Geri Dön

Türk Medeni Hukuku'nda evlilik dışı çocuğun tanınması (MK. md. 291-294)

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 31859
  2. Yazar: FATİH BİLGİLİ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HÜSEYİN HATEMİ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Hukuk, Law
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1994
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 122

Özet

ÖZET Evlilik dışı çocuk, aralarında meşru ve geçerli evlilik bağı bulunma yan kadınla erkeğin cinsel ilişkisinden meydana gelen çocuktur. Bu konu Aile Hukuku'nun en müşkül konularından biridir. Tarihi süreç içinde geri ye doğru gidildikçe görülecektir ki, evlilik dışı çocuklara tanınan haklar konusunda ortaya çıkan tablo hiç de içaçıcı değildir. Fakat Hümanist akım ve düşüncelerin etkisiyle, yüzyılımıza gelindiğinde bu tür çocuklara önemli haklar tanınmış, böylelikle de evlilik içi nesepli çocuklarla aralarındaki fark önemli derecede azaltılmıştır. Evlilik dışı çocuklarla ilgili düzenleme MK.umuzun VIII. Bab'ında“Nesebi Sahih Olmayan Çocuk”başlığı adı altında öngörülmüştür. Hukukumuzda evlilik dışı çocuğun anasına ve babasına karşı evlilik dışı nesebin kurulması farklı farklı düzenlenmiştir. Çocuk ile ana arasında evlilik dışı nesep bağının kurulması salt doğum olayına dayandırılmıştır. MK. md.290/c.l bunu şöyle tespit etmiştir:“Nesebi sahih olmayan çocuğun anası, doğuran kadındır”. Çocuğun babayla evlilik dışı nesep bağının kurulması hakimin hükmüyle veya tanıma yollarından biriyle mümkündür (MK.md. 290/c.2). Hakimin hükmü adı verilen yol, daha çok bilinen söylenişiyle babalık davalarıdır. Bu davalar iki türlüdür. İlki, kişisel sonuçlu babalık davasıdır. Talep sonucuna uygun olarak hakim babalığa hükmederse çocukla babası arasında evlilik dışı nesep bağı kurulur. Diğeri ise, mali sonuçlu babalık davasıdır. Bunun sonucunda verilen hüküm baba ile çocuk arasında evlilik dışı nesep bağı kurmaz. Çocuğun babasına evlilik dışı nesep bağını kuran bir başka yol da tanımadır. Bu yol tez çalışmamızın konusu olduğundan bundan sonraki özet bilgiler bu mevzuda olacaktır. Tanıma, babanın veya bazı istisnai hallerde abanın babasının, kanun da belirlenen şekil şartlarına uyarak yaptığı, kendisiyle evlilik dışı çocuğu arasında evlilik dışı nesep bağı kuran bir irade beyanıdır.Ill Tanıma, her şeyden önce ikrara ve kabule dayanan, iki cephesi olan bir işlemdir. Bu nedenle baba geçmişteki cinsel ilişki vakıasını kabul etme iradesiyle isteğini açıklamaktadır. Bu iki yön tanıma işleminde birbirlerinden ayrılamayan önemli hususlardır. İkrara dayanan bir işlem olması nedeniyle tanıyan, tanıma işlemini geri alamaz. Geçmişteki cinsel ilişki olgusunun izharı olması nedeniyle tanıma işlemi kurucu olmayıp açıklayıcı karakter gösterir. Zira tanıma ol masa da baba ile çocuk arasında tabiî nesep bağı kurulmuştur. İşlem buna sadece açıklık sağlar. Bundan başka ikrarın sonucu olarak, tanıma işlemi etkilerini, çocuğun ana rahmine düşmesinden itibaren gösterir. Çocuğun yararına olarak babanın tanımasının imkansız olduğu hallerde babanın babasına bu işlemi yapma hakkı verilmiştir. Tanıma, münhasıran şahsa bağlı bir haktır. Tanıma iradesi kanunda öngörülen bir takım şekillere uyarak açıklanmalıdır. Sıkı şekil şartlarının istenmesi babanın gayrı ciddi beyanatlarını önlemek, onu düşünmeye sevketmek ve kararlılığı temin maksadıyla çocuk ve toplum yararı için düzenlenmiştir. Baba, çocuğu resmi senet veya ölüme bağlı tasarruf yollarından birini tercih ederek tanıyabilir. Kanımızca, ölüme bağlı tasarruflardan miras sözleşmesiyle tanıma yolu son derece gereksiz bir yoldur. Çünkü o da resmi vasiyetname gibi yapılmaktadır. Modern İsviçre Hukuku'nda olduğu gibi Türk Hukuku'nda nüfus memuruna ve Sulh Hakimine mahkemede yapılacak beyan da tanıma için yeterli olabilmelidir. Böylece resmi senetle tanıma yanında alternatifler artacak bu kurum daha kolay işlerlik kazanacaktır. Tanınan bakımından MK.'da bundan önce oldukça fazla anlamsız tanıma engelleri vadi. MK. md.292'nin bir kısmının iptal edilmesiyle bu yasakların bir; kısmı aşılmıştır. Zina bakımından erkeğinki bir problem doğurmamaktadır. Fakat kadının zinasından doğan çocuk hala tanınamamaktadır. Fücur ürünü çocuklar bakımından getirilen yasak amacı oldukça aşmaktadır. Mehazdaki eski düzenlemede bu yasak sadeceIV usul-furu ve kardeşler arasındaki ilişkilerden doğan çocuklara tekabül et mekteydi. Oysa Türk MK.'da aralarında evlenme yasağı olan tüm kimselerin ilişkilerinden doğan çocukları kapsayacak şekilde geniş bir ifade kullanılmıştır. Bu konudaki önerimiz, yapılacak değişiklikte aslındaki anlama uygun olarak fücur ürünü çocuklara getirilecek tanıma yasağının usul-füru ve kardeşler arasındaki ilişkilerden doğanla sınırlı kalmasıdır. İsviçredeki gibi bu yasağı tamamıyla kaldırmak ise hem Türk Toplumunun moral değerlerine uygun olmayacak, hem de kanımızca çocuk için ilerki yaşamında toplumda utanç verici hal olacak ve sosyal hayattan soyutlanmasına vesile olabilecek aynı zamanda da yararına aykırı bir durum oluşacaktır. Kanunda öngörülen şartlara uygun yapılan tanıma işlemi bir takım hukuksal sonuçlar doğurur. En başta çocuk babasının soyadını alır ve onun vatandaşlığına tabi olur. Velayet ise hakimin takdirine kalmıştır. Fa kat her halükarda tanıyan baba çocuğun bakım ve yetiştirilmesi masraflarıyla mükellef olur. Ayrıca tanıyan ile tanınan arasında nafaka yükümü de doğabilir. En önemlisi tanınan çocuk Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla birlikte babasına karşı tam miras hakkına sahiptir. Evlilik dışında doğan çocuk ne kadar himayeye muhtaçsa meşru aile ve çocuklar da o derece korunmaya muhtaçtır. Çünkü aile toplumun temelidir. Evlilik dışı çocuğun hukuk tarafından aşırı derecede korunması, meşru olmayan ilişkileri teşvik gibi hiç arzu edilmeyen bir sonuç doğurur. Çocuk yararına ortaya konan bu kurum amacı dışında kullanılmamalıdır. Bu nedenle gerçeğe aykırı yapılan tanıma işlemi butlan ve itirazla karşılaşır. Tanımada butlan halleri açıkça düzenlenmemiştir. Hukukun temel il keleri ve Borçlar Hukukunun Genel Hükümlerinden yararlanarak, doktrin deki ayrımları gözöünde bulundurmak suretiyle çalışmamızda bu halleri ortaya koymaya çalıştık. MK.'da bu hallerin tek tek sayılması yararlı olurdu.V Tanımaya itiraz MK.'da açıkça ve etraflıca düzenlenmiştir. O halde ana veya çocuk MK.md.293 'deki sebeplere dayanarak itiraz edebilirler. Bu sebepler, tanıyanın baba veya büyükbaba olmadığı, tanımanın çocuk için zararlı olduğu iddialarıdır. Aynı maddenin 2. fıkrasında tanıyan yahut mirasçılarının, mahkemeye müracatla itirazı ortadan kaldırabilecekleri öngörülmüştür. MK.md.294'de ise üçüncü şahıslar aynı maddede öngörülen sebeplere dayanarak itiraz edebilirler. Üçüncü kişilerin dayanabileceği itiraz sebepleri ise, tanıyanın baba veya büyükbaba olmadığı, tanımanın kanunen yasak olduğu iddialarıdır. Bu iddiaların ileri sürülmesi dava şeklinde ol malıdır ve ileri sürenlerce ispat edilmesi gerekir. Bizzat tanıyan kendi yaptığı tanıma işlemine 3. şahıs sıfatıyla bize göre itiraz edemez. O ancak Borçlar Hukukunda irade fesadı hallerine da yanarak dava yoluyla dermeyan ederek tanımayı iptal ettirebilir.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Türk Medeni Hukukunda çocuğun korunması

    Child protection under the Turkish Civil Code

    GÜNSELİ DEMİRCİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    HukukSelçuk Üniversitesi

    Özel Hukuk (Medeni Hukuk) Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. ABDURRAHMAN SAVAŞ

  2. Velayet hakkının kullanılmasına ilişkin hukuki sorunlar ve özellikle koruyucu aile uygulaması

    The legal problems using the custody and espacially family practice protection

    GÖKHAN KARAKAYALI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Hukukİstanbul Üniversitesi

    Özel Hukuk (Medeni Hukuk) Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TUFAN ÖĞÜZ

  3. Türk Medeni Kanunu'nda velayet ve ortak velayet kavramı

    The concept of custody and joint custody in Turkish Civil Code

    İLAY ÇATALBAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    HukukBahçeşehir Üniversitesi

    Özel Hukuk Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ASLI MAKARACI BAŞAK

  4. Türk Hukukunda tanıma

    The Recognizance in Turkish Law

    MUSTAFA BAYAZIT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    HukukAnkara Üniversitesi

    Özel Hukuk Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. VEYSEL BAŞPINAR