Geri Dön

ST yükselmeli miyokard enfarktüsünde primer veya kurtarıcı perkütan girişim öncesi no-reflow fenomeni öngörülebilir mi?

Is no-reflow phenomenon predictable before primary or rescue percutaneous intervention in ST elevated myocardial infarction?

  1. Tez No: 304456
  2. Yazar: NAZİLE BİLGİN DOĞAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. NEZİHİ BARIŞ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kardiyoloji, Cardiology
  6. Anahtar Kelimeler: Akut miyokard enfarktüsü, no-reflow fenomeni, primer perkütan koroner girişim, Acute myocardial infarction, No-reflow phenomenon, Primary percutaneous coronary intervention
  7. Yıl: 2012
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 74

Özet

Giriş ve Amaç: Perkütan koroner girişimlerde koroner arterde akımı engelleyen diseksiyon, mekanik engel, distal emboli olmaksızın sorumlu arterin açılmasına rağmen miyokardiyal perfüzyonun sağlanamaması ?no-reflow? fenomeni, akımda daha az bozulma ?yavaş akım? olarak tanımlanır. Akut miyokard enfarktüsü sonrası no reflow gelişen hastalarda, tehlikeli aritmi, konjestif kalp yetmezliği, kardiyak ölüm, akım sağlananlara oranla daha fazla görülmektedir. No-reflow fenomeni gelişiminde, mikrovasküler spazm, endotel hücre hasarı, inflamasyon, doku ödemi ve mikrovasküler sahada nötrofil tıkaçlar oluşması etkili faktörler olarak bilinmektedir. No-reflow'un patofizyolojisindeki risk belirteçlerin tanımlanması ile işlem öncesi uygun tedavi seçimi işlemin başarı oranını arttıracaktır. Bu noktadan yola çıkılarak çalışmada AMI tanısı ile primer veya kurtarıcı perkütan koroner girişim uygulanmış hastaların demografik özellikleri, laboratuar parametreleri ve ekg'leri incelenerek no-reflow gelişme riski yüksek hastaların işlem öncesi tanımlanması amaçlanmıştır.Method: Çalışmaya; kliniğimizde ST yükselmeli akut miyokard enfarktüsü tanısıyla, primer veya kurtarıcı perkütan koroner girişim uygulanmış 173 hasta alındı. Çalışmaya dahil edilen hastaların ekg'leri, laboratuar parametreleri, demografik verileri ve uygulanan tedavi yöntemleri, hastane arşivine kayıtlı hasta dosyalarından edinildi. Hastalar işlem sırasında no-reflow fenomeni gelişenler ve gelişmeyenler olmak üzere iki gruba ayrıldı. No-reflow fenomeni kriteri olarak hastanın katater raporunda belirtilen anjiografik TIMI akım ?2 kriteri kullanılmıştır. Gruplar arasında belirtilen parametrelerdeki farkın anlamlılığı değerlendirildi.Bulgular: İleri yaş (p=0,048), kadın cinsiyet (p=0,002), diyabet öyküsü (p=0,023), başvuru anında bakılan laboratuar parametlerinde anemi (p=0,005), lenfopeni (p=0,023), kan şekeri yüksekliği (p=0,014) olması, semptom başlangıç-balon süresinin uzun (p=0,000), başvuru anında çekilen ekg'de ST elevasyon skoru yüksek (p=0,048), QT mesafesi uzun (p=0,023) olması, işlem sırasında balon+stent tedavisinin uygulanması (p=0,048) no-reflow gelişiminde öngördürücü parametreler olarak bulundu. Anlamlı bulunan parametreler çoklu lojistik regresyon analizi ile değerlendirildiğinde başvuru anında kan şekeri yüksekliği, QT mesafesi, semptom başlangıç-balon süresi, balon+stent tedavinsin no-reflow gelişminde bağımsız prediktörler olduğu saptandı.Sonuç: Primer veya kurtarıcı perkütan girişim öncesi basit klinik, laboratuar parametreleri, ekg bulguları ile no-reflow fenomeni ön görülebilir. Myokardiyal hasarın büyüklüğü no-reflow gelişimi ile ilişkilidir.

Özet (Çeviri)

Background: During percutaneous coronary intervention if myocardial perfusion is not achieved in coronary artery without dissection, mechanical barriers, distal embolism although the artery responsible for myocardial perfusion is expanded defined as“no-reflow”phenomenon, less current distortion is“slow flow”. After acute myocardial infarction, dangerous arrhythmias, congestive heart failure, cardiac death are more common in patients with no-reflow than normal coronary flow patients. Microvascular spasm, endothelial cell injury, inflammation, tissue edema and microvascular plugging of neutrophils in the field are known as important factors in development of no-reflow phenomenon. Identification the risk markers of no-reflow pathophysiology and selection appropriate treatment before the procedure will increase the procedure?s success rate. On the basis of this point, this study points to diagnose high risk patients for no-reflow before primary or rescue percutaneous coronary intervention by examining the patients? demographic characteristics, laboratory parameters and ECGs.Methods: The study involved 173 patients whom primary or rescue percutaneous coronary intervention was applied with diagnosis of ST-elevation acute myocardial infarction in our clinic. Study patients? ECGs, laboratory parameters, demographic data and treatment modalities are obtained from patients? files stored in hospital archive. Patients divided into two groups inclunding no-reflow phenomenon develops and non-develops during procedure. TIMI flow ? 2 specified in the patient?s angiographic catheter report is used as criterion of no-reflow phenomenon. The significance of the difference in parameters mentioned before was evaluated between two groups.Results: Advanced age (p=0.048), female gender (p=0,002), diabetes mellitus (p=0,023), identification of anemia (P=0.005), lymphopenia (p=0.023), blood sugar elevation (p=0.014) in laboratory parameters on admission, long symptom-balloon time (p=0.000), high ST elevation scores (p=0.048), long QT (p=0.023) duration on ECG taken at the application time, treatment with balloon+stent (p=0,048) during the process were found as risk factors for development of no-reflow. These significant parameters evaluated by multiple logistic regression analysis and independent predictors of no-reflow phenomenon have been identified as blood sugar elevation on admission, QT duration, symptom-balloon time, treatment with balloon+stent during process.Conclusion: The occurrence of no-reflow phenomenon before primary or rescue PCI can be predicted by using simple clinical, angiographic and procedural features. Severity of myocardial damage is related to development of the no-reflow phenomenon.

Benzer Tezler

  1. Akut ST yükselmeli miyokard enfarktüsünde delta troponin-I değerleri ile hastane içi kardiyovasküler sonlanım noktalarının ilişkisi

    Delta troponin-I values correlation with in-hospital cardiovascular endpoints in acute ST-elevation myocardial infarction

    ERCAN AYDIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    KardiyolojiSakarya Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NURGÜL KESER

  2. Primer PCI yapılan styme'lü hastalarda miyokardiyal blush gradelemesi ile ventriküler repolarizasyon parametreleri arasındaki ilişki

    The relationship between myocardial blush grade and ventricular repolarisation parametres in patients with stemi treated by primary percutan coronary intervention

    CELAL ÖZTEKİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    KardiyolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖNDER ÖZTÜRK

    DOÇ. DR. MEHMET ZÜLKİF KARAHAN

  3. Primer PCI yapılan STYME'lı hastalarda QRS skoru ile sol ventrikül miyokardiyal performans indeksi arasındaki ilişki

    The relationshi̇p between selvester qrs score and myocardial performance index in patients wi̇th stemi treated by primary percutan coronary intervention

    SERDAR SÖNER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    KardiyolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖNDER ÖZTÜRK

  4. ST yükselmeli miyokard infarktüsünde primer perkütan girişim sonrası TIMI frame count-ortalama trombosit hacmi ilişkisi

    Association between mean platelet volume and TIMI frame count in patients with ST elevation myocardial infarction whom primary percuteneous intervention performed

    MURATHAN KÜÇÜK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    KardiyolojiAkdeniz Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYTÜL BELGİ YILDIRIM

  5. Ortopedik cerrahide miyokart hücre hasarının izlenmesinde kardiyak Troponin T'nin rolü

    Başlık çevirisi yok

    ERKAN KAYA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Anestezi ve ReanimasyonEge Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. F. OĞUZ ERİŞ