Kentsel dönüşüm sürecinde üstyapı sebebiyle riskpotansiyeli olan alanların cbs teknolojilerikullanılarak analizi ve modellenmesi
Analysis and modelling of risk potential areas ofsuperstructure by using gis technologies in urbantransformation process
- Tez No: 521381
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ SERDAR SELİM
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2018
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Akdeniz Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 115
Özet
Ülkemiz, milyarlarca yıl önce jeolojik dönemlerde oluşan Asya, Avrupa ve Afrika kıta tabakaların ayrılmasıyla başlayan aktif ve pasif fay hatlarının bulunduğu bölgede ve yeryüzünün en aktif deprem kuşakları içerisinde yer almaktadır. Bu durum çeşitli ölçeklerde ve şiddette yıkıcı depremlere yol açtığından yeni planlanan kentsel alanların imar mevzuatına uygun olarak yapılaşması, afet risklerinin en aza indirilmesi kapsamında önem taşımaktadır. Afet gerçeğinin, mekânın işleyişi sistematiği dolayısıyla kentin mekaniğine karşı öngörülebilir olumsuz etkileri nedeniyle hızlı, etkin ve uygulanabilir çözümlerin üretilmesi gereği kaçınılmazdır. Nitekim ülkemizde tarihsel süreç içerisinde, ülke yönetimi ve kentlerin karar alma süreçlerinde etkin olan otoritelerin bu konuya verdikleri önem daha da artmıştır. 21. yüzyıl içinde ülkemizde birçok yıkıcı deprem meydana gelmiş olup yaşanan bu depremlerin ardından yapı denetimi, afet ve deprem yönetmelikleri mevzuatları geliştirilmeye çalışılmıştır. Yapı statiğine ilişkin, gelişen teknoloji ve yaşanan depremler sonucu ortaya çıkan can ve mal kayıpları, mevcut yönetmeliklerin değiştirilmesine sebep olmuştur. 1940'lı yıllardan bu yana Türkiye'de çok sayıda afet ve deprem yönetmelikleri yayımlanmış ancak yaşanan afetler sonucu oluşan kayıplar nedeniyle bu yönetmeliklerin, döneminde yeterli olmadığı tespit edildiğinden geliştirilmeye yönelik değişiklikler yapılmıştır. Ülkemizde en son 2012 yılında yayınlanan 6306 sayılı“Afet Riskli Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Uygulama Yönetmeliği”konuyu, riskli yapı ve riskli alan olarak temellendirmiş olup risk durumunun bertaraf edilmesi yönünde yasal olarak öncülük yapmaktadır. Bu kapsamda riskli alanların hızlı ve doğru bir şekilde belirlenerek gerekli tedbirlerin alınması önem taşımaktadır. Dolayısıyla, etkin risk analizi yapabilmek üzere coğrafi bilgi sistemleri (CBS) teknolojileri, sorunlara hızlı, doğru ve düşük maliyetle çözüm üretebilme bağlamında sıkça tercih edilmektedir. Bu çalışmada, ilgili yönetmelik esas alınarak, üstyapı sebebiyle risk potansiyeli olan alanlar, coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak belirlenmiş ve modellenmiştir. Çalışmanın ilk aşamasında, pilot bölgeler seçilmiş ve bu bölgelere ilişkin yazılı ve görsel dokümanlar ile hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri kapsamında veri tabanı oluşturulmuştur. Ardından sayısallaştırma işlemleri gerçekleştirilmiş, literatür çalışmaları ve ilgili mevzuatlar esas alınarak risk kriterleri belirlenmiştir. Veri tabanı ii üzerinden analizler gerçekleştirilerek risk grupları ağırlık derecelerine göre sınıflandırılmış ve CBS temelli model oluşturulmuştur. Elde edilen model, mevcut durumda riskli olarak ilan edilen bir alanda uygulanarak doğruluğu analiz edilmiş, arazi gözlemleri ile kontroller gerçekleştirilerek merkezi karar alıcı tüm otoritelere, etkin ve uygulanabilir bir yöntem sunulmuştur. Sonuç olarak, çalışma için seçilen uygulama alanında çok riskli alan 8.49 ha, riskli alan 1.22 ha, az riskli alan 9.51 ha ve minimum riskli alan 6.24 ha olarak ortaya çıkarılmıştır. Buna istinaden çok riskli sınıfında bulunan alanların toplam alanda büyüklüğüne oranı % 33, riskli sınıfında bulunan yapıların oranı % 4, az riskli sınıfında bulunan yapıların oranı % 38, minimum riskli olarak görünen yapıların oranı ise % 25 olarak tespit edilmiştir. Çalışma yöntemi, girdilere bağlı olarak hızlı ve doğru sonuçlar vermesi nedeniyle etkin ve uygulanabilir niteliktedir. Ayrıca farklı alanlarda da uygulanabilir olması, çalışmanın yaygın değerini ön plana çıkarmaktadır. Bu çalışma, başta şehir ve bölge plancıları olmak üzere ilgili tüm yönetim ve uygulama kademesine, özellikle kentsel yerleşimlerde üstyapı sebebiyle risk potansiyeli olan alanların belirlenmesinde yardımcı ve yol gösterici olacağı bir yöntem önermekte ve uygulamaktadır.
Özet (Çeviri)
Our country is located in the active seismic zones of the earth and in the region where active and passive fault lines are started, which began with the separation of the continental layers of Asia, Europe and Africa formed in geological periods billions of years ago. This situation is caused by severe destructive earthquakes on various scales and construction of new planned urban areas in accordance with the zoning legislation is important within the scope of minimizing disaster risks. It is inevitable that fast, effective and feasible solutions should be produced due to the fact that the reality of disaster is the functioning of the space and because of its systematic and foreseeable adverse effects on the space of the city. As a matter of fact, the importance given by the authorities, which are active in the decision making processes of the country and the cities, in this country has increased even more in the historical process. In the 21st century, many destructive earthquakes have occurred in our country and after these earthquakes we have tried to develop legislation on construction supervision, disaster and earthquake regulations. Emerging technologies related to building statics and the resulting earthquakes have resulted in the loss of life and property, which has led to the amendment of existing regulations. Since the 1940s, it published a large number of earthquake disaster and regulations in Turkey, but experienced disasters due to losses incurred as a result of changes to be detected because there is not enough period to develop these rules and regulations. The Law No. 6306 on the Transformation of Disaster Risky Areas published in 2012 in our country is based on risky structure and risky area and pragmatically leads the way to eliminate the risk situation. In this scope, it is important to determine the risky areas quickly and correctly and to take necessary measures. Therefore, geographical information systems (GIS) technologies are frequently preferred in order to be able to produce solutions with rapid, accurate and low cost to make effective risk analysis. In this study, risky areas due to superstructure are determined and modeled by using geographical information systems based on the related regulation. In the first phase of the study, study areas were selected and the written and visual documents related to these areas, as well as aerial photographs and databases of satellite images were created. Then, digitization processes were performed and risk criteria were iv determined based on literature studies and related legislation. By analyzing the data base, risk groups were classified according to their weight grades and a GIS based model was created. The obtained model was applied to an area declared as risky in the current situation and its accuracy was analyzed, and field observations and controls were carried out to present an effective and feasible method to all central authorities. As a result, in the selected pilot region, the very risky area was found to be 8.49 ha, the risky area 1.22 ha, the low risk area 9.51 ha and the minimum risk area 6.24 ha. In this respect, the ratio of the areas in the very risky class to the total area size was found to be 33%, the proportion of the structures in the risky class to 4%, the proportion of the structures in the low risk class to 38%. The working method is effective and applicable because it gives fast and accurate results depending on the inputs. In addition, it can be applied in different areas. This study proposes and implements a method that will help and guide all risk management areas, especially urban and regional planners, in the determination of risk potential areas due to superstructure, especially in urban settlements.
Benzer Tezler
- Parsel bazlı kentsel dönüşüm uygulamalarının kentsel morfoloji bağlamında incelenmesi: Ataevler mahallesi örneği
Examination of plot based urban regeneration practises in terms of urban morphology: The case of Ataevler neighborhood
SELİN KAYA
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Şehircilik ve Bölge PlanlamaYıldız Teknik ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ALİ KILIÇ
- Kentsel dönüşüm sürecinde yıkılan binalardan dolayı ortaya çıkan beton atıklarının granüler yol tabakasında agrega olarak kullanımı
Use of recycled concrete waste from urban transformation process as subbase materials in pavement construction
DÜRDANE YILMAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
İnşaat MühendisliğiAkdeniz Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SEVİL KÖFTECİ
- Makro veriler ve Türkiye ekonomisi çerçevesinde kentsel dönüşüm
Başlık çevirisi yok
HAKAN AKBULUT
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
EkonomiOkan ÜniversitesiGeomatik Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NİHAT ENVER ÜLGER
- Gayrimenkul geliştirme stratejisi olarak mekânın yeniden üretimi: Çanakkale Kepez örneği
Reproduction of space as a real estate development strategy: The case of Çanakkale Kepez
PINAR KOÇ
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Şehircilik ve Bölge PlanlamaÇanakkale Onsekiz Mart ÜniversitesiGayrimenkul Geliştirme Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ İPEK SAKARYA BALKIR
- Mekânsal dijital ikizlere yönelik yapı modeli üretiminde prosedürel modelleme yönteminin tasarımı ve geliştirilmesi
Design and development of procedural modeling method in generating structure models for spatial digital twins
GÜÇLÜ ŞENYURDUSEV
Doktora
Türkçe
2024
Bilim ve Teknolojiİstanbul Teknik ÜniversitesiGeomatik Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AHMET ÖZGÜR DOĞRU