Epikorik Irkya yazıtları ışığında Likçe'nin ortografik fonolojik, morfolojik özellikleri ve sorunları
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 36490
- Danışmanlar: PROF.DR. ALİ DİNÇOL
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri, Ancient Linguistics and Cultures
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1994
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 310
Özet
ÖZET Tez çalışmamızda, Anadolu'nun Güney-Baüsmda Muğla ilinin Fethiye ilçesi sınırlarından Antalya ilinin Kemer ilçesi sınırlarına kadar uzanan coğrafî bölgelerinde bulunmuş olan kaya mezarları üzerinde yazılmış epigrafik malzemelerin dili olan Likçe ele alınmıştır. Bu malzemeler ışığında Likçe, M. Ö. 440 ila 320 tarihleri arasında ortaya çıkmış bir dil olarak görünmektedir. Çalışmamızda, bu kısa dönem içersine dağılmış yazıtlar incelenmiş ve bunların ortografîk, fonolojik ve morfolojik yanlan, sorun ve çözümleriyle birlikte ortaya konmuştur. Tezimizin giriş kısmı“Likya”,“Likyalılar”ve“Likya”dili konularına ayrılmıştır. Likya bölgesi yukarıda da belirtilmiş olan coğrafi sınırlar kapsamında değişik toplumlar tarafından bırakılmış yazılı belgeler aracılığıyla daha eski dönemlere değin iskan edilmiş edilmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. M. Ö. ikinci bin Hitit kaynakları r aracılığıyla Tlos, Kandyba veTelmessos gibi antik kentlerin varlıkları tanınabilmektedir. Bu kentler Hitit kaynaklarında ima edildiği gibi, Lukka ülkesi/ülkeleri sınırlan içersinde ortaya çıkmaktadır. Lukka ülkesi/ülkeleri ile Likya arasında bir ad benzerliği olduğu öne sürülmüştür. Eğer bu benzerlik doğruysa, Likya Erken Tunç Çağı Anadolusunda politik ve askeri açıdan çok önemli bir rolü üstlenmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu izler bir şekilde, Likyalılann kim olduktan sorusu da önem kazanmaktadır. Likya epikorik yazıüannda Likyalılann kendilerine Termilah dedikleri görülmektedir. O zaman Likyalı ve Termilah adlandırmalan ne ifade etmektedir? Bunlar arasındaki ilgi nedir? Bu konuda tarihçi Heredos, Likyalılann Anadolu'ya Girit'ten geldiklerini ve bu esnada kendilerini Termilah olarak adlandırdıklarını, Likya adının ise Lukos isminde bir kahramanın Likya'ya göç etmesiyle birlikte kullanılmaya başlandığını belirtmektedir. Bu halkın konuşmuş olduğu dil bir Hint-Avrupa dilidir ve Hititçe, Luvice, Palaca, Hiyeroglif Luvicesi, Lidçe, Karca ve Milyaca gibi dillerden meydana gelmiş Anadolu Dilleri^rübünda^ef 308almaktadır. Giriş yazısının sem maddesinde Likçe'nin diğer dilleıie olan ilişkileri ve dilin çözümlenmesine ve araştırma tarihine ilişkin bilgiler aktarılmaktadır. Tezimizin birinci bölümü Likçe'nin ortografik yapısını ortaya koymayı amaçlamıştır. Burada üç temel unsur, yani sözcük ayraçları, hece ve ses kaynaşmaları ele alınmıştır. Sözcük ayraçları konusu, Likçe'de bir imla kurallar bütünlüğü olup olmadığını ortaya koymaya çalışmıştır. Sözcük ayraçları, yazıtlarda kelimeleri birbirinden ayırmak için üstüste konmuş iki noktadan oluşmaktadır. Bunlar bazen tek ve bazen de üç nokta ile de gösterilmişlerdir. Bu bölümde sözcük ayraçlarının kullanımının yazıtlardaki tutarlılık oranlarına çeşitli yazıt türleri aynştınlmıştır. Bir tutarlılık gösteren yazıtlardaki ifadelerin diğer yazıt gruplarında da doğrulanmasına değin uzayan bir çözümleme ile, ilkeler saptanmıştır. Bu ilkeler göre bir ifade grubunun başında yer alan bir proklitikden sonra gelen vurgulu kelimeler düzenli olarak sözcük ayraçlanyla bölünmemişlerdir. Bunların yanında vurgulu bir kelimeye katılmış bir enklitiğin de sözcük ayraçları ile bölünmemiş olduğu görülmektedir. Bu ilk gözlemde elde edilmiş kazanımlardan hareketle dilin yazıcıları arasında bir ilke bütünlüğü okluğu orteya konmuştur. Ancak dilin hangi evresinden itibaren kurallı yazım yöntemlerine geçildiği, likçe yazıtların tümünü içine alan bir tarihleme kriterinin olmaması nedeniyle anlaşılamamaktadır. Yazıtlarda, sözcük ayraçlarının yanında ayrıca kelimeleri birbirine kaynaştıran bir tutumun da varlığı ortaya çıkmaktadır. Bu tutum, basit olarak bir vokalle başlayan veya biten iki kelime arasına -j- harfinin konması ile açığa çıkmaktadır. Tezimizin ikinci bölümü, likçe fonetiğinden oluşmaktadır. Likçe fonetik bakımdan ikinci bin Anadolu dillerine paralellik gösteren pek çok unsur taşımasına karşın, onlardan Hint- Avrupa dUbilimciliği için önemli bir kriter teşkil eden kentum-satem teorisine göre farklılık göstermektedir. Yüz sayısının değişik Hint-Avrupa dillerindeki telaffuzlarına göre gruplamalar yapılmıştır. Buna göre Hititçe, tıpkı Avrupa dillerinde olduğu gibi bir kentum özelliği göstermektedir. Anadolu dilleri grubunun diğer üyeleri de, bu görüş etrafında sınıflandırılmışlardır. Ancak Likçe bu sınıflamaya tam ters bir şekilde kentum değil, satem özellikleri göstererek katılmıştır. Bu sonuçlar 309ışığında Likçe doğrudan doğruya her hangi bir dilin devamı olarak değil, müstakil bir dil olarak ortaya çıkmaktadır. Tezimizin ikinci bölümünde Likçe'nin morfolojik yapısı ortaya konmuştur. Bu yapı da kendi içinde nominal, verbal ve pronominal olarak smıflandınlmışür. Nominal yapıda, Likçe sözlüğünde yer alan kelimelerin hangi hal ve cinslerde ortaya çıktıktan saptanmaya çalışılmıştır. Buna göre Likçe'de bir isim cins bakımından ya bir ortak cins veya bir neutrum cinsi göstermektedir, hal bakımımından da, nominatif, akkusatif, genetif, datif-lokatif ve ablatif- instrumentalis olarak tanımlanmaktadırlar. Bunlara ayrıca Likçe'de isim yapan ekler ilave edilmiştir. Verbal yapıda ise Likçe'dekd fiillerin zaman ve şahıs bakımından tasnifi yapılmıştır. likçe'de bir fiil aktif bir çatıda ortaya çıkmakta ve ancak presens veya preteritum zamanını alabilmektedir. Şahıs bakımından da, genellikle 3. şahıs tekil veya çoğul olarak görünmektedirler. Çok nadir olarak da preteritum zamanının 1. tekil şahısı da belgelenmiştir. Pronomenler ise başta personal, demonstratif, possessif, relatif ve indefînitif olarak ortaya çıkmaktadırlar. Personal pronomenlerin 1. tekil şahısı bulunmaktadır. 3. tekil veya çoğul şahısları enklitik bir karakter gösterdikleri için nispeten daha zor bir şekilde tanınabilmektedirler. Demonstratif pronomen olarak da yalnızca yalan mevki zamiri belgelenmiştir. Possessif olarak da üçüncü ve birinci şahıs zamirleri tanınahOmektedir. Relatif pronomenler ise «ki o/nu; kim» anlamına gelecek şekilde genellikle predikatlardan sonra ortaya çıkmaktadırlar, indefînitif pronomenler ise, «birisi/bir şey» ve «başkası» gibi anlamlarla görünmektedirler. Bunlar sıfatlaşüklannda ise, «her hangi birisi/ bir şey» anlamlarına gelmektedirler. Tezimizin üçüncü ve son bölümünde ise, çekimlenemeyen diğer gramatikal unsurlar, örneğin preverb, adverb, prepozisyon ve postpozisyonlar ve ayrıca konjunksiyonlar ele alınmıştır. Bu maddeler dilin daha işlek yanlarını açığa çıkarmaktadırlar. 310
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Kolorektal kanser cerrahisi uygulanan hastalarda mezokolon ve mezorektumda total ve metastatik lenf nodu sayısı ve dağılımı
Distribution of the number and location of total and metastatic lymph nodes in the mesocolon and mesorectum of surgically treated colorectal cancer patients
AMAN GAPBAROV
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Genel Cerrahiİstanbul Medeniyet ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ORHAN ALİMOĞLU