Geri Dön

Hastalıkla ilişkili olmayan immünglobulin düzeylerindeki baskılanmanın multipl miyelomda prognoz üzerine etkisi

The effect of suppressed levels of uninvolved immunoglobulins in patients with multiple myeloma on prognosis

  1. Tez No: 408181
  2. Yazar: MURAT SARI
  3. Danışmanlar: PROF. DR. MELİHA NALÇACI
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Hematoloji, Hematology
  6. Anahtar Kelimeler: Multipl Miyelom, Prognostik faktörler, Serum immünglobulin, nefelometrik ölçüm, M-protein, Multiple Myelom, Prognostic factors, Serum immunglobulins, nephelometric measurement, M-protein
  7. Yıl: 2015
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 44

Özet

Amaç: Multiple miyelom malign plazma hücrelerinin monoklonal proliferasyonu ile karakterize sık karşılaşılan hematolojik bir malignitedir. MM tanılı hastaların büyük çoğunluğunda serum ve/veya idrarda yüksek seviyelerde saptanan monoklonal immünglobulinler mevcut iken hastalıkla ilişkili olmayan Ig düzeylerinde ise baskılanma mevcuttur (1). MM'de bu fenomenin prognostik önemi yeteri kadar değerlendirilmemiştir. Biz bu çalışmada, nefelometrik ölçümler ile belirlenmiş hastalıkla ilişkili olmayan immünglobulin düzeylerindeki baskılanmanın yeni tanı semptomatik MM hastalarında prognoz ve hastalığın diğer özellikleri ile ilişkisini incelemeyi amaçladık. Materyal ve Metod: Ağustos 2003 ve Şubat 2015 tarihleri arasında İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD Hematoloji Bilim Dalı polikliniğine yeni semptomatik miyelom tanısı ile başvuran 137 hasta retrospektif olarak çalışmaya alınmıştır. Bu hastaların hepsinde tedavi öncesi nefelometrik yöntemler ile bakılmış immünglobulin düzeyleri mevcuttu. Bulgular: Hastaların %87'sinde hastalıkla ilişkili olmayan Ig düzeylerinden en az birinde baskılanma mevcuttu ve IgA miyelom tanılı hastalarda istatistiki olarak anlamlı olduğu saptanamasa da bu durum daha sık görüldü. 65 yaş üzeri hastalarda, ISS evresi ileri olan, kemik iliği plazma hücre infiltrasyonu ≥ % 40 bulunan, anemi, hiperkalsemi ve böbrek yetmezliği ile başvuran hastalarda hastalıkla ilişkili olmayan Ig düzeylerinde baskılanma daha sık görüldü. Ig düzeyleri korunmuş olan hastaların baskılanmış hastalara göre daha iyi sağkalıma sahip oldukları saptandı (85,5 aya karşı 62,6 ay). Yine nüks görülen 25 hastanın büyük çoğunluğunda Ig düzeylerinin baskılanmış olduğu görüldü. Sonuç:137 semptomatik MM hastasından oluşan bu çalışmada hastaların %13,1'inde Ig düzeylerinin korunmuş olduğu görüldü. Ig düzeyi korunmuş hastaların daha iyi tedaviye yanıt oranlarına ve daha iyi patolojik bulgulara sahip olduğu görüldü ama Ig düzey korunmasının hastalar açısından bağımsız olumlu bir prognostik faktör olduğu gösterilemedi. Aynı şekilde Ig baskılanması olan hastaların yaşam süresi daha kısa bulundu, ancak bu da bağımsız bir olumsuz risk faktör olarak belirlenemedi.

Özet (Çeviri)

Objectives: Multiple myeloma is a common hematological malignancy characterized by a monoclonal proliferation of malignant plasma cells. The majority of MM patients have high levels of monoclonal immunglobulin in the serum and/or urine and suppressed levels of the uninvolved immunglobulins (1). The prognostic significance of this phenomenon has not been assessed sufficiently. In this study, our aim is to evaluate the prognostic significance of uninvolved immunglobulin suppression measured by nephelometry in patients with new symptomatic MM and the association with other features of the disease. Materials and Methods:Between Ağustos 2003 and Şubat 2015, 137 patients who were referred for the treatment of new diagnosis of symptomatic myeloma to the Hematology Department policlinics of Istanbul University Istanbul School of Medicine were prospectively included and had available pre-treatment immunglobulin levels measured by nephelometry. Results:Suppression of at least one uninvolved immunoglobulin was observed in 87% of patients and this situation was slightly more common in patients with IgA myeloma but no statistical significance. Uninvolved immunglobulin suppression was also more common among patients those aged over 65 years, with advanced-InternationalStaging System (ISS) stage, had bone marrow plasma cell infiltration≥ 40 %, presented with anemia, hypercalcemia and renal dysfunction. Patients with preserved immunoglobulins had a better survival than patients with suppressed immunoglobulins (median survival 85,5 vs 62,6 months). Majority of 25 patients who had a relapse had uninvolved immunglobulin suppression. Conclusion: This study which was composed of 137 patients with symptomatic MM, 13,1% of MM patients preserve the levels of their uninvolved immunoglobulins. We observed that patients who preserved the uninvolved immunoglobulin levels have better treatment responses and better pathologic signs but statistical significance could not be shown. Conversely, patients with suppression of even one of the uninvolvedimmunoglobulins had a shorter survival but similarly statistical significance could not be shown, too.

Benzer Tezler

  1. Febril konvülziyonun serum immünglobülin düzeyleri, demir eksikliği anemisi ve gluten duyarlı enteropati ile ilişkisi

    The association of febrile seizure with plasma immunoglobulin levels, iron-deficiency anemia and gluten-sensitive enteropathy

    BERKANT ERSOY

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıTrakya Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SERAP KARASALİHOĞLU

  2. Yaygın değişken immün yetmezlik fenotipi ile gelen hastaların klinik, immünolojik, genetik özellikleri ve izlem sonuçlarının değerlendirilmesi

    Evaluation of the clinical, immunological and genetic characteristics and follow-up results of patients presenting with a common variable immunedeficiency phenotype

    HATİCE BÜŞRA KÜTÜKÇÜ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Allerji ve İmmünolojiAnkara Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ESİN FİGEN DOĞU

  3. The role of oxidative stress factors in the pathophysiology of Ocular Rosacea, analysis of tears and other materials

    Oküler Rosacea patofizyolojisinde oksidatif stres faktörlerinin rolü, gözyaşı ve diğer materyallerin analizi

    NİLÜFER YEŞİLIRMAK

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    BiyokimyaGazi Üniversitesi

    Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NESLİHAN BUKAN

    PROF. DR. JEAN-LOUIS BOURGES

  4. Multipl miyelomalı hastalarda patolojik kırık ile osteoprotogerin gen mutasyonu ve polimorfizm ilişkisi

    The relation between osteoprotegerin gen mutation/polymorphism and pathologic fractures in multiple myeloma patients

    SEHER NAZLI KAZAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    HematolojiKaradeniz Teknik Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET SÖNMEZ

  5. Ülseratif kolit hastalarında barsak biyopsi materyallerinde immunglobulin G4-pozitif plazma hücrelerinin tespiti ve hastalık aktivitesi için duyarlığının ve özgüllüğünün araştırılması

    Determination of immunglobulin G4-positive plasma cells in bowel biopsy materials of patients with ulserative colitis and evaluation of sensitivity and specifity for disease activity

    METE PEKDİKER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    İç Hastalıklarıİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DİLEK ERSİL SOYSAL