Geri Dön

Primer ve cerrahiye bağlı boş sella olgularında ön hipofiz hormon yetersizliği ve hayat kalitesi üzerine etkileri

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 394006
  2. Yazar: HAFİZE TİTİZ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. YUSUF AYDIN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2015
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Düzce Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 74

Özet

ÖZET Giriş: Primer boş sella (PBS) sıklıkla nöroradyolojik araştırmalar esnasında rastlantısal olarak tespit edilmektedir. PBS ile takip edilen hastaların hipofizer fonksiyonları sıklıkla normal olmakla birlikte farklı derecelerde hipopituitarizmin neden olduğu ciddi klinik bulgulara da rastlanabilmektedir. Post-operatif boş sella (POBS), günümüzde hipofizer yetmezlik vakalarının çoğunluğunu oluşturmakla birlikte, daha çok hipofizer tümör ve bunun tedavisine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada amacımız parsiyel boş sella, total boş sella ve POBS ile takip edilen hastalarda hormon eksiklik tiplerinin ortaya konulması, hayat kalite anketi ile hayat kalitesinin değerlendirilmesi, boş sellaya yol açabilecek etyolojik faktörlerin değerlendirilmesidir. Yöntem: Çalışmaya Düzce Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları polikliniğine Ocak 2012- Aralık 2014 tarihleri arasında başvuran, ortalama yaşı 50.90±15.12 olan 49 kadın ve 26 erkek boş sella saptanan hasta alınmıştır. Hormonal ve radyolojik değerlendirme için kontrollerine gelmeyen hastalar, onsekiz yaşından küçük olanlar ve kronik böbrek yetmezliği olanlar çalışmamıza alınmadı. Tüm hastaların kemik mineral dansitometresi ölçüldü. Sözlü ve yazılı onamlarının alınmasının ardından Short Form 36 (SF-36) uygulandı. Hastaların bazal ön hipofiz hormonları ve bunların periferik hormon düzeyleri incelendi. Hipotalamo-hipofiz-adrenal aksın ve büyüme hormonu (BH) rezervinin değerlendirilmesinde hastalara İnsulin tolerans testi (İTT) uygulandı. Testin kullanılması kontrendike olduğu durumlarda hastalara standart ACTH stimülasyon testi yapıldı. Hastalar hipofiz manyetik rezonans (MR) sonuçlarına göre (hipofiz bez kalınlığı ≥ 3 mm ve sella'nın < 50% nın serebrospinal sıvı ile dolu olanlar parsiyel boş sella, hipofiz bez kalınlığı ≤ 2 mm ve sella'nın > 50% nın serebrospinal sıvı ile dolu olanlar boş sella, operasyona sekonder boş sella) üç gruba ayrıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan olgular MR bulgularına göre parsiyel boş sella (Grup 1), total boş sella (Grup 2) ve POBS (Grup 3) olacak şekilde üç gruba ayrıldı. Grup 1 deki 9 (26.5%) hastada herhangi bir hormone eksikliğine rastlanmazken, Grup 2'de 15 (75%) olguda, Grup 3'te 10 (47.6%) olguda ve Grup 1'de 7 (20.6%) olguda panhipopituitarizm tespit edildi. Panhipopituitarizm oranı Grup 2'de diğer iki gruba oranla anlamlı derecede yüksekti. SF-36 sonuçlarını değerlendirdiğimizde Grup 3'te fiziksel rol kısıtlılığı puan ortalaması Grup 1ve Grup 2 ortalamalarından anlamlı derecede yüksek bulunurken (sırasıyla p

Özet (Çeviri)

ÖZET Giriş: Primer boş sella (PBS) sıklıkla nöroradyolojik araştırmalar esnasında rastlantısal olarak tespit edilmektedir. PBS ile takip edilen hastaların hipofizer fonksiyonları sıklıkla normal olmakla birlikte farklı derecelerde hipopituitarizmin neden olduğu ciddi klinik bulgulara da rastlanabilmektedir. Post-operatif boş sella (POBS), günümüzde hipofizer yetmezlik vakalarının çoğunluğunu oluşturmakla birlikte, daha çok hipofizer tümör ve bunun tedavisine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada amacımız parsiyel boş sella, total boş sella ve POBS ile takip edilen hastalarda hormon eksiklik tiplerinin ortaya konulması, hayat kalite anketi ile hayat kalitesinin değerlendirilmesi, boş sellaya yol açabilecek etyolojik faktörlerin değerlendirilmesidir. Yöntem: Çalışmaya Düzce Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları polikliniğine Ocak 2012- Aralık 2014 tarihleri arasında başvuran, ortalama yaşı 50.90±15.12 olan 49 kadın ve 26 erkek boş sella saptanan hasta alınmıştır. Hormonal ve radyolojik değerlendirme için kontrollerine gelmeyen hastalar, onsekiz yaşından küçük olanlar ve kronik böbrek yetmezliği olanlar çalışmamıza alınmadı. Tüm hastaların kemik mineral dansitometresi ölçüldü. Sözlü ve yazılı onamlarının alınmasının ardından Short Form 36 (SF-36) uygulandı. Hastaların bazal ön hipofiz hormonları ve bunların periferik hormon düzeyleri incelendi. Hipotalamo-hipofiz-adrenal aksın ve büyüme hormonu (BH) rezervinin değerlendirilmesinde hastalara İnsulin tolerans testi (İTT) uygulandı. Testin kullanılması kontrendike olduğu durumlarda hastalara standart ACTH stimülasyon testi yapıldı. Hastalar hipofiz manyetik rezonans (MR) sonuçlarına göre (hipofiz bez kalınlığı ≥ 3 mm ve sella'nın < 50% nın serebrospinal sıvı ile dolu olanlar parsiyel boş sella, hipofiz bez kalınlığı ≤ 2 mm ve sella'nın > 50% nın serebrospinal sıvı ile dolu olanlar boş sella, operasyona sekonder boş sella) üç gruba ayrıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan olgular MR bulgularına göre parsiyel boş sella (Grup 1), total boş sella (Grup 2) ve POBS (Grup 3) olacak şekilde üç gruba ayrıldı. Grup 1 deki 9 (26.5%) hastada herhangi bir hormone eksikliğine rastlanmazken, Grup 2'de 15 (75%) olguda, Grup 3'te 10 (47.6%) olguda ve Grup 1'de 7 (20.6%) olguda panhipopituitarizm tespit edildi. Panhipopituitarizm oranı Grup 2'de diğer iki gruba oranla anlamlı derecede yüksekti. SF-36 sonuçlarını değerlendirdiğimizde Grup 3'te fiziksel rol kısıtlılığı puan ortalaması Grup 1ve Grup 2 ortalamalarından anlamlı derecede yüksek bulunurken (sırasıyla p

Benzer Tezler

  1. Opioid reseptör gen polimorfizminin (A118G) sezaryen sonrası intravenöz tramadol tüketimine etkisi

    Effect of opioid receptor gene polymorphism (A118G) on tramadol consumption after cesarean section

    MEHMET MUTLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Anestezi ve ReanimasyonGATA

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜNER DAĞLI

  2. Erişkin spinal deformite cerrahisi geçiren hastalarda post-operatif başarı için prognostik kriterler

    Prognostic criteria for post-operative success in patients undergoing surgery for adult spinal deformities

    TUNA PEHLİVANOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Ortopedi ve Travmatolojiİstanbul Üniversitesi

    Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. UFUK TALU

  3. Sentetik dura greftlerinden beriplast ve tissuduranın etkinlik yan etki ve komplikasyonlar açısından karşılaştırılması

    The comparison of the efficacy,adverse effect, complications of the synthetic dura grafts;beriplast and tissudura

    VURAL HAMZAOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    NöroşirürjiOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CENGİZ ÇOKLUK

  4. Plateletten zengin plazmanın deneysel kraniyal dura mater defektlerinde iyileşme üzerindeki etkisinin histopatolojik incelenmesi

    Histopathologic examination of healing effect of platelet-rich plasma on the experimental cranial dura mater defects

    KEMAL PAKSOY

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    NöroşirürjiOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü

    PROF. DR. KERAMEDDİN AYDIN

  5. Sıçanlarda spinal kord travmasını takiben ilk dört günde kanda IL-1, IL-6, IL-8 ve TNF-alfs düzeylerinin saptanması ve spinal korda meydana gelen histopatolojik değişiklikler.

    Determining The IL-1a, IL-6, IL-8 and TNF-a levels the in blood of rats 4 days after a spinal cord trauma, and The differences on the spinal cord

    AHMET ÖZKAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    NöroşirürjiÇukurova Üniversitesi

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR.ALP İSKENDER GÖÇER