Manisa bölgesinde 'ST segment yükselmesi olmayan miyokard infarktüsü' tanısı alan hastalarda kardiyovasküler risk faktörlerine göre koroner lezyonların dağılımının incelenmesi
Prediction of the significance of coronary arterial lesions by the assessment of the cardiovasular risk factors in patients with 'NON-ST elevated myocardial infarction' in Manisa region
- Tez No: 412525
- Danışmanlar: PROF. DR. ALİ RIZA BİLGE
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kardiyoloji, Cardiology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2015
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Celal Bayar Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 83
Özet
Çalışmamızda NSTEMI tanısıyla kardiyoloji kliniğinde interne edilmiş bir grup hastanın; klasik kardiyovasküler risk faktörleriyle, koroner lezyonların ciddiyetinin arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi amaçladık. Bu amaçla; Manisa bölgesinde yaşayan, 2012-2014 yılları arasında Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği'ne NSTEMI tanısı ile interne edilmiş, koroner anjiyografileri Judkins Yöntemi ile yapılmış, 31-113 yaş(ortalama yaş:64,81± 12,63) arasındaki 222 hastanın(82 kadın, 140 erkek) verileri retrospektif olarak tarandı. Koroner arter hastalığının ciddiyeti ve lezyonların dağılımı Damar Skoru ve Gensini Skorlama Sistemi'ne göre değerlendirildi. Bu skorlama sonuçlarıyla klasik kardiyovasküler risk faktörleri(erkek cinsiyet, DM, HT, sigara kullanımı, KBY, Dislipidemi) ilişkisi karşılaştırıldı. Çalışmamıza 18 yaş altında olan ve daha önceden CABG operasyonu öyküsü olan hastalar dahil edilmezken; bunlar dışındaki 18 yaş üstü hastalar alındı. Çalışmamızın sonucunda; NSTEMI tanısı nedeniyle interne edilmiş ve tetkik edilmiş hastalarda; erkek cinsiyet, DM, hipertansiyon, sigara, KBY gibi klasik risk faktörlerinin koroner arter hastalığının ciddiyetini istatistiksel olarak anlamlı derecede arttırdığı görülmüştür. Dislipideminin de koroner arter hastalığı ciddiyetini oransal olarak arttırdığı görülmüştür. Fakat bu grupta istatistiksel bir anlam görülmemiştir. Bunun da sebebinin; dislipidemi grubunun içine lipid düzeyleri önemsenmeksizin lipid düşürücü ilaç kullanan hastaların da dahil edilmesinin olmuş olabileceği, özellikle statinlerin kolesterol düşürücü etkilerinin yanı sıra pleotropik etkileri nedeniyle istatistiksel bir anlam elde edilememiş olabileceği düşünüldü. Klasik risk faktörlerinin bir arada bulunmasının koroner arter hastalığının ciddiyetini oransal(sayısal) olarak arttırdığı görüldü. DM+HT ve DL+sigara grubunda istatistiksel olarak da bu durum saptandı. Fakat DM+HT+DL, HT+DL+sigara, HT+DM+DL+sigara gruplarında bu risk faktörlerinin bir arada bulunması oransal(sayısal) olarak koroner arter hastalığı ciddiyetinin arttırdığını gösterse de istatistiksel olarak anlamlı bir sonuç çıkmamıştır. Bu durumun da çalışmamızda bu hasta gruplarındaki hasta sayılarının az(yetersiz) olmasından kaynaklanmış olabileceği düşünüldü. İskemik SVO şu an için klasik bir kardiyovasküler risk faktörü kabul edilmemekle birlikte çalışmamızda bu grubu da inceledik. SVO grubunda koroner arter hastalığı ciddiyetinin daha yüksek olduğu oransal(sayısal) olarak görülmüş olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bir sonuç gösterilememiştir. Çalışmamızdaki bu gruptaki hasta sayısı da çok az(yetersiz) olduğundan bu konudaki daha kapsamlı çalışmaların sonuçlarını dikkate almanın daha uygun olacağı düşünüldü. Bu sonuçlar göz önüne alındığında; kardiyovasküler olaylardan kaynaklanan mortalite ve morbiditeyi azaltmak için değiştirilebilir klasik kardiyovasküler risk faktörlerinin optimal biçimde tedavi edilmesi çok büyük önem taşımaktadır.
Özet (Çeviri)
In our study we evaluated the relationship between classical cardiovascular risk factors and severity of coronary lesions in a group of patients hospitalized for non-ST-segment elevation myocardial infarction (NSTEMI). For this purpose, records of 222 patients (82 female, 140 male) living in the Manisa region who were hospitalized in Celal Bayar University for NSTEMI during 2012–2014 were reviewed retrospectively. Mean age was 64.81 ± 12.63 years (range 31–113 years); all patients underwent coronary angiography using the Judkins method. Severity of the coronary artery disease and distribut ion of lesions were evaluated using the coronary artery score and the Gensini scoring system. We compared the results of these scores and their relation to classical cardiovascular risk factors (male gender, diabetes mellitus (DM), hypertension (HT), smoking history, chronic renal failure (CRF), dyslipidemia(DL). Patients below the age of 18 and those with a previous coronary artery bypass graft were excluded from the study; all others were included. We found that in male patients hospitalized and examined for NSTEMI, classical coronary risk factors such as male gender, DM, HT, smoking, and CRF significantly increased the severity of the coronary artery disease. Also, we observed that dyslipidemia shows a proportional increase in relation to severity of the coronary artery disease; however, this was not statistically significant. We hypothesize that because patients who are being treated for dyslipidemia are also included in the dyslipidemia group regardless of their lipid levels, and because statins have pleotrophic effects in addition to their lipid lowering properties, statistical significance was lacking. Coexisting classical risk factors increased the relative (numerical) severity of coronary artery disease. Severity was statistically significant in the DM+HT and DL+smoking groups, but there was no statistically significant relationship in the DM+HT+DL, HT+DL+smoking, or HT+DM+DL+smoking groups. Although ischemic cerebrovascular accident (CVA) is not considered a classical cardiovascular risk factor, we also evaluated this group in our study. Although coronary artery disease severity was proportionally (numerically) higher in CVA group, it did not reach statistically significance. Due to the limited number of patients in this group in our study, which resulted in too low a power to be definitive, the results of other studies in this area should be considered. When the results of the present study are taken into consideration, we can conclude that optimal treatment of changeable classical cardiovascular risk factors is crucial for lowering the mortality and morbidity related to cardiovascular events.
Benzer Tezler
- Ege bölgesinde yedi ildeki 100 hastanede st elevasyonlu miyokard enfarktüsü tedavi yaklaşımları
Treatment Approachments Of St Segment Elevated Myocardial İnfarction Patients İn One Hundred Hospitals Among Seven Cities At The Aegean Region
HURİYE AKAY
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2008
KardiyolojiDokuz Eylül ÜniversitesiDahili Tıp Bilimleri Bölümü
YRD. DOÇ. DR. RIDVAN ATİLLA
- Manisa ve yöresindeki sağlıklı bireylerde serum paraoksonaz, arilesteraz ve lipid hidroperoksid referans aralıklarının belirlenmesi
Determination of reference intervals for serum paraoxonase, arylesterase and lipid hydroperoxide in healthy subjects living in Manisa region
SEZEN IRMAK GÖZÜKARA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
BiyokimyaCelal Bayar ÜniversitesiTıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ZEKİ ARI
- Manisa bölgesinde saptanan sivirisinek türleri (Diptera:Culicidae) ve bunların vektöryel önemleri
Mosquito species (Diptera:Culicidae) detected in Manisa province and their significance as vectors
HASAN MUSLU
- Manisa Bölgesinde Erken Puberte Sıklığının Belirlenmesi
Determination of The Frequency of Precocious Puberty in Manisa Region
DENİZ GÖNÜLAL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2007
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıCelal Bayar ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF.DR. BETÜL ERSOY