Şevket Süreyya Aydemir tarih ve devlet anlayışı
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 229077
- Danışmanlar: PROF. DR. TANER TİMUR
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Türk İnkılap Tarihi, History of Turkish Revolution
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2007
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Yıldız Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 172
Özet
Şevket Süreyya Aydemir 1897'de göçmen bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiş, çocukluğunda Osmanlıcı bir eğitim çevresinde büyümüş, imparatorluk dağılırken Turancı ülküye sarılmış, bu ülküyle çıktığı yolculukta Bolşevik Devrim ile tanışmış, Türkiye'ye dönüşünde ise her devirde onu belirleyen ulusalcı duygularla Kemalist Devrim'in hizmetine girmişti. 1927 yılından itibaren devrim ile dirsek temas, kurmaya başlayan Aydemir 1930 ekonomik buhranının ardından girilen siyasal-ekonomik arayışlara bir çözüm yolu önermiş, böylece Kadro hareketi onun çevresinde ortaya çıkmıştı. Sonraki yıllarda Kadrocu görüşlerini sürdürmüş, 1960'larda yeniden bu anlayış, farklı söylemlerle diriltme uğraşına girmiş, tarih ve devlet anlayışında ise çok derinleştiremese de önemli sayılabilecek değişiklikler gerçekleştirmişti. Ömrünü 1976'da tamamladığında arkasında sağdan, soldan eleştiriler ve Kemalist özlemler bıraktı. Yazdığı kitaplarla yüz yıllık tarihimizi zengin kaynaklarla araştırmış, tartışmış, derli toplu sayılabilecek ve dönemsel karakterler gösteren bir tarih ve devlet anlayışı bırakmıştı.Günümüz tarihçiliği için kuşkusuz Aydemir demek her şeyden önce Kadro yıllarını anımsatıyor. Kadro yıllarında Türkiye'nin kalkınması için Milli Kurtuluş Hareketi ve sonrasına dair görüşlerini yayımlayan yazar için Türkiye evrensel çapta emperyalizmin yenilmesi doğrultusunda önderlik yapabilirdi. 1930'da CHP çevresinde belirlenen devletçilik anlayışın, daha koyu bir biçimde tarih ve devlet anlay.ş.yla bütünleştiren yazar, devletçi politikalarla Türkiye'nin çağdaş sınıflar oluşumuna izin vermeden gelişmiş bir ülke olabileceği görüşündeydi. Çok geçmeden kapanan Kadro dergisi ardında birçok yankılar bıraktı. Aydemir Kadro sonrasında da devletçi politikaları uygulayan bürokrasi içinde önemli mevkilerde yer aldı; ancak yaklaşan ikinci genel savaş planlı ekonomi politikalarının derli toplu uygulanmasını engelledi. Genel savaş sonrasındaysa artık Türkiye çok partili siyasal rejimi benimseyecek, ekonomik planlama bir tarafa bırakılacaktı. Aydemir 1950 sonrasında emeklilik yaşamına çekildi, anılarını yazdı, hacimli kitapları üzerinde çalıştı ve 1960'lardan itibaren ardı ardına yayınladı. Bu yıllarda siyasal atmosferin sol kanattan esmesi, onu yeniden Yön çevresinde görünür hale getirecek, burada yayınladığı makalelerde yeniden devletçilik anlayışın, bu defa sosyalizm bayrağı altında savunacaktı. 1971'de gerçekleşen askeri müdahale ardından ise Cumhuriyet yazarlığını sürdürecek, ömrünün sonlarında başından beri sınıfsal çatışmalardan arındırdığı diyalektik materyalist görüşünde ısrar etse de tarihsel süreci değerlendirme de yeni yöntemler kullanacak modernleşme görüşüne eğilim gösterecekti.Şevket Süreyya Aydemir kuşkusuz her şeyden önce ve her devirde siyasal yaşamı etkilemek istedi; ancak bunu yaparken - sınıfsal çözümlemeden kaçınsa da - köşe bucak bir tarih ve devlet anlayış, oluşturmak gayreti de gösterdi. İşte biz tezimiz olarak Aydemir'in bu konulardaki görüşlerine eğildik. Burada yapmak istediğimiz Aydemir'in tüm yaşamını dönemsel eğilimlerle kesen; fakat alttan alta bir süreklilik gösteren tarih ve devlet anlayışını veya anlayışlarını enikonu tartışmak, en azından sergileyebilmektir. Tezimizi kurarken öncelikle kaçınılmaz bir biçimde Aydemir'in yaşamı ile paralel giden siyasal görüşlerini tartıştık. Ardından tarih anlayışına eğilerek tarihi materyalist yöntemi anlayış biçimini serimledik. Üçüncü bölüm olarak devlet anlayışını ortaya koyduk ve sonunda somut tarih çalışmalarına eğilerek bir bakıma tarih ve devlet anlayışının sağlamasın, yaptık.Aydemir'in tarih ve devlet anlayışını araştırmak öncelikle onun yaşamını, yaşamındaki kırılmalarını araştırmak ile başladı ve ilk bölüm yaşamı ekseninde giden siyasal görüşlerini derinlemesine irdelemeden bu konuya ayrıldı. Edirne'de topraksız bir köylü ailesinin oğlu olarak doğan Aydemir, yeniyetmeliğinde Yusuf Akçura'n.n çıkardığı Türk Yurdu dergisinin sık. okurlarından oldu. Dergide Ziya Gökalp'in Turan ülküsüne kapılarak Kafkas cephesine henüz 17-18 yaşında katıldı. Savaş sonrasında öğretmenlik için gittiği Azerbaycan'da Turan'. aradı; ancak bulamadı. Birdenbire Bolşevik Devrimi'nin içine çekildi, arayışları onu nihayet Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'ne kadar götürdü. Burada entelektüel gelişiminin ilk çekirdeklerini oluşturan Aydemir, Türkiye'ye bir Türkiye Komünist Partili olarak döndü ve çok geçmeden ulusalcı düşünce ve duygularının ağır basmasıyla hareketten ayrılarak Kemalist İnkılabın hizmetine girdi. Öğretmenliğin ardından 1930 sonrasında Kadro dergisinin kurucusu ve kuramcısı oldu. Burada yöntem sorununu söz konusu eden yazar - bizim ikinci bölümde uzun uzadıya tartıştığımız gibi- siyasal yaşamı çözümleyecek en iyi yöntemin tarihi maddecilik olduğunu söylüyor, dünyanın gelip dayandığı çelişkinin ise Leninist bir tavırla; fakat sosyalist çıkarımlar yapmaksızın, sömürgeci sömürge ülkeler arasında olduğunu belirtiyordu. Tarihi materyalist yöntem ile toplumlar üretim araç ve vasıtalarına göre değerlendirilir, diğer toplumsal ilişkiler bu üretim araçlar, üzerinde biçimlenir. Aydemir için Avrupa Marksizminin bu kalkış noktasıyla üretim araçlarının mülkiyetine göre sınıfsal çatışmayı önemsemesi anlaşılırken Türkiye'de durum farklıdır. Türkiye'de çağdaş sınıfsal ilişkiler - burjuvazi, proletarya - oluşmadığından bir sınıfsal çatışmadan söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla devlet burada bir sınıfın egemenliğini sağlayan araç olmaktan çıkmış, içeride kütlesel kalkınma gerçekleştirebilecek, sınıf ayrımlarına izin vermeyecek, yetkin bir kadro aracılığıyla ve temelde devlet yatırım ve işletmeleriyle toplumsal düzeni adil bir biçimde sağlayacak bir toplumsal örgütlenme biçimi olmuştu. Kısaca Avrupa'da sınıfsal çatışmalar ile sosyalizm hedefinde bir rota belirleyen tarihi materyalist yöntem, Türkiye için sınıfsal çözümlemeden yoksun bir aygıta dönüşmüş, devlet bu yöntem ile toplumsal uyumu sağlayacak bir organ olarak belirlenmişti.1950'de DP iktidarıyla emekliye sevk edilen Aydemir, 1950'ler ve 1960'lar boyunca hacimli kitaplarını yazmış, bu kitaplarda tarih anlayışını somutlaştırmıştı. Tarih sırasıyla Enver Paşa'dan Atatürk'e, İsmet İnönü'ye ve Adnan Menderes'e kadar gelen bu yaşamöykülerinde merkez, tarihi oluşturan kişilerdi. Son bölümde geniş bir biçimde değindiğimiz gibi Aydemir için toplumlar, tarihi materyalist yöntemle kavranmalı üretim araç ve vasıtalarına önem verilmeliydi; ama somut çalışmalarında ortaya çıkan, koşulların değerlendirilmesiyle birlikte“tarihi şahsiyetlerin ağırlığıydı. Sözgelimi Osmanlı İmparatorluğu'nun son yüzyılında II. Abdülhamit tam bir talihsizlik olmuş, Mithat Paşa gibi imparatorluğu daha ussal bir biçimde yönetecek bir devlet adamını ortadan kaldırmış, baskıcı siyaseti, beceriksiz yönetimiyle devleti felakete sürüklemişti. Aydemir için Türk devrimi ise doğrudan doğruya Mustafa Kemal'in iradesi doğrultusunda biçimlenmişti, kısaca koşullarla örülmüş tarihsel sürecin en etkili belirleyicileri Aydemir için ”tarihi şahsiyef'ler oldu.Şevket Süreyya, 1960'larda yazmaya başladığı Yön dergisinde dönemin atmosferine uygun bir biçimde sosyalizm sloganı altında yeniden devletçi görüşleri öne çıkaracaktı. Bu dönemde siyasal yaşamda yeniden etkili olmaya çalıştı. Ankara'daki evini bir siyasal düzlem olarak kullanıyor, askerlerden gazetecilere, akademisyenlerden öğrencilere pek çok konuk ağırlıyordu. Bu beş çaylarında sohbet dönüp dolaşıp Türk devrimine, onun istikâmetini belirlemeye dayanıyordu. Aydemir bu dönemde Türk Sosyalizmi bayrağı altında yeniden Kadrocu görüşlerini savundu. Sınıfsal çözümlemelerden yine kaçınıyor, olası sınıflaşmaların önlenmesi için tam bağımsızlıkçı ekonomi ve politika çizgisinde yeniden devleti toplumsal adaletin hakemi olmak için koşullandırıyordu.1970'lere gelindiğindeyse askeri müdahalenin etkisiyle olmalı, Aydemir, liberal demokrasiyi savunan bir çizgiyi cephe hattı olarak belirledi ve bu yıllarda revaçta olan modernleşme görüşüne eğilim gösterdi. Ona göre Türkiye, Batılı ülkeleri ekonomiden-siyasal kurumlarına değin yakalamak-çağdaşlaşmak doğrultusunda bir devrim gerçekleştirmiş, tek parti düzeniyle demokratik zemini hazırlamış ve 1950'lerden itibaren bu rejimi uygulamaya koyulmuştu. 1970'lerde de yapılacak olan bu kurumların savunulması toplumun tüm kesimlerinin meclis kanalıyla siyasal yaşamda temsil edilmesiydi. Özellikle TİP'in kapatılmasıyla oluşan soldaki boşluk giderilmeliydi. Kısaca askeri müdahalenin yol açtığı tahribat karşısında endişeye kapılan Aydemir, bu yıllarda dolaylı da olsa sınıfsal temsile değiniyor, liberal demokrasiyi ise tarihi seyrin ülküsel tipi kılıyordu.Kısaca söylersek 1930'lardan 1970'lere kadar tarihi materyalist yöntemle evrensel düzeyde sömürgeci sömürge çelişkisini belirleyen Aydemir için, devlet, toplumsal adaleti sınıfsal çatışmalara olanak vermeden doğrudan doğruya ekonomik biçimlendirmelerle sağlayabilirdi. 1971'de gerçekleşen askeri darbe sonrası ise Aydemir vurgusunu demokrasiden yana yapmaya başlayacak, toplumu oluşturan kesimlere atıflar yaparak ve sınıfsal çatışmanın oluşmaya başladığını söyleyerek devlet çizgisinden toplum çizgisine kayacaktı. İşte tezimiz bu noktada anlam kazanıyor, bir yanda yüksek lisans öğrenimi yapan bir öğrencinin, Cumhuriyet devrinin ilk aydınlarından birini çalışmasıyla çıraklık dönemini oluşturuyor, diğer yandaysa Kadro yıllarına sıkıştırılmış bir yazarın devlet ve tarih üzerine düşüncelerini dönemsel karakterlerime sergiliyor, onu Türkiye'nin çalkantıları içinde bütünlüklü bir biçimde değerlendirme çabasına giriyor.
Özet (Çeviri)
Sevket Sureyya Aydemir was born as a son of immigrant family in 1897. In his childhood he growth in a Ottoman education circle, during the fall of the empire he embraced Turan ideology. On the journey that he went out by the said ideology he met Bolshevik Revolution when he came back to Turkey he went into the service of Kemalist Revolution with nationalist feelings that had conducted him every time. Since 1927 Aydemir who began to connect with the Revolution offered a formula for the political-economical pursuits that began after the Great Depression in 1930. In this way Kadro movement appeared in the circle of Aydemir. In the following years he maintained his Kadro ideas, in 1960s he tried to revive these ideas again over the different expressions, he realized very important changes on his history and state view although he didn't deepened on them. When he died in 1976 critics from left-right against him and Kemalist aspirations were left behind him. He had searched and debated our history over rich sources and left a history and state view that is well-organized and that shows periodical character.Saying Aydemir firstly reminds us the Kadro years certainly for today's historiography. In these years Turkey could be leader by defeating imperialism internationally according to him. He issued his opinions about the National Independency Movement and the following years for the development of Turkey. In 1930 the writer who combined the statism determined at the RPP circle with his history and state view more radically thought that Turkey could be a developed country without permitting the constitution of modern classes. The Kadro magazine closed soon left many consequential effects behind it. After the Kadro Aydemir also took place important positions inside the bureaucracy that was applying statist politics but reaching World War II hindered the applying of planning economy politics well-organised. But after the war Turkey would adopt multiparty political regime and left economic planning. After 1950 Aydemir retired, wrote his memories, and worked on voluminous book and released them consecutively by 1960s. In these years rising left wing makes him appeared in the Yon circle and he would defence his statist view again-in this time under the socialism flag-in his essays which he released here. After the military coup in 1971 he would continue writing in Cumhuriyet and in the last years of his life although he insist on his dialectic materialist view that had been purified from class struggles by him since the beginning he would show a tendency to modernization vision that uses new methods to judge historical process.Sevket Sureyya Aydemir certainly wanted to influence political life pre eminently and invariably but while he was doing this although he avoided class analysis he made efforts to constitute a nook and corner history and state view as well. Here we inclined Aydemir's opinions as our thesis. Here we want to debate, alt least present thoroughly Aydemir's history and state view or views that cuts his life with periodic trends but shows a rough-and-tumble continuity. While we were framing our dissertation we unavoidably debated Aydemir's political views that go parallel with his life. After that we laid the form of his historical materialism view out by inclining his historical view. As the third chapter we introduced his state view and in the end in a sense we verified his history and state view by inclining his concrete history works.Researching Aydemir's understanding of history and state began with researching primarily his life and its turning points. In the first chapter, we debated this subject without analyzing deeply his thoughts which had considerable similarity with his life. Being born in a landless peasant family in Edirne, Aydemir was one of the young and loyal readers of Yusuf Akcura's magazine“Turk Yurdu”. Following of Ziya Gokalp's Turan ideology in the magazine, he went to the Caucasian front when he was only seventeen or eighteen years of age. After the war, he went to Azerbaijan as a teacher and looked for Turan but could not find it. He suddenly found himself in the Soviet Revolution. His searching eventually took him to the Communist University of Eastern Proletariat. In those years, Aydemir took the first steps of his intellectual development. He came back to Turkey as a communist and he resigned from his previous ideology. Under the influence of nationalist sensations and thoughts, he went into the service of Kemalist Revolution. After quitting teaching, he founded the“Kadro”and became its ideologist in 1930s. Focusing on the issue of method which we discuss considerably in the second chapter, he believed that historical materialism was the best method to analyze the political affairs. With a Leninist point of view, he stated -without making socialist inferences- that the main conflict of the contemporary world was between the colonialist countries and the countries which were being colonized. For historical materialism, societies are being evaluated on economic base. Other social relations depend on this base. The disputes between classes which Aydemir gave much importance is true for Europe. However, in Turkey the situation was completely different. In Turkey, due to the absence of bourgeoisie and proletariat, it was not possible to talk about a class dispute. This means that the state in Turkey was not a power which ensured the hegemony of one class and turned out to be the form of the organizations which did not permit class disputes in the country.Moreover, this state with its massive staff was responsible of investments, social development and building of a fair system. Briefly, while historical materialism was pursuing the way that aimed socialism and class disputes in Europe, in Turkey it became deprived from class analyses and the state was seen as an organ that ensured social harmony.When the Democratic Party came into the power in 1950, Aydemir got retired. In the years of 1950s and 1960s he wrote massive books and he concretized his understanding of history in these books. He focused on the biographies of people who drew the path of history, including Enver Pasha, Ataturk, Ismet Inonu, Adnan Menderes historically. As we stated at the last chapter extensively, according to Aydemir, societies should have been understood with the method of historical materialism and one should have given importance to the means of production. However, in his concrete studies, he realized the dominance of“historical personalities”besides the evaluation of conditions. For instance, in the last century of Ottoman Empire, Abdulhamit II was a complete disaster. Mithat Pasha who could conduct the Empire more rationally was removed from power by him. His pressure policy and incompetent administration led the country to a calamity. Aydemir thought that Turkish Revolution was formed directly according to the will of Mustafa Kemal. In other words,“historical personalities”were the most impressive determiners of historical process which actually determined by conditions.After beginning to write in“Yon”in 1960s, under the influence of socialism of those years he sided with the thoughts that emphasized the role of state. He made efforts to be active in political life again. His home in Ankara was like a political meeting point which Aydemir had many guests from soldiers to journalists and from academicians to students. While they were sipping tea, the conversation was being inclined unconsciously to the Turkish Revolution and to determine the route of it. Under the flag of Turkish Socialism he defended Kadro views again in those years. Avoiding from making class analysis as usual, he pointed out that the state had to be the referee of social justice and independent both economically and politically to prevent class disputes.In 1970s due to the coup probably, he inclined to the liberal democracy and modernism which had considerable popularity in those years. According to him, Turkey made a revolution on the road of contemporizing itself and catching the western countries both economically and politically. The one party administration had prepared the democratic atmosphere and after 1950s, democratic regime had been in power. To defend the regime in 1970s, all classes in society had to be represented at the parliament. The absence of a socialist party after closing of Labour Party had to be eradicated. Shortly, Aydemir was worried about the damage the coup made. He pointed out that the class representation indirectly and stated that the liberal democracy was an ideal in historical process.Briefly, from 1930s to 1970s for Aydemir who determined the dilemma of colonialist and colonized countries based on materialist method, the state could ensure social justice by making economic regulations directly and avoid class disputes accordingly. After the coup in 1971 Aydemir emphasized the democracy and inclined towards the society not the state. Inferring the classes which constitute the society, he stated that there were class disputes anymore. Our thesis has a meaning at this point. It gives experience to a master student in his early years of academic life by studying one of the first intellectual of Turkish Republic. On the other hand, the thoughts about state and history of a writer who was stuck in Kadro years are being analyzed according to the periods. The thesis aims to evaluate him entirely in the unsteadiness of Turkey.
Benzer Tezler
- Cumhuriyet aydını olarak Şevket Süreyya Aydemir'in düşünce dünyası (1923-1976)
Şevket Süreyya Aydemir's thoughts as a republican intellectual (1923-1976)
HAYRİYE YÜKSEL GÜRBÜZ
- 1930-1938 döneminde Türk inkılâbını teorileştirme ve yorumlama denemeleri
Attempts at construction and theorizing of Turkish Revolution in the years of 1930?1938
SEDAT GENCER
Yüksek Lisans
Türkçe
2011
TarihSüleyman Demirel ÜniversitesiTarih Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SÜLEYMAN SEYDİ
- Osmanlı-Türk romanında ulusal oryantalizm ve oryantalist uluslaşma
National orientalism and orientalist nationalism in the Ottoman-Turkish
SERVET ERDEM
Yüksek Lisans
Türkçe
2012
Türk Dili ve Edebiyatıİhsan Doğramacı Bilkent ÜniversitesiTürk Edebiyatı Bölümü
YRD. DOÇ. DR. MEHMET KALPAKLI
- A biographical study of a Utopian intellectual: Şevket Süreyya Aydemir
Ütopyacı bir Aydın'ın biyografisi: Şevket Süreyya Aydemir
NURDAN GÜVEN TOKER
Doktora
İngilizce
2019
Siyasal BilimlerYeditepe ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ BİLGEN SÜTÇÜOĞLU