Geri Dön

Meta bolluğunun fantazmagorik teşhiri: Dünya fuarlarının emsali niteliğindeki İzmir Enternasyonal Fuarı'nda tüketim kültürü ve gösterinin tezahürleri

The phantasmagorical display of commodity abundance: The consumer culture's and the spectacle's manifestations in the Izmir International Fair

  1. Tez No: 711442
  2. Yazar: EMRE HAÇAN
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLSÜN GÜVENLİ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Sosyoloji, İletişim Bilimleri, Sociology, Communication Sciences
  6. Anahtar Kelimeler: Dünya Fuarları, Modernleşme, İzmir Enternasyonal Fuarı, Tüketim Kültürü, Gösteri Toplumu, World's Fairs, Modernization, Izmir International Fair, Consumer Culture, The Society of the Spectacle Cette étude se concentre sur la Foire internationale d'Izmir, la première et la seule foire internationale de Turquie, en partant du principe qu'elle est similaire aux expositions universelles
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 380

Özet

Bu çalışma, ilki on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında İngiltere'de düzenlenen dünya fuarlarının Türkiye'deki benzerini teşkil ettiği varsayımından hareketle Türkiye'nin ilk ve tek uluslararası fuarı olan İzmir Enternasyonal Fuarı'nı odağına almaktadır. Kökleri Cumhuriyet'in ilânından önce 17 Şubat- 4 Mart 1923 tarihlerindeki I. İzmir İktisat Kongresi'nde düzenlenen Yerli Mallar Sergisi'ne dayanan İzmir Enternasyonal Fuarı, Cumhuriyet Dönemi'nin her evresine tanıklık etmiş bir organizasyon olması bakımından toplumsal değişim ve dönüşümlerin anlaşılabilmesi için başvurulabilecek en değerli uğraklardan birini oluşturmaktadır. Tez, Amerika yanlısı politikalar izleyen Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye'nin çok partili siyasal yaşama geçtiği 1950'ler ile İzmirlilerin gündelik yaşamlarında televizyon kullanımının yaygınlık kazanıp fuarın eski cazibesini yitirmeye başladığı 1970'lerin son yılları arasındaki tarihsel süreçte tüketim kültürü ve gösteri toplumuna ilişkin karakteristiklerin İzmir Enternasyonal Fuarı'na nasıl yansımış olduğunu sorunsallaştırmaktadır. Bahsi geçen tarih aralığında tüketim kültürü ve gösteri toplumunun seyrinin İzmir Enternasyonal Fuarı üzerinden nasıl değerlendirilebileceği ekseninde kurgulanan tez çalışmasının ana soruları şunlar olmuştur: Türkiye'nin ilk uluslararası fuarı olması bakımından dünya fuarlarının Türkiye'deki bir benzerini teşkil eden İzmir Enternasyonal Fuarı ile tüketim kültürü ve gösteri toplumu olguları arasında 1950 ve 1980'li yılların başında nasıl bir ilişki süregitmiştir? Tüketim kültürü ve gösteri toplumuna ilişkin dinamikler Türkiye'nin kapitalizme eklemlendiği 1950 ile fuarın eski cazibesini yitirmeye başladığı 1970'lerin sonları arasındaki tarihsel süreçte İzmir Enternasyonal Fuarı'na nasıl yansımıştır? Eş deyişle söz konusu tarih aralığında tüketim kültürü ve gösteri toplumuna ilişkin gelişmelerin seyrini İzmir Enternasyonal Fuarı bağlamında nasıl okuyabiliriz? Tüketim kültürü ve gösteri toplumunun Türkiye'deki seyri bakımından İzmir Enternasyonal Fuarı nasıl bir öneme sahip olmuştur? Tez konusunun ve bu konuyu aydınlatmak üzere yapılandırılan araştırma sorularının belirlenmesi sürecinde yazar, İzmir Enternasyonal Fuarı'na yönelik çocukluk anılarından yola çıkmıştır. Çocukluğundan bu yana neredeyse her sene ailesiyle birlikte gerçekleştirilen fuar ziyaretlerinin adeta bir ritüel hâline gelerek araştırmacının zihin ve duygu dünyası üzerinde baskın bir tesirde bulunmuş olması, başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, araştırmacının fuar ziyaretlerinin ardından kendisini kapıldığı büyünün etkisinden bir süre boyunca kurtaramaması, fuarın bireyi niçin ziyaretinin sona ermesinin ardından dahi etkilemeye devam edecek denli büyülü bir ortam şeklinde yapılandırıldığı sorusunu akla getirmiştir. Bu soru, çoğu zaman satıcıların ürünlerini tanıttıkları pazarlama iletişimi araçları olduklarına dair yüzeysel tanımlama girişimleriyle sınırlandırılan fuarlara ilişkin farklı soruların belirmesine yol açmıştır. Günümüzdeki alışveriş merkezlerine benzer özellikler taşıyan; hatta Geppert'e göre internetin on dokuzuncu yüzyıldaki muadilleri şeklinde değerlendirilebilmeleri mümkün olan (2010: 7-8) ve oldukça da yüksek maliyetlerle düzenlenen fuarlar kent sakinlerinin hoşça vakit geçirmelerini sağlamak üzere kurgulanan ideolojik temellerden yoksun kamu hizmeti organizasyonları mıdırlar? Yoksa ilerleme düşüncesinin başat hâle gelmesinden hareketle hız kazanan endüstriyelleşme ve modernleşme olgularının amansız gelişimlerinden türeyen toplumsal sorunların üstlerinin örtülmesine hizmet eden hâkim sistemle uyumlanma araçları mıdırlar? Hâkim ideolojilerin yeniden üretilerek dolaşıma sokulması noktasında çeşitli etkilere sahip olmaları bakımından önemli bir güç atfedilen kitle iletişim araçlarının teknik gelişimlerinden önceki tarihsel dönemlerde dünya fuarları söz konusu araçlarınkine benzer roller üstlenmiş olabilirler mi? Çıkarlarının toplumun ortak çıkarlarıymışçasına sunulması sürecinde dünya fuarları hâkim sınıflara nasıl imkânlar sağlamış olabilirler? Bu soruların bir kısmı, ilgili literatür tarafından tatmin edici bir şekilde cevaplanmıştır. Başta Georg Simmel ve Walter Benjamin olmak üzere Umberto Eco, David Harvey, Marshall Berman, Richard Sennett, Rosalind Williams, Mike Featherstone gibi isimler eserlerinde ya dünya fuarlarıyla ilgili pasajlara yer vermişler ya da söz konusu organizasyonları daha geniş bir bağlamda, kapitalizmle ilişkisellikleri çerçevesinde değerlendirmişlerdir. Bu çalışma doğrultusunda ise İzmir Enternasyonal Fuarı, Türkiye'nin tarihsel koşullarıyla bağıntılı bir şekilde yukarıda isimleri zikredilen yazarların öne sürdükleri kavram setlerinden hareketle eleştirel bir yaklaşımla irdelenmeye çalışılmıştır. Eleştirel bir perspektifin benimsendiği tez üç ana bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın Kapitalist Toplumsal Formasyonun Enstrümanları: Tüketim ve Gösteri başlığını taşıyan ilk bölümünde tüketim, tüketim kültürü ve tüketim toplumu gibi kavramların tarihsel ve düşünsel seyirleri üretim sürecinde meydana gelen gelişmelerle etkileşimleri göz önünde bulundurularak aktarılmıştır. Alan yazının tüketim kültürünün modern ve postmodern dönemlere özgü iki veçhesinin bulunduğuna ilişkin değinisi, Aydınlanma düşüncesinin ele alınması gereksinimini beraberinde getirmiştir. Aydınlanma düşüncesine yer verilmiş olunmasının bir diğer sebebi ise sözü edilen düşünsel mirasın kapitalizmin yerküredeki yayılımına katkılar sağlamış olan Amerikan, Sanayi ve Fransız Devrimleri gibi toplumsal olgular ile dünya fuarlarının ve bu fuarlarda billurlaşan kapitalist ilerleme düsturu arasındaki sıkı bağların açığa kavuşturulabilmesi istenci olmuştur. Toplumsal ilişkilerin dönüşümüne ivme kazandıran endüstriyel üretim olanakları ile birlikte lüks olarak addedilen ürün ve hizmetlerin hâkim sınıfların tekelinden çıkarak toplumun geneli tarafından tüketilebilmeye başlanması söz konusu olmuş, bu gelişme ise on sekizinci yüzyılda bir tüketim devriminin gerçekleşmiş olduğuna yönelik savları gündeme getirmiştir. Endüstriyel kapitalizmin çeşitli krizlerle karşı karşıya kalması, Fordizm ve postFordizm isimleriyle anılan kitlesel ve esnek birikim rejimlerini doğurmuş; sözü edilen farklı birikim rejimlerinin modern ve postmodern dönemleri karakterize ettikleri öne sürülmüştür. Bocock (1993: 83) ise modern ve postmodern dönemler arasında belirgin ayrımların bulunmadığını belirterek kapitalizmin her iki dönemde de hâkim sistem olduğunun altını çizmiştir. Kapitalizmin yaşadığı krizlerin üstesinden gelebilmek için yararlandığı stratejilerden biri tüketim ile sıkı bir ilişkisi bulunan gösteri olmuştur. Marx'ın görüşlerini revize ederek literatüre gösteri toplumu kavramsallaştırmasını kazandıran Debord'un görüşleri, çalışmanın eleştirel niteliğinin sacayaklarından birini oluşturmaktadır. Gotham ve Krier (2008: 178-181), Debord'un gösteri toplumuna ilişkin düşüncelerini ele aldıkları makalelerinde yazarı, teorisinin ampirik eksikliklere sahip olmasından ötürü eleştirmişler ve farklı gösteri türlerini eleştirel bir yaklaşımdan hareketle çözümlemek isteyen araştırmacılara Debord'un gösteri toplumu kavramsallaştırması ile Frankfurt Okulu'na mensup Adorno ve Horkheimer'ın kültür endüstrisi kavramsallaştırmalarını harmanlamalarını önermişlerdir. Dolayısıyla bahsedilen öneriyi dikkate alan tezin eleştirel sacayaklarından bir diğerini kültür endüstrisi kavramı oluşturmuştur. Boş zaman, moda ve beden gibi stratejik alanlar çevresinde kurgulanan yaşam tarzlarına değinilmesinin de çalışmanın eleştirel damarını güçlendirebilecek bir etki yaratması beklenmiştir. Zira modern yaşam tarzları hem kültür endüstrisi hem de gösteri kavramının kesiştiği bir alanda yer almaktadır. Dünya fuarları ve bu fuarların Türkiye'deki emsali niteliğindeki İzmir Enternasyonal Fuarı ise yukarıdaki kavramların kapitalizmin yeniden üretilmesi bağlamında cisimleştiği ortamlar olmuşlardır. Çalışmanın Meta Bolluğunun Fantazmagorik Teşhiri: Dünya Fuarları başlıklı ikinci bölümünde dünya fuarlarına ilişkin literatüre yer verilmiş, akabinde pazar ve panayırlara değinilerek dünya fuarlarının bu organizasyonların ardılları olarak değerlendirilebileceklerinden söz edilmiştir. Bu iddia, tarihsel süreçte dönüşen kapitalizmin kendisini yeniden üretebilmesi için yeni gösteri türlerinin yaratılmasını gerektirdiği ile ilişkilidir. Kapitalizmin on dokuzuncu yüzyılda izlediği tarihsel seyrin tartışıldığı ikinci bölüm kapsamında kapitalizmin seyri ile dünya fuarlarının düzenlenmeye başlanması arasında nasıl bir bağlantının bulunduğu da çözümlenmeye çalışılmıştır. 1851 yılında Lonra'da gerçekleştirilen ilk dünya fuarı ile İngiltere endüstriyel üretim sürecinde kaydettiği gelişmeleri ve bu gelişmelerle özdeşleştirilen toplumsal ilerleme ütopyasının çıktılarını dünyaya gösterme olanağı bulmuştur. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısı boyunca İngiltere ile Fransa arasındaki rekabet dünya fuarlarına da yansımış; hatta bu organizasyonlar ile somutluk kazanmıştır. Gerek İngiltere gerekse de Fransa birbirlerinden daha ihtişamlı fuarlar düzenleme mücadelesine girerek endüstri alanında kaydetmiş oldukları gelişmeleri yerküreye sahnelemeye çalışmışlardır. Dünya fuarları, Batılı iki ülkenin birbirleriyle giriştikleri yarışın nabzını yükselten birer araç olmuşlardır. Kitle iletişim araçları ile seyahat olanaklarının günümüzdeki formlarına kavuşmadığı bir tarihsel süreçte modernitenin nimetlerinin bir araya getirilerek kitlelere teşhir edildiği dünya fuarları, ziyaretçiler için tıpkı televizyon gibi“dünyaya açılan birer pencere”niteliğine sahip olmuşlar ve turizm faaliyetinde bulunulması gerekmeksizin turistik bir haz duyulmasını sağlamışlardır. Buck- Morrs dünya fuarlarının haz sanayiinin kökenlerini oluşturduklarını belirtmiştir (2011: 101- 103). Zira endüstriyelleşmenin ardından büyüsü bozulmaya başlayan dünyanın yeniden büyülenmesine imkân tanıyan gösteriler olan dünya fuarları hem akılcılaşma hem de büyüleme nosyonlarının birlikteliğinin kristalleştiği ortamlardırlar. Fuarlar, endüstriyel üretimin akılcı işleyişine ilişkin ilkelere başvurulmak suretiyle organize edilebilen etkinlikler olmalarına karşılık aynı zamanda söz konusu üretim sürecinin dönüştürdüğü toplumsal ilişkilerin, estetik bir sahne bağlamında teşhir edilen metaların aldatıcı görünümlerinden yararlanılarak olumlanması gibi bir amaca da hizmet etmişlerdir. İkinci bölümde yukarıda anlatılanlar ışığında modernleşmenin hız kazandığı on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Batı'da düzenlenen dünya fuarlarından bazı örnekler sunulmuştur. Yine aynı bölüm kapsamında Osmanlı Devleti'nin de bu fuarlara katılıp benzerlerini kendi sınırları dahilinde gerçekleştirmeye yeltendiği anlatılmış, böylece on dokuzuncu yüzyıl Osmanlı'sının dünya fuarlarına katılma ve bu organizasyonları düzenleme girişimlerine ilişkin motivasyonları tartışmaya açılmıştır. Bölümün son kısmında dünya fuarlarına yönelik isimlendirmelerin kavramsal dönüşümlerinden söz edilmiş ve fuarların modern ile postmodern dönemlere özgü niteliklerin bir aradalıklarına rastlanılabilen melez ortamlar olduklarına dair görüşlere yer verilmiştir. İkinci bölümün sonucunda yeni iletişim teknolojilerinin gelişiminin dünya fuarlarının varlıklarını tehdit ettiği çıkarımına varılmıştır. Tezin 1950- 1980 Yılları Arasında Tüketim Kültürü ve Gösteri Toplumunun İzmir Enternasyonal Fuarı'ndaki Tezahürleri başlıklı son bölümünde araştırmanın amacı ve yönteminden bahsedilmiştir. Yukarıda söz edilen araştırma sorularına geçerli yanıt(ların) verilmesi amacıyla literatür ve doküman taraması gibi veri toplama araçlarından yararlanılmıştır. Saha çalışmasına başlanmadan önce Milliyet ve Cumhuriyet Gazetelerinin çevrimiçi veri tabanları çeşitli anahtar kelimelere başvurularak taranmış, böylece İzmir Enternasyonal Fuarı'nın 1950 ile 1980 yılları arasındaki tarihsel sürecine ilişkin panoramik bir bakış açısı edinilmeye çalışılmıştır. Bu tarama 1950 ile 1980 yılları arasında toplam 31 kez düzenlenmiş olan fuarların oluşturduğu evrenin örnekleminin her beş senede bir düzenlenen fuarlar şeklinde belirlenmesini sağlamıştır. Örneklemi oluşturan fuarlarla ilgili veriler Yeni Asır ve Hürriyet Gazetelerinin 10 Ağustos ve 25 Eylül tarihleri arasındaki sayılarının incelenmesi sonucunda elde edilmiştir. Toplanan verilere, daha önceki bölümlerde yer verilen literatür taraması ile çevrimiçi veri tabanlarına sahip olan gazetelerin incelenmesi sürecinin bileşiminden türetilen kodlar atanarak verilerin ilgili oldukları alt ve üst temalar çerçevesinde çözümlenebilmeleri sağlanmıştır. Verilerin tüketim kültürü ve gösteri toplumuyla ilişkili bir şekilde çözümlenmesine zemin hazırlayan temalar ve bu temaların yanıt aradığı sorular şöyledir: Temalardan ilki kitlesel üretimin/ tüketimin teşhiri, teşviki ve propagandadır ve bu tema ile 1950-1980 yılları arasında tüketim kültürü ve gösteri toplumu bağlamında kitlesel üretim, tüketim ve propaganda arasındaki ilişki İzmir Enternasyonal Fuarı'na nasıl yansımıştır, sorusuna cevap verilmeye çalışılmıştır. Büyü, eğlence ve ayartıcılık olarak saptanan ikinci temada örneklem dahilinde incelenen fuarlarda büyü, eğlence ve ayartıcılıkla ilgili ne gibi öğelere yer verilmiştir, fuarlarda söz konusu öğelere yer verilmesi tüketim kültürü ve gösteri toplumuyla nasıl bağdaştırılabilir; yeni yaşam tarzlarının fuar(dan)a yansımaları şeklinde belirlenen üçüncü temada tüketim odaklı modern yaşam tarzlarının gelişimi incelenen fuarlara nasıl yansımıştır, fuarlar söz konusu yaşam tarzlarına ilişkin toplumsal kodların yaygınlık kazanmasında ne gibi roller üstlenmiş olabilirler; kültür endüstrisi ve kitle iletişim araçları başlığıyla nitelendirilen son temada ise tüketim kültürü ve gösteriyle doğrudan bir ilişkiye sahip olan kültür endüstrisi ile fuar(lar) arasında ne gibi benzerliklerden söz edilebilir? Fuar(lar)ın kültür endüstrisi ile nasıl bir ilişkisi olmuştur? Fuarlar kitle iletişim araçlarının İzmir'deki gelişimine nasıl katkılar sunmuşlardır? Kitle iletişim araçlarının gelişimi İzmir Enternasyonal Fuarı'nın tüketim kültürü ve gösteriyle ilişkili rollerini nasıl etkilemiştir, sorularına yanıt aranmaya çalışılmıştır. Temalar çerçevesinde yanıt aranan farklı soruların, araştırmanın ana sorusuna geçerli bir cevap verilebilmesine olanak sağlamaları doğrultusunda yapılandırılmalarına özen gösterilmiştir. Öte yandan analiz sürecinde Hürriyet ve Yeni Asır Gazetelerinden elde edilen verilere içerik analizi uygulanmış; böylece 1950'den 1980'e uzanan periyotta hangi tema veya temaların ön plâna çıkmış olduğunun Türkiye'nin içinde bulunduğu tarihsel koşullarla ilişkilendirilebilmesine olanak sağlanmıştır. Çalışma sonucunda varılan sonuç, 1950'den 1980'e uzanan periyotta tüketim kültürü ve gösteri toplumuna ilişkin karakteristiklerin yukarıda sözü edilen temalar çerçevesinde İzmir Enternasyonal Fuarı'nda birbirleriyle iç içe geçerek gösterinin tüketim propagandasının gerçekleştirildiği fantazmagorik bir evren hâline getirilmesine katkı sağlamış olduklarıdır. Hâkim sınıflar, kendi çıkarlarına hizmet eden toplumsal ilişkilerin yeniden üretilmesinde İzmir Enternasyonal Fuarı'ndan etkin bir şekilde yararlanmaya çalışmışlardır.

Özet (Çeviri)

This study focuses on the Izmir International Fair, Turkey's first and only international fair, based on the assumption that it is similar to the world fairs, the first of which were held in England in the second half of the nineteenth century. Izmir International Fair, which of its roots based on the Domestic Goods Exhibition held at the 1st Izmir Economy Congress between February 17 and March 4, 1923, before the proclamation of the Republic, can provide an understanding of the social changes and transformations in Turkey thanks to it has witnessed every stage of the Republican Period. The thesis focuses on consumer culture and the Society of the Spectacle in the historical process between the 1950s when the Democratic Party (Demokrat Parti), which followed pro-American policies, came to power and, thus Turkey passed to multi-party political life, and the last years of the 1970s when the use of television in the daily lives of İzmir residents became widespread and the fair lost its old charm. The major questions of the thesis study, which was designed on the axis of how the course of consumer culture and the Society of the Spectacle can evaluate through the Izmir International Fair in the aforementioned date range, are: In the 1950s and early 1980s, what kind of relationship continued between the Izmir International Fair, the first international fair of Turkey thus similar to the world fairs, and the consumer culture and the Society of the Spectacle? How did the dynamics of consumer culture and the Society of the Spectacle reflect on the Izmir International Fair in the historical process between 1950, when Turkey incorporated into capitalism, and the late 1970s, when the fair lost its old charm? In other words, how can we read the course of developments regarding consumer culture and the Society of the Spectacle in the Izmir International Fair? What kind of role and importance has the Izmir International Fair had in terms of the consumption culture and the Society of the Spectacle in Turkey? In determining the thesis topic and the research questions structured to illuminate this subject, the author set out from his childhood memories of the Izmir International Fair. The fact that the researcher's fair visits with his family almost every year since his childhood have become a ritual and had a dominant effect on the researcher's mind and emotional world raised a question of why the fair was structured in like a magical environment that continued to impress individual, even after the end of his visit. This question has led to the emergence of different questions about world's fairs, which are often limited to attempts at superficial definitions as marketing communication tools by which vendors promote their products. Having similar features to today's shopping centers; even, according to Geppert, are the fairs, which can be considered as the nineteenth-century counterparts of the internet (2010: 7-8) and which are organized at very high costs, are public service organizations devoid of ideological foundations designed to ensure that the residents of the city have a good time? Or are they a means of orientation with the dominant system that serves to cover up the social problems arising from the relentless developments of industrialization and modernization phenomena that accelerated with the idea of progress becoming dominant? Could world fairs have played similar roles with mass media prior to the technical development of mass media, which is attributed a significant power in terms of having various effects on the reproduction and circulation of dominant ideologies? How could world's fairs provide opportunities for the ruling classes in the process of presenting their interests as if they were the common interests of the society? Some of these questions have been satisfactorily answered by the relevant literature. Names such as Umberto Eco, David Harvey, Marshall Berman, Richard Sennett, Rosalind Williams, Mike Featherstone, especially Georg Simmel and Walter Benjamin, either included passages about world fairs in their works or evaluated these organizations in a broader context, within the framework of their relation to capitalism. In line with this study, the Izmir International Fair has been tried to be analyzed as associated with Turkey's historical conditions with a critical approach, based on the concept sets put forward by the above-mentioned authors. The thesis, in which a critical perspective is adopted, consists of three main parts. In the first part of the study, titled Kapitalist Formasyonun Enstrümanları: Tüketim ve Gösteri, the historical and intellectual progress of the concepts such as consumption, consumer culture, and consumer society are conveyed by considering their interactions with the developments in the production process. The references in the literature that the consumer culture has two aspects specific to the modern and postmodern periods have brought with it the need to consider the Enlightenment thought. Another reason for including the idea of Enlightenment is the desire to clarify the close ties between the social phenomena such as the American, Industrial, and French Revolutions, which contributed to the spread of capitalism in the world, and the world's fairs and the capitalist progress principle crystallized in these. Along with the industrial production possibilities that accelerated the transformation of social relations, the products and services considered as a luxury before began to be consumed by the society in general, leaving the monopoly of the ruling classes, and this development brought up the arguments that a consumer revolution had taken place in the eighteenth century. Industrial capitalism confrontation with various crises gave birth to mass and flexible accumulation regimes known as Fordism and post-Fordism and it has been argued that the aforementioned different accumulation regimes characterize the modern and postmodern periods. Bocock (1993: 83), on the other hand, stated that there were no clear distinctions between the modern and postmodern periods, and underlined that capitalism was the dominant system in both periods. One of the strategies used by capitalism to overcome its crises has been the spectacle, which has a close relationship with consumption. Debord's views, who revived Marx's views and brought the conceptualization of the society of the spectacle to the literature, constitute one of the pillars of the critical quality of the work. Gotham and Krier (2008: 178-181), in their article on Debord's thoughts on the society of the spectacle, criticized the author for the empirical shortcomings of his theory and suggested that the researchers, who want to analyze different types of spectacle from a critical approach, have to relate Debord's concept that is the society of the spectacle with Adorno and Horkheimer's concept that is culture industry. Therefore, the concept of the culture industry has formed another of the critical pillars of the thesis that consider the above proposal. It was expected that the mention of lifestyles built around strategic areas such as leisure, fashion, and the body would also have an effect that could strengthen the critical vein of the study. Because modern lifestyles are located in an area where both the culture industry and the concept of spectacle intersect. World fairs and the Izmir International Fair, which is the precedent of these fairs in Turkey, have been the environments where the above concepts are embodied in the context of the reproduction of capitalism. In the second part of the study, titled Meta Bolluğunun Fantazmagorik Teşhiri: Dünya Fuarları, the literature on world's fairs is included, then markets and fairs (in Turkish it means panayır and it is different from world's fairs) are mentioned, and said that world's fairs can be considered as the successors of these. This claim is related to the fact that capitalism, which has been transformed in the historical process, requires the creation of new types of spectacles in order to reproduce itself. In the second part, in which the historical course of capitalism in the nineteenth century is discussed, the connection between the course of capitalism and the organization of world's fairs has been tried to be analyzed. With the first world fair held in London in 1851, England had the opportunity to show the world the developments it got in the industrial production process and the outputs of the utopia of social progress identified with these developments. During the second half of the nineteenth century, the rivalry between England and France was also reflected in the world's fairs; even became concrete with these organizations. Both England and France struggled to organize more magnificent fairs than each other and tried to stage the developments they had gotten in the field of industry to the world. World's fairs have been a vehicle that raises the pulse of the race between the two Western countries. World fairs, in which the blessings of modernity were brought together and exhibited to the masses in a historical process where mass media and travel opportunities did not reach their present forms, had the quality of“windows to the world”for visitors, just like television, and provided a touristic pleasure without the need for tourism activities. Buck- Morrs stated that world fairs formed the origins of the pleasure industry (2011: 101-103). Because world's fairs, which are shows that allow the world to be enchanted again after industrialization, are environments where the corporation of both rationalization and enchanctmence is crystallized. Although fairs are events that can be organized by referring to the principles regarding the rational functioning of industrial production, they also served the purpose of affirming the social relations transformed by the production process in question by making use of the deceptive appearances of the commodities displayed in the context of an aesthetic stage. In the second part, some examples of world fairs held in the West in the second half of the nineteenth century, when modernization gained momentum, are presented in the light of the above. Again, within the scope of the same section, it is explained that the Ottoman Empire participated in these fairs and attempted to realize similar ones within its borders, so the motivations of the nineteenth century Ottomans to participate in world fairs and to organize these organizations were opened to discussion. In the last part of the chapter, the conceptual transformations of the world's fairs are mentioned and the opinions in relation to that the fairs are hybrid environments where the characteristics of the modern and postmodern periods can be found together are presented. As a result of the second part, it is concluded that the development of new communication technologies threatens the existence of world fairs. In the last part of the thesis titled 1950- 1980 Yılları Arasında Tüketim Kültürü ve Gösteri Toplumunun İzmir Enternasyonal Fuarı'ndaki Tezahürleri, the purpose and method of the research is mentioned. In order to give the valid answer(s) to the research questions mentioned above, data collection tools such as literature and document review were used. Before starting the fieldwork, the online databases of Milliyet and Cumhuriyet Newspapers were scanned using various keywords, thus trying to get a panoramic impression of the historical process of the Izmir International Fair between 1950 and 1980. This scanning enabled the sampling of the universe formed by the fairs organized 31 times between 1950 and 1980 to be determined as the fairs held every five years. The data about the fairs constituting the sample were obtained as a result of examining the issues of Yeni Asır and Hürriyet Newspapers between 10 August and 25 September. By assigning codes derived from the combination of the literature review in the previous sections and the process of examining newspapers with online databases, it was ensured that the data could be analyzed within the framework of the relevant lower and upper themes. The themes that lay the foundation for the analysis of data in a way related to consumer culture and the society of the spectacle and the questions that these themes are looking for answers to are as follows: The first of the themes is the display, promotion, and propaganda of mass production/consumption, and it has been tried to answer in the context of consumer culture and the society of the spectacle the question that, how the relationship between mass production, consumption, and propaganda was reflected in the Izmir International Fair within 1950-1980. In the second theme, which was determined as magic, entertainment, and seduction, what kind of items related to magic, entertainment, and seduction were included in the fairs examined within the sample; in the third theme, which is determined as the reflections of new lifestyles on (from) the fair, how did the development of consumption-oriented modern lifestyles reflect on the fairs examined, what kind of roles the fairs may have played in the prevalence of social codes related to these lifestyles; in the last theme, which is characterized by the title of culture industry and mass communication, what kind of similarities can be mentioned between the culture industry, which has a direct relationship with the consumer culture and the spectacle, and the fair(s)? How did the fair(s) relate to the culture industry? How did the fairs contribute to the development of mass media in Izmir? It has been tried to find answers to the questions of how the development of mass media has affected the roles of the Izmir International Fair in relation to the consumer culture and the spectacle. The different questions that are in the themes were tried to configure so as to could give valid answers to the main question of the study. On the other hand, content analysis was applied to the data obtained from Hürriyet and Yeni Asır Newspapers during the analysis process; Thus, it was possible to associate which theme or themes came to the fore in the period from 1950 to 1980 with the historical conditions in Turkey. The conclusion reached as a result of the study is that in the period from 1950 to 1980, the characteristics of the consumer culture and the society of the spectacle were intertwined in the Izmir International Fair within the framework of the aforementioned themes and contributed to the transformation of the spectacle into a phantasmagorical universe where consumption propaganda was carried out. Dominant classes tried to make effective use of the Izmir International Fair in the reproduction of social relations that serve their own interests.

Benzer Tezler

  1. A comparative study of Al-Ghazali's and Sheldon Wolin's political thought

    Gazali ve Sheldon Wolin'in siyasi düşünceleri üzerine karşilaştirmali bir i̇nceleme

    ARXHEND BLAKCORİ

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2022

    Felsefeİbn Haldun Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BURHAN KÖROĞLU

  2. Meta fetişizminin spinozacı yorumu mümkün mü?

    Is a spinozist lecture of commodity fetishism possible?

    MUSTAFA TAYLAN SAVRAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Felsefeİstanbul Bilgi Üniversitesi

    Hukuk Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CEMAL BÂLİ AKAL

  3. Marx on form and content: It's all about structure, it's all about artwork!

    İçerik ve biçim üzerine Marx: Altı üstü bir yapı, içi dışı bir eser!

    BARIŞ YILDIRIM

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2011

    FelsefeOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BARIŞ PARKAN

  4. Meta-analiz:Çok Boyutlu Öğrenci Yaşam Tatmini Ölçeğinin (MSLSS) güvenilirlik genelleştirmesine ilişkin bir uygulama

    Meta-analysis:a study on reliability generalization of Multidimensional Students' Life Satisfaction Scale

    CANSU ŞETEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    İşletmeAkdeniz Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYŞE ANAFARTA

  5. Analysis of differentially expressed genes in breast cancer: BRCA1-induced gene expression profiles and meta-analysis gene signature

    Meme kanserinde farklılaşmış ifade gösteren genlerin analizi: BRCA1 tarafından indüklenen gen ifade profilleri ve meta-analiz gen imzası

    BALA GÜR DEDEOĞLU

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2009

    Biyolojiİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Moleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. IŞIK G. YULUĞ