Inquiring limits in architecture
Mimarlıkta limitlerin değerlendirilmesi
- Tez No: 439459
- Danışmanlar: PROF. DR. SEMRA AYDINLI
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Mimarlık, Architecture
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2016
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Mimari Tasarım Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 122
Özet
Günümüz mimarlık yaklaşımlarında limit kavramı, kavramın tözsel olarak anlamlandırılıyor olması nedeniyle bir sorunsal oluşturmaktadır. Mimarlığın bir limit oluşturma eylemi olduğu söylemi göz önünde bulundurulduğunda, limit sorunsalı doğrudan mimarlık disiplininin kendisine dair bir sorgulama sağlamaktadır. Tez kapsamında ele alınan kavram, eleştirel kuramlara gönderme yaparak ilişkisel bir yaklaşımla sorunsallaştırılmıştır. Mimarlıkta ikiliklere gönderme yapan ve bu doğrultudaki farklı değerlendirme biçimlerinin tartışılmasıyla tanımlanan limitler, bir edim (act) olarak“bulanıklaşma”yoluyla değerlendirilmektedir.“Mimarlıkta limitlerin bulanıklaşması”, tözsel olarak ortaya konulmakta olan bir limit anlayışı yerine ilişkisel olanın belirtildiği bir yaklaşım önerisidir. Tözsel yaklaşım, bütünsel bir bakış açısı sağlayamamakta; öncelikle limit'i ayırıcı bir rol ile tanımlamakta ve limit ile ayrıştırıldığı farz edilen varlıkların ilişkilerini ikincil olarak belirtmektedir. Bu bakış açısı ile ilişkisel olarak sözü edilen yaklaşımlar da, tözsel yaklaşımın çeşitlenmesi ile ortaya konulan eklektik bir tavır sergilemektedir. Bu yaklaşım, ilişkisel olarak gösterilen, ancak ilişkiselliğin tözsel olana eklemlenerek ortaya konulduğu bir anlayıştır. Örneğin, x ve y'yi birbirinden ayıran bir limit olduğu varsayımında; x'in varolma nedeni, ya da x`in x olarak tanımlanma nedeni y`dir. Bu nedenle limit ilişkisel bir yapı dışında konumlandırılamaz. İlişkiyi, x ve y`den ayrı bir varlık olarak tanımlamak, ilişkisel görünen ancak sözde-ilişkisel olan bir yaklaşım sergilemektedir. Mimarlıktaki limitler, ilişkisel (transactional) bir yaklaşımla sorgulandığında ise limit x ve y arasında üçüncü bir varlık olarak tanımlanmayacaktır. Diğer yandan, ilişkisel olanın ve limitlerin değerlendirildiği bir çalışmanın, disipliner bir sınırlandırma ile ortaya konulması, çalışmanın kendisi ile çelişmesine neden olmaktadır. Bu neden ile tezde,“interdisipliner”ve“trans-disipliner”yaklaşımlar araştırılarak, disiplinlere belli bir mesafeden bakılması öngörülen ve bir ara-uzam tanımlayan“trans-disipliner”yaklaşım benimsenmiştir. Bu bağlamda, trans-disipliner bir yaklaşımla ele alınan tez, mimarlık disiplinine yakın konumlandırılmak ile birlikte mimarlık ile sınırlandırılmamıştır. Türkçe olarak ve sınır sorunsalına değinerek başlayan tez süreci, sınır kavramının İngilizce karşılıklarının daha geniş bir anlamsal yelpaze sunması nedeni ile“limit”kavramı odağıyla ve İngilizce olarak devam etmiştir. Türkçe'deki sınır kavramı“synora”sözcüğü kökenlidir ve hatta tez kapsamında“sınır”sözcüğü hakkında yapılmış olan etimolojik çalışmalar, Synoros adlı trans-disipliner bir çevrimiçi platformun oluşturulmasına öncü olmuştur. Nitekim Yunanca bileşik bir sözcük olan“synora”,“syn”bileşeninin“ile”anlamı taşıması nedeniyle Türkçedeki“sınır”sözcüğü kullanımına göre çok daha bütünleştirici bir anlam sunmaktadır. Bu nedenlerden dolayı, tezin kavramsal çerçevesi İngilizce olarak sürdürülmüş ve“limit”ile birlikte“border, boundary”gibi farklı limit ilişkileri tanımlayan kavramları da kapsamıştır.“Limit kavramının limitleri”başlığı, limit ve bahsi geçen diğer ilişkisel kavramların geçirimlilik gibi farklılaşan özelliklerinin tartışıldığı anlamsal bir değerlendirmedir. Tartışma, farklı disiplinlerden ve/veya ülkelerden bireylerin, kendi ifade araçlarını kullanarak“limit”üzerine görüşlerini belirttiği“Synoros”adlı çevrimiçi platform ile sürdürülmüştür. Bu platformda paylaşılan işler, iki anlayış çerçevesinde özetlenebilir: 1. Limitleri değişmez olarak ele almak, 2. Limitlerin ötesini ve potansiyellerini sorgulamak. Limit kavramına dair yapılan değerlendirme sonrası, limit ötesi'nin nasıl tanımlanmakta olduğuna ve/veya tanımlanabileceğine dair ayrı bir değerlendirme sunulmuştur.“Ara-uzam”kavramı üzerine yoğunlaşılan bu değerlendirmede, mimarlıkta sıklıkla kullanılan“iç-dış”ikilisi refere edilerek dualistik anlayış sorgulanmaktadır. Limit ve ötesine dair olan ve mevcut söylemlerin değerlendirildiği kavramsal çerçeve doğrultusunda,“Mimarlıkta Limitlerin Bulanıklaşması”başlığı ile bir yaklaşım önerisi sunulmaktadır. Bulanıklaşma, mimari bir edim olarak tanımlanmakta ve bu edimle tözsel olarak ele alınan limit anlayışının ilişkisel olana dönüşümünü hedeflemektedir. Mimarlıkta bulanıklaştırma eylemi, üç örneklem üzerinden, üç ayrı varlık karakteri ile tanımlanmıştır: farklı kılma/başkalaşma (altering), dönüştürme (transforming) ve ezber bozma/aşma (transgressing). Bulanıklaşma ile başkalaşan, dönüştürülen ve/veya aşılan limit, ilişkisel bir mimarlık düşüncesi ve yaklaşımı önerebilecektir. Edimlerin ve örneklemlerin belirlenmesinde iki özellik tanımlanmıştır: a. Trans-disipliner bir bakış açısı sunması ve b. Bağlamı çerçevesinde farklı bir yaklaşım benimseyerek, var olduğu bağlamdaki süregelmiş limitleri bulanıklaştırabilmesi. Belirtilen üç örneklem ve üç edim, eşzamansal bir var oluş ile birbirlerini tanımlamaktadır. Edimlere ve örneklemlerine dair olan araştırma şu şekilde özetlenebilir: 1. Başkalaşma (farklı kılma): Modifikasyon ve uyarlama edimi. Amerikalı bir sanatçı olan James Turrell'in yaklaşımı ve işleri, başkalaşma edimini tanımlayan bir örneklem olarak değerlendirilmektedir. Turrell işlerinde, var olanın fark edilmesini ya da var ettiği mekan deneyimleri ile mevcut algının farklılaşmasını sağlamaktadır. Turrell, yapmış olduğu işlerde bir objenin, bir görselin ya da odağın olmadığını vurgulayarak, ziyaretçilerin kendilerini gözlemlerken gözlemleyebilecekleri bir deneyim sunduğunu belirtmektedir. 2. Dönüştürme: Majör değişim edimi.“Sleep No More”, deneyimsel tiyatro başlığı altında bahsedilen bir performans olarak, dönüştürme ediminin tartışıldığı bir örneklem olarak sunulmaktadır. Performans mekanı, alışılmış sahne-seyirci ayırımının olmadığı, seyircilerin maskeler ile tanımlandığı ve aktörler ile birlikte hareket edebildiği bir deneyime özgü tasarlanmıştır. Dolayısıyla, performans, sadece tiyatroya dair bir arayışı değil, değişen deneyimlere ve bu deneyimlerin oluşturduğu taleplere dair olası bir mekânsal dönüşümü görünür kılması bakımından önem taşımaktadır. 3. Aşma (ezber bozma): Radikal bir değişim, ihlal edimi. Aşma, ya da ezber bozma, var olanın eleştirisini içeren, ihlalini öngörmesi nedeni ile de aktivist olarak sözü edilebilen bir edim olarak tanımlanmaktadır. Aşma, gelecekteki olasılıklara dair bir muğlaklık sunar. Kendi bağlamında bir başkalaşma (henüz) yaratmamış, ya da herhangi bir dönüştürme edimi olarak varlık göstermemiştir; ancak, olası yaklaşımlara dair bir gelecek öngörüsü barındırır. Dolayısıyla, aşma edimine konu olabilecek yaklaşımlar çoğunlukla tersten bir bakış açısı sunar. Bu başlıkta, bir sanatçı olan Rachel Whiteread'in yaklaşımı ve işleri örneklem olarak ele alınmakta, boşluğun dolu kılındığı ya da iç-dış ilişkilerinin sorgulandığı heykelleri üzerinden tartışılmaktadır. Belirtilen üç edim ve bu edimler kapsamında değerlendirilen ilişkiler, mimarlıktaki limitlerin sorgulanması için bir yaklaşım önerisi ortaya koymaktadır. Edimler, bir örneklem öncülüğünde tartışılmaktadır ancak her edim, birçok kavramı ya da mekansal ürünü de konu eden bir değerlendirme ile ele alınmıştır. Ele alınan bazı anahtar sözcükler ve/veya projeler şu şekilde örneklenebilir: malzeme, şeffaflık, ışık kullanımı (başkalaşma); dinamizm, tamamlanmamışlık, Sendai Mediateque (dönüştürme) ve Pompidou, Blur Building, yaşanmaz-ev (aşma). Örnek olarak, malzeme anahtar sözcüğü ile bahsi geçen tartışmada, şeffaf olanın (sağladığı görsel deneyim kapsamında) ilişkisel bir yaklaşım sunduğu kabulüne dair eleştirel bir değerlendirme sunulmuştur. Deneyimsel olanın görsel olana indirgenmesi, sözde-ilişkisel olarak bahsedilen yaklaşımı örneklemektedir. Örneklemlerin belirttiği üzere, ilişkisel yaklaşım, salt malzemeyle ya da fiziksel olanla sınırlandırılmayan; prosesi, katılımcıları (actors), eyleyenleri (actants) ve tasarımı bir arada ele alan bütünsel bir bakış açısı gerektirmektedir. Sonuç olarak, tözsel bir anlayış ile değerlendirilmiş ve kabul edilmiş ögelerin farkındalığı, bu ögelerin ilişkisel bir yaklaşım ile değiştirilebilecekleri potansiyelini içermektedir. Bu değişim için, limitlerin bulanıklaştırılması bir yaklaşım olarak önerilmekte ve bulanıklaşma üç edim ile tanımlanmaktadır: başkalaşma, dönüştürme ve aşma. Tözsel yaklaşım kapsamında ele alınan bir limit, örneğin, süregelen bir kavram anlayışını, bir tasarım sürecini, henüz teknolojik gelişmeler ile değişim göstermemiş bir mimari elemanı betimleyebilir. Dolayısıyla, bulanıklaştırma eylemi, yeni bir yaklaşımın, yeni bir malzemenin, ya da yeni bir mekansal anlayışın (ve benzeri) ortaya çıkmasına zemin sağlayacaktır. Mimarlığın bir limit tasarımı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, mimarlıktaki limitlerin nasıl ele alındığı ve oluşturulduğu, mimarlık disiplini kapsamında varoluşsal bir önem taşımaktadır. Diğer bir deyişle, mimarlıkta limitlerin nasıl belirtildiği ve uygulandığı, mimarlık disiplinine dair içsel bir değerlendirme sağlamakta ve bu değerlendirme, günümüzün değişken gereksinimlerine uygun dinamik ilişkiler içermektedir.
Özet (Çeviri)
In architecture, the notion of limit is frequently inquired based on a substantialist approach and inquiries using this approach put an emphasis on architecture as if architecture is a substantialist entity. The basic assumptions hold sway throughout the disciplines, which beholden to the idea that fundamentals or substances come first and relations among them subsequently. Accordingly,“blurring limits in architecture”stands as an approach with an aim to inquire limits by a relational point of view. In the way that architecture is outlined by limits, or mentioning a sort of limitation that is prevailed in regard to architecture; how to inquire limits emerge as a principal discussion. Differentiated meanings of limit could be distinguished through their delineations by substantialist and transactional (relational) approaches. As an example, if we assume that there is a limit separating the fundamentals x and y from each other, both x and y stand as the reason of the other one`s becoming. Therefore, limit cannot be positioned beyond a relational context as if relations happen outside of these fundamentals. If relation is defined as a distinctive entity besides x and y, it would only appear as relational while it is essentially substantialist. In other words, when the relation between x and y is considered as a third entity, relation stands in a sort of eclecticism. That sort of inquiries are interpreted as relational, however, they should be addressed as substantialist or outlined as“pseudo-relational”. In this regard, what is meant by pseudo-transactional or pseudo-relational is a sort of illusion in which a thing is not what it really is. Therefore, transactional approach is not considered only as the method but cogitated as a pivotal part of this research. Within this point of view, the research is to inquire limits in architecture according to transactional (relational) approach versus to substantialist one, referring to critical theories in regard to a trans-disciplinary understanding. The title of“Limits of the Term 'Limit'”involves a discussion on differentiated descriptions of“limit”, in which some other terms such as border, boundary and bound are referred. By declaring the consequences of a trans-disciplinary approach, an online platform entitled Synoros is generated with an aim to ground a further discussion. Synoros published its first issue as“limit”and asked people to share their own ways of expressing what limit is. Afterwards, the published works at Synoros are inquired based on how they address“limit”. Accordingly, two approaches are determined in regard to those works as: 1. Concentrating on the limits as stable fundamentals and 2. Mentioning what could be approached beyond a limit condition by considering its potentials. Whether Synoros is to be considered as a convenient platform for such an inquiry or not, it outlines how a trans-disciplinary approach accommodates differentiated point of views. Besides, distinguishing disciplinary boundaries involves a transactional consideration in regard to disciplines, in which an in-between positioning emerges. In this regard, what stands beyond a substantialist way of consideration is addressed by the notion of“in-between”.“In-between”provides an inquiry of the relations and acts rather than concentrating on their consequences. An in-between space, in fact, is where things are undone as a part of an ongoing process. What is meant by“in-between”and what stands beyond a (substantialist) limit are interpreted by dualistic approaches. In the field of architecture, two of commonly revealed binaries could be mentioned as“inside and outside”and“interior and exterior”. By considering what those binaries are referred to, it is outlined that an outside is the active poduction of an inside, deliberating a whole together. After mentioning the scope of the thesis, the chapter entitled“Blurring Limits in Architecture”involve a proposal in regard to architecture by declaring blurring as an architectural act. Blurring, as an act, seeks to undermine the well-defined limits in architecture that involve substantialist considerations. In order to understand what“blurring limit”is referred to, three exemplars are chosen, outlining three acts of blurring limits in architecture: altering, transforming and transgressing. Once a limit is altered, transformed and/or transgressed, mainstream considerations become changed to suggest a new way of thinking in architecture. Accordingly, two common properties are determined for defining the exemplars: a. Providing a trans-disciplinary point of view, and b. blurring their standing limits by using a differentiated inquiry in comparison to their contextual backgrounds. Hence, three trans-disciplinary works are chosen by way of representing three acts, which blur their established limits. Those three acts are discussed in regard to their spatial and experimental meanings, where each act involves a discussion with some other artworks, installations and/ or projects: 1. Altering: the act of modification or adjustment James Turrell`s works exemplify the act of altering by providing differentiated perceptions for an existing building or providing a new spatial experience to acknowledge an existing environment. Turrell mentions that his works do not have an object, an image or a focus instead he aims to create an experience for the visitors“looking themselves at looking”. 2. Transforming: the act of a major change“Sleep No More”is a performance created by a theatre company, offering an experimental theatre where the audience and performance spaces are involved in the acting process. The spatial necessities of such an experience blurs the limits of a stage where it is transformed to be a wearable object, a mask. That performance does not only suggest an inquiry on the frequent understanding of a theatre but the changing demands of a differentiated act and its spatial responses. 3. Transgressing: the act of a radical change, infringement Transgressing involves an activist approach where an ambiguity is left for further possibilities. It might not reflect a transformation at its present time, or an alteration of an entity but a sort of future projection. It is an act to push the boundaries of a known object or space where an ambiguity is left for further approaches. The exemplars inquired by that act, in fact, are critical approaches and/or projects that provide a reversed perspective. Rachel Whiteread and her sculptures are discussed within that title, which explore the inner life of rooms and objects where the emptiness and/or spaces between the walls are filled. Thus, the sculptures of Whiteread creates an ambiguity whether to call the space as an interior or exterior one. These three acts and their relational discourse based on transactional approach can be considered as a method for inquiring limits in architecture. The acts are discussed by differentiated exemplars that are deliberated in regard to each act. Some of keywords and/or projects that are reviewed could be mentioned as: Materiality, transparency, light as a spatial medium, visuality (altering); dynamism, incomplete design, follies, Sendai Mediateque, Foundation Building (transforming) and Pompidou, Blur Building, and non-liveable house (transgressing). As discussed based on materiality, for example, transparency and its spatial reciprocity might be assumed as relational in terms of visual characteristics of the materials, while the spatial experience might exhibit a pseudo-relational condition. However, the focus should not be restricted with materiality and its visual aspects in regard to the field of architecture. As those exemplars correspondingly demonstrate, design by a transactional approach suggests inquiring the whole relations where the process, the users (as actors and actants) as well as the design itself are interrelated. Consequently, a limit involves potentials of being altered / transformed or transgressed by a relational point of view. Accordingly, a limit might stand as a repetitive notion affecting a design process, or an architectural element that is to be transformed by technological developments. Blurring that sort of limits is where a new approach, or a new material, or a new spatial understanding (et cetera) might emerge. Acknowledging architecture as the field of designing limits and prevailing within them; the aspects behind those limits remain essential. In other words, how limits are discoursed and applied in the field of architecture represent the future of the field, in which dynamic relations have become a necessity within the changing demands of today`s world.
Benzer Tezler
- Reinterpreting 'depth' architectural representation and virtual reality
Derinliğin tekrar yorumlanması: Mimari temsil ve sanal gerçeklik
GÖKÇE KINAYOĞLU
Yüksek Lisans
İngilizce
2002
MimarlıkOrta Doğu Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AYŞEN SAVAŞ
- Yapı biçimlenişinde biyomimesisin estetik etkisinin irdelenmesi
Investigation of aesthetic effect of biomimesis in building formation
KADİM YORULMAZEL
Yüksek Lisans
Türkçe
2020
MimarlıkTrakya ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ HATİCE KIRAN ÇAKIR
- A spatial conception based on walking: Critical walk
Yürümeye dayalı mekânsal bir kavrayış: Eleştirel yürüyüş
NİLSU ALTUNOK
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. PELİN DURSUN ÇEBİ
- Türk resminde geometrik ve soyut değerlerin mimari ve kentsel imgelere uyarlanması
Adaptation of geometrical and abstract values into architectural and urban images in Turkish painting
BEYDA ÇETİN
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
Güzel SanatlarTrakya ÜniversitesiGüzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM DİNÇELİ
- Sürdürülebilirlik bağlamında sosyo-kültürel etkenler açısından Antakya konutlarının mekansal analizi
The spatial analysis of Antakya houses in terms of socio-cultural facts in the context of sustainability
HÜDA YOLDAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2014
Mimarlıkİstanbul Kültür ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SEVİNÇ ERTÜRK