İyi farklılaşmış tiroid kanserinde klinik seyri ve prognozu etkileyen faktörler (143 hastanın incelenmesi)
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 31328
- Danışmanlar: Belirtilmemiş.
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1993
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 90
Özet
SONUÇLAR VE ÖZET Bu çalışma; 1975-1991 yılları arasın da, İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı'nda izlenen, 143 İFTK'lu olgudan elde edilen, bulgularüze- rinde yapılmıştır. İleri yaş kötü prognostik gösterge olarak ortaya çıkmaktadır. 4- Takdim edilen olguların, 113'ü (% 79.1) kadın, 30'u(%20.9) erkektir. Kadın/ Erkek oranı yaklaşık olarak 4/1 'dir. Elde edilen sonuçları şu şekilde sıralayabiliriz: 1 - 1 43 İFTK'lu olgunun, 99'u (% 69.2) PTK, 44'ü (%30.8) FTK'dur. PTK'lu olgular ortalama 45.2 ± 10.8 ay ve FTK'lu olgular 55.9 ± 18.1 ay takip edilmiştir. 2- Ölen 8 (% 7.6) olgunun ortalama yaşam süresi 43 ± 31.4 ay olarak bulun muştur. 3- Olguların tanı konulduğunda yaş ortalaması; PTK'da 40.35 ± 12.6,FTK'da 45.06 ± 11.8'dir. FTK'lu olguların tanı konulduğunda yaş ortalaması anlamlı olarak fazla bulunmuştur. Olguları 40 yaş üstü ve 40 yaş altı şeklinde iki guruba ayırdığımızda; 40 yaş üzerinde, başvuru anında uzak metastaz bulunma sıklığı ve seyir sırasında uzak metastaz ortaya çıkma sıklığının anlamlı olarak fazla olduğu, aynı zamanda sağ- kalım olasılığının azaldığı saptanmıştır. Başvuru anında uzak metastaz bulunma sıklığı, erkeklerde anlamlı olarak faz ladır. Erkeklerde; seyir sırasında uzak metastaz ortaya çıkma sıklığı fazla ve sağ- kalım olasılığı düşük olarak bulunmuştur, ancak her iki durumda da aradaki farkın istatistiki açıdan anlamsız olduğu saptanmıştır. Hastalık erkeklerde daha kötü seyre diyor gibi görünmekle birlikte, cinsiyetin önemli bir prognostik faktör olmadığı tespit edilmiştir. 5- Guvatr {% 75.5) ve bölgesel lenf gangliyonlarında büyüme (% 18.2), en sık başvuru yakınmaları olarak ortaya çıkmaktadır. 6- Hastalarımızın 3'ünün (% 2), öz geçmişlerinde eksternal radyoterapiye maruz kalma öyküsü vardır. 7- Poliklinikte yapılan ilk muayenede, olguların 73'ünde (% 62.4) soliter nodul,72 35'inde (% 30) MNG, 9'unda (% 7.6) diffüz guvatr olduğu saptanmıştır. Bölgesel lenfadenopati, PTK'lu olgu ların % "23.2'sinde bulunurken, FTK'lu olguların % 9'unda bulunmuştur. Bölgesel lenfadenopatisi olan olguların hiçbirinde seyir sırasında uzak metastaz ortaya çıkmamıştır. Bölgesel lenf gangliyonlarına metastazı olan olgularda, olmayan olguların sağkalım olasılığı arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Bölgesel lenf gangliyonlarına metastazın prognozu kötüleştirmediği ortaya çıkmaktadır. Çevre dokuya lokal invazyon, PTK'da % 5.4 ve FTK'da % 6.2 oranında tespit edilmiştir. Lokal invazyonu olan olgular da, anlamlı olarak sağkalım olasılığının daha kötü ve seyir sırasında uzak metastaz ortaya çıkma olasılığının fazla olduğu bulunmuştur. Çevre dokuya lokal invazyonun, klinik seyri olumsuz olarak etkileyen önemli bir faktör olduğu belirlenmiştir. Başvuru sırasında uzak metastaz, 5 (% 5.03) PTK'lu ve 9 (% 20.4) FTK'lu olmak üzere, toplam 14 (% 9.7) olguda tesbit edilmiştir. Başvuru sırasında uzak metastaz olan olguların sağkalım olası lığının, uzak metastaz olmayanlara göre daha kötü olduğu, ancak aradaki farkın istatistiki olarak anlamsız olduğu bulun muştur. 8- Olguların % 82'sine geniş cerrahi girişimler, % 18'ine sınırlı cerrahi girişimler uygulanmıştır. İki grup arasında seyir sırasında uzak metastaz çıkması ve sağkalım olasılığı bakımından fark bulunmamıştır. '9- Seyir sırasında bölgesel lenf gangliyonlarına metastaz plan 11 olgu nun % 81.2'si PTK ve % 18.8'i FTK'dur. Aradaki farkın anlamlı olduğu bulunmuş tur. Bu olguların sadece birinde uzak mestastaz ortaya çıkmıştır. Seyir sırasında bölgesel lenf gangliyonlarına metastaz olmasının sağkalımı kötüleştirmediği bulunmuştur. 1 0- Bu çalışmada takdim edilen olgularda, seyir sırasında en' erken 3. ayda, en geç 70. ayda, ortalama 24.28 ± 1 9.08 ayda uzak metastaz ortaya çıkmıştır. Seyir sırasında, PTK'lu 64 olgunun 4'ünde (% 6.2), FTK'lu 30 olgunun 1 0'unda (% 33.3), toplam 94 olgunun 1 4'ün.de (% 1 4.9) uzak metastaz ortaya çıkmıştır. FTK'lu olgularda uzak metastaz ortaya çıkma sıklığının, anlamlı olarak daha fazla olduğu belirlenmiştir. Seyir sırasında uzak metastaz ortaya çıkan olguların sağkalım olasılığının, uzak metastaz ortaya çıkmayan olgulara göre anlamlı derecede daha kötü olduğu bulun muştur. Uzak metastaz ortaya çıkması klinik seyri olumsuz etkileyen en önemli faktör olarak ortaya çıkmaktadır.' 11- Primertümörçapı 4cm.den büyük olan olgularda, anlamlı derecede, uzak metastaz meydana gelme sıklığı fazla ve sağkalım olasılığı düşük bulunmuştur.73 Tümör boyutunun büyük olması, kötü 1 5- Bu çalışmanın sonuçlarına göre, klinik seyire işaret etmektedir. İFTK'nun prognozunu tahmin etmede EORTC, AGES, AMES prognostik indeks- 12- Kapsül ve/veya damar invazyonulerinin duyarlı oldukları saptanmıştır, olan olgularda, anlamlı olarak, hem uzak metastazın daha sık olduğu, hem de sağ- AMES indeksi, ameliyat öncesi kalım olasılığının daha kötü olduğu bulun- değerlendirilebildiği için klinik uygula- muştur. maya daha elverişli gibi görünmektedir. Kapsül ve/veya damar invazyonu görülmesinin, kötü klinik seyirle birlikte olduğu belirlenmiştir. 13- Primer tümörün histolojik yaygın lığı ve klinik seyir arasında anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır. Okült papiller kanserli ve primer tümörü tek loba sınırlı olan olguların sağkalım olasılığının, primertü- mörün her iki loba veya tiroid dışına ya yıldığı olgulara göre daha iyi olduğu belir lenmiştir. 14- DeGroot sınıflamasına göre tü mör evrelendirilmesi (TNM); prognozu kestirmede manalı fikir vermektedir. 16- FTK'lu olguların sağkalım olasılığının PTK'lu olgulardan daha kötü olduğu, ancak aradaki farkın istatistiki açıdan an lamlı olmadığı bulunmuştur (p
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Farklılaşmış tiroid kanserinin tedavisinde kullanılan radyoaktif iyodun oksidatif DNA hasarı üzerine etkileri: DNA tamir gen polimorfizmleri ile ilişkisi
The effects of radioactive iodine treatment to oxidative DNA damage in patients with differentiated thyroid cancers: The relationship with polymorphisms of DNA repair genes
FEVZİ NECATİ AVŞAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİstanbul Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NEŞE ÇOLAK
- PPP1R16A geni ve papiller tiroid karsinom arasındak ilişkinin araştırılması
Investigation of the association between the PPP1R16A gene and papillary thyroid carcinoma
ZEYNEP EŞLİK
Yüksek Lisans
Türkçe
2012
GenetikGaziantep ÜniversitesiTıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. YUSUF ZİYA İĞCİ
- Farklılaşmış tiroid kanserlerinin klinik seyrini ve prognozunu etkileyen faktörler
Başlık çevirisi yok
ÖZLEM SOYLUK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2004
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİstanbul Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NEŞE ÖZBEY
- Hücresizleştirilmiş sığır gözü kası ve PCL-kas matriksi doku iskeleleriyle göz kası rejenerasyonu
Extracellular muscle regeneration by decellularized bovine muscle and PCL-muscle matrix composite tissue scaffolds
FATMA YÜLEK
Doktora
Türkçe
2021
BiyomühendislikHacettepe ÜniversitesiBiyomühendislik Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MENEMŞE GÜMÜŞDERELİOĞLU
- Development of mirna biomarkers for the differentiation between gingivitis and periodontitis: A pilot study
Gingivitis ve periodontitis ayrımı için mirna biyobelirteçlerinin geliştirilmesi: Pilot çalışma
DHAFIR LATIEF FAYADH FAYADH
Doktora
İngilizce
2023
BiyokimyaSüleyman Demirel ÜniversitesiKimya Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA CALAPOĞLU