Geri Dön

Son dönem böbrek yetmezlikli hastalarda tanımlanmamış miyokard infarktüsünün kardiyak MRG ile belirlenmesi ve bulguların ekg-kardiyak enzimlerle karşılaştırılması

Detection of undefined myocardial infact in patients with end stage renal disease with cardiac magnetic resonance imaging and comparison of results with ecg and cardiac enzymes

  1. Tez No: 310071
  2. Yazar: İHSAN YÜCE
  3. Danışmanlar: PROF. DR. A. MECİT KANTARCI
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Radyoloji ve Nükleer Tıp, Radiology and Nuclear Medicine
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2012
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Atatürk Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Radyodiagnostik Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 67

Özet

Tanımlanmamış miyokard infarktüsü (TMI), miyokard infarktüsü (MI) öyküsü olmayan hastalarda miyokardiyal skarın varlığıdır. Toplum tabanlı çalışmalarda TMI'lı hastalarda 10 yıllık mortalite oranının %45-55 olduğunu bulunmuştur. Bu oran tanımlanmış MI `ya göre eşit veya daha yüksektir. Aynı zamanda son dönem böbrek yetmezlikli hastalar (SDBY), TMI için yüksek riskli bir popülasyondur. Bu nedenle biz çalışmamızda SDBY'li hastalarda kardiyak manyetik rezonans görüntüleme (KMRG) ile viyabiliteyi değerlendirerek, TMI sıklığını, varsa diğer iskemik hadiseleri ortaya çıkarmayı, KMRG'nin risk sınıflamasında etkisini belirlemeyi, bulguları elektrokardiyografi (EKG)-kardiyak enzimlerle karşılaştırmayı hedefledik.Araştırmaya Haziran 2010 ile Aralık 2011 tarihleri arasında hastanemiz Nefroloji Kliniği tarafından Radyoloji Kliniği'ne KMRG çekilmek üzere gönderilen 20 hasta dâhil edildi. Hastaların 12'si (%60) kadın (yaş ortalaması 44.5), 8'i (%40) erkekti (yaş ortalaması 52.6). Tüm hastalarda 1.5 Tesla MR cihazı ile (Siemens, Magnetom Avanto, Germany) istirahat halinde sol ventrikül (LV) fonksiyonları ile miyokardiyal erken ve geç kontrastlanma değerlendirilmesi yapılarak, risk grupları belirlendi. Hastaların tamamına EKG çekilerek, kardiyak enzimler çalışıldı. Hastalar ortalama 18±4 ay klinik olarak takip edildi.Hastalarımızdan 6'sında (%30) patolojik bulgu elde edildi. Bunlardan 3 tanesinde (%15) skar dokusu (yüksek risk) tespit edildi. Üç hastada (%15) hibernasyon (orta derece risk) tespit edilirken, geriye kalan 14 hastada (%70) kardiyak MRG'de patoloji saptanmadı (düşük risk). Olgularımızda kardiyak MRG'ye göre yüksek risk grubu olan hasta grubu ile düşük risk grubu arasında mortalite değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p

Özet (Çeviri)

Undefined myocardial infarction (UMI) is characterized with presence of myocardial scarring in subjects who had no history of myocardial infarction (MI). Data derived from population-based studies showed that mortality rate of patients with UMI is nearly 45-55 %. This rate is high as of patients with MI or may be higher. Nevertheless, end-stage renal disease (ESRD) comprises high risk of UMI. In our study, we assessed the cardiac viability of patients with ESRD. We aimed to detect the UMI frequency, to reveal the other ischemic events, to introduce the effectiveness of cardiac magnetic resonance (CMR) imaging in the risk population and to compare the imaging findings with electrocardiography (ECG) and laboratory results.Our study consisted of 20 patients referred to radiology department from nephrology clinic for CMR examination between June 2010 and December 2011. Sixty percent of the patients were female (n: 12, mean age: 44.5) and forty percent of were male (n: 8, mean age: 52.6). In all patients, resting left ventricle (LV) functions and assessment of myocardial early and late contrast enhancement were evaluated and risk groups were determined. All examinations were performed with a 1.5 Tesla magnetic resonance imaging (MRI) scanner (Siemens, Magnetom Avanto, Forchheim, Germany). ECG and laboratory test were also performed in all patients. Patients were followed clinically for an average of 18 ± 4 months.In our study group, pathological findings were detected in six patients (30%). Scar tissue was (high risk) detected in three (15%), hibernation was (moderate risk) detected in three (15%) patients. There were no pathology (low risk) detected in the remaining 14 patients. There was a statistically significant difference in terms of mortality between patients in high and low risk groups (p

Benzer Tezler

  1. Hipertansiyon tanısı alan hastalarda angiotensinogen (AGT) gen taraması ve nutrigenetik yaklaşımlar

    Angiotensinogen (AGT) gene screening and nutrigeneti̇c approaches in the pattients diagnosed with hypertension

    SİMGE BECER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Beslenme ve Diyetetikİstanbul Okan Üniversitesi

    Beslenme ve Diyetetik Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ DİDEM TORUN

  2. Vascular function in chronic end-organ damage: pharmacological characterization of vasomotor function in systemic vasculature

    Kronik uç-organ hasarında vasküler fonksiyon: Sistemik damarlarda vazomotor fonksiyonun farmakolojik karakterizasyonu

    NADİR ULU

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2009

    Eczacılık ve FarmakolojiUniversity of Groningen (Rijksuniversiteit Groningen)

    Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ROBERT HENK HENNING

  3. Periton diyalizi hastalarında serum fibroblast growth factor-23 (Fgf-23) düzeyi ile sol ventrikül hipertrofisi arasındaki ilişki

    Relationship between serum fibroblast growth factor-23 (Fgf-23)level and left ventricular hypertrophy in peritoneal dialysis patients

    NECMİ EREN

    Tıpta Yan Dal Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    NefrolojiKocaeli Üniversitesi

    Nefroloji Bilim Dalı

    PROF. DR. BETÜL KALENDER GÖNÜLLÜ

  4. Asemptomatik hipervolemisi bulunan diyaliz hastalarında subklinik kardiyovasküler anormalliklerin göstergesi olarak yeni kardiyovasküler hastalık belirleyicilerinin yararlılığı ve önemi

    The utılıty and importance of new cardiovascular disease determıners as an ındıcator of subclıcal cardıovascular abnormalıtıes in dialysıs patıents wıth symptomatıc hypervolemıa

    ŞERİF ÇÖLOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    NefrolojiGaziantep Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CELALETTİN USALAN

  5. Böbrek nakli alıcı ve alıcı adaylarınınhla tipleri ve immünolojik duyarlılık ile ilişkisi

    Relation between HLA TYPES and immunological susceptibility of kidney transplant recipients and recipient candidates

    PIRIL BÜYÜKAŞIK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    İç HastalıklarıBaşkent Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. UĞUR HACI MUŞABAK