s Antigone? 1961), Tragedyalar (The Tragedies, 1964), Çağrılmayan Yakup (Yakup the Unhailed, 1969), Ben Ruhi Bey Nasılım (I?m Mr. Ruhi, How Am I? 1976), Bezik Oynayan Kadınlar (Women Who Play Bezique, 1982) and Oteller Kenti (The City of Hotels, 1985), where long poems gain prominence or which make up a long poem, Cansever dealt with particular existentialist themes and adopted a ?dramatic? expression by creating many original characters. This dissertation analytically examines the long poems of Edip Cansever and considers these poems within the genre of ?dramatic monologue?. In order to reach a polyphonic poetry, Cansever adopted dramatic monologue based on the narration of one or more characters. He thought that, throughout his daily routine, modern man disguised himself and put on several masks. He also emphasized that we always live according to someone or something, consequently losing our personality. Cansever?s dividing up the single voice of poem into different narrative voices, namely his drawing near the form of a dramatic poem, enabled him to represent this divided man properly. Thus the dramatic monologues of Cansever are based on the fragmentation and self-contradictions of the modern man. Cansever?s characters, who are in conflict both within themselves and with others, are chosen from the public life of Istanbul, and mostly from the most marginal sections of the society. The image of the ?Phoenix? lies behind almost all the dramatic poems of Cansever. Seemingly a detail in the early poems, it evolves into a symbol of the continuity of life. Regenerating in every new book of the poet, the Phoenix is reduced to ashes repeatedly all through the cruel contradictions of life. But it rises from its ashes by dividing up into ever new narrators.
Benzer Tezler
- Filmsel anlatıda hayvan söylenleri: Harry Potter'da Zümrüdüanka
Animal myths in narrative movie phoenix in Harry Potter
MEHMET SÜHA SARIOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2009
İletişim Bilimleriİstanbul Kültür Üniversitesiİletişim Tasarımı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SİMTEN GÜNDEŞ
- Dokuma resim sanatında Zümrüt-ü Anka Kuşu ile özgün uygulamalar
Original applications with the Phoenix in tapestry
MEHMET DOĞAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
El SanatlarıKırşehir Ahi Evran ÜniversitesiGeleneksel Türk El Sanatları Ana Sanat Dalı
PROF. DR. SEMA ETİKAN
- Kuş motifinin örme tekstil tasarımında uygulanması
Applicability of the bird moti̇f in knitted textile desings
ÖZGE EZER
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Giyim EndüstrisiGazi ÜniversitesiTekstil Tasarımı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. H. SİNEM ŞANLI
- Next generation wireless networks for social good
Sosyal fayda için yeni nesil telsiz ağlar
SULTAN ÇOĞAY
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve Kontrolİstanbul Teknik ÜniversitesiBilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ GÖKHAN SEÇİNTİ
- Nefes
Breathing
ESRA BAYHAN
Doktora
Türkçe
2024
Radyo-TelevizyonİSTANBUL BEYKENT ÜNİVERSİTESİSinema Televizyon Ana Sanat Dalı
PROF. BÜLENT VARDAR