Geri Dön

Kıbrıs sorunu ve Kıbrıs Barış Herekatı'nın SSCB kamuoyuna yankıları

The reflections of the Cyprus problem and Cyprus peace operation in the USSR community

  1. Tez No: 332016
  2. Yazar: DİNARA ZHUMATAYEVA
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ABDULLAH GÜNDOĞDU
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Tarih, Uluslararası İlişkiler, History, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2013
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Genel Türk Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 471

Özet

Yakın tarihe bakıldığında Kıbrıs sorununun Türk dış politikasını ve iç siyasi hayatını nasıl etkilediği görülecektir. Ada 1571 yılında Osmanlı Devletinin egemenliğine girdi. 1878 yılına değin de Osmanlı yönetiminde kaldı. Rusların Osmanlı Devletinin sınırlarını tehdit etmesi, Osmanlı Devleti ada üzerindeki hâkimiyetini, İngiltere?ye geçici olarak terk etmesi ardından ada uzun yıllar İngiliz egemenliğinde kaldı. Daha sonra ise 1829 yılında Fransa ? Rusya ve İngiltere?nin desteğiyle bağımsızlığını kazanan Yunanistan, Kıbrıs Ada?sına bir başka boyut kazandırmıştır. 1814 yılında, Yunanlılar tarafından kurulan ?FilikiEterya? adlı gizli örgütün gerçekleştirmek için içtiği ?Megaliİdea?sında yer alan on ilkeden birisi Kıbrıs?ın Yunanistan?a ilhakıydı. 1878 ? 1914 yılları arasındaki evre ise Yunanistan?ın kışkırtmasıyla Kıbrıs Rumlarının gerçekleştirdiği eylemlerle Enosis?e ulaşma çabalarına Kıbrıslı Türklerin sürekli olarak karşı koymasıyla geçmiştir.1914?te Osmanlı Devletinin Almanya ve Avusturya ? Macaristan yanında savaşa girmesini bahane eden İngiltere Kıbrıs?ı tek taraflı ilhak edince, Rumlar Enosis?i gerçekleştireceklerine dair umutlanmışlardı. İngilizler Ada halkının Büyük Britanya vatandaşlığına geçmesini istediler. İngiliz vatandaşlığını kabul etmeyen bazı Kıbrıslı Türkler Anadolu?ya göç ederken, vatandaşlığı kabul edenlerin bir kısmı ise İngiltere?ye göç etti. Buna karşın Mısır ve Yunanistan?daki yaşayan Rumlar ise adaya göçe başladılar.Bu ilhak kararı, Yunanistan ve Rumları sevindirmişti. Hatta 16 Ekim 1915 yılında İngiltere, kendi tarafında harbe girmesi koşulu ile Yunanistan?a Ada?yı verme taahhüdünde bulunmuştu. İngiliz idaresinin Rum yanlısı tutumu, Kıbrıs Türklerinin de Enosis?i önleme yönündeki çabaları teşkilatlanmak ihtiyacını ortaya koymuştur. 10 Aralık 1918?de öğretmen Mehmet Remzi Okan ile Müftü Ziya Efendi?nin girişimleri ile Lefkoşa?da Meclis-i Milli?nin toplanışı bunun delilidir.1919 Mayıs ayı ortalarında Kıbrıs Türk Halkı adına önde gelen Türk Temsilcileri tarafından İngiliz Sömürgeler Bakanına bir dilekçe gönderilerek 60 bin Türkün Enosis?e karşı olduğu duyurmuşlardı. 24 Temmuz 1923?te Lozan Barış Antlaşması imzalandı ve Türkiye Cumhuriyeti İtilaf Devletleri tarafından resmen tanındı. Türkiye, Batı Trakya ve Musul gibi önemli topraklarını kaybetti ve Kıbrıs?ın İngiliz idaresinde kalmasını Lozan Barış Antlaşmasının 20. Maddesi ile tanımak zorunda kaldı. Özellikle Lozan Anlaşmasından sonra başlayan süreçte Türkiye Kıbrıs?ı bir sorun olarak görmese bile, adadaki olaylar yavaş da olsa Türk dış politikasını etkilemeye başlamıştır. Londra ve Zürih anlaşmaları ile Kıbrıs?ta Türkiye?nin yeniden söz sahibi olması Türk dış politikasının başarılarından olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki adadaki nüfusu Rumlara nazaran daha az olan Türk toplumu yönetimde söz sahibi olmuştur. 1974?de gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekâtı neticesinde tüm dünyanın ilgisi bu bölgeye kaydı. Özellikle Sovyet kamuoyunda ?Barış Harekâtı? farklı şekilde yorumlanmıştır. Bu yorumlama bize şu soruyu sorduruyor: Neden Türkiye?nin birinci müdahalesi dünyadaki gibi doğru algılanıyor fakat ikinci müdahalesi resmen istilacı olarak gösteriliyor? Aslında SSCB?nin Kıbrıs ve Türkiye konusundaki politikaları zaman-zaman değişik formüllere girmiştir. Doğu Blok?un NATO?ya karşı izlediği politikası ve Soğuk Savaş Döneminde ve sonrasında bir hayli değişikler olmasına rağmen SSCB ananevi politikasından hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Böylece Rus Çarlığı, SSCB ve onun halefi Rusya Federasyonunun sıcak denizler inme politikası, zaman-zaman değişikler olmasına rağmen ana prensip olma özelliğini halen daha devam ettiriyor. Kıbrıs Türkü, Türkiye'den kopartılmasından itibaren Anadolu'yu anavatan olarak görmüş, altında yaşadığı Rum tehdidine ve baskısına karşı umudunu Türkiye'ye bağlamıştır. Türkiye de yavru vatan Kıbrıs'a sahip çıkmış, devleti ve milletiyle, Kıbrıs Türkü'nün yanında yer almış, 1974'teki Barış Harekâtı ile de bölgede yaşayan Türkleri Rum vahşetinden kurtarmıştır.

Özet (Çeviri)

When recent history is examined, it can be seen how Cyprus problem affected Turkish foreign policy and internal political life. The island came under the domination of Ottoman Empire in 1571. And it was under Ottoman rule until 1878. As a result of Russian threat to Ottoman boundaries, Ottoman Empire leased the island to British Empire after which the island remained under British rule for many years. Later on, Greece, which gained independence with the help of Franco ? Russian and British support in 1829, added another dimension to Cyprus. One of ten principles present in ?Megali İdea?, an oath taken by ?Filiki Eteria?, a secret organisation founded by Greeks in 1814, was the annexation of Cyprus to Greece. Period between 1878 ? 1914 passed as Cypriot Turks continuously resisted Cypriot Greeks' attempts to achieve Enosis by activities, which were provoked by Greece. When in 1914 Ottoman Empire entered the war as an ally of Germany and Austro ? Hungarian Empire, British Empire used this as an excuse and unilaterally annexed Cyprus, Greeks became hopeful that they will achieve Enosis. British authorities asked that the inhabitants of island take British citizenship. Some Cypriot Turks who didn't accept British citizenship migrated to Anatolia, while some of those who took British citizenship moved to England. On the other hand, Greeks living in Egypt and Greece started moving to the island. Greece and Greeks were delighted by this annexation. In 1915, Britain even offered Cyprus to Greece on condition that Greece join the war on the side of the British. The biased behavior of British authorities revealed Cypriot Turks' need for organisation in attempts to prevent Enosis. Congregation of Meclis-i Milli in Nicosia in December 10, 1918 as a result of an initiatives taken by Mehmet Remzi Okan, who was a teacher, and Mufti Ziya Efendi is an evidence of this. In mid-may of 1919, prominent Turkish Representatives sent a petition to Secretary of State for the Colonies in the name of Cyprus Turkish population, stating that 60 thousand Turks are against Enosis. In July 24, 1923 Treaty of Lausanne was signed and Turkish Republic was officially recognized by allied powers. Turkey lost its important lands like West Thrace and Mosul and under Article 20 of Treaty of Lausanne was forced to recognize that Cyprus will remain under British rule. Even though Turkey didn't see Cyprus as a problem, especially in the process which started after the Treaty of Lausanne, events in the island gradually started to affect Turkish foreign policy. We can say that Turkey's regaining of ground in Cyprus as a result of London and Zurich Agreements was Turkish foreign politics' success. In fact, Turkish community which had lesser population than Greeks in the island, had a voice in administration. As a result of 1974 Cyprus Peace Operation attention of the whole world turned into this region. Especially in Soviet public opinion the ?Peace Operation? was interpreted in different aspect. This interpretation provokes some questions: Why Turkey's first intervention is perceived right which is the case all around the world, but second intervention is shown as direct invasion? Principally, from time to time USSR's politics regarding Cyprus and Turkey have undergone different changes. Even though there were considerable changes in the politics of Eastern Block against NATO during Cold War era and later on, USSR never abandoned its traditional politics. Thereby, despite the changes which took place from time to time, Tsarist Russia's, USSR's and its successor Russian Federation's politics of reaching Mediterranean still retains its role as a key feature. Cypriot Turk saw Anatolia as motherland since he was forced to break off from Turkey and set his hope against Greek threat and pressure on Turkey. And Turkey protected Cyprus, stood next to Cypriot Turk as a nation and state and saved local Cypriot Turks from atrocities commited by Greeks.

Benzer Tezler

  1. Kore Savaşı ve Kıbrıs Barış Harekâtı döneminde Diyarbakır kamuoyu, şehit ve gazileri

    Diyarbakır public opinion of martyrs and veterans during the Korean War and Cybrus Peace Operation

    ERKAN NAZLI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    TarihMunzur Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ŞAHİN YEDEK

  2. İnönü Hükümetleri'nin Kıbrıs Politikası (1961-1965)

    Cyprus Politics Of Goverments During The İnonu Era (1961-1965)

    AHMET GÜLEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Tarihİstanbul Üniversitesi

    Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. CEVAHİR KAYAM

  3. Kıbrıs Cumhuriyeti ve Kıbrıs sorunu (1960-1974)

    Republic of Cyprus and Cyprus conflict

    MUSTAFA CEM KOZPINAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    TarihYüzüncü Yıl Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ.DR. BEKİR KOÇLAR

  4. Soğuk Savaş ekseninde gelişen Türk-ABD ilişkilerine çok boyutlu yaklaşım

    Multidimensional approach to Turkish-US relations developing on the axis of the Cold War

    MUHAMMET BURAK DENKTAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Uluslararası İlişkilerUfuk Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEDAT CEM KARADELİ

  5. Neorealizm teorisi kapsamında Kıbrıs sorunu ve Türkiye-ABD ilişkileri (1960-1983)

    Cyprus problem and Turkey-USA relations within the framework of neorealism theory (1960-1983)

    ERCAN GÖK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Uluslararası İlişkilerİstanbul Gedik Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SELİM SEZER