Geri Dön

ABD ve RF'nin Güney Kafkasya'ya ilişkin enerji rekabetinin Türkiye'nin enerji güvenliğine etkileri

Impacts of the U. S. -RF energy rivalry regarding the South Caucasus on the energy security of Turkey

  1. Tez No: 303615
  2. Yazar: DUYGU GENÇ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HASAN KÖNİ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2011
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Harp Akademileri Komutanlığı
  10. Enstitü: Stratejik Araştırmalar Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 196

Özet

1990'lı yılların başlarında Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, ABD-RF ilişkilerinin stratejik ortaklık seviyesine ulaştığından bahsedilmiştir. Fakat RF'nin Yakın Çevresine yönelik baskıcı politikaları ve ABD'nin eski Sovyet cumhuriyetlerine yönelik politikalarını tehdit olarak algılaması sonraki yıllarda ABD-RF ilişkilerini olumsuz etkilemiştir. Böylelikle, ABD-RF ilişkilerinin stratejik ortaklıktan enerji kaynaklarına ilişkin rekabet zeminine kaydığı görülmüştür. Bu durumun oluşmasında, Soğuk Savaş sonrası uluslararası düzende enerji güvenliğinin artan öneminin etkili olduğu değerlendirilebilir. Bu sebeple, ABD ve RF enerji kaynakları ve nakil güzergâhlarına yönelik bir güç mücadelesine girişmiştir. 2000 yılından sonra, Putin'in enerjiyi dış politika aracı olarak kullanma politikası ile birlikte, bu güç mücadelesinin arttığı söylenebilir. Bu doğrultuda, RF'nin enerji hatlarını kontrol eden tekelci politikalarına karşı alternatif olması sebebiyle ABD'nin dış politikasında Güney Kafkasya'nın hayati öneme sahip olduğu değerlendirilebilir. Böylece, ABD'nin RF'yi devre dışı bırakan Hazar-Güney Kafkasya enerji koridorunu oluşturma hedefine yöneldiği görülmektedir. Bu proje dâhilinde, Hazar kaynaklarının Hazar geçişli boru hattı ile NATO müttefiki olan Türkiye'ye nakli söz konusu olmuştur. Böylece ABD'nin yaklaşımı, planlanan Hazar geçişli boru hattıyla nakledilecek olan enerjinin ABD'nin etki alanına girmesine yönelik olarak görülebilir. Buna ilaveten, ABD söz konusu boru hattı ile RF'nin enerji dışsatımındaki en büyük ortağı olan Avrupa'ya yönelik enerji hegemonyasının azaltılmasını planlamaktadır. Böylece, ABD'nin RF'nin Yakın Çevre'deki enerji zengini Hazar bölgesi ve Orta Asya'ya yönelik baskıcı politikalarının azalmasını hedeflediğinden söz edilebilir. Buna rağmen, ABD'nin siyasi olarak desteklediği Hazar geçişli boru hattı, ilk görüşmelerin yapılmasının ardından yaklaşık 20 yıl geçmesine rağmen inşa edilmemiştir. Bu konuda, RF'nin Hazar Denizi'ni birleştirecek bu enerji hattını devre dışı bırakmaya yönelik olarak çeşitli politikalar geliştirdiği görülmektedir. Örneğin, RF'nin Güney Kafkasya'daki etkisini kullanarak, bölgesel çatışmaların desteklenmesi ve Hazar'ın statüsü gibi donmuş anlaşmazlıkların sürdürülmesi yoluyla çıkarlarını koruduğundan bahsedilebilir. Bu sayede RF'nin, Gürcistan ve Azerbaycan gibi Güney Kafkasya devletlerinin iş birliğini arttırmasının önüne geçtiğinden söz edilebilir. Ayrıca RF, bölgenin Batı ile bütünleşmesinin artmasını da NATO'nun bölgeye doğru genişleme planları sonrasında Gürcistan'a müdahale ederek önlemiştir. Böylelikle, RF'nin dışsatımında 1986'dan beri ana enerji ortaklarından biri olan Türkiye'nin petrol ve doğal gazda RF'ye bağımlı kalması sağlanmıştır. Dolayısıyla, RF Güney Kafkasya'da kendi stratejik çıkarlarına karşıt olan projelerin devre dışı kalmasına yönelik etkin bir politika izlemiştir. Ayrıca RF, kendi çıkarını temsil etmeyen bu projelere kaynak oluşturması planlanan Türkmenistan, Kazakistan ve Türkiye'nin enerji ortağı olan Azerbaycan'ın petrol ve doğal gaz kaynaklarına ilişkin politika ve projeler geliştirmiştir. Bu konuda, RF'nin hedefi kendi enerji nakil güzergâhlarına alternatif olacak boru hatlarının tercih edilmesini engellemeye yöneliktir. RF'nin bu politikası sonucunda, Hazar-Güney Kafkasya- Türkiye enerji koridorunun Hazar geçişli kaynaklarla yeterli seviyede desteklenmediğinden dolayı tam kapasite çalışamadığı görülmektedir. Bu konuda Türkiye'nin enerji güvenliği olumsuz etkilenmektedir. Buradan hareketle, RF'nin Türkiye'ye ilişkin bu hattı ABD destekli olduğundan kendi çıkarlarına rakip olarak gördüğü değerlendirilebilir. Bunun sonucunda, Türkiye'nin Güney Kafkasya bölgesinde ileride daha geniş iş birliği projelerini gerçekleştirmek için RF'nin bölgedeki etkisini göz ardı etmemesi yararlı görülmektedir. Bu sayede, Türkiye'nin ABD ve RF'ye yönelik denge politikasını sürdürmesinin Türkiye'nin enerji çıkarları bakımından verimli sonuçlar doğurması öngörülebilir. Sonuç olarak, ABD ve RF'nin Güney Kafkasya'ya ilişkin enerji rekabetinin Türkiye'nin enerji güvenliği üzerindeki olumsuz etkileri enerji çeşitliliği ile azaltılabilir. Buna ilişkin, Türkiye'nin enerji kaynağı ve enerji ortaklarında çeşitliliği sağlaması olumlu görülmektedir. Bu bakımdan nükleer güç, risk ve faydalara ilişkin ayrıntılı analizler yapılması koşuluyla Türkiye için bir seçenek olabilir. Diğer yandan, Türkiye enerji politikasında petrol ve doğal gazın oranını dengelemek amacıyla yenilenebilirenerji kaynakları gibi yerli kaynakların kullanımını arttırabilir.

Özet (Çeviri)

In the early 1990s, after the fall of the Soviet Union the U.S.-RF relations were considered to be subject to ?strategic partnership?. Therefore, hegemonic policies of RF towards the Near Abroad and hostile perceptions against the U.S. policies towards the post-Soviet states in the following years had negative effect on the U.S.-RF relations. Thus, the U.S.-RF relations have transformed from strategic partnership to rivalry on energy resources in succeeding years. It was due to rising importance of energy security in the post-Cold War international politics that these two great powers found themselves in power struggle over energy resources and transit routes. Following 2000, Putin?s policy to use energy as a means of foreign policy made this situation worse. Thus, vital as it has been the alternative to energy monopoly of RF, the South Caucasus become more important in the U.S. foreign policy. The aim to create Caspian-South Caucasus energy corridor moved the U.S. to link this transit route, by a trans-Caspian pipeline, to NATO ally Turkey. Hence, the U.S. policy might be to direct the oil transferred through the planned trans-Caspian pipeline into the U.S. sphere of influence. Moreover, the U.S. would be successful to lessen energy hegemony of RF towards Europe which is the dominant energy partner in RF energy imports. Accordingly, the U.S. would have the chance to lessen dictating policies of RF towards the energy-rich Near Abroad in the Caspian region and Middle Asia. However, the proposed trans-Caspian pipeline has not been built in almost 20 years despite the U.S. political support. The effect of RF in the South Caucasus has been eager to by-pass the U.S. energy routes across the Caspian Sea. Through various means from promoting regional conflicts to frozen issues such as the status of the Caspian Sea, RF can be described successful in avoiding further cooperation between the South Caucasus states like Georgia and Azerbaijan, avoiding further integration of the region with the Western world due to the intervention of RF to Georgia after NATO?s enlargement plans to the region and thus, keeping Turkeyrely on mostly oil and gas from RF since Turkey has been a major energy partner for RF since 1986. Consequently, Turkey?s energy security has suffered severely from projects and policies of RF to cut off the potential oil and gas resources of Turkmenistan and Kazakhstan as well as its energy partner Azerbaijan in order to by-pass projects that

Benzer Tezler

  1. RF ve ABD'nin Güney Kafkasya politikaları ve Türkiye'ye etkileri

    The Southern Caucasian policies of RF and US and their effects on Turkey

    YASEMİN ESRA DOĞANCI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Uluslararası İlişkilerHarp Akademileri Komutanlığı

    Uluslararası İlişkiler Bölümü

    PROF. DR. HASAN SAYGIN

  2. Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD ve Rusya Federasyonu'nun Güney Kafkasya politikası ve Gürcistan krizi

    South Caucasian politics of US and Russian Federation in the post Cold War era and Georgian crisis

    KEMAL BAYCAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Uluslararası İlişkilerBeykent Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GONCA BAYRAKTAR DURGUN

  3. 2008 Osetya krizi sonrası Türkiye'nin Transkafkasya politikası

    Transcausasia in Turkish foreign policy after the 2008 Ossetian crisis

    ŞEYMA BAYAT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Uluslararası İlişkilerNiğde Ömer Halisdemir Üniversitesi

    Avrasya Araştırmaları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET SERKAN TAFLIOĞLU

  4. Türkiye'nin jeoekonomik stratejilerinde Gürcistan'ın yeri

    Georgia's place in Turkey's geoeconomic strategies

    ALPARSLAN TORUN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    CoğrafyaÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

    Coğrafya Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. AYDIN İBRAHİMOV

  5. Stratejik dengeler bağlamında önümüzdeki on yıl içerisinde güvenlik açısından Karadeniz'de gerçekleşebilecek olası kriz kaynakları ve çözüm önerileri

    Potential crises-sources in black sea region for the next decade within the context of strategic balances and solution proposal to this crises

    AKIN ALKAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Savunma ve Savunma TeknolojileriHarp Akademileri Komutanlığı

    Strateji ve Stratejik Araştırmalar Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. AHMET HAN