Batıda ve Osmanlı toplumunda aydınlanma -roman ilişkisi
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 41734
- Danışmanlar: PROF. DR. ÜMİD MERİÇ YAZAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Sosyoloji, Türk Dili ve Edebiyatı, Sociology, Turkish Language and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1995
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 127
Özet
ÖZET- 108 - XV. yüzyıl ortalarından itibaren yaşanmaya başlanan olaylar dizisi -İstanbul'un Türklerin eline geçmesi, Colomb'un Amerikaya ve de Gama'nın Hindistan'a ulaşması, Endülüs Emevilerinin son kalesi Gırnata Emirliği' nin çökmesi ve Matbaanın yaygın kullanıma açılması- ile Batı, dünya ölçeğinde önemli bir güce kavuşmuştur. Elde edilen güçle de dünya egemenliği kurulacak, Batı'lı olan herşey“evrensel”leşecektir. Batı, feodal dönem olarak adlandırabileceğimiz bin yıllık süre boyunca, küçük üretim birimlerine ayrılarak var olabilmiştir. Orta Çağ olarak da isimlendirilen bu dönem, Batı'nın kendi içine kapandığı“karanlık”bir devirdir. Devrin karanlığı, Batı'nın edilgenliğinden kaynaklanmaktadır. XVI. yüzyıldan itibarense, yukarıda değindiğimiz olaylarla güçlenen ve etkin bir konuma yükselen Batı için,“aydınlık”bir devir başlamaktadır. Yeni Çağ' in aydınlığının Batı'nın elde ettiği egemen konumla birebir ilişkisi olduğunu söylememiz mümkün gözükmektedir. Aydınlık ve karanlık gibi bütünüyle“öznel”nitelemelerin bilme aşkında temellendiği görüşüyse inandırıcı değildir. Aydınlanma Düşüncesi de Batı'nın iktisadî, siyasî ve toplumsal dokusundan kopartılarak ele alındığında anlaşılması mümkün olmayan bir düşünme biçimidir. Rönesans ile başlayan Humanism tanımlamaları, Hıristiyanlıkta reform girişimlerinin başarıya ulaşması ve Kartezyen felsefesinin- 109 - argümanları XVIII. yüzyılda birleştirilerek Aydınlanma Düşüncesi oluşturulmuştur. Bu düşünme biçimiyle yeni bir insan türünün tarih sahnesine çıktığını görürüz: Aydınlanan İnsan... Aydınlanan İnsan* in“insanlık”a sunduğu pek çok eser içinde Roman' in özel bir yeri olduğunu düşünüyoruz. Yeni Çağ' m, Orta Çağ zihni yapısından kopuşunu simgeleyen en dikkate değer unsurun Roman olduğu kanaatindeyiz. Roman, Aydınlanma Düşüncesi 'nin eseri ve aynı zamanda yayıcısıdır. Keza Aydınlanan İnsan da Roman' m hem yazarı, hem tiplemesi ve hem de okuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı'nın Yeni Çağ ile birlikte yaşadığı büyük dönüşümde elde edilen başarılara koşut olarak, Batılı bir edebî tür olan Roman da gelişip yaygınlaşacaktır. Doğu ve diğer Batı-dışı toplumlarsa, Batı'nın dünya egemenliğini ele geçirmesinin ardından Roman ile tanışacaklardır. Bu durumun doğal bir sonucu olarak da Roman, Batı-dışı toplumlar için. Batıcı bir edebî tür özelliğine sahip olacaktır; kendi edebiyatları -ve kültürleri- içinde bir“eklenti”görünümünden kurtulamayacaktır. Osmanlı tüm bu olup bitenler önünde -bir“dünya devleti”olarak- kendine çeki düzen vermeğe çalışır. III. Selim, II. Mahmut, Abdülmecid, Abdülaziz, I I. Abdülhamid bu yeni oluşumlar karşısında Nizâm-ı Cedit, Tanzimat, Islahat, Kanun-u Esasi, Meşrutiyet gibi yeni çözümlere yönelirler. Amaçlanan Osmanlı'yı eski gücüne kavuşturmaktadır. Ancak, Osmanlı'yı- 110 -“güçsüz”kılan ve denetimi dışında unsurlar vardır; ve Osmanlı bunlara“söz dinletemez”. Münevver Osmanlı'nın karşılaştığı ciddi sorunları çözmeye aday olur. Çözümü ise Avrupa'dan -daha doğrusu Fransa' dan- getirir. Önce gazete köşelerinde daha sonra da edebiyat sahasında kaleme aldığı eserlerle münevver, Osmanlı Batıcılaşmasının başarısı için mücadele eder. Ancak en önemli sorunu kendi içinde taşır: Temel kaygısı“memleketi kurtarmak”olan bu“mustağrib”, kendi kimliğiyle fikri üretimde bulunmak başarısını gösterememiştir. Aktarma kavramların anlam dünyasında gezinen münevver için Roman,“Kıssadan Hisse”geleneği üzerinde temellendirilmeye çalışılan“seçkin”bir sanattır. Ancak Osmanlı'da Roman 'in toplumsal ve tarihsel temellerinin olup olmadığı yoklanmaz. Osmanlı, Batı'ya bakılarak tanımlanırken, Batı 'da olan herşeyin Osmanlı'da da olmasına çalışılır; ve bu yüzden Osmanlı'da da Roman yazılmalıdır.“İlerde”bir Batı Medeniyeti vardır; ve ne pahasına olursa olsun ona yetişmek gerekmektedir. Osmanlı'nın“terâkki”edebilmesi için her çareye başvurulur; bu arada Roman da yazılır. Kaleme alman eserlerinse birer“eğitim ve öğretim”aracı olmaktan öteye anlamı olmamıştır. Romanlar aracılığıyla toplum“ittihat”içinde“terâkki”ettirilmeğe çalışılmıştır. Bu Batıcı edebî tür, toplumsal yapının kenarında bir“eklenti”görünümünde kalmaktan da kurtulamamıştır.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Meta bolluğunun fantazmagorik teşhiri: Dünya fuarlarının emsali niteliğindeki İzmir Enternasyonal Fuarı'nda tüketim kültürü ve gösterinin tezahürleri
The phantasmagorical display of commodity abundance: The consumer culture's and the spectacle's manifestations in the Izmir International Fair
EMRE HAÇAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
SosyolojiGalatasaray ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLSÜN GÜVENLİ
- Çevre probleminin sosyo-kültürel değerlerle ilişkisi
Başlık çevirisi yok
RIFAT BİLGİN
Yüksek Lisans
Türkçe
1997
SosyolojiFırat ÜniversitesiSosyoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. Y. CEMALETTİN ÇOPUOĞLU
- 1945-1960 yılları arasında Türkiye'de sanat ortamı ve yayın hayatına yansıması
Artistic environment and it's effects on pres-in Turkey between 1945-1960
HANDE DEDEAL
Yüksek Lisans
Türkçe
2005
Sanat Tarihiİstanbul Teknik ÜniversitesiSanat Tarihi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYLA ÖDEKAN
- 1990 sonrası Türk sinemasında yabancılaşma olgusu
Alienation in post 1990 Turkish cinema
ARZU ERTAYLAN
Doktora
Türkçe
2007
Radyo-TelevizyonEge ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
PROF.DR. SEYİDE PARSA
- XIX. yüzyılda kentsoylu sınıf kültürü ve kentsoylulara ait konutların istanbul'daki konut tipleri üzerinden irdelenmesi
The culture of urban nobles in XIX. century and the discussion the types of houses nobles had via the types of houses in istanbul
EMİNE İNAN YILDIR
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
İç Mimari ve DekorasyonMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesiİç Mimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SAADET AYTIS