Augustinus estetik'ine genel bir bakış
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 3425
- Danışmanlar: PROF. DR. İSMAİL TUNALI
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1986
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 99
Özet
AUGUSTINUS ESTETİK'İNE GENEL BİR BAKIŞ ÖZET Antik Felsefeden hareket ederek Hristiyanlığın dogmalarına biçim kazandırmak isteyen, Hristiyan Öğretisinin temellerini kurmaya çalışan Patristik felsefenin en güçlü düşünürü Augustinus'dur. 354-430 yılları arasında yaşayan Aurelius Augustinus, öğretisi ile antik kültürle, yeni yeni yerleşmeğe başlamış olan Hristiyanlık arasında bir bağ kurma girişiminde bulunmuş; antik felsefeden kalkarak, onun araçlarıyla Hristiyanlık inançlarının tümünü bir sistem içinde temellendirmeye çalışmıştır. Onun felsefesi Hristiyan Kilisesinin felsefesidir ve aynı zamanda Ortaçağ Hristiyan Felsefesinin de çıkış noktasıdır.“Neyi bilmek istiyorsun? -Tanrı'yı ve ruhu- Başka hiçbir şey mi? - Hayır, asla hiçbir şey.”Diyen Augustinus'un felsefesi, Tanrı sevgisi ile dolup taşan bir felsefedir. Augustinus, Tanrı'sına duyduğu sevgiyi coşkulu bir şekilde, şiirsel bir anlatımla yapıtlarından dile getirmiştir.“Noverim Te. Noverim me.”(Seni bileyim, kendimi bileyim.) düşüncesinden hareket eden Augustinus'un öğretisinde Tanrı kavramı temel bir kavramdır. Tanrı kavramı, Augustinus'un felsefesinde öylesine önemlidir ki, onun varlık, estetik, insan ahlak görünüşünü de belirleyen temel bir ilke olarak karşımıza çıkar; onun felsefesinde adeta“potentia”halinde olan düşüncelerinin açıp, kavramamız konusunda bize yol gösteriri. 1.Quid ergo seirs vis?- Deum et scire cupio. - Nihilne plus? - Nihil omnino.“Agustinus, Soliloquia, 1,II,7.Biz bu yazımızda Augustinus'un estetik görünüşünü incelemeye çalıştık. Bunu yapmaya çalışırkende şu ilkeden hareket etmeyi uygun gördük: ”..bir filozof için en temel problem, daima onun varlıkla olan hesaplaşmasıdır. Bir filozofun düşünce sisteminde yer alan her eleman, her tek tek düşünce, dönüp dolaşıp sonunda onun varlık karşısında aldığı duruşa, varlığı kavrayışına, onu yorumuna dayanır.“2 Bu nedenle Augustinus'un estetik görünüşünü incelerken, onun estetik anlayışının sıkı sıkı bağlı olduğu varlık kavrayışını, varlık yorumunu da açıklamaya çalıştık. Augustinus'un varlık görüşü, aslında Hristiyan Kilisesinin varlık görünüşüdür. Buna göre; Augustinus'da varlık, mundus- Deus karşıtlığı içinde ele alınır: Tanrı, mundusu yaratandır. Mundus ise, Tanrı tarafından yaratılandır. Tanrı her şeyin yaratıcısıdır. Tanrı, yoktan var-eden, yoktan yaratan ”güç“tür. Tanrı, güçlülüğün kendisidir: ”Çünkü se4n Tanrı'sın, sen bütün yaratıklarının Efendi'sisin.“3 Tanrı, maddi olsun, tinsel olsun, bütün her şeyin yaratıcısıdır. Augustinus'un diliyle söylersek, Tanrı: ”.görülemez ve görünen evrenin yaratıcısı, toprağın ve gökyüzünün Efendisi“ dir.4 2. İsmail Tunalı, Estetik Beğenisi, Varlık Kavrayışı İle İlgi İçinde Aristo Politikası. S:31 3. ”parce que tu es Dieu le Salgneur de toutes te creatures.“ Augustinus, Confessions. S:25, Livre 1. 4 ”. 8 Maitre du ciel et de la tere, creatour universal du visible comme de 1'invisible.“ Augustinus, Confessions, S:125Herşeyin Efendisi olan Tanrı, sonsuz güçlü olma (Le Tout Puissent) özelliğinin yanında aynı zamanda ”Çok büyük,çok iyi, çok güçlü, çok çok güçlü, çok merhametli ve çok adaletli, çok gizli ama her zaman her yerde, çok güzel ve çok kuvvetli, dirençli ve kavranılamaz değişmez, aynı zamanda büsbütün değişken, asla yaşlı değil, (ama) asla yeni (değil),.., yaran ve besleyen ve yetkin hale getiren.5 dir. Buna göre her şeyi yaratan ve yöneten Tanrı, sadece mutlak varlık değildir; O, aynı zamanda Mutlak Güzelliktir de. Tanrı, güzelliğin kendisidir. Tanrı, Augustinus'un diliyle:“ her zamanki eski ve her zamanki yeni Güzellik”tir. Augustinus'a göre, Tanrı,“Mutlak Güzellik”tir Ama tanrı tarafından yaratılan her şey, her nesne kendi bir güzelliğe, bir düzene, bir uyuma sahiptir. Augustinus içinde yaşadığımız duyulur dünyanın güzelliklerini İtiraflar (Confessions) adlı yapıtında coşkulu bir şekilde şöyle dile getirir:“Bir vücutta formun güzelliğine bakınız.”(....)“Gökyüzünü, toprağı ve denizi hayran hayran seyrediniz.”7 5.“Tres grand, tres bon, tres puissent, tres tout-puissent, tres miseri cordieux et tres juste, tres secret et tres present, tres beau, et tres, fort, consistant et insaisis inchangeable et changeant tout, jamais visilli, jamais nouveau. (....), creant et novrrisant et parfaissent.”Aynı eser, (Larve 1. Les Enfances). S: 21-22 6.“..pulchritude tam antiqua tam nova. ”Augustinus, Confessiones, X, XXVII,38) 7.“Dans un corps, regardes le beaute de le forme.”(....) Contamples le ciel, la tere et la mer.“ (Augustinus, Du Libre Arbitre (Seint Augustin, par Andre Cresson, S:128)”Sizin eserlerinin tek tek incelerirse iyidir, (fakat) hep birlikte) incelenirse (onlar) harikadır.“ 8 ”.canlılar dünyası (...), Güzelliğin bu görünümü, öylesine göze çarpıyor ve açık ki..“ 9 Görüldüğü gibi Augustinus, dış dünyanın güzelliklerini yadsımamakta; tam tersine onlardan övgü ile söz etmektedir.. Ama ne var ki, dış dünyadaki objelerin güzellikleri mutlak olmayıp, gelip geçice güzelliklerdir. Onlar özleri gereği güzel değillerdir, güzel olma nedenlerinin Tanrı'ya borçludurlar. Tanrı'nın mutlak güzelliği, ezeli ve ebedidir, oysaki onun yarattığı nesnelerin güzellikleri, zaman kategorisine bağlıdır, gelip-geçicidir., aldatıcı, sahte güzelliklerdir bu güzellikler. Augustinus, dış dünyanın güzelliklerini coşkulu bir şekilde anlatır İtiraflar'ında. Dış dünyanın kendine göre çekici bir güzelliği vardır. Bu güzellik, güzelliğini kendinden devşiren bir güzellik değildir, Tanrı tarafından yaratılan bir güzelliktir ama yinede güzelliktir. Bu güzellik, mutlak olmayıp gelip geçici bir güzelliktir ama yinede güzelliktir., üstelik bu güzellik insanı çağıran, kendine çeken, kendine bakmaya zorlayan bir güce de sahiptir. Dış dünyanın bu çekici güzelliğini sağlayan ilke nedir? Konu ile ilgil, olarak Augustinus'u dinleyelim: ”..ey Eşsiz (varlık), ey bütün ölçülerin ilkesi, ey Çok Güzel, bütün güzelliğin ilkesi, senin Yasan ile bütün (bu) düzen.“ 8. ”Vas ceuvres, considerees separement, sont bonnes, et considerees toute ensemble, excellentes.“ Aynı eser, S:43 9. ”Ce spectacle de beaute est si frappant et si revelatour.“ 10. ”8 Un, de toutes mesures, 8 tres-Beau, de toute beaute et, par ta Loi, de tout ordre:“ Augustinus, Confessions, (Lavre 1 Les Enfances), S:28Demek ki empirik dünya, dış dünya güzelliğini Tanrı'nın sağladığı düzene borçludur. Buna göre TANRI içinde yaşadığımız dünyayı belli düzen, belli ölçü, belli sayı, belli yasaya göre yaratmıştır. Çünkü Tanrı: ”bütün yasa, bütün şekil, bütün düzen ve de bütün ölçü: bütün sayı, bütün önemin kendinden çıktığı bir (Tanrı)dır. Tanrı, dış dünyayı, evreni yaratmıştır ama dış dünyayı, evreni hiçlikten yaratmıştır.Fakat Tanrı, sadece yaratmakla kalmamış, yarattığı maddeyi, bir sanatçı gibi işlemiş: ona yetkinlik ve güzellik vererek adeta onu bir eseri haline getirmiştir:“O, (maddeyi) hiçlikten (ex nihilo) yaratmıştır. Önce maddeyi (yaratmış), sonra da formu gerçekleştirmiştir. ”(.)“ Tanrı maddeyi yaratarak ona araçsız bir şekilde birinci formu vermiş, daha sonra bizim bildiğimiz şeklini ona kazandırmak için onu tekrar ele almıştır.”12 Sonuçta birlikli, güzel, kendi içinde uyumlu, hatta harika bir sanat eseri şeklinde evren ortaya çıkmıştır. Augustinus bu fenomeni şöyle dile getiriyor:“Sonuçta sanatçının eseri ile Tanrı'nın eseri arasında bir benzetme söz konusudur.”Bir sanat eseri kadar güzel olan evren için de Tanrı'ya şükretmek gerekir Augustinus'a göre: 11.“. toute norme, toute forme, tout ordre et auesi toute mesure, tout nombre et tout poids.”Saint Augustin, Andre Cresson, S: 76 12.“II orde ex nihilo, autrement dit, ıl lui faut la metiere d'abord et la forme ensuito. ”Dieu, en creant la matiere, lui a confere immediatemment et simultanement une premiere forme qu'ıl retouchee ensuite pour donner au mondo la face que nous lui connaissons.“ Saint Augustin, par Andre Cresson, S:35-36 13. ”.. on effet ıl y a de l'analogie entre la maniere dont l'artiste ceuvre.“ Aynı eser S:35”Ey benim tatlım, ey benim övüncüm, ey benim güvencim. Ey Tanrım teşekkürler: Armağanların için sana teşekkürler..14 Evrendeki bu güzellikler için Tanrı'ya şükretmek gerekir ama bu güzellikler, hiçbir zaman Tanrısal güzellikle, o sonsuz, ebedi, mutlak güzellikle karşılaştırılamazlar:“..onlar ne güzellikte, ne iyilikte, ne gerçeklikte seninle (Tanrı'yla) karşılaştırılamazlar.”15 Çünkü dış dünyanın güzellikleri, mutlak olmayıp, aldatıcı güzelliklerdir, sonludurlar, gelip geçici güzelliklerdir.Augustinus, güzel nesnelerim güzelliklerinin gelip geçiciliğini“Confessions”larda adeta tragedya gibi anlatır:“Onlar doğdukları zaman sanki var-olmaya başlıyorlar, sonra onların yetkinlikleri bozuluyor, yaşlanıyor ve geçiyorlar. Öyleyse on'lar doğdukları ve varolmaya yöneldikleri sırada, varolamaya doğru hızla gelişiyorlar, yine aynı hızla yok-olmaya doğru acele ediyorlar. Bu onların yasasıdır.”16 Oysa ki Tanrı, mutlak, ebedi (Güzelliktir. Güzelliğin kendisidir. Zaman kategorisinin bir fırtına gibi esemediği bir alan Tanrısal güzellik. 14. Graces (.) O ma douceur: 8 mon honneur: 8 ma confiance: O mon Diou: Graces te seient rendues pour tes dons.“ Augustinus, Confessions, Lıvre 1- Les enfeces), S:45 15. ”.ıl n'ont comperes a toi, leur Createur, ni beaute, ni bonte, ni realite.“ Augustinus, Confessıons, (Lıvre XI. Elevation sur les mysteres) S:322 16. ”Quand ıls neissent vers leurperfection, puis, leur perfection atteinte, ıls s'enviellissent et ils passent, tous vonde oinon s'envieillir, du moins a passer. Lore done qu'ıls neissent et tendent a stre, plus vito ils croissent vere L'stre, plus auosi se hatent-ils vers le non-stre, Telle est leur toi.“Augustinus, Confessions, Livre IV (Orages et tenebres). S:93”.. Yıllar senin için hiç akıp geçmezler, yıllar senin için bu gündür.(..)“Sen, kendi kendinle özdeşsin.)”17 Zaten Augustimus'un :“Sen, her zamanaki eski ve her zamanki yeni yeni güzellik:”18 şeklinde Tanrı'sına seslenişi,“ Tanrısal güzellik”teki mutlaklığı çok güzel bir şekilde ifade etmiyor mu? Fakat Augustinus'a göre bu Mutlak Güzelliği bu ebedi ve sonsuz Güzelliği“dışarıda”aramamak gerekir. Çünkü Tanrı, bu sonsuz ve ebedi Güzellik“dışarıda”değil, ruhun çok derinliklerindedir. Tanrısal Güzellik, ruhun çok derinliklerinde parıldayan, insanın adeta gözlerini kamaştıran bir ışıktır. Tanrısal ışık, insanın beş duyusu ile algılayabileceği bir ışık değildir.. Augustinus'a göre, Tanrısal Işık bizim zayıf gözlerimiz ile görebileceğimiz bir ışık olmanın çok ötesindedir. O, ancak“ruhun gözü”ile görünen“yürek”ile işitilen bir ışıktır.“Tanrı'yı 'yürek ile işitmek' 19, ruhun gözü ile görmek için Augustinus şu buyruğu verir: ”Dışarıya çıkmaktan vazgeç. Kendi içine dön, çünkü doğruluk insanın içerisinde yaşar. Ancak kendi varlığının da değişebilirliğini keşfedince kendini de aş. Fakat kendini aşarken, düşünen bir ruhu aştığını unutmayıp kendini akıl ışığının yandığı ocağa yönelt: 20 17.“.. Les annees pour toi ne s'coculent point, les annees pour toi sent l'aujourd'hui. (..) tu es identifiquement le name.”Augustinus, Confessions (Livre 1-Les Enfances) S:26 18.“ Pulchritudo tam antigua et tam nova.”Augustinus, Confessiones, X, XXVII, 38 19.“ J'si ontendu comme l'on ented aveo le ocour.”Augutinus, Confessıons (Lıvre VII, La lumiere qui sel eve). S:182 20.“ Noli foras ire, inteipsum redi, in intermore homine habitat veritas; et si tuamnaturam mutabilen inveveris, transcende et teipsum. Sed memente oum te transcendis ratiocinantem animam te transcendere. Ilus ergo tende, unde ipsum lumen rations accentitur. (De vera relig.., XXXVIII. 72) Bogos Zekiyan, De Memoris Sui, Doktora Tezi, S:52İnsanın ”dışarıya çıkmaktan vazgeç“mesi, dış dünyanın çekici güzelliklerinden ”kendi içine dön“mesi insanın kurtuluşudur aynı zamanda. Çünkü Tanrı, dışarıda değil, insanın kendi içindedir, ruhunun ta derinliklerindedir. Tanrısal Güzellikten, Mutlak Varlık'tan kopan, ondan uzaklaşarak madde dünyasına dalan, dış dünyanın güzelliklerine kaptıran insanın varlığı artık parçalanmış, güzelliği solmuş, çirkinleşmiş, çürümüştür. Varlığı parçalanmış, güzelliği solmuş, çirkinleşmiş, çürümüş insanın kurtulması acaba mümkün müdür? Augustinus bu soruya evet diye cevap verir. Fakat insanın, kendi kurtuluşunu kendi başına gerçekleştirme gücünden yoksundur. İnsan tek başına, dağılmış parçalarını toplayabilme gücünden yoksundur. İnsan, tek başına, dağılmış parçalarını toplayabilme, solmuş güzelliğini canlandırabilme gücüne sahip değildir. ”Ey insan, sen kimsin (ki);“ 21 Augustinus, bu konuda Tanrı'sını yardıma çağırır: ”Benim ruhuma söyle:“Ben senin kurtuluşunum.”Bunu söyle,(ki) işiteyim. Kalbim işte senin önünde: Onu aç ve ruhuma söyle:“Ben senin kurtuluşunum.”22“Senin geldiğin yer olan ruhumun evi... orası dardır: Onu ferahlandır; (ruhumun evi) yıkılmaya yüz tutmuştur; onu onar.”23 İnsan ancak Tanrı'nın yardımı ile dış dünyanın kandırıcı, sahte güzelliklerinden kendisini çekip, kendi içine dönebilecek, kendi ruhunun derinliklerine dalabilecek, ruhunun en diplerinde 21. 21.“o homme qu' es-tu.”Seint Augustin, par Andre Creasson, S:52 22.“Dis a mon ame:”Je suiı ton salut.“ Dis-le, que j'entende Voicic devant toi mon coaur aux ecoutes: le et dis a mon ame: ”je suis ton salut.“ Augustinus, Confessions, Lıvre 1 (Les Enfances). S:22 23. ”Elle est5 etroite, la maison de mon ame ou tu viondrais: dilate-la: ruineuse: repare-la.“ Aynı eser. S:22®Js@aââTanrısal Güzellik' le karşılanacaktır. Tanrısal Güzellik' le karşılaşan insan, Sonsuz Gerçekliği, Mutlak Varlık'ı, Mutlak İyi'yi, Mutlak Adalet'i tanıyacaktır. Karanlıklardan kurtulup aydınlığa ulaşan, sonsuz Güzelliğe kavuşan insan, böylece kendi etnik özünü gerçekleştirecek: kendi kurtuluşunu da sağlamış olacaktır. ”.. seni arayan, senin tatlarına susamış olan ruh aşk(ile) sana söylüyor:“Senin yüzünü aradım Efendi, onu daha da arayacağım.”(Çünkü) Karanlıklar içinde bulunmak, sonuçta senin yüzünden uzak bulunmakla eşdeğer (değil midir?)“ 24 Gördüğümüz gibi; Augustinus'un felsefesi Tanrı sevgisi ile dopdolu bir felsefe olarak karşımıza çıkmaktadır. Zaten Augustinus felsefesi Tanrı sevgisinin bir anlatımı değil midir? ”Bizi Kendin için, Kendine doğru yarattın, ve Sende rahata kavuşuncaya değin, yüreğimiz çırpınıp duracaktır.“ 25 diyen Augustinus'un estetik'i de Tanrı'ya duyulan özlem ve sevginin coşkulu bir ifadesinden başka bir şey değildir. Estetik'inde: Tanrı'yı ebedi ve sonsuz güzellik, insanı da ”o güzelliğin bilinci veya bilinçsiz araştırması ile çırpınan“ bir varlık olarak belirleyen Augustinus'un güzellik ve sanat felsefesi sıcaklık, sevgi, içtenlik dolu bir felsefedir. 24.”.l'ame qui to cherche, qui soif de tes delectations et dont l'amour to dit:“J'ai cherche ton visage, Seigneur, j ele chercherai encore. Etre en un stat de tenebres equivaut en effet a se trouver loin de ton vigase. ”Augustinus, Confessıons, S:41 25.“ Fecinti nos ad to, et inquientum est cor nostrum, done requiescat in te.”Augustinus, Confessiones, 1,1,1.Augustinus Estetik'i, Augustinus'un varlık görüşüne sıkı sıkı bağlı bir estetiktir. Bu estetik, bir yandan Hristiyan kültürünün etkisidir, öte yandan da Antik felsefenin araçalrıyla yoğurulmuştur. Zaten Augustinus felsefesi de, Antik kültürden hareket ederek Hristiyan dogmalarını bir sistem içinde temellendirme girişimi değil midir? Augustinus astetik'i, bir yandan Antik kültürün, öte yandan Hristiyan Kilisesinin etkisi altında olan bir estetiktir ama yine de özgün, orijinal, büyük bir estetiktir. Üstelik bu estetik anlatım özelliği göz önüne alındığında, şiir gibi anlatımı ile insanı derinden sarsan bir estetiktir. Çalışmamızı Augustinus'un şu sözleriyle özetlemek istiyoruz:“Geç sevdim seni Sen, her zamanki eski ve her zamanki yeni Güzellik, geç sevdim Seni. Meğerse Sen içimde imişsin, oysa ben dışarıdaydım, ve Seni şu yaratıklarının cazibesine, ben cazibe yoksunu, kendimi çılgınca kaptırıyordum.”26 26.“Sero te emavi pulchritudo tam antiqua et tam nova, sero te emavi. Et occe intus oras et ego foris ot ibi te quasseben et in ista formosa, quse fecisti, deformis inrueban.”Augustinus (Confessiones, X, XXVII,38) (Boğos Zekiyan, De Memon'a Sui, S:63)
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Soren Aabye Kierkegaard'ın felsefesinde 'Estetik Varoluş' un anlamı
Başlık çevirisi yok
AYŞE SERPİL BAHADIRLI
- Le rapport des droits de l'homme au politique: Lefort et Rancière
İnsan haklarının politik-olan bağlantısı: Lefort ve Rancière
EYLEM YOLSAL MURTEZA
Doktora
Fransızca
2022
FelsefeGalatasaray ÜniversitesiFelsefe Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ALİYE KARABÜK KOVANLIKAYA
- Plastik sanatlarda estetik yaklaşımlar ve analitik değerlendirmede yapısalcılık
Başlık çevirisi yok
MELTEM ALPMAN
- The utility of encounter with art in the public sphere
Kamusal alanda sanatla karşılaşmaların fayda fonksiyonu
FARUK BİL
Doktora
İngilizce
2020
FelsefeYeditepe ÜniversitesiPlastik Sanatlar Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MARCUS GRAF