Duktus arteriozus açıklığının transkateter yolla kapatılması ve oklüzyon öncesi ile sonrasındaki anjiotensin-I düzeylerinin sistemik kan basıncına etkisi
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 31483
- Danışmanlar: Belirtilmemiş.
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1993
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 71
Özet
58 ÖZET Rashkind yöntemi ile transkateter PDA oklüzyonunun uygulandığı bu çalışmadaki sonuçlarımızı iki gruba ayırmak mümkündür; A-)Transkateter PDA oklüzyonunun klinigimizdeki uygulamasına ilişkin sonuçlar: 1- Bu yöntem kliniğimizde yeni uygulamaya girmiş olmasına karşın komplikasyon oranımız düşük, tam ya da tamayalan oklüzyon başarımız yüksektir (%.87.5). 2- Uzun tübüler ya da kıvrımlı yapıdaki duktuslar ve kısa duktuslar transkateter PDA oklüzyonu için uygun değildir. 3- Şemsiyenin serbestlenmesi aşamasında milimetrik yanılgılann embolizasyonla sonuçlanabileceği dikkate alınarak görüntü netliğinden emin olunmayan anjiyografî cihazlarında bu yöntem uygulanmamalıdır. 4- 8F Couraand kateter PDA'tan geçirildikten sonra yapılan aortografîde saptanan sol-sağ şant minimal jet akım ile sınırlı değilse (> 3 mm) duktusu dilate etmek pahasına da olsa 17 mm'lik şemsiye uygulamak rezidüel şant olasılığını önleyecektir. Ancak hasta kilosu 17 mm'lik şemsiye için 10 kg'dan az olmamalıdır. 5- Rezidüel şant ve ileride ikinci şemsiye uygulama olasılığı göze alınmadığı taktirde 7 mm'den büyük duktuslarda transkateter oklüzyon yöntemi denenmemelidir. 6- Mekanik hemoliz komplikasyonunda şemsiye üzerinde pıhtı gelişmesi ile bir59 süre sonra hemolizin durabileceği olasıdır. Bu bekleme süresi içerisinde böbrekleri hemoglobin toksisitesinden korumak ve tekrarlayan kan transfüzyonlarının yol açabileceği potansiyel tehlikeleri dikkate almak gerekir. 7- Uygulama için uygun koşullar sağlandığı takdirde Rashkind transkateter PDA oklüzyon yöntemi cerrahi girişime iyi bir alternatif oluşturmaktadır. B-) Transkateter PDA oklüzyonu yapılan hastalarda oklüzyon öncesi ve sonrasına ilişkin AT-I değerleri ve bunların sistemik kan basıncına etkilerine ilişkin sonuçlar: 1- PDA'lu hastalarda AT-I düzeyleri yüksek bulunmuş ve Qp/Qs oranlan ile istatistiksel korelasyon göstermiştir. Bulgularımız, PDA vakalarında konjestif kalp yetersizliği bulguları olmadan da reninnjiotensin-aldosteron sisteminin uyarıldığım göstermektedir. Bu bulgular, sistolde ek LV volümü ile sistemik vasküler direncin karşılanmasına karşın, diastolde yeterli doku perfüzyonunu sağlamaya ve sistemik vasküler direnci yükseltmeye yönelik bir kompansasyon mekanizması olarak yorumlanmıştır. 2- PDA oklüzyonu sırasmda, oklüzyondan önce ve sonra alınan AT-I düzeyleri arasında istatistiksel fark yoktur. Bu durum, kalbin ek yükü ve diastoldeki vasküler yetersizlik ortadan kalktığı anda, güçlü bir vazokonstriktör olan anjiotensinin organizmada yüksek düzeylerde bulunmaya devam ettiğim göstermektedir. Bu yüksek düzeylerin bir sonucu olarak vakaların oklüzyon öncesi ve sonrasına ilişkin sistemik kan basma değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir yükseliş saptanmıştır. Transkateter PDA oklüzyonu sırasında kullanılan ketamine anestezisinin adrenerjik uyarı ile sistemik kan basıncım yükselttiğini gösteren çalışmalar ve PDA vakalannda akciğerlerde tutulan ek kan volümünün sistemik dolaşıma ilave yük getirdiği de dikkate alındığında, bu üç etkinin birlikte sistemik kan basıncını tehlikeli düzeylere60 çıkarabileceği açıklıkla görülmektedir. Bu nedenle, PDA oklüzyon işlemi sırasında acil antihipertansif tedavi için hazırlıklı olunması ve sistemik kan basıncının işlem süresince izlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. 3- Transkateter PDA oklüzyonu ile kardiyo-vasküler yetersizliğin ortadan kaldırılmış olduğu vakalarda günlerle tanımlanan dönemde AT-I düzeyi yüksek seyretmeye devam etmekte, sistemik kan basıncı normal değerlerini korumaktadır. Bu bulgu, işlemi izleyen ilk günlerde, büyük olasılıkla endokrin sistemin hemen adapte olamadığı için AT-I düzeylerinin yüksek seyretmeye devam ettiği ve hipertansiyondan korunmanın vazodilatör etkili diğer vazoaktif maddelerin devreye girmesi ile sağlandığı şeklinde yorumlanmıştır. İşlemden sonraki ilk dakikalarda hipertansiyon görülmesi belki de diğer vazoaktif maddelerin hemen uyarılamamasından kaynaklanmaktadır. 4- Pulmoner kan akım azlığı nedeni ile sistemik-pulmoner şant uygulanan hastaların bir bölümünde AT-I düzeylerinin yüksek bulunması büyük sol-sağ şantm vasküler yetersizliğe yol açması ile açıklanabilir. Cerrahi şantm çok iyi çalıştığı düşünülen hastaların AT-I düzeyi ile izlenerek, yüksek bulunanların daha erken tam düzeltme ameliyatına alınması düşünülebilir.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Yenidoğan yoğun bakım ünitesi'nde izlenen çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde morbidite ve mortalite
Morbidity and mortality of very low birth weight infants followed in neonatal intensive care unit
FATMA ÇAKMAK ÇELİK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2007
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıOndokuz Mayıs ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. CANAN AYGÜN
- Prematüre retinopatisi risk faktörlerinin retrospektif olarak araştırılması
Retrospective investigation of risk factors for retinopathy of prematurity
NİL SENA EFİL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıBursa Uludağ ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SALİH ÇAĞRI ÇAKIR
- Duktus arteriyozus bağımlı konjenital kalp hastalığı olan yenidoğanların retrospektif olarak incelenmesi
Retrospective investigation of newborns with ductus arteriosus dependent congenital heart disease
EMRE GÖÇER
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıHacettepe ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. DURSUN ALEHAN
- Yardımcı üreme teknikleri ve spontan gebelik sonucu doğan tekil yenidoğanların erken neonatal sonuçların arşılaştırılması
Başlık çevirisi yok
NİLÜFER GÜZOĞLU
Tıpta Yan Dal Uzmanlık
Türkçe
2013
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık BakanlığıPediatri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. UĞUR DİLMEN