Geri Dön

Tanzimat'tan Cumhuriyet'e resim ve edebiyatta paylaşılan ortak dil

The common language of painting and literature from reform to Republic

  1. Tez No: 469393
  2. Yazar: İNCİ AYDIN ÇOLAK
  3. Danışmanlar: PROF. DR. NİLÜFER ÖNDİN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Sanat Tarihi, Art History
  6. Anahtar Kelimeler: Sanat, resim, edebiyat, disiplinlerarasılık, art, painting, literature, interdisciplinary
  7. Yıl: 2017
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Batı Sanatı ve Çağdaş Sanat Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 509

Özet

Genel olarak sanat, özelde resim ve edebiyat toplumsal değişim ve dönüşümlerden etkilenir. Sanat ve türlerindeki değişim ve dönüşüm, toplumsal değişim ve dönüşümü etkiler ve ona katılır. Karşılıklı bir etkileşim içindedirler. Genel durum ve sanat arasında görülen bu etkileşimin benzerini sanatın kendi alt türleri arasında da görebiliriz. Başka deyişle ekonomik, toplumsal, siyasal, hukuksal dönüşümler sanatı etkiler, belirli oranlarda biçimlendirirken; sanat da bir yandan resim de edebiyatı etkiler. Bu etkileşim kendini kimi sanat yapıtlarında somutlaştırır. genel kültürel yapıyı etkiler ve değiştirir. Benzer bir ilişki resim ve edebiyat türleri arasında kurulabilir. Edebiyat türleri çeşitlenirken bunun resmi etkilediği düşünülebilir. Tezimiz; bu etkileşimin, meydana getirilen ürünlerin ve bireysel/toplumsal sorunsalların edebiyat ve resim diliyle dışavurumunda paylaşılan ortak dilin izini sürmeyi amaçlamaktadır. 1850- 1970 tarih aralığını, derin toplumsal dönüşümlerin yaşandığı dört döneme ayırarak tezimiz süresince izleyeceğimiz rotayı belirledik. Bunlar: Tanzimat Dönemi, Meşrutiyet Dönemi, Milli Mücadele Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi'dir. İlk iki dönemde İstanbul, son iki dönemde İstanbul ve Ankara sanatçıların yaşadıkları ve etkileştikleri merkezdir. Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyılda resmi politikası olan Batılılaşma, Tanzimat resmi ve edebiyatında sıkça karşımıza çıkan bir etkendir.. Batılı türler olan roman ve öykünün edebiyatımıza; perspektifli resmin sanat yaşamımıza eş zamanlı girişi beraberinde pek çok acemiliği getirmiştir. Yazar ve ressamlar eserlerinde alafranga giyim, mesire yerleri, Batılı dekorasyon gibi konulara yer vermişlerdir. Resimde manzaralar insansız ve donuk; romandaysa eserin organik bütünlüğünden kopuk bir tekillik içindedir. Karakterle manzara betimi arasında kurulan ilişki zayıftır. İlk figür ressamımız sayılan Osman Hamdi Bey'in figürleri donuk ve soluksuzdur. Ressam öyle istedi diye oradadır. Üstündeki giysiler, verdiği poz da, ressamın ona yakıştırdığı kostüm ve davranışlardır. Resimdeki bu donuk mankenler, romanda kukla karakterlere dönüşerek Namık Kemal ve Ahmet Midhat Efendi'nin eserlerinde karşımıza çıkar. İntibah romanının en sürükleyici karakteri olan Mahpeyker'i yalnızca ahlak dersi vermek (kötü kadını cezalandırmak) için romanın sonunda öldüren Namık Kemal'in iradesi romanın akışını bıçak gibi kesmiştir. Bunun yanı sıra Tanzimat döneminin en çok roman yazan kişisi Ahmet Midhat Efendi'nin tüm çizdiği karakterler kendisidir ve yararlı bulduğu ansiklopedik bilgileri halka aktarmak görevini kendine yüklemiştir. Meşrutiyet edebiyatı, şiirde sembollere başvuran Fransız parnasyenlerini örnek alırken, Fransa'dan empresyonist esintileri ülkelerine taşıyan 1914 kuşağı ile ilşki kurmak doğru olur. Özellikle bu kuşağın ressamlarından Avni Lİfij'in sembolik resimleri, Fecr-i Âti edebiyatının temsilcilerinden Ahmet Haşim'in şiirleriyle örtüşür. Bu dönemde hem resim hem edebiyat alanında başlangıçtaki acemilikler atılmış ve her iki sanat dalında da içsel sorunlara dönülmüştür. Empresyonist etkili resimlerde ışık, hava etkisiyle form dağılmış; günlük yaşam sahneleri konu edinilerek fotoğrafik gerçeklikten uzaklaşılmıştır. Bu dönem roman ve öykülerinde farklı kurgular oluşturma çabasına girilmiştir. Yakup Kadri Karaosmanığlu'nun Panorama adlı romanı epik tarzda kaleme alınmıştır. Milli Mücadele dönemi tüm sanatçıların ortak bir ülkü çevresinde toplandığı, geçmişin eğitim sistemi ve kurumlarının eleştirildiği, yeninin kurulmasında gerekecek özverinin altının çizildiği bir dönemdir. Amaç halkı bilinçlendirmek olduğundan resimde ve edebiyatda yalınlaştırmaya gidilmiştir. Bunun yanı sıra roman ve öyküde çizilen ideal tipler yeni kurulacak cumhuriyeti muştularken, resimde kullanılan anıtsal formlar, idealize edilen bir savaşın izdüşümüdür. Vurgulanan kavramalar emek, fedakarlık ve özveridir. Resim ve edebiyat arasındaki ilişkinin en yoğun yaşandığı dönem Cumhuriyet yıllarıdır. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte devrimlerin idealize edildiği resim ve romanların yanı sıra, Kurtuluş Savaşı Mücadelesinin övgüyle betimlendiği eserler de vardır. Cumhuriyet'in bu ilk yıllarında karşımıza çıkan konu birliği 1940'lardan sonra yerini yükselişe geçen toplumcu gerçekçiliğe bırakacaktır. Devrimlerle yükselen burjuvazi ve ezilen halk arasında çatışma sanatçıları ister istemez bu konuları işlemeye itecektir. Çocuk işçiler, yoksul köylü, kentin keşmekeşi hem edebiyat hem de resim alanında ele alınan konular arasındadır. Toplumun ötekileri olarak nitelenebilecek ayakkabıcılar, küfeciler, yaşlılar, dilenciler tek başlarına birer değer olarak ele alınmış, sanatçılar toplumsal sorunlara duyarlılığını ortaya koymuştur. Yalnızca insanı değil, hayvanı da kendi değerleriyle ele alan öyküler ve resimler Cumhuriyet Döneminde karşımıza çıkan başka bir tema olup, kimi zaman insanlara ait dünyanın çirkinliğini ve vahşetini anlatan birer simgeye dönüşür.

Özet (Çeviri)

Art in general; painting and literature in particular, is influenced by social change and transformation. The change and transformation in art forms influence and participate in social change and transformation. They are in a mutual interaction. The similarity of this interaction between the general situation and art itself, could be seen among its subspecies as well. In other words, economic, social, political, legal transformations affect and shape the art at certain rates; while art influences the painting and literature on the one hand. This interaction embodies itself in some artworks. It affects and changes the general cultural structure. A similar relationship can be established between types of painting and writing. It can be considered that literature varies while affecting painting. Our thesis intends to trace this interaction, and the common language shared in the expression of the individual / social problems. We set the course by dividing the period between 1850-1970 into four turns where social transformations were experienced. These are, Tanzimat Period, Constitutional Period, National Struggle Period and Republic Period. The center of interaction for artists was Istanbul in the first two periods. In the last two periods it was Istanbul and Ankara. Westernization, which was the official policy of the Ottoman State in the 19th century, is an influence that we often see in the painting and literature of the Tanzimat Period. The simultaneous entry of novel and story writing into our literature, and the perspective painting into art (which are both western forms) has brought ineptitude in tow. Writers and painters have included subjects such as alafranga clothing, recreation places, western decoration in their works. The scenes in their paintings were unmanned and frozen; in the novels, there was a singularity that was separate from the organic integrity of the work. The relationship between characters and landscape was weak. The figures of Osman Hamdi Bey (who is considered the first figure artist) were dull and breathless. They were there just because the painter wanted so. The clothes on them, the poses they give were all in the way the artist painted them. These dull mannequins in the painting turn into puppet characters in Namık Kemal and Ahmet Midhat Efendi's novels. Namik Kemal's will (who killed Mahpeyker, the most immersive character of the adaptive novel only to teach morality (to punish the evil woman) cuts the flow of the novel like a knife. Besides, all the characters drawn by Ahmet Midhat Efendi, the writer who wrote most of the Tanzimat period novels, were autobiographical and they had the purpose of transferring useful encyclopedic information to the public. While the constitutional literature was taking the notice of the French parnassians example (who applied symbols in poems); therefore, it would be correct to establish a relationship with the 1914 generation that carries the French influence to their country. Among the painters of this generation, especially the symbolic paintings of Avni Lifij overlaps with the poems of Ahmet Hashim, one of the representatives of the Fecr-i Âti writing. Rawness that felt at the beginning of this period, in both literatur and painting, leaves its place to focusing on inherent matters. The paintings under the influence of impressionism, the light and air were scattered; photographic reality was kept away by staging daily life matters. The erge was to create different types of fiction in this period. Yakup Kadri Karaosmanığlu's novel Panorama was written in an epic style. The period of National Struggle is a period in which all artists are gathered around a common ideology, the past education system and institutions are criticized, and the sacrifice required for the establishment of the new is underlined. Since the aim was to raise awareness, the painting and writing were simplified. In addition, the ideal types depicted in novels and stories mirror the newly formed republic; while the monumental forms used in the paintings are the projections of an idealized war. Emphasized concepts are labor, sacrifice and self-sacrifice. The most intense period of the relationship between painting and literature is the years of the Republic. Along with the declaration of the Republic, besides the paintings and novels in which the revolutions are idealized, there are also pieces of art that are described with praise of the Independence War. The subject united in the first years of the Republic, leaves its place to socialist realism after the 1940s. Conflict between the bourgeoisie and the oppressed population, urged the artist to process these issues. Child workers, poor peasants, city rush were all among the main subject in both writing and in literature. Shoemakers, porters, elders and beggars who can be described as the allegiance of society were considered as values and the artists expressed their sensitivity to social problems. Stories and painting that deal with animals was another theme that emerged during the Republican Period. Sometimes it turned into a symbol that tells about the ugliness and brutality of people's world.

Benzer Tezler

  1. 1914'lerden 1940'lara Türk resim ve romanında gerçekçilik

    The realism in the Turkish painting and novel from 1914?s to 1940?s

    HATİCE BİLEN BUĞRA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Güzel SanatlarMarmara Üniversitesi

    Türk Sanatı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SELÇUK MÜLAYİM

  2. Tanzimat'tan Cumhuriyet'e değişen paradigmada metafizik farklılık: Abdülhak Hâmid Tarhan

    Metaphysical differences in the changing paradigms from the Tanzimat to the Republican Era: Abdulhak Hamid Tarhan

    KENAN MERMER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    DinAnkara Üniversitesi

    Türk Edebiyatı Bölümü

    DOÇ. DR. ZÜLFİKAR GÜNGÖR

  3. Türk siyasi düşünce hayatında Ahmet Hamdi Tanpınar ve romanlarına bakış

    A review on Ahmet Hamdi Tanpınar and his novels in Turkish political thought life

    ELİF TÜRKİSLAMOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    TarihAnkara Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NEŞE ÖZDEN

  4. Bir edebiyat dergisi olarak Büyük Doğu

    Büyük Doğu (The great east) as a literary journal

    ŞULE ÇETİN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Türk Dili ve Edebiyatıİstanbul Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİ ŞÜKRÜ ÇORUK

  5. Türk romanında çalışan kadın tipleri -Tanzimattan Cumhuriyete kadar-

    Başlık çevirisi yok

    SEMA UĞURCAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1983

    Türk Dili ve Edebiyatıİstanbul Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. MEHMET KAPLAN