Tehlikeli atıklar ve sınıraşan tehlikeli atıklarla ilgili hukuki düzenlemeler
Hazardous wastes and related legal rules with respect to transboundary hazardous wastes
- Tez No: 250279
- Danışmanlar: DOÇ. DR. HAKAN KARAN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Hukuk, Kamu Yönetimi, Law, Public Administration
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2009
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Deniz Hukuku Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 287
Özet
Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı vardır. Emanetçisi olduğumuz dünyanın bizden sonra gelecek nesillere daha iyi bir şekilde bırakılması, herkesin öncelikli görevidir. Ülkelerin ekonomik olarak büyümesi, enerji ve maddelerin daha fazla tüketimini gerektirmekte, bunun doğal sonucu olarak atıklar artmakta, atık artışı da kirlilik artışına yol açmakta, çevre üzerinde büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, ne pahasına olursa olsun kalkınma yerine sürdürülebilir kalkınma kavramı ortaya çıkmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma gelecek kuşakların haklarına, ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerine bugünden el atmadan, onlardan taviz vermeden, bugünün ihtiyaçlarını karşılayan gelişmedir.Tüketimin doğal sonucu atıkdır. Bu atıklar içinde hem insan hem de çevre için en tehlikeli olanını kontrol etmek, ayrı bir özen, yapılanma ve hukuk düzenini gerektirmektedir. Tehlikeli madde taşıyan ürünlerle hayatımızın her alanında iç içe bulunmaktayız. Günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan bilgisayarlar ve cep telefonlarının kullanılırken çevreye ve insan sağlığına vermiş olduğu zararları, faydaları yanında görülememekte, ancak kullanım sürelerinin sonunda birer tehlikeli atık olarak, bunlardan nasıl kurtulacağımız çözümü kolay olmayan birer sorun olarak ortada durmaktadır.Ülkeler geliştikçe üretmiş oldukları tehlikeli maddeler de artmaktadır. Tehlikeli atıkların, çevreye ve insan sağlığına en az zararla, bulunduğu yerde bertarafı büyük bir yatırım gerekmektedir. Gelişmiş ülkeler bu yatırımın maliyetine katlanmak yerine, bunları ya daha az gelişmiş olan ülkelere ihraç ederek ya da denize atarak kurtulma yolunu seçmektedirler. Bu tehlikeli atıkların ihracında tercih edilen yol büyük oranda deniz yoludur.Tehlikeli atıklardan en az maliyetle kurtulmanın yolu, bunların üretiminden kullanım sonrasına kadar her aşamasında kontrol altında tutulmasıdır. Bu da çevreye duyarlı bir atık yönetimi ile mümkün olur. Bu yönetimde önce nelerin tehlikeli atık olduğu bilinir, daha sonra tehlikeli atık envanteri çıkarılır. Nihayetinde en ekonomik ve çevreye duyarlı şekilde atık bertaraf edilir. Tehlikeli atık yönetimi, atıkların kaynağında azaltılmasını, özelliğine göre ayrılmasını, toplanmasını, geçici depolanmasını, geri kazanılmasını, taşınmasını ve bertarafını gerektirir. Tehlikeli atıkların yönetimi ile; bu atıkların insan sağlığına ve çevreye zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı bir biçimde alıcı ortama verilmesinin önlenmesi, üretiminin ve taşınmasının kontrolünün sağlanması, ithalinin yasaklanması, ihracatının kontrol edilmesi, yönetiminde gerekli teknik ve idari standartların sağlanması, üretimin kaynağında en aza indirilmesi, üretimin kaçınılmaz olduğu hallerde, üretildiği en yakın yerde bertaraf edilmesi, yeterli bertaraf tesisi kurulması ve bu tesislerin çevresel bakımdan sağlıklı bir şekilde kontrolü ve çevreyle uyumlu yönetimi sağlanır.Kirlilik sınır tanımamakta, sınır tanımayan kirliliğin kontrol altına alınması ve kirlenme halinde kirleten öder ilkesinin hayata geçirilebilmesi de uluslararası işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Aynı gökyüzünü, havayı ve denizi paylaşan ülkeler ve insanlar, kalkınmalarını ve yaşam kalitelerini etkileyen çevre ve kirlilik sorununu çevreyle uyumlu bir şekilde, ancak, ortak bir çaba ile çözebilirler.Bütün alınacak tedbirlere rağmen, tehlikeli atıkların kaynağında bertaraf edilememesi halinde, tehlikeli atıklar uluslar arası bir trafiğe konu olmaktadır. Bu trafiğin kontrol altında gerçekleşebilmesi, bu mekanizmayı sağlayan, yaptırım gücüne haiz, uluslararası bir sözleşmenin varlığını gerektir. Basel Sözleşmesi tehlikeli atıkların sınıraşımı hareketlerini düzenleyen en önemli uluslar arası bir sözleşme olup, diğer tehlikeli atıklarla ilgili bölgesel sözleşmeler içinde bir şemsiye niteliğini taşımaktadır.Ülkemiz, tehlikeli atıkların yasadışı trafiğine konu olan ülkelerden biridir. Bu Samsun ve Sinop açıklarına bırakılan zehirli varillerden, söküm için ülkemize gönderilen asbestli gemilerden ve Ulla gemisi ile ülkemize ihraç edilen zehirli atıklardan görülmektedir. Bu yasadışı trafiği önlemek için Ülkemizin de taraf olduğu Basel Sözleşmesi ile diğer bölgesel nitelikteki sözleşmelerin koruyucu hükümlerinin etkin olarak uygulanması ve bu uygulamanın takip edilmesi gereklidir.Bu takibi yapabilmek, kurumsal kapasitesi güçlü kamu ve sivil toplum örgütlerinin varlığını gerektirir. Avrupa Birliği mevzuatına uyumun tam olarak gerçekleştirilmesi de bu amacı sağlamaya katkıda bulanacaktır. Böylelikle, kirliliğin kontrolünden çok kirliliğin önlenmesi, atıkların kaynağında en aza indirgenmesi, en iyi teknik ve teknolojilerin kullanılması, enerjinin etkin kullanımı, denetim sistemlerinin tam olarak uygulanması ve ?kirleten öder? ilkesinin hayata geçirilmesi mümkün olacaktır. Tehlikeli atıklar konusunda alınacak önleyici tedbirler, tehlikeli atığın yol açtığı kirlilikle mücadeleden hem daha etkili hem daha ucuz olacaktır. Bugünün tercihleri ve eylemleri yarının çevre kalitesini ve ekonomik sürdürülebilirliğini de belirleyecektir.
Özet (Çeviri)
Everyone has the right to live in a healthy and balanced environment. It is everyone?s prime duty that the world, of which we are the custodians, is left to the next generations in a better state. The economical growth of countries necessitates increasing consumption of energy and materials; as a natural consequence of this the volume of wastes rises and this rise results in the increase of pollution causing substantial threat to the environment. Therefore, instead of the concept of growth no matter what, the concept of sustainable growth emerges. Sustainable growth is growth that meets the needs of today without interfering with and compromising the rights of the next generations and their ability to meet their needs.Waste is the natural consequence of consumption. Controlling wastes that are most hazardous to both humans and the environment requires certain diligence, structuring and legal system. We live side by side with products containing hazardous materials in every part of our life. The harm caused by use of computers and mobile phones, which are an integral part of our daily life, to the environment and human health are not noticed - unlike their benefits; however, at the end of their useful life, they remain as hazardous wastes and a problem which is not easy to eliminate.As countries develop, the hazardous materials they manufacture also increases. The disposal of hazardous wastes where they are and with minimal hazard to the environment and human health requires substantial investment. Developed countries choose to get rid of such wastes by sending them to less developed countries or discharging into the sea instead of bearing the costs of such investments. Carriage by sea is the preferred method for the export of the said hazardous wastes.The less costly way of disposing hazardous wastes is to have the latter under control from production stage until after usage. This would be possible with a solid waste management system that respects the environment. In this management system, it is first established what is considered as hazardous waste and then an inventory of the latter is prepared. Eventually, they are disposed of by the most economical and environment friendly method. Hazardous waste management requires the reduction of wastes at their source and their categorisation, collection, temporary storage, recycling and disposal of wastes in accordance with their properties.Hazardous waste management procures that such wastes are prevented from being released to the environment directly or indirectly in a way that causes harm to human health and the environment, that their manufacturing and carriage is controlled, that their import is prohibited, that their export is controlled, that necessary technical and administrative standards in the management of the same is achieved, that they are minimised during manufacturing, in case manufacturing is inevitable that they are disposed of at a place closest to the place of their manufacture, that adequate disposal facilities are built and that the latter is controlled from an environmental point of view and managed in harmony with the environment.Pollution does not recognise any boundaries and as such international cooperation is inevitable in order to prevent pollution. Countries and people sharing the same sky, air and sea can only solve the environment and pollution problems affecting their development and quality of life in an economical and environment friendly way by joint efforts.If in spite of all the precautions taken, hazardous wastes are not disposed of at their source, they are subject to international traffic. The performance of this traffic under control requires the existence of an international treaty stipulating a mechanism for this and the power to impose sanctions. Basel Treaty is the most important international treaty regulating the transboundary movements of hazardous wastes and it is also an umbrella for other regional agreements relating to hazardous wastes.Our country is one of the countries that are subject to illegal traffic of hazardous wastes. This can be seen from the toxic drums dropped off Sinop and Samsun, vessels having asbestos sent to our country for scrapping and the toxic wastes exported to our country on board the vessel Ulla. It is necessary for the prevention of this illegal traffic that the protective provisions of Basel Treaty, to which our country is a party, and other regional treaties are applied effectively and their implementation is monitored.In order to perform this monitoring, there must exist governmental and non-governmental organisations with strong institutions. Full harmonisation with European Union legislation will also contribute to achieve this purpose. In this way, it will be possible to prevent pollution instead of containing it, to minimise wastes at source, to use the best techniques and technologies, to use energy efficiently, to fully apply the control mechanisms and to apply the principle of ?he who pollutes pays?. Preventive measures regarding hazardous wastes will be more efficient and less costly than struggling with pollution caused by hazardous wastes. The choices and activities of today will determine environmental quality and economical sustainability of tomorrow.
Benzer Tezler
- Serological investigation of peste des petits ruminants in lambs in Iraq-Kirkuk region
Irak–Kerkük bölgesinde kuzularda küçük ruminant vebası (pestedes petits ruminants ppr)'ın seroprevalansı
SARWAT KHORSHED RAHEEM
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
Sağlık YönetimiVan Yüzüncü Yıl ÜniversitesiSağlık Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SÜLEYMAN KOZAT
- İdari işlem olarak ÇED ve katılım hakkı
EİA as an administrative procedure and the right of participation
ÖZGE NUR DÖLEN
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
HukukAnkara Sosyal Bilimler ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. YASİN SÖYLER
- Ankara'da tıbbi atıkların bertaraf yöntemlerinin değerlendirilmesi
Assessment of the methods used in disposal of medical wastes in Ankara
ERDEM UYANUK
Yüksek Lisans
Türkçe
2000
Çevre MühendisliğiHacettepe ÜniversitesiÇevre Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AYŞENUR UĞURLU
- Türkiye'de tehlikeli atık yönetiminin sorunlarının Türkiye'ye sosyal ve finansal maliyetinin tespit edilmesi
Determining the social and financial costs of dangerous waste management problems in Turkey
GALİP SUNAY
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
UlaşımYaşar ÜniversitesiUluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖMER BAYBARS TEK