Geri Dön

Kelam ve tasavvuf açısından marifetullah

Knowledhe of god in terms of theology and mysticism

  1. Tez No: 459847
  2. Yazar: MEHMET ŞAŞA
  3. Danışmanlar: PROF. DR. SİNAN ÖGE
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Din, Religion
  6. Anahtar Kelimeler: Kelam, Tasavvuf, Marifetullah, Ġlim, Marifet, Theology, Sûfizm, Knowledge of God, Information, Knowledge
  7. Yıl: 2017
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Atatürk Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Kelam Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 412

Özet

İslâm düşüncesinin önemli disiplinlerinden olan kelam ve tasavvufta Allah'a iman meselesi ele alındığı gibi, marifetullah konusu da detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu çerçevede Allah'ın bilinip bilinmeyeceği, biliniyorsa hangi açılardan bilinebileceği, bilinemiyorsa hangi yönüyle bilinemeyeceği gibi birtakım surulara cevaplar aranmıştır. İşte bu çalışmada ilk önce her iki disiplinin marifetullah meselesi hakkındaki yaklaşımı ayrı ayrı ortaya konulmuş ve her iki ilim dalının konu ile ilgili yaklaşımları metodolojik, terminolojik ve çıkarımsal açısından karşılaştırılmıştır. Bu bağlamda metotları açısından bakıldığında, her iki disiplinin bilgi kaynakları arasında ortak paydalar olduğu gibi ayrıştıkları hatta birbirinin tam zıddı söylemlerde bulundukları görülmüştür. Nitekim her ikisi de bilgi kaynağı olarak akıl, haber ve beş duyuyu kabul ederken, kelam, keşf ve ilhamın objektif ve bağlayıcı bir delil olamayacağını şiddetle savunmuş; tasavvuf ise keşf ve ilhamın temel bir bilgi kaynağı olacağını kabul etmiştir. Bununla beraber kelam ilmi, marifetullah meselesini epistemolojik bir problem olarak görmüş ve daha çok, akli ve mantıkî bir zeminde yani nazarî boyutuyla tartışmaya çalışmıştır. Bu yönden konuyu, Allah'ın zatı açısından bilinemeyeceği, varlığı, birliği, sıfatları ve fiilleri açısından da bilinebileceğini sadece teorik olarak ele almıştır. Yani meselenin pratik/amelî yönünü, marifetullahın gereğinin ne olacağını pek konu edinmemiş, bunu diğer ilim alanlarına havale etmiştir. Tasavvuf ise konuya epistemolojik açıdan yaklaşmaktan ziyade, marifetullahı esas gaye olarak ele almaya özen göstermiştir. Diğer bir ifadeyle tasavvuf, meseleyi teorik düzlemde ele almaktan ziyade, konunun amelî yönüne yani marifetullahın gereğine, hayattaki yansımasına, amelin marifetullaha, marifetullahın da amele etkisine dikkatleri çekmiştir. Terminolojileri açısından ele alındığında da her iki disiplin ortak terimler kullandıkları gibi farklı kavramlar da kullanmışlardır. Ancak şu var ki kelam bilgi nazariyesinde“ilim”merkezli; tasavvuf ise“marifet”merkezli bir terminoloji kullanmaya özen göstermiştir. Diğer bir ifadeyle kelam ilmi, terminolojisini akıl endeksli oluşturmaya özen gösterirken; tasavvuf, kalp merkezli bir literatür kullanmaya gayret sarfetmiştir. Dolayısıyla kelam terminolojisinde objektif ve nesnelliğin hâkim olduğu akıl, duyular, mütevatir haber, yakîn, ilim gibi kavramlar yoğunlukta iken; tasavvufta sübjektifliğin ve öznelliğin ağır bastığı kalp, keşf, ilham, müşâhede, marifet, irfan gibi terimler yoğunluktadır. Vardıkları sonuçlar açısından da her iki ilim de Allah'ın zatı açısından bilinemeyeceğini, ancak ulûhiyeti yani varlığı, birliği, sıfatları ve fiilleri yönünden bilinebilineceği sonucuna varmıştır. Bununla beraber her iki disiplinin, marifetullahın sorumluluk kaynağının ne olacağı konusunda aynı tavrı sergilemedikleri görülür. Hatta kelamcılar arasında bile ortak bir paydadan söz edilemez. Bu çerçevede Mutezile ve Maturîdîlerin çoğu marifetullahın aklen vâcip olacağını kabul etmek suretiyle onu aklî bir yükümlülük olarak görmüşlerdir. Eş'arîlerin neredeyse tamamı ve sûfilerin tamamı marifetullahın ancak şeriatle vâcip olacağını ileri sürmek suretiyle onu şer'î bir sorumluluk olarak kabul etmişlerdir. Varılan bu farklı sonuçlara göre kendisine ilahî mesaj ulaşmadığı için Allah'ı bilmeyenlerin ahiretteki durumunun ne olacağı sorusuna verilecek cevap da değişkenlik arz etmiştir. Bu çerçevede marifetullahı aklî bir sorumluluk olarak görenler, bu kimsenin uhrevî azaba müstehak olduğunu; şer'î bir yükümlülük görenler ise uhrevî azabın söz konusu olmayacağını ileri sürmüşlerdir.

Özet (Çeviri)

As important disciplines of Islamic thought, Theology and Sûfism have discussed both believe in God and knowledge of God in detail. In this respect, some answers have been sought whether which aspects Allah can be known in, or not. In the current study, first of all, the approaches of both disciplines regarding to knowledge of God have been addressed separately. After that, the approaches have been compared in terms of methodology, terminology, and inference. From the point of methodology, these two disciplines have both common grounds and opposite discourses with respect to their knowledge sources. So, both accept wisdom, information, and the five senses. Additionally, on one hand, Theology remarkably emphasizes that intuition and inspration would not be an objective and obligatory evidence, on the other hand, Sûfism clearly agrees intuition and inspration as a fundamental knowledge source. Besides that, Theology sees knowledge of God issue as an epistemological problem, and discusses knowledge of God with a rational and logical base in terms of its theory aspect. Accordingly, theology just addresses that Allah cannot be known in the sense of his entity; however, he can be known in terms of his existence, oneness, characteristics and actions. In other words, it does not discuss the practical side of the issue and the essentiality of knowledge of God by leaving it to other scientific fields. Conversely, without an epistemological approach to knowledge of God, Sûfism employs it as a main purpose and issue. Consequently, rather than assessing it in a theoretical base, Sûfism points out knowledge of God based on its practical side, essentiality, impact on life, and the interplay between action and knowledge of God. As they have utilized mutual concepts with regard to the terminology, they also have used different ones. Nonetheless, Theology has considered a knowledge based theory and terminology while Sûfism has employed knowledge of God based one. In other words, Theology has aimed to organize a wisdom-based terminology, whereas Sûfism has made effort to use a hearth-based one. So, Theology terminology has had objective concepts, such as wisdom, senses, muteeatir (successive) information, certitude, information. On the contrary, Sûfism terminology has had subjective concepts, such as hearth, intuition, inspration, spiritual observation, knowledge, lore. With respect the results that these two disciplines have, they concluded that Allah cannot be known in the sense of his entity; however, he can be known in terms of his existence, oneness, characteristics and actions. Additionally, they have different approaches regarding to what the responsibility source of knowledge of God is. Moreover, there has not been a mutual ground among theologians. In this sense, most of the scholars who are Mutezile and Mâturîdî have seen knowledge of God as a rational responsibility by agreeing that knowledge of God is rationally obligatory. Almost all Eş'arî and all sûfies have agreed knowledge of God as a shari'a responsibility by asserting that knowledge of God would be merely obligatory with Shariah. According to these different results that the scholars have, the consequence of human beings, who do not know Allah as the divine message does not reach them, has varied. In this respect, scholars who see knowledge of God as a rational responsibility have suggested that human beings who do not know Allah will have perdition whereas scholars who see knowledge of God as a shari'a responsibility have claimed that human beings who do not know Allah will have perdition.

Benzer Tezler

  1. Gazâlî'de isbât-ı vâcib

    Isbat al-wajib in Ghazali

    MUHAMMED MURAT GÜNDÜZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    DinOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ RIZA KORKMAZGÖZ

  2. Kelam ve tasavvuf açısından tevessül

    Başlık çevirisi yok

    ALİ ATAÇ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1993

    DinMarmara Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BEKİR TOPALOĞLU

  3. Kelâmcıların sûfîleri ulûhiyyet hususunda eleştirileri

    The critisizm of the theologians about the divinity to the sufis

    RABİA SEDA KARALAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    DinBursa Uludağ Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TEVFİK YÜCEDOĞRU

  4. Ömer Nesefî'nin et-Teysîr adlı tefsirinde Tevbe sûresinin tahkîk ve değerlendirmesi (126b-162a varaklar arası)

    The edition and evaluation of Tevbe chapter in commentary of Omar Nasafi (126b-162a between waraqs)

    GÜLSÜM ÇEVİK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    DinDokuz Eylül Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SEYFULLAH EFE

  5. Ömer Nesefi'nin Yusuf sûresi tefsirinin tahkik ve değerlendirilmesi

    Edition and evaluation of the interpretation of chapter Yusuf in commentary of Ömar Nesefî

    EMEL ASLAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    DinDokuz Eylül Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SEYFULLAH EFE