Türk sigorta sektörünün gelişimi ve fon yaratma kapasitesinin değerlendirilmesi
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 30997
- Danışmanlar: DOÇ. DR. HALİT TARGAN ÜNAL
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Sigortacılık, Insurance
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1994
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Para Banka Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 166
Özet
ÖZET Türk sigorta sektörünün faaliyetleri gerek kendi içinde gerekse diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, beklenen düzeyin çok gerisinde kalmaktadır. Toplanan prim miktarı, kişi başına düşen prim, primin GSMH'ya oranı ve yatırımlar ile ilgili göstergelerde Türkiye, ülkeler sıralamalarında son sıralarda yer almaktadır. Bu sonuç, Türkiye'nin bugün erişmiş bulunduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve sanayileşme düzeyine oranla sigortacılığın aynı şekilde büyümemiş olduğunu göstermektedir. Ekonomik etkenler yanında hukuk düzeni, devlet desteğinin ve teşviklerinin yetersiz oluşu, rekabete, yabancı şirketlerin girişimine ve de serbest tarife sisteminin beklenen prim artışını getirmeyişi, geri kalmışlığın bir diğer etkeni olarak değerlendirilmektedir. Türk sigorta sektörü fînans sistemi içinde etkin olabilecek fon ve kaynaklar yaratamamaktadır. Ayrıca yatırımların bileşimine ve bu yaratılan fonların değerlendirilme eğilimlerini incelediğimizde sektörün yatırımları ülke ekonomisi içinde önemsenmeyecek bir büyüklüktedir. Sermaye piyasasını, Menkul Değerler Piyasasını etkilemesi sözkonusu dahi değildir. Sigortacılık yatırımları ekonomik işlevleri açısından da yetersizdir. Sigortacılığın geliştirilmesi için gerekli önlemler alınamamaktadır. Sigortacılığın geliştirilmesi ve ekonomik faaliyetlere kaynak yaratıcı bir güç kazandırabilmek için sigorta sektörüne gereken önemin verilmesi açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır.Sigortayı, tüm özellikleriyle ve gelişen işlevleriyle ortaya koyan güncel tanımda, sigortanın gerçekleşen risklerden doğan zararları karşılama işlevi yanında, sosyoekonomik çöküntüleri dağıtan ve önleyen, zamanla ticarete uluslararasına yayan, girişimci sayısını arttıran, yatırıma aktarılan fonları ile ekonomiye kaynak yaratan, gelir düzeyini yükselten işlevleri de vurgulanmaktadır Sigorta sözleşmelerinde, hem sigortalının hem de, sigortacının hak ve yükümlülüklerinin yerine getirirken mutlak surette uyması gereken prensipler ve özellikler vardır. Sigortanın temel işlevi, aynı risklerle karşılaşma olasılığı olan kişiler arasında rizikoyu bölmek ve zararı paylaştırmak, bir başka anlamda ekonomide riski azaltmaktır. Sigorta şirketlerinde biriken primin, şirketlere tazminatın ödeneceği zamana kadar bu primlerin kullanma olanağı vermesi, bazı iç ve dış sermaye unsurlarının varlığı, çeşitli teminat akçeleri ve karşılıklar gibi potansiyellerin hisse senedi, tahvil, gayrimenkul alımı ve ikrazat şeklinde değerlendirilmesi dolayısıyla ülkede yatırımlara kaynak olabilecek fon arzının arttırıcı ekonomik işlevlerin gerçekleşmesi, bu işlevlerin önemini giderek arttırmıştır. Günümüzde sigorta işletmelerinin ekonomik işlevlerinin kazandığı önem, temel işlevini geride bırakmıştır. Sigorta faaliyetleri yaygınlaştıkça, ekonomik işlevlerin etkinliği artmış ve ekonomi gelişmeye, büyümeye ve kalkınmaya başlamıştır. Ekonomi içinde tasarruf ve üretkenliği arttıran ekonomik işlevler, sigorta işletmelerine mali kurum olma özelliği vermekte ve mali kesimde önemli bir paya sahip olmasını sağlamaktadır.Sigorta sektörünün gelişimini engelleyen çeşitli nedenler vardır. Kadercilik anlayışının ülkemizde hâkim olması, ihmalcilik, iletişim-tanıtım eksikliği nedeniyle sigorta bilincinin oluşturulamaması, kaliteli hizmet sunma anlayışının yerleşmemiş olması, eğitim yetersizliği, yetişmiş ve uzman elemanın transfer yoluyla alınmak istenmesi, devletin dahili sigorta fonu uygulamaları ve bazı türlerde zorunlu sigorta uygulamasını başlatmaması, gerçek değer üzerinden sigorta yapılmayışı, şirket sayıları ve dışa açılmanın yetersiz oluşu, şirketlerin mali bünyelerinin düzenli olmayışı ve mali yükümlülüklerinin fazla olması, pazarlamanın yetersiz oluşu ve satıştan sonra başlaması, prim tahsilatının etkin olarak gerçekleştirilmeyişi nedeniyle yatırımlara aktarılan fonların düşük olması, enflasyon sonucu primlerin erimesi, ayrıca hayat sigortalarının kapitallerinin enflasyona yenik düşmesi, sektörün işleyişini düzenleyen kanunların günün koşullarına uygun olmayışı, Büyük Sayılar Kanunu'nun yeteri kadar uygulanamaması yani sigortalı sayısının az olması nedeniyle zararı paylaşmanın maliyeti arttırması gibi nedenleri sayabiliriz. Ülkemizin ihtiyaçlarına cevap verecek çok sayıda üretime kapalı alanlar vardır. Bu nedenle varlıkların çoğu güvence altına alınamamakta dolayısıyla hasarların da çoğu telafi edilememekte, sosyo-ekonomik çöküntülerin önü alınamamakta, istihdama önemli bir katkı sağlanamamakta, sigortacılığın ticareti arttırıcı ve uluslararasına yayıcı etkinliklerinden yararlanılamamakta, hatalı reasürans işlemlerinin ve bilimsel olmayan riziko seçimi gibi teknik işlemler nedeniyle döviz kaybı olmaktadır. Bu durum ödemeler dengesini olumsuz etkilemektedir. Yatırım tercihlerinde yatırımın prensipleriyle ilgili optimal bileşim sağlanamamaktadır. Prim tahsilatının hızlandırılması için 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda, teminatlar ve diğer hususlarda 7397 sayılı kanun günün koşullarına göre değiştirilmiştir.Sigorta sektörünün fon yaratma işlevi dar olarak tanımlandığında, sermaye piyasasında tahsis edilen tutarlar olarak yorumlanmaktadır. Fon yaratma işlevi, en geniş anlamda yani tasarruflara katkı olarak tanımlandığında, primler, kurumsal tasarruf niteliğinde sayılmaktadır. Sigorta sektörü, gönüllü tasarruflar yoluyla fon yaratır. Fon yaratma ile ekonomik işlev tam anlamıyla gerçekleşmiş değildir. Yaratılan fonların yatırıma kanalize edilmesi gerekir. Sigorta şirketleri gelişmiş ülkelerde, mali piyasalara fon aktaran en önemli kurumsal yatırımcılardır. Bireysel tasarrufları toplama açısından önemli işlevleri bulunan sigorta şirketleri ve yarı mali kurumlar niteliğindeki sosyal güvenlik kurumları, gelişmekte olan ekonomilerde fon yaratma işlevini yerine getirememekte, mali piyasalarda etkin rol oynayamamaktadır. Bu ekonomilerde mali kesimin karşılaştığı sorunları şöyle sıralayabiliriz: Genelde görülen yüksek enflasyon, sermaye piyasasında kamu kesiminin ağırlığı, mali kurumlar arasında serbest rekabetin olmaması, bankacılık sektörünün mali piyasanın en güçlü kuruluşları olmaları, kurumsallaşmamış olan sigorta sektörünü olumsuz yönde etkilemektedir. Fon yönetiminde mali kurumlar için genelde geçerli olan temel ilkeler; emniyet, likidite, aktifi çeşitlendirme-riski dağıtma ve geliri, verimliliği maksimumlaştırma, sigorta sektörü için de geçerlidir. Sigorta Şirketleri, risk ve likidite açısından amaçlarıyla uyum sağlayan yatırımlara yönelmektedir. Diğer taraftan sigorta şirketleri bir bankaya ya da güçlü bir sermaye grubuna dayalı olmadan yaşayamaz hale gelmişlerdir. Bu durum sigorta şirketlerinin yatırım tercihleri yaparken bu grupların stratejilerini benimsemesini gerektirmektedir. Gelişmekte olan ekonomilerde yüksek enflasyon karşısında sigorta şirketleri fonlarını rasyonel kullanamamakta, ister istemez sabit getirili menkul değerlere yönelmektedir.Türkiye'de sigorta sektörü, yatırımları konusundaki yasal kısıtlamaların yanısıra ekonomide yatırım sahalarının paylaşımını da etkin bir şekilde katılmadıkları için yıllardır reel anlamda tasarruf sağlayamamıştır. Sigorta işletmelerinin fonları büyük ölçüde kamu kesimini finanse ettiği için bir yerde sektör sermaye piyasasına girmekten alıkonmuştur. Ayrıca sigorta şirketlerinin araştırma ve geliştirme faaliyetleri yetersizdir. Bu nedenle sigorta şirketleri sermaye piyasası düzenlemelerinde bankalara tanınan yatırım fonunu kurma yetkisini almaktan çekinmektedirler. Bu yüzden istikrarlı faiz getiren devlet tahvilini tercih etmekte hisse senedi piyasasına istikrarsız olduğu için girmemektedirler. Türk sigorta sektöründe yaratılan fonların daha çok gayrimenkul hazine bonosu ve devlet tahvili alımında kullanıldığını görmekteyiz. Tahvillere yapılan yatırımların başlıca nedenleri emniyetli, likidite kabiliyeti yüksek, vergi açısından tasarruflu ve teminat olarak kullanılabilir olmalarıdır. Gayri menkul yatırımları ise düşük verimliliklerine rağmen, enflasyonist değer artışları ile sermayeye eklenebilir nitelik kazanmaları ve de teminat veren kuruluşların kendilerine güçlü bir kontr-garanti aramaları nedeniyle tercih edilmektedir. Yatırımlarını genelde bu yönde değerlendiren sektörün mali karlılığı teknik kârlılığından çoğu kez düşük olmakta, hatta zarar şeklinde gerçekleşebilmektedir. Ekonomik gelişmeler yirmibirinci yüzyıla girerken sigorta sektörünün öncü sektör olma özelliğini sürdüreceğini göstermektedir. Sanayileşmiş ülkelerin gelişim süreçleri incelendiğinde sanayi sektöründeki ilerlemenin ardından hizmet sektörünün de hızla geliştiği görülmektedir. Sanayileşme süreci iyi hizmet beklentisini de beraberinde taşımaktadır.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Türkiye'de sigortacılık sektörünün fon yaratma kapasitesi ve finansal analizi
Başlık çevirisi yok
FİKRET ÇANKAYA
- Türkiye'de sigortacılığın tarihi gelişimi ve fon yaratma kapasitesi
The Historical development and fund creation capasity of insurance in Turkey
HÜLYA BARLAS
Yüksek Lisans
Türkçe
2000
İşletmeCumhuriyet Üniversitesiİşletme Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. KEMALETTİN ÇONKAR
- Türk sigorta sektörünün fon yaratma kapasitesi ve yaratılan fonların sermaye piyasasında değerlendirilmesi
Başlık çevirisi yok
SERAP DUYSAK
Yüksek Lisans
Türkçe
1989
Sigortacılıkİstanbul ÜniversitesiPara Banka Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İZZETTİN ÖNDER
- Hayat sigorta şirketlerinde fon yönetimi, yatırım araçları, vergi uygulamaları ve Türk sigorta sektörü üzerinde bir uygulama örneği
Fund management, investment instruments and tax applications in life insurance companies: A model from Turkish life insurance sector; Bayındır Hayat Sigorta A.S
HÜSEYİN UFUK MAHİR
Yüksek Lisans
Türkçe
2002
Sigortacılıkİstanbul Üniversitesiİşletme Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FERYAL ORHON BASIK