Geri Dön

Türkiye'nin dış ticaretinde 1980 sonrası dönemde meydana gelen yapısal değişiminin ekonometrik analizi (1973-1992)

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 42437
  2. Yazar: ZEKERİYA MIZIRAK
  3. Danışmanlar: DOÇ.DR. RECEP TARI
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Ekonomi, Economics
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1995
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Selçuk Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İktisat Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: İktisat Teorisi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 95

Özet

ÖZET VE SONUÇ Cumhuriyet' in kuruluş yıllarında liberal bir politika izleyen Türkiye 1929 Dünya Buhranı ile birlikte liberal politikaları terkederek devletçiliği ilke olarak kabul etmiştir. Planlı döneme gelinceye kadar uygulanan politikalar konjokturel dalgalanmalara maruz kalmış 1963 yılından itibaren Türkiye kalkınma çabalarını belirli plan ve program dahilinde yürütmeye çalışmıştır. Türkiye'de uygulanan planların en önemli özelliği, kalkınmanın sanayileşme ile sağlanabileceğinin veri olarak kabul edilmesi ve planların devlet için emredici özel sektör için yol gösterici olmasıdır. Cumhuriyet Döneminden bu yana izlenen sanayileşme politikalarına bakıldığında 1980 öncesi ve sonrası dönemlerde büyük farklılıklar olmasına rağmen ana hedeflerde önemli bir uyum ve tutarlılık bulunduğu görülmektedir. Bu durumda Türk toplumunda üretim yapısını olumlu yönde geliştirmek için daima karma ekonomi sistemi ve girişimcilik serbestisinin ön plana çıktığı görülebilir. Temel hedef bu olmakla birlikte değişik dönemlerde değişen iç ve dış faktörler dolayısıyle kullanılan araçlarda bazı farklılıklar olmuştur. Türkiye'de Devletçiliğin ağır bastığı dönemlerde bile karma ekonomik yapıda felsefe olarak önemli sapmalar olmamıştır. Türkiye 1929'lardan başlayarak liberal politikaların uygulandığı bazı dönemler dışında 1980 yılına kadar kontrollü bir sanayileşme politikası izlemiştir. 1960'lı yılların ortalarına kadar dayanıksız tüketim malları ithalatını yerli üretim ile ikame etmeye çalışan ülkemiz bu yıllarda ihracata yönelik sanayileşme yerine ithal ikamesinin ikinci aşamasına geçmeyi öngören“ithal ikamesi”sanayileşme stratejisini benimsemiş ve 1960'lı yılların ikinci yarısından itibaren ara malları ile dayanıklı tüketim mallan ithalatını yerli üretim ile ikame etmeye çalışmıştır. Bu dönemde ülke bir taraftan aşırı değerlenmiş kur politikası uygularken, ithal malları fiyatlarını da miktar kısıtlamaları, lisans sistemi ve ithali yasak mallar listesi ve çeşitli gümrük vergileri ile yüksek tutmuştur. İhracata yönelik üretim yapmak yerine iç pazara yönelik çalışmak daha kârlı hale gelmiş bu durum kalkınmanın finansmanı olan döviz girdisinin sağlanmasını güçleştirmiştir. 1970'li yıllarda karşılaşılan petrol şoku ve bu dönemde uygulanan yanlış iktisadi politikalar sonunda ülkemiz ödemeler87 dengesi krizi ile karşılaşmış üretim gerilemiş, makro ekonomik dengeler bozulmuş, işsizlik artmış, sosyal ve siyasal istikrarsızlık had safhaya ulaşmıştır. Ekonominin içinde bulunduğu darboğazdan kurtulması, ekonomik yapının disipline edilerek sağlam bir yapıya kavuşturulması için Ekonomik İstikrar tedbirleri olarak adlandırılan bir uygulama paketi Türkiye İktisat tarihinde yerini almıştır. Bu uygulamadan amaç piyasa ağırlıklı ve özel kesimin insiyatifınden azami ölçüde yararlanmayı öngören ekonomik politikalarla Türk ekonomisini uluslarası rekabet ortamına uygun dinamik bir yapıya kavuşturulması olmuştur. Bu tedbirler ile; - Fiyat kontrollerinin kaldırılması, her türlü fiyatın serbest piyasa kurallarına göre oluşması, - Mevcut üretim yapısının dış pazarlara göre oluşturulup üretim yapısının buna göre şekillenmesi, - Mevcut teşvik politikalarının kapsamının genişletilerek ek tedbirlerle birlikte uygulamada etkinliğin ve ihracatın özendirici yapısının düzenlenmesi, - Devletin ekonomik hayata müdahalesini asgariye indirilerek rekabeti engelleyici uygulamaların önlenmesi, kaynak dağılımını bozucu kısıtlamaların ortadan kaldırılarak yatırımların etkinliğinin artırılması, - Ekonomi politikalarının uygulamasında dağınıklığın giderilerek uygulamanın tek elde toplanması ile etkinliğin sağlanması hedeflenmiştir. Dışa yönelik (ihracata yönelik) politika önlemlerinin etkisi hemen hissedilmeye başlamış ihracat gerek miktar gerekse değer olarak artmıştır. Toplam ihracat içerisinde sanayi ürünlerinin payı yükselmiş dolayısıyle ihracatta yapısal bir değişme hissedilmiştir. İhracatta ürün bazında yoğunlaşma azalmaya başlamış, sanayi ürünleri ihracatının artması ile ihraç ürünlerinde bir çeşitlenme sağlanmıştır. 1980 yılında Dünyanın 83 ülkesine 956 kalem mal ihraç eden ülkemiz 1990 yılında ülke sayısını 150'lere, ihraç edilen mal sayısını da 3000' lere yaklaştırmıştır. Belirtilmesi gereken bir nokta Türkiye'nin ihracatında 1980 yılı sonrası meydana gelen bu gelişmelerin uluslararası düzeydeki bir takım olumsuz gelişmelere88 rağmen sağlanmış olması dikkat çekicidir. Ülkemiz dünya ticaret hacmindeki daralmaya karşın 1980 yılı sonrasında ihracatını artırmayı başarmıştır. İhracatın bu denli artışında şüphesiz ekonomik istikrar tedbirlerinin önemli bir yeri vardır. - 1980 öncesinde uygulanmakta olan aşırı değerlenmiş kur politikasının ihracatımız üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkinin ortadan kaldırılması amacıyla Mayıs 1981 'den itibaren gerçekçi kur politikasına geçilmiştir. Kur politikasında yapılan bu değişiklik ihracatın gelişmesinde önemli bir paya sahiptir. - İhracatı teşvik tedbirlerinde ihracatın artırılması ve yapısının sınai ürünler lehine değiştirilmesini sağlayıcı düzenlemeler ihracat artışının temel nedenlerinden olmuştur. - Tarım ve sanayi ürünlerimizin dış pazarlarda tanıtılması ve pazarlamasına yönelik faaliyetlere hız verilmiş bunun sonuçları kısa zamanda alınmıştır. Türkiye'de 1980 sonrası dönüşümün somut göstergeleri, ulaştırma, taşıma, haberleşme alanında görülen hızlı gelişmeler ihraç ürünlerinin kalite, ambalajlanma ve standardizasyonu konularına önem verilmesi ihracatın rekabet edebilirlik düzeyini yükseltmiştir. Türkiye'de ithalat uzun süre gerek miktar gerekse değer açısından kısıtlamalara tabi tutulmuştur. 1980'li yıllarda kota uygulamalarına son verilmesi, tahsisli ithalatın toplam ithalat içindeki payının azalması, ithali yasak mallar listesindeki mal sayısının azaltılması ve müsadeye tabi mallar listesi çerçevesinde yapılan ithalatın toplam ithalat içindeki payının 1990 yılında sıfırlanması ile miktar ve değer kısıtlamalarına son verilmiştir. Nominal ve Efektif Koruma Oranları 1980'li yıllarda önemli oranda düşme göstermiş, 1983 yılında Ekonomi çapında nominal koruma oranı yüzde 65.2 iken 1991 yılında yüzde 28.5'e efektif koruma oranı da yüzde 70.0'dan yüzde 38.5'e düşmüştür. Nominal ve Efektif Sübvansiyon Oranları da benzer gelişmeler göstererek önemli ölçüde azaltılmışlardır. İzlenen istikrar politakalarına rağmen Türkiye'nin gerek ihracat hacminde, gerekse büyümesinde önemli iniş çıkışların olduğu gözlenmektedir. İhracat eğilimi89 1982-1988 döneminde dünya ihracat eğiliminden daha hızlı artarken 1988-1993 döneminde bunun altına inmiştir. 1988'den sonra büyük mali açıklar veren hükümetler yüksek faizle dış sermaye akımını sağlamışlar, bunun neticesinde TL. reel olarak değer kazanması ihracatın duraklamasına sebeb olmuştur. 1989-1993 dönemi genel olarak Türk üreticisinin dış pazarlardan çekilip iç pazara yöneldiği bir dönem olmuştur. Genel olarak 1980 sonrası ihraç mallarımızdaki sanayi ürünlerinin payının yükselmesine rağmen, düşük teknoloji mallarındaki üstünlüğümüz devam etmektedir. Orta ve yüksek teknoloji malları ülkemizin ihraç listesi yerine ithalat kalemleri arasında yer almaktadır. Dönemsel iniş-çıkışlardan fazla etkilenmeyen tarımsal ürünler ve gıda, tekstil, demir-çelik ürünleri gibi düşük teknoloji imalat sanayi ürünleri ihraç malları olarak hep ön sıralarda olmuşlardır. Ülkeler bazında ihracatımızda OECD ülkeleri hep ağırlıkta olmuş 1991 'e kadar hep artış biçiminde kendini hissettirmiştir. 1986'dan sonra Türkiye'nin Ortadoğu ülkelerine olan ihracatı azalma göstermiş, buna mukabil Uzak Doğu ülkelerine yapılan ihracat düşük seviyelerden önemli artışlar kaydederek yükselmiştir. İthalat 1989'dan sonra hissedilir bir biçimde artış göstermiş, bunun nedeni de iç kullanımın ithalata bağımlılığının yükselmesi olmuştur. 1989-1992 dönemi içerisinde iç kullanımın ve üretimin mal bileşimi açısından ithalata benzemesi de üretimin dış pazarlar yerine içe yönelik olduğunun bir göstergesidir. Düşük döviz kuru neticesinde ihracattaki ithal girdi oranlarında önemli artışlar olmuş, buna karşılık bazı yurt içi girdilerin üretiminde nisbi azalmalar meydana gelmiştir. 1950'li yıllarda Türkiye ile aynı ihracat rakamına sahip olan Güney Kore bugün ülkemizin ihracatının beş katını yakalamıştır. Yetişmiş beyin gücü, sahip olduğu doğal kaynaklar kullanılabilir coğrafi konumuyla ülkemiz haketmetiği bir dış ticaret tablosuna sahiptir. İhracatın bir ülke için hayati öneme sahip olduğu düşünüldüğünde, üreticisinden, sanayicisine hükümetten dış ülkelerdeki mensuplarına kadar ihracat potansiyeli ve yapısı iyi anlaşılmalıdır.90 - Üretimi destekleyen, pratik ve bürokratik çözümleri içinde barındıran bir ihracat politikası izlenmelidir. - İç pazar ve ithalata yönelik sektörlere verilecek tavizlerin ekonominin ihracata yönelmesini geciktireceğini unutulmamalıdır. - İhracata ürün çeşitlendirmesini artırmak ve ürün fazlası olan sektörlerde ikili ticaret anlaşmalarına daha fazla önem vermek gerekmektedir. - İhracatçılarımızın uluslararası piyasalarda karşılaştığı engellere karşı korunması ve ihraç ürünlerimize uygulanan miktar kısıtlamalarının kaldırılması için uygun stratejiler seçilmelidir. - Düşük teknoloji mallarındaki ihraç potansiyelimize ek olarak orta ve yüksek teknoloji sektörlerindeki ihracatın yapılabilirlik düzeyi araştırılmalı ve buna göre ihracat politikaları oluşturulmalıdır. - OECD ülkeleri ile olan dış ticaret ilişkilerimize paralel olarak kültürel ve dini bağlarımızın bulunduğu Türk Cumhuriyetleri ve Ortadoğu ülkeleri ile olan ticari ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek zorunda olduğumuz unutulmamalıdır. Bilinmelidir ki yukarıda saydığımız ülkeler nüfusu ve tüketim kalıplarıyla OECD ve Uzak Doğu ülkelerinin dikkatini çekmektedir. Ülkemizin ithalatında büyük yer tutan ham petrol ihtiyacı göreceli olarak daha fazla olan su kaynakları ile değerlendirilebilir. - Yeni ihraç pazarlarının bulunması ve değerlendirilmesi sanayicimiz kadar dış ülkelerdeki elçiliklerimiz ve mensuplarının görevidir. Oluşturulacak iyi bir koordinasyon ve işbirliği ihracatımızı mal, ülke, miktar ve değer bazında artıracaktır. Devlet ve özel sektörün ihracatla ilgili konularda işbirliğine gitmesi, ayrıca ihracatçılarımızın dış pazarlarda rekabete değil işbirliğine yönelmeleri ülkemiz açısından yararlıdır. Son olarak belirtilmelidir ki, dış ticaret politikası bir ülkenin genel ekonomik yapısından farklı düşünülemez. İhracatın ülke içi üretimin dışa uzantısı olduğu düşünüldüğünde ülkedeki istikrarsızlığın ihracata ve ithalata yansıyacağı açıktır. Bütçe ve KİT açıklarının asgariye indiği, dengeli bir faiz ve döviz politikasının91 izlendiği, kayıt dışı ekonominin vergi kapsamına alındığı, sınırlı olan kaynakların rasyonel bir şekilde kullanılması gerektiği bilincinin oluştuğu bir ortam şüphesiz ülkemizin kalkınmasının finansmanını sağlıyacak olan ihracat faaliyetlerini olumlu yönde etkileyecektir. İthalatın yüksek rakamlara ulaşmasından endişe edilmemeli önemli olan ithalatın finansmanının dış krediler yerine kazanılacak dövizle sağlanması olduğu unutulmamalıdır.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Türkiye dış ticaretinin gelişimi ve yapısı

    The Development and the structure of Turkey foreign trade

    NURİ YAVAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    CoğrafyaAnkara Üniversitesi

    Coğrafya Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HAMDİ KARA

  2. Gelişmekte olan ülkelerin dış borç sorunu ve Türkiye'nin dış borçları

    Başlık çevirisi yok

    MUSTAFA KARAGÖZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1992

    Ekonomiİstanbul Üniversitesi

    Maliye Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. ARİF NEMLİ

  3. Türkiye dış ticaretinin yapısal analizi

    A structural analysis of Turkish foreign trade

    ESRA M. AYDOĞAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    EkonometriGazi Üniversitesi

    Ekonometri Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. SERDAR KILIÇKAPLAN