Deneysel özofagus ve mide alkali koroziv yanıklarında Hypericum perforatum'un (Sarı kantaron) iyileştirici etkisinin araştırılması
Investigation hypericum perforatum (St. john's wort) therapeutic effects on the experimental models of esophageal and gastric alkali corrosive burns
- Tez No: 365867
- Danışmanlar: DOÇ. DR. GÜÇLÜ SELAHATTİN KIYAN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: İlk ve Acil Yardım, Emergency and First Aid
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2014
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ege Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Dahili Tıp Bilimleri Bölümü
- Bilim Dalı: Acil Tıp Ana Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 181
Özet
AMAÇ: Koroziv yanıklarda en sık etyolojik neden alkali maddeler olduğu için, Hypericum Perforatum'un deneysel özofagus ve mide alkali koroziv yanık modelinde etkili olup olmadığının belirlenmesidir. ve yeni tedavi arayışlarına ışık tutması amaçlandı. YÖNTEM: Araştırmada 42 adet, 200-300 gram ağırlığında, Wistar Albino sıçanlar seçildi. Koroziv maddeler ve diğer ajanlar sıçan ağzından girilip servikal özofagus seviyesinde sonlandırılan bir infant feeding tüp ile verildi. Grup 1'e (kontrol grubu) herhangi bir işlem veya tedavi uygulanmadı. Grup 2'de (yanık grubu) sodyum hidroksit (%5 NaOH, 0.2 ml) ile hafif-orta derecede koroziv yanık oluşturulduktan ve serum fizyolojik ile irrigasyondan sonra herhangi bir tedavi metodu uygulanmadı. Grup 3' te (kantaron grubu) koroziv yanık oluşturulduktan sonra Hypericum perforatum'un oral formulasyon formu 50 mg/kg/gün verildi. Grup 4' e (plasebo grubu) koroziv yanık oluşturduktan sonra aynı orana sahip dozda boş jel uygulandı. Deneysel yanık modelinin olmadığı Grup 5' te (normal doku etki grubu) Hypericum perforatum'un normal doku üzerine etkisini incelemek için oral formulasyon aynı oranda uygulandı. Deneysel yanık modelinin olmadığı Grup 6' da (normal doku plasebo grubu) ise boş jel formulasyonundan aynı dozda uygulandı. 14 gün süren (subakut dönem) bu işlemlerden sonra 15. gün diseksiyon uygulanarak alınan özofagus, mide ve karaçiğer doku örneklerinden, histopatolojik ve biyokimyasal parametrelere (SOD, GPX, MDA, CAT) bakıldı. Uygulanan ilaç formulizasyonunun fibroblastlar üzerine sitotoksitesi için invitro koşullarda erişkin insan dermal fibroblast hücre hattı kullanıldı. BULGULAR: Ağırlık değerlerinin karşılaştırmasında Grup 1, 3, 4 ve 6 da ağırlık artışı saptanırken, Grup 2' de ağırlık kaybı saptandı, Grup 5' te ise anlamlı bir fark saptanmadı. Ağır yanık bulgusu olan muskülaris mukoza hasarı açısından tüm grupların karşılaştırılmasında anlamlı bir fark saptanmadı. Özofagusun histopatolojik değerlendirilmesi sonucunda, inflamasyon bulgusu olan; submukozal kollajen birikimi, tunika muskülaris hasarı ve kollajen birikimi açısından, kontrol grubu ve kantaron grubu arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Mide dokusunun histopatolojik değerlendirilmesi sonucunda, mukozal hasarı gösteren; PMNL infiltrasyonu, mukozal ödem, gastrik bez dilatasyonu ve submukozal PMNL infiltrasyonu açısından kontrol grubu ve kantaron grubu arasında anlamlı fark saptanmadı. Özofagus hasarı ve etkilenme derecesini gösteren, stenoz indeksi ve epitel kalınlığı ile oksidatif stres parametrelerinin değerlendirilmesi sonucunda; gruplar arasında Süperoksit dismutaz (SOD) ve Glutatyon peroksidaz (GPX) değerleri açısından anlamlı fark saptanmadı. Kontrol grubu ve kantaron grubu arasında yapılan analizde; stenoz indeksi, epitel kalınlığı ve lipid peroksidasyonunu gösteren Malondialdehid (MDA) arasında anlamlı fark saptanmışken, Katalaz (CAT) değerleri arasında anlamlı fark saptanmadı. Yanık grubu ve kantaron grubu arasında yapılan analizde; Stenoz indeksi, epitel kalınlığı ve MDA arasında anlamlı fark saptanmasına karşın CAT değerleri arasında ise anlamlı fark saptanmadı. H.Perforatum formulasyonunun verildiği Grup 3 ve Grup 5'te ise MDA düzeylerinde artış saptandı. Oral formulasyonun insan dermal fibroblastlarına uygulanması sonucunda sitotoksite gözlenmedi. TARTIŞMA: Bu çalışmada acil kliniğe kaza veya suicidal amaçlı koroziv alımlarda başvurular, ağızdan alım sebebiyle oldugu için sıçan ağzından girilip servikal özofagus seviyesinde sonlandırılan infant feeding tüp ile koroziv maddeler ve diğer ajanlar verildi. Yanık iyileşmesinde histopatolojik olarak, tedavi grubuyla yanık grubu arasında belirgin farklılıklar mevcutken, kontrol grubuyla tedavi grubunun benzer olduğu gözlendi. Antioksidan özelliği olan Hypericum perforatum' un lipid peroksidasyonunu gösteren MDA düzeylerine bakıldığında sayısal olarak belirgin bir fark olmamasına rağmen, oral formulasyonun uygulandığı grup 3 ve grup 5' te istatiksel olarak anlamlı fark bulundu. Bu durumun ise enzimsel fonksiyonu etkileyen ve tam olarak netleşmemiş birçok mekanizmayla etkilenebileceği gibi daha önce benzer çalışmalarda da gözlenen çalışma süresinin etkisi olabileceği düşünüldü. Bu yüzden doz, formulasyon içeriği ve uygulama süresi çeşitliliğinde tekrar eden çalışmalar gerekmektedir. Bu çalışma sonucunda koroziv yanıkların tedavisinde ve yeni tedavi arayışlarında Hypericum perforatum'un iyileştirici etkilerinin göz önünde tutulması faydalıdır. SONUÇ: Yanık iyileşmesinde histopatolojik olarak, tedavi grubuyla yanık grubu arasında belirgin farklılıklar mevcutken, kontrol grubuyla tedavi grubunun benzer olduğu gözlendi. Lipid peroksidasyonunu gösteren MDA düzeylerine bakıldığında sayısal olarak belirgin bir fark olmamasına rağmen, oral formulasyonun uygulandığı grup 3 ve grup 5'te istatiksel olarak anlamlı fark bulundu. Bu çalışmada, 14 günlük H.Perforatum tedavisinin hafif-orta dereceli ve subakut dönemdeki alkali koroziv yanıklarında etkili olduğu gösterilmiştir.
Özet (Çeviri)
OBJECTIVES: To survey Hypericum perforatum effects in the experimental models of esophageal and gastric alkaline corrosive burns and intended to shed light on the search for new treatments. METHOD: In current study, fourty two 200-300 g in weigth Wistar Albino rats (6 group,7 rat for per group) selected. Any interference and treatment in group 1 (control group). In group 2 (Burn group) firstly made corrosive burns with sodium hydroxide and than irrigation with saline. Any treatment used in group 2. In group 3 (treatment group) 50 mg/kg/day oral formation of Hypericum perforatum administration after made corrosive burn. In group 4 (placebo group) administration null gel, same Hypericum perforatum dose used. Same dose oral formation Hypericum perforatum was used in group 5 (normal histo group) for investigated effects on normal tissue. In group 6(normal histo placebo group) same dose null gel administrated. These interference made for 14 day and than dissection was make in fifteenth day . Histopathological and biochemical parameters investigated from the tissue samples. RESULTS: Comparison of weights, gain of weight detected in group 1, 3, 4 and 6, weakening observed in Group 2 and any significant differences were found in group 5. As a result of the histopathological evaluation of the esophagus, there was no significant difference between Group 1 and Group 3 for submucosal collagen deposition, tunica muscularis in terms of damage and collagen deposition which were evidence of inflammation. In the comparison of groups, there was no significant difference for damages of muscularis mucosa which proved severe burns. As a result of the histopathological evaluation of the stomach tissue, there was no significant difference between treatment group and the control group for PMNL infiltration, mucosal edema, gastric dilatation and submucosal glands which were signs of mucosal damages. Evaluation of results of stenosis index and the thickness of the epithelium showing the degree of esophageal damage and oxidative stress parameters; there was no significant difference between groups about value of superoxide dismutase (SOD) and glutathione peroxidase (GPX) .The statistical analysis of; stenosis index, indicating the epithelial thickness and malondialdehyde (MDA) which is sign of lipid peroxidation, significant differences was detected, but for values of the Catalase (CAT) any significant difference detected between group 1 and 3.Result of the statistical analysis significant difference was detected for stenosis index, epithelial thickness and MDA between Group 2 and Group 3. Although there was no significant difference between the values of CAT. Increase of MDA levels detected in group 3 and 5 which were treated with H.Perforatum formulation Cytotoxicity was not observed after implemented oral formulation in vitro to human dermal fibroblasts for investigation the effect to collagen tissue. DISCUSSION: Significant differences between treatment group and burn group also treatment group was similar to the control group were observed for histopathologic signs of healing burns. Although there is no quantative distinct difference for in MDA levels, which indicating lipid peroxidation of Hypericum perforatum, but statistically significant difference was detected between group 3 and group 5(p
Benzer Tezler
- Hypericum perforatum'un deneysel özofagus ve mide alkali koroziv yanıklarında akut evrede 1.ve 3. günde iyileştirici etkilerinin araştırılması
Animal trial for healing effects of hypericum perforatum (ST. john's wort) on 1ST and 3Rd day of esophageal and gastric alkali corrosive burn
MEHMET OFLAZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2014
İlk ve Acil YardımEge ÜniversitesiAcil Tıp Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÜÇLÜ SELAHATTİN KIYAN
- Asit ve alkali koroziv özfagus yanıklarında histopatolojik bulgular ve bakteriyel translokasyonun değerlendirilmesi
Başlık çevirisi yok
RÜYA AYŞE ÇELİK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2003
Çocuk Cerrahisiİstanbul ÜniversitesiÇocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HÜSEYİN ÖZBEY
- Koroziv özofagus yanıkları üzerine elektromagnetik alanın etkisi deneysel çalışma
Başlık çevirisi yok
RAMAZAN KONKAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
1993
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıAnkara ÜniversitesiÇocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı
- Deneysel kimyasal özofagus yanık modelinde dekspantenol ve bir RHO-kinaz enzim inhibitörü olan Y-27632 ile tedavinin yara iyileşmesi üzerindeki etkileri
The role of dexpanthenol and a RHO-kinase inhibitor Y-27632 treatment in wound healing in an experimental chemical esophageal burn model
SEFA YAPICI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2008
Çocuk CerrahisiGaziantep ÜniversitesiÇocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HALUK CEYLAN
- Özofagus ve mide cerrahisi uygulanan kadın ve erkek populasyonda cerrahi travmaya endokrin yanıt farklı mıdır? prospektif bir çalışma
Is endocrinolojic response to surgical trauma different in terms of gender in patients with esophagus and gastric surgery, a prospective study.
VEDAT BAYRAK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2008
Genel CerrahiYüzüncü Yıl ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. M. ÇETİN KOTAN