Molecular and physiological investigation of longevity in yeast
Maya hücrelerinde uzun yaşamın moleküler ve fizyolojik yönden incelenmesi
- Tez No: 496432
- Danışmanlar: PROF. DR. ZEYNEP PETEK ÇAKAR
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Biyoteknoloji, Genetik, Mikrobiyoloji, Biotechnology, Genetics, Microbiology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2017
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Moleküler Biyoloji-Genetik ve Biyoteknoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 148
Özet
Dünya popülasyonu, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde, doğum ve ölüm oranlarındaki azalmadan dolayı, görece olarak yaşlanmaktadır. Bu durum büyük bir sorun oluşturmaktadır. Zamanla hücrelerin fizyolojik fonksiyonlarında gerçekleşen kayıplar nedeniyle yaşlanma; Alzheimer, Parkinson, diyabet, kanser ve kardiyovasküler hastalıklar gibi bazı ciddi hastalıklar için bir risk faktörüdür. Son yıllarda araştırmacılar, artan sosyoekonomik kaygılardan dolayı bu sorun üzerine odaklanmaktadırlar. Bu çalışmalardaki amaç, hücresel yaşlanma sürecinin anlaşılması ve sağlıklı bir yaşam sağlanmasıdır. Yaşlanma araştırmalarında Saccharomyces cerevisiae mayası, Drosophila melanogaster sineği, Caenorhabditis elegans kurdu, kemirgenler ve primatlar model organizma olarak kullanılmaktadır. S. cerevisiae mayası tek hücreli ökaryotik bir mikroorganizmadır ve eski zamanlardan beri; ekmek, şarap ve bira yapımı gibi endüstriyel alanlarda kullanılmaktadır. S. cerevisiae, genetik ve moleküler biyolojik araştırmalarda pahalı ve özel besiyerlerine ve de kültür koşullarına gerek duymadığı için bir ökaryotik model organizma olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. S. cerevisiae mayası yaşlanma çalışmalarında; yaşam süresinin kısalığı, genom dizi verileri, memeli hücrelerine benzerliği ve mevcut olan kapsamlı moleküler araç ve tekniklerinden dolayı yaygın olarak tercih edilen bir model organizmadır. Yaşlanma çalışmaları, S. cerevisiae'da kronolojik yaşam süresi ve replikatif yaşam süresinin incelenmesiyle iki yönden yürütülebilir. Replikatif yaşam süresi, S. cerevisiae hücrelerinin asimetrik bölünme geçirmesinden dolayı geliştirilmiştir. Bu yöntemde, yavru hücre mitoz bölünme sonrasında bir mikromanipülatör kullanılarak anne hücreden ayrılır ve bu işlem, anne hücre bölünmesini durduruncaya kadar sürdürülür. Mitozun sonunda bir anne hücrenin meydana getirdiği tomurcukların (bud) sayısı tespit edilir ve bu yavru hücrelerin (tomurcuk) sayısı, S. cerevisiae'nın replikatif yaşam süresidir. Kronolojik yaşam süresi ise, hücre üremesinin durağan evresindeki bölünmeyen hücrelerin hayatta kaldığı zamanın uzunluğudur. Bu yöntemde hücre canlılığı, üremenin durağan evresinin başlangıcında katı besiyerinde canlı hücre sayımı ile belirlenir. Bundan sonra, durağan evredeki bölünmesini durdurmuş (G0) hücrelerin canlılığı izlenir. Kronolojik yaşam süresi yöntemi; (i) durağan evredeki maya hücrelerindeki hasarın zamanla artması, (ii) durağan evredeki hücrelerin hücre döngüsünden çıkmaları (G0) ve (iii) bu hücrelerin enerjilerini mitokondriden sağlamaları nedeniyle, yüksek ökaryotik organizmaların bölünmeyen hücrelerinin (örn. nöronlar) yaşlanmasını çalışmak için de uygun bir model olarak kabul edilir. Uzun yaşayan S. cerevisiae, C. elegans ve Drosophila mutantları hücresel yaşlanmanın mekanizmalarının anlaşılmasında büyük bir role sahiptir. Burada ilk olarak uzun ömürlü mutant suşlar elde edildiğinden ve sonrasında; bunun moleküler temellerinin anlaşılması için detaylı incelemeler yapıldığından bu çalışmalar benzer yaklaşımlar sergilerler. Bu stratejiler, tersine metabolik mühendislik yaklaşımına da benzerlikler göstermektedir. Tersine metabolik mühendislik yaklaşımında ilk olarak istenilen fenotip elde edilir, sonra da bu fenotipin genetik mekanizmaları tespit edilir. Bu yaklaşım karmaşık bir genetiğe sahip, istenilen mikrobiyal fenotipleri elde etmek için çok güçlü bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımdan, kronolojik olarak uzun ömürlü maya eldesi için henüz yararlanılmamıştır. Bu çalışmada, tersine metabolik mühendislik yaklaşımı, kronolojik açıdan uzun ömürlü S. cerevisiae eldesi için kullanıldı. Ayrıca, model organizmalar kullanılarak yapılan literatürdeki yaşlanma çalışmaları, strese direnç ve uzun yaşam arasında yakın bir ilişki olduğunu gösterdiğinden, bu çalışmada; daha önce elde edilmiş olan strese dirençli S. cerevisiae mutantlarının kronolojik yaşam süreleri de ayrıca araştırıldı. Tersine metabolik mühendislik yaklaşımıyla kronolojik olarak uzun ömürlü bir maya mutantı elde etmek için ilk olarak; etil metan sülfonat ile mutajenez yapılarak, başlangıç popülasyonunun genetik çeşitliliği artırıldı. Kalori kısıtlamasının yaşam süresini uzattığı bilindiği için, başlangıç mutant popülasyonunun ardışık olarak kesikli kültürleri, gittikçe düzeyi arttırılan kalori kısıtlamasıyla yapıldı. Bu ardışık kesikli kültürler süresince, besiyerinin glikoz konsantrasyonu, % 0.5'ten % 0.02'ye düşürüldü. Son kesikli kültürde, mutant popülasyonun büyüme oranları %10'a düştüğü için; seleksiyon işlemi sonlandırıldı. Bundan sonra mutant bireyler rastgele bir şekilde bu son popülasyondan seçildi. Yarı-kantitatif ve kantitatif kronolojik yaşam süresini tespit etme yöntemleri bu seçilen mutant bireylere uygulandı. Daha sonraki moleküler ve fizyolojik çalışmalar için, mutant bireyler içinde kronolojik olarak hayatta kalımı en yüksek olan mutant (SRM11 olarak adlandırılan) seçildi. Katı besiyerinde canlı hücreleri sayma üzerine dayalı kantitatif kronolojik yaşam süresi tespit yöntemi; çok sayıda suşun ya da çok fazla koşulun test edildiği geniş ölçekli çalışmalar için, inkübasyon sırasında çok fazla sayıda pleyt ve kültür kabına gerek duyulması sebebiyle oldukça yorucu ve zahmetli bir yöntemdir. Bu nedenle bu çalışmada, mutant suşlarda kronolojik yaşam sürelerinin ön tespiti için yarı-kantitatif yöntem kullanıldı. Bu yönteme, yoğunlukları önemli derecede farklı olan kültürlerin kronolojik yaşam sürelerinin daha gerçekçi bir şekilde tespiti için kültür yoğunluklarını eşitleme adımı eklendi. Bu yarı-kantitatif yöntemin devamında, öne çıkan mutantların kronolojik yaşam sürelerinin analizi kantitatif yöntem ile de yapıldı. Bu süreç, başarılı bir şekilde uygulandı ve bir çok suş ve koşulda, kronolojik yönden uzun yaşayan fenotipler doğru bir şekilde belirlendi. Mutant SRM11'in üreme özellikleri, biyokütle ve fizyolojik üreme analizleriyle araştırıldı. Bu deneylerdeki amaç, üreme fizyolojisi yönünden bir kayıp (trade-off) meydana gelip gelmediğinin tespitini yapmaktı. Analiz sonuçları, mutant SRM11'in hem kalorisi kısıtlanan besiyerinde (% 0.5 glikoz) hem de standart besiyerinde (% 2 glikoz) üreme özelliği yönünden bir kaybının olmadığını gösterdi. Bu çalışmada, besiyeri glikoz konsantrasyonunun %75 oranında düşürülmesi (%2'den %0.5'e) maya suşlarında, besiyerinde glikoz kullanılıyor olduğu zamanki büyüme oranlarını etkilemedi. Yüksek basınçlı likit kromatografi (HPLC) analizi, uzun ömürlü mutant SRM11 ve referans suşun metabolik profillerini incelemek için kullanıldı. Bu amaçla kültür örneklerinin glikoz, etanol, gliserol ve asetat konsantrasyonları, HPLC analizleri ile izlendi. Referans suş ve mutant SRM11 arasında glikoz tüketimi açısından önemli bir fark gözlenmemesine rağmen, fermentatif metabolitlerin üretiminde önemli bir fark gözlendi. Mutant SRM11 standart glikozlu besiyerinde (% 2) düşük miktarda etanol, gliserol ve asetat üretti. Bu bulgu, mutant SRM11'in metabolizmasında solunuma yönelişini ve de solunuma dayalı metabolizmanın, kronolojik yönden uzun yaşamla ilişikili olduğunu göstermektedir. % 0.5 glikoz besiyerinde, referans suş ve mutant SRM11' in kültürlerinde az miktarda etanol ve gliserol üretimi gözlendi. Bu durum; %0.5 glikoz konsantrasyonunda fermentasyonun sınırlı olduğunu göstermektedir. Model organizmalardaki yaşlanma çalışmaları, stres direnci ile uzun yaşam arasında yakın bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, uzun ömürlü mutant SRM11'de, strese direnç analizi, yarı-kantitatif damlatma yöntemi (spot assay) kullanılarak uygulandı. Sonuçlar mutant SRM11'in bakır stresine yüksek düzeyde dirençli olduğunu gösterdi. SRM11, ayrıca gümüş, feniletanol, etanol ve borik asit streslerine de direnç gösterdi. Bu sonuçlar, bu stres türlerinin kronolojik yönden uzun yaşamla ilişkili olabileceğini göstermektedir. Mayada kronolojik yönden uzun yaşamın moleküler mekanizmalarını anlamak için DNA mikrodizi teknolojisi kullanılarak, uzun ömürlü mutant SRM11'in tüm genom transkriptomu analiz edildi. DNA mikrodizi analiz sonuçları, referans suşla karşılaştırıldığında, uzun yaşayan mutant SRM11'de iki-kat ve üstü 769 açık okuma bölgesi (ORF)'nin ifadesinin arttığını ve 838 açık okuma bölgesinin ifadesinin de azaldığını gösterdi. Gen ifadelerindeki bu değişimi yorumlamak için, Gen Ontoloji (GO) analizi kullanıldı. İfadesi artmış olan genlerin GO analizi, oligosakkarit-karbonhidrat metabolik biyolojik prosesleri ve oksidatif strese yanıt işlevlerinin SRM11'de aktive edildiğini gösterdi. Ayrıca, SRM11'de ifadesi azalan genlerin GO analizi, ribozomal altünite biyogenezi ve ribozomun bileşenlerinin bir araya gelmesi (assembly) ve RNA işleme süreçlerinin baskılandığını gösterdi. Bu sonuçlar, oligosakkarit-karbonhidrat metabolik prosesi ve oksidatif strese yanıt işlevinin artması ve protein sentezinin baskılanmasının, S. cerevisiae mayasında kronolojik yönden uzun yaşamın artırılması ile ilişkili olabileceğini önermektedir. Çeşitli streslere dirençli S. cerevisiae mutantlarının kronolojik yönden yaşam süreleri de yarı-kantitatif ve kantitatif yöntemlerle araştırıldı. Test edilen strese dirençli mutantlar arasında, gümüşe-dirençli, etanole-dirençli, feniletanole-dirençli, oksidatif strese-dirençli mutantlar, uzun ömürlü mutantlar olarak tespit edildi. Oksidatif stres direncinin mayada kronolojik olarak hayatta kalma ile ilişkili olduğu gösterilmişti, fakat; gümüş, etanol, feniletanol streslerine dirence dair bir veri, literatürde mevcut değildi. Bu çalışma, S. cerevisiae mayasında gümüş, etanol ve feniletanole direncin, kronolojik yönden uzun yaşamla ilişkili olabileceğini ilk defa gösterdi. Bu çalışmada ayrıca, stres direnci ve kronolojik yönden uzun yaşam arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla, uzun ömürlü ve strese dirençli mutantların (gümüşe-dirençli, feniletanole-dirençli, etanole-dirençli mutantlar ve uzun ömürlü mutant SRM11) karşılaştırmalı transkriptomik analizleri yapıldı. Karşılaştırmalı transkriptomik analizler, uzun ömürlü ve strese dirençli mutantlarda ortak olarak 17 tane ifadesi azalan ve 48 tane ifadesi artan genin bulunduğunu gösterdi. İfadesi ortak olarak artmış genlerin GO analizi, bunların oligosakkarit-karbonhidrat metabolik prosesleri, enerji ve öncül metabolitlerin oluşumu ile ilgili biyolojik işlevlerde gruplandıklarını gösterdi. İfadesi ortak olarak azalmış genlerin GO analizi ise, ribozomal altbirimlerin oluşumu ve aminoasit taşınımı gibi biyolojik işlevlerin baskılandığını gösterdi. Sonuç olarak bu çalışma; artan solunum metabolizmasının, bakır, gümüş, etanol ve feniletanol streslerine direncin, protein sentezinin baskılanmasının, oligosakkarit ve karbonhidrat metabolik proseslerinin aktive edilmesinin, S. cerevisiae mayasında kronolojik yönden uzun yaşamla ilişkili olabileceğini göstermektedir. Genomik ve proteomik düzeyde yapılacak detaylı analizler, S. cerevisiae'de uzun yaşamın karmaşık moleküler temellerinin anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
Özet (Çeviri)
World population has changed in both developed and developing countries due to low birth and death ratio, resulting in relatively elder populations, which is a major challenge. Aging is a risk factor for several diseases such as Alzheimer, Parkinson, diabetes, cancer and cardiovascular diseases, due to declining cellular physiological functions with time. In recent years, researchers have been focusing on this issue due to the increasing socioeconomic concerns. The purpose is to understand the cellular aging process and to provide healthy lifespan. In aging research, the yeast Saccharomyces cerevisiae, the fruit fly Drosophila melanogaster, the worm Caenorhabditis elegans, rodents and primates have been used as model organisms. The yeast S. cerevisiae is a unicellular eukaryotic microorganism and it has been used in industrial processes such as baking, wine and beer production since ancient times. It has also been commonly used as a eukaryotic model organism in genetic and molecular biological research since it does not need expensive and special media and cultivation conditions. The yeast S. cerevisiae is a commonly preferred model organism in aging studies because of the shortness of its life span, availability of its genome sequence data and extensive molecular tools and techniques, and its similarity to mammalian cells. Aging studies can be performed by two ways in S. cerevisiae: by investigating the replicative life span (RLS) or the chronological lifespan (CLS). RLS has been developed because of the asymmetrical division of S. cerevisiae cells. In the method, after mitosis, the daughter cell is separated from the mother cell by using a micromanipulator, and the procedure is continued until the mother cell stops division. At the end of mitosis, the number of buds one mother cell produced are determined and the number of daughter cells is the RLS of S. cerevisiae. CLS is the length of time where non-dividing stationary phase yeast cells survive. In the method, cell viability at the beginning of the stationary phase of growth is determined by viable cell counting method on solid media. After that, viability of non-dividing cells at the stationary phase is monitored. Since (i) stationary phase cells produce energy from mitochondria, (ii) damage accumulates over time and (iii) cells exit from the cell cycle (G0), CLS method is accepted as a convenient model to study aging of non-dividing cells (e.g., neurons) in higher eukaryotic organisms. Long-lived S. cerevisiae, C. elegans and Drosophila mutants have had a major role for understanding cellular aging mechanism. The studies share a similar approach, since the long-lived mutant strain is obtained first, and then it is investigated in detail to understand its molecular basis. These strategies show similarity to inverse metabolic engineering approach. In inverse metabolic engineering approach, first, the desired phenotype is obtained, and then, its genetic mechanism is identified. This approach is a very powerful strategy to obtain complex desired microbial phenotypes with genetic complexity. So far, the approach has not been used to obtain chronologically long-lived yeast. In the present study, inverse metabolic engineering approach was used to obtain chronologically long-lived S. cerevisiae. Furthermore, since previous aging research with model organisms has shown a close relationship between stress resistance and longevity, in the current study, CLS of previously obtained stress-resistant S. cerevisiae mutants was also investigated. To isolate a chronologically long-lived yeast mutant by using inverse metabolic engineering, first, genetic diversity of the initial population for selection was increased by ethyl methane sulfonate (EMS)-mutagenesis. Successive batch cultivation of the initial mutant population was performed under gradually enhanced caloric restriction, since caloric restriction is known to extend lifespan. During successive batch cultivations, glucose concentration of the medium was decreased from 0.5% to 0.02%. In the last batch cultivation, since growth ratio of the mutant population decreased to 10%, the selection procedure was ended. After that, individual mutants were randomly picked from the last population. Semi-quantitative and quantitative CLS analyses were applied to these individual mutants. A single mutant (called SRM11) that has the highest chronological survival among the other mutants was chosen for further physiological and molecular analysis. Quantitative CLS method based on viable cell counting on solid media is tedious for large studies where multiple strains and multiple conditions are tested, as a high number of plates and flasks is required for incubation. It is also labor-intensive. Therefore, in the present study, the semi-quantitative method was used for preliminary determination of CLS in mutants. A culture density adjustment step was introduced to the semi-quantitative method, for a more reliable evaluation of CLS of cultures at significantly different culture densities. Following the semi-quantitative CLS, quantitative CLS analysis was applied to the prominent mutants. The procedure was applied successfully and correctly determined the chronologically long-lived phenotypes in a wide range of strains and conditions. Growth behavior of the mutant SRM11 was investigated by growth curve and biomass analysis. The purpose of these experiments was to determine whether any trade-off in growth physiology occurred or not. Analysis results showed that there was no trade-off in the growth fitness of the mutant SRM11 in both standard medium (2% YMM) and calorie-restricted medium (0.5% YMM). In this experiment, it was observed that 75% reduction of glucose concentration of the medium (from 2% to 0.5% glucose) did not affect growth ratio of the yeast strains when glucose was utilized. High-Pressure Liquid Chromatography (HPLC) analysis was performed to investigate the metabolic profiles of the long-lived mutant SRM11 and the reference strain. For this purpose, glucose, ethanol, glycerol and acetate concentrations in culture samples were monitored by HPLC analysis. Even though there was no significant difference in glucose consumption between the reference strain and the mutant SRM11, there was a significant difference in the production of fermentative metabolites. The mutant SRM11 produced low amounts of ethanol, glycerol and acetate in standard glucose medium (2% YMM). These findings indicated a respirative shift in the metabolism of the mutant SRM11, showing that respirative metabolism is related to chronological longevity in S. cerevisiae. In 0.5% YMM, a limited ethanol and glycerol production was observed in the cultures of the reference strain and the mutant SRM11, which indicates that at 0.5% glucose concentration, fermentation is limited. Aging studies have shown a close relationship between stress resistance and longevity in model organisms. Therefore, stress resistance analysis of the long-lived mutant SRM11 was performed, using the semi-quantitative spot assay method. The results revealed that the mutant SRM11 highly resisted to copper stress. Also, SRM11 resisted to silver, phenylethanol, ethanol and boric acid stresses, indicating that these stress types may be related with chronological longevity. Whole genome transcriptome of the long-lived mutant SRM11 was analyzed by using DNA microarray technology, to understand the molecular mechanisms of chronological longevity in yeast. DNA microarray analysis results revealed that 769 open reading frames (ORFs) were upregulated, 838 ORFs were downregulated by two-fold and higher in the long-lived SRM11 mutant, compared to the reference strain. For the interpretation of the gene expression change, Gene Ontology (GO) analysis was used. GO analysis of the upregulated genes indicated that oligosaccharide-carbohydrate metabolic biological process and response to oxidative stress were induced in SRM11. Furthermore, GO analysis of the downregulated genes revealed that ribosome subunits biogenesis, ribosome assembly and RNA processing were repressed in SRM11. These results suggest that repression of protein synthesis and activation of oligosaccharide-carbohydrate metabolic processes and response to oxidative stress are associated with the extension of chronological longevity in the yeast S. cerevisiae. CLS of various stress-resistant S. cerevisiae mutants was also investigated by semi-quantitative and quantitative methods. Among the tested stress-resistant mutants, silver-resistant, ethanol-resistant, phenylethanol-resistant, oxidative stress-resistant mutants were determined as long-lived mutants. Resistance to oxidative stress has been shown to be related with chronological survival in yeast, however; resistance to silver, ethanol and phenylethanol stress has not been shown, yet. The present study, for the first time, showed that resistance to silver, ethanol and phenylethanol may be related with chronological longevity in the yeast S. cerevisiae. In the current study, a comparative transcriptomic analysis of the long-lived stress resistant mutants (silver-resistant, phenylethanol-resistant and ethanol-resistant mutant and long-lived mutant SRM11) was also carried out to find a relationship between chronological longevity and stress resistance. The comparative transcriptomic analysis showed that 17 downregulated genes and 48 upregulated genes were overlapping in the long-lived and stress-resistant mutants. GO analysis of the overlapping upregulated genes showed that the upregulated genes were enriched in mostly oligosaccharide and carbohydrate metabolic process and generation of precursor metabolites and energy. GO analysis of the overlapping downregulated genes indicated that ribosomal subunits biogenesis and aminoacid transport biological process were repressed. As a conclusion, the present study suggests that increased respirative metabolism, resistance to copper, silver, ethanol and phenylethanol stress, repression of protein synthesis and induction of oligosaccharide and carbohydrate metabolic processes are associated with chronological longevity in the yeast S. cerevisiae. Further detailed analyses at genomic and proteomic levels will help understand the complex molecular basis of the longevity in S. cerevisiae.
Benzer Tezler
- Nematod caenorhabditis elegans (C. elegans) model organizmasında mTOR inhibitörlerinin rolünün araştırılması
Investigation of the role of mTOR inhibitors in the model organisms of nematod caenorhabditis elegans (C. elegans)
TUĞBA DEMİREL
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Moleküler TıpSivas Cumhuriyet ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ŞEYDA BERK
- The growth of magnesium substituted hydroxyapatite on (Ti,Mg)N thin films and investigation of their potential as hard tissue implant material
Ti,Mg)N ince film yüzeyinde magnezyum katkılı hidroksiapatit büyütülmesi ve sert doku implant malzemesi olarak potansiyellerinin belirlenmesi
SAKİP ÖNDER
Doktora
İngilizce
2013
Biyomühendislikİstanbul Teknik ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. FATMA NEŞE KÖK
DOÇ. DR. KÜRŞAT KAZMANLI
- Kavun gen kaynaklarında kuraklığa tolerans mekanizmasının moleküler ve fizyolojik yöntemlerle araştırılması
Investigation of drought tolerance mechanism in melon genetic resources by molecular and physiological methods
AYŞE TORUN
Doktora
Türkçe
2017
BiyoteknolojiÇukurova ÜniversitesiBahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NEBAHAT SARI
- Konjenital aritmi patogenezinde kardiyomiyosit ve makrofaj etkileşiminin in vitro ve in vivo modellerde araştırılması
Investigation of the interaction between cardiomyocytes and macrophages in the pathogenesis of congenital arrhythmia in in vitro and in vivo models
ARZUHAN BÜYÜKER
Doktora
Türkçe
2022
Allerji ve İmmünolojiİstanbul Medipol ÜniversitesiTıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ESRA ÇAĞAVİ
- Kuraklık stresi altında karnitin' in, ros sinyali ve antioksidan sistem üzerindeki etkisinin araştırılması
Investigation of the effects carnitine on reactive oxygen species signalling and antioxidant system under drought stress
ESRA ÇANCIOĞLU