Duktus arteriyozus bağımlı konjenital kalp hastalığı olan yenidoğanların retrospektif olarak incelenmesi
Retrospective investigation of newborns with ductus arteriosus dependent congenital heart disease
- Tez No: 462468
- Danışmanlar: PROF. DR. DURSUN ALEHAN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2017
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 93
Özet
Giriş: Konjenital kalp hastalığı (KKH), günümüzde konjenital malformasyonu olan çocuklarda ölümlerin başta gelen nedenidir. KKH' sı olan yenidoğanların tanılarının erken konulması ve doğru yönetilmesi morbidite ve mortalitelerinin azaltılması açısından son derece önemlidir. Kritik KKH ise ilk 28 günde invaziv işlem gerektiren lezyonlar için kullanılır. Amaç: Çalışmamızda, Hacettepe Çocuk Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi' nde 1 Ocak 2010 – 31 Aralık 2015 tarihleri arasında yatan kritik KKH tanısıyla izlenen hastaların kalp hastalığı tiplerine göre demografik verilerinin, mortalite oranlarının ve bunlarla ilişkili risk faktörlerinin geriye dönük olarak araştırılmasını hedefledik. Metod: Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde 6 yıl içinde servise yatışı yapılan tüm hastalar tarandı. Kritik konjenital kalp hastalığı olanlar pulmoner dolaşımın duktusa bağlı olduğu (grup I), sistemik dolaşımın duktusa bağlı olduğu hastalıklar (grup II) ve büyük arter transpozisyonu (grup III) olmak üzere gruplara ayrıldı. Gruplar demografik verileri ve mortalitelerine göre incelendi. Aort koarktasyonu, hipoplastik sol kalp sendromu gibi spesifik hastalık grupları için mortaliteler ayrıca hesaplandı. Kardiyak işlem komplikasyonları ve dereceleri, mortaliteyi artıran risk faktörleri araştırıldı. Bulgular: Araştırma kapsamında toplam 162 hasta incelendi. İncelenenlerin % 64,2' si (n=104) erkekti. Araştırma kapsamında incelenen hastaların % 59,3' ü (n=96) dış merkezde doğmuştu. Hastaların % 48,1' ine (n=78) prenatal ekokardiyografi (EKO) yapılmıştı. Doğum şekli bilgisine ulaşılabilen 152 hastanın % 69, 1' ine (n=105) sezaryen (C/S) yapılmıştı. Araştırmaya dahil edilen hastaların doğumdan ortalama 4, 81±6,86, ortanca 1 (0-25) gün sonra yatışı yapıldı. Araştırmaya dahil edilen hastalardan sağ olanların % 33,3' ü (n=27) ilk gün entübe iken eksitus olanların % 71,8' i (n=56) ilk gün entübeydi. Hastaların mortalite iii durumları arasında ilk gün entübe olma durumu açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p=0,003). Hastalara yapılan toplam 65 kardiyak kateterizasyon işleminde 11 komplikasyon gelişti. Araştırmaya dahil edilen hastaların % 79,0' ına (n=128) prostaglandin (PG) başlanırken % 19,8' ine (n=32) başlanmamıştı. PG verilme süresi ortalama 6,49±6,92, ortanca 4 (1-45) gün olarak hesaplandı. Araştırma kapsamında incelenen 162 hastanın % 49,4' üne (n=80) cerrahi operasyon yapıldı. Yapılan cerrahi operasyonların % 60,0' ı (n=48) düzeltici cerrahi, % 40,0' ı (n=32) shunt operasyonuydu. Cerrahi operasyon yapılan 80 hastanın 9' una (% 11,3) ikinci cerrahi operasyon yapıldı. Araştırmaya dahil edilen hastaların % 35,2' sine (n=57) kardiyak işlem yapıldı. Yapılan kardiyak işlemlerin % 29,8' i (n=17) atriyal septostomi, % 22,8' i (n=28) balon anjioplasti, % 38,6' sı (n=22) valvuloplasti, % 14,0' ı (n=8) PDA'ya stent, % 3,5' i (n=2) pulmoner atreziye yönelik radyofrekans ablasyon, yine % 3,5' i (n=2) sağ ventrikül çıkış yoluna (RVOT) stent implantasyonu ve % 1,8' ine (n=1) major aortikopulmoner kollateral arter (MAPCA) kapatılmasıydı. Kardiyak işlem yapılan 57 hastanın % 8,8' ine (n=5) ikinci kardiyak işlem uygulandı. Sonuç: Çalışmamızda doğum ağırlığının düşüklüğü, prostaglandin ihtiyacı olması, ilk gün hastaların entübe olması KKH'da mortaliteyi etkileyen önemli faktörler olarak ortaya konmuştur. Ülkemiz için KKH'nın önemli bir sorun olduğu aşikardır. Mortalite ve morbiditeyi azaltması nedeniyle prenatal dönemde kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına, hastalar doğduktan sonra ilk muayenelerini yapan hekimlere büyük görev düşmektedir. Hekimlerin bu konudaki farkındalıklarının artması KKH'ya bağlı mortaliteyi azaltmak açısından son derece önemli görünmektedir.
Özet (Çeviri)
Introduction: Congenital heart disease (CHD) is currently the leading cause of death in children with congenital malformations. Early identification and proper management of the newborns with the diagnoses of CHD is extremely important in terms of reducing morbidity and mortality. The term critical CHD is used for the lesions requiring invasive procedures in the first 28 days of life. Objective: In our study, we retrospectively investigated the demographic data, mortality rates and related risk factors according to type of heart disease of the patients diagnosed with critical CHD in Hacettepe Children's Hospital Neonatal Intensive Care Unit between January 1, 2010 and December 31, 2015 Method: All patients who had been hospitalized within 6 years in neonatal intensive care unit were screened. Patients with critical congenital heart disease were divided into 3 groups which were the pulmonary circulation dependent to the ductus (group I), systemic circulation dependent to the ductus (group II) and transposition of great arteries (group III). The groups were analyzed according to demographic data and mortality. Mortality was also calculated for specific disease groups such as coarctation of aorta and hypoplastic left heart syndrome. Cardiac complications of procedures, degree of complication and risk factors that increase mortality were investigated. Results: A total of 162 patients were studied. 64.2% (n = 104) were male. 59.3% (n = 96) of the patients in the study were born in the other centers. Prenatal echocardiography (ECO) had been performed in 48.1% of patients (n = 78). Cesarean section (C/S) was performed in 69.1% of 152 patients (n = 105) who were able to reach the information of the delivery method. Patients included in the study were admitted after birth at a mean of 4.81 ± 6.86, median after 1 (0-25) days. In the study, 33.3% (n = 27) of the the patient who are still alive were intubated on the first day while 71.8% (n = 56) of the the patient who were died thereafter were intubated on the first day. A statistically significant difference was found between the v mortality rates of the patients in terms of the situation of being intubated on the first day (p=0,003). Complications developed in 11 of 65 cardiac catheterization procedures. Of the patients included in the study, 79.0% (n = 128) was initiated prostaglandin (PG) infusion while 19.8% (n = 32) was not. The mean duration of PG administration was 6.49 ± 6.92 and the median was 4 (1-45) days. Surgical operations were performed in 49.4% (n = 80) of 162 patients in the study. Of the surgical operations, 60,0% (n = 48) were corrective surgery and 40,0% (n = 32) were shunt operation. A second surgical operation was performed on 9 (11.3%) of 80 patients who underwent surgery. Cardiac procedures were performed in 35.2% (n = 57) of the patients included in the study. Atrial septostomy was performed in 29,8% (n = 17), balloon angioplasty in 22,8% (n = 28), valvuloplasty in 38,6% (n = 22), stent implantation on PDA in 14,0% (N = 8), radiofrequency ablation of pulmonary atresia in 3.5% (n = 2), stent implantation on right ventricular outflow tract (RVOT) in 3.5% (n = 2) and closure of the major aorticopulmonary collateral artery (MAPCA) in 1.8 % (n = 1) . The second cardiac procedure was performed in 8.8% (n = 5) of 57 patients who had underwent first cardiac procedures. Conclusion: In our study, the low birth weight, the need for prostaglandin, and being intubated on the first day of life were identified as important factors affecting mortality in CHD. For our country, it is obvious that CHD is a major problem. Gynecologists and obstetricians in the prenatal period and the physicians who performs first examination of newborns after birth have a great responsibility to reduce the mortality and morbidity. Increasing awareness of physicians in this issue seems to be extremely important in reducing mortality due to CHD.
Benzer Tezler
- Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde konjenital kalp hastalığı tanısı alan olgularda kardiyak biyomarkerlar (BNP, TROPONİN I, CK MB izoform)'ın tanı ve izlemdeki yeri
Cardiac biomarkers (BNP, TROPONİN I, CK MB) place of diagnosis and fallow up newborn in intensive care unit with congenital heart disease
CANER AYDIN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık BakanlığıÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
UZMAN SULTAN KAVUNCUOĞLU
- Prematüre retinopatisinin epidemiyolojik analizi
Epidemiological analysis of retinopathy of prematurity
HATİCE BİLGE ARAZ-ERŞAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Göz Hastalıklarıİstanbul ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KORAY AKARÇAY
PROF. DR. NUR KIR
- Yenidoğanlarda patent duktus arteriyozusun agresif tedavi ile veya tedavisiz takibinin etkilerinin incelenmesi
Investigation of the effects of aggressive treatment with or without treatment of patent ductus arteriosus in newborns
SUNA ADEVİYE DİNÇ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSelçuk ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HANİFİ SOYLU
- Patent duktus arteriyozus nedeniyle kateter anjiyografi yapılan hastaların başvuru, izlem ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi
Başlık çevirisi yok
TUBA GÜNDOĞDU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. UTKU ARMAN ÖRÜN
- Patent duktus arteriosus tedavisi uygulanmış prematüre bebeklerde parasetamol ve ibuprofenin etkinliği ve yan etkilerinin karşılaştırılması
Comparison of effectiveness and side effects of paracetamoland ibuprofen in premature babies who had patent ductusarteriosus treatment
MERVE KÜÇÜKBERBER
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HELEN BORNAUN