Geri Dön

Transformable architecture design: Office building

Dönüştürülebilir mimari tasarım: Ofis binaları

  1. Tez No: 558738
  2. Yazar: GABRIELA ZEC
  3. Danışmanlar: PROF. DR. BİRGÜL ÇOLAKOĞLU
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Mimari Tasarım Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 162

Özet

Toplum, insanlar, insanlar arası ilişkiler, fiziksel dünya, buluşlar, altyapı, binalar, doğa gibi algılanabilecek birçok katmanda sürekli bir değişim yaşanmaktadır. Birçok yöndeki değişimin ana nedenleri teknik gelişmeler, sosyal eğilimler, ekonomideki büyüme ve nüfustaki artıştır. Bunların, aynı zamanda çevrenin değişmesi için de baskı yapan yaşama ve çalışma biçimini de güçlü bir şekilde etkilediği görülmektedir. Bugün, değişimin hızı, mekanın yeni özellikleri ve mülkiyet geçişi nedenlerinden dolayı mevcut mimarinin alternatiflerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Bu değişiklik, farklı biçimlerde ortaya çıkan yeni gereksinimleri karşılamak için“mevcut binaları değiştirme süreci olarak uyarlamak”şeklinde adlandırılmaktadır. Genellikle istenen uyarlamalar, yeni talepleri daha iyi bir şekilde yerine getirebilecek daha uygun bir ortam yaratma ihtiyacına dayanır. Bu binaların genellikle dönüşüm içinde olduğu söyleniyor olsa da; her şeyden önce, tasarlanırken, dönüştürülebilmeleri düşünülmedi, bu yüzden yeni yüzleşilen faktörlerle zayıf bir uyum içindedirler. Tasarım aşamasında mimarlık statik nesne olarak düşünülmüş ve spesifik bir program için tasarlanmıştı. Bina, kullanımının kısa vadeli tahminleri etrafında özenle tasarlanmıştır. Ancak, toplumun şüphesiz büyük bir değişim döneminden geçmekte olduğu ve mevcut tahminlerin artık kısa vadeli çözümleri desteklemediği ortaya konulmaktadır. Bunun bir sonucu olarak, bize kalan eski uyarlamalar ve sözde dönüşümler yoluyla derecelendirmelerini kaybeden binalar olmaktadır. Bu nedenle çoğu bina strüktürünün değiştirilmesi, iyileştirilmesi veya dönüştürülmesi için kısmen veya tamamen ortadan kaldırılması gerekmektedir. Başarılı dönüştürülebilir binanın zorlukları; mimarlığa, sürekli olan değişimin kendi içinde iletişimini daha iyi hale getirmektedir. Kullanım gereklilikleri ile binanın teknik ömrü arasında bir orantısızlık olduğu için, artan değişim dinamikleri ile sürdürülebilir bina tasarımının temel ilkeleri arasındaki denge bu çalışmada ele alınacaktır. Bu tez, daha başarılı bina adaptasyonlarına bir yaklaşım olarak dönüştürülebilir mimariyi tartışmaktadır. Dönüştürülebilir yapılar; tasarım aşamasından itibaren düşünülerek, inşa edildiğinde kolayca değiştirilebilen, mafsallı bağlantılarla birbirine bağlanmış, zarf ve iç kısımdaki değişiklikler yoluyla kontrollü bir ortamda yeni şekiller, formlar, işlevler veya karakter alan yapılardır. Bu tanım, kendini adapte edilebilirlik ve esneklik kavramlarına göre düzenler ve bunları tasarım özellikleri olarak kabul eder. Bir binanın dönüştürülebilir olma potansiyelini arttırmak, binanın teknik kompozisyonunu anlamaya, kalıcı ve stabil olmaktan, değişken ve esnek olma değişimine ihtiyaç duyar. Bu tür dinamik yapılar; yeniden kullanım, yeniden yapılandırma ve geri dönüşüm için yeni gereksinimler, malzeme ve bileşenlerin geri kazanımına göre mutasyonlara izin verir. Dönüştürülebilir yapıların tasarımı, daha sürdürülebilir inşaat yapmanın bir yolu olarak kabul edilebilir. Çevresel faydalarının yanı sıra, dönüştürülebilir alanlar, bina xxiv kullanıcılarına, yatırım maliyetlerini düşürürken daha kolay ve daha doğru bir şekilde değişim yapma imkanı sunabilir. Mesleklerin çoğunun hızla değişip gelişmesi gerçeğine rağmen, mimarlık endüstrisi geçmişte olduğu gibi günümüzde de tasarımdaki geleneksel yaklaşımlar konusunda durağan olmuştur. Endüstri dallarının çoğu, karşı karşıya kaldıkları koşullar nedeniyle kendilerini geliştirmiş ve optimize etmiştir, ancak mimari alanın zaman içinde durduğu görülmektedir. Bu sorun için öneriler sunmak amacında olan bu çalışmanın genel hedefi, dinamik kullanım değişikliği ile binanın dönüşüm potansiyeli arasındaki uyuşmazlığı yöneten stratejik bir yaklaşım geliştirmektir. Ayrıca, araştırmanın amacı, daha uyumlu bir ortamda sonuçlanan yapıların yüksek dönüşüm potansiyeli için bir tasarım çerçevesi sağlamaktır. Bir binanın dönüşüm potansiyeli, dönüşüm yönlerine, tasarım kriterlerine ve dönüştürülebilir yapılandırmalara dayanmaktır. Dönüşümün kapsamı ve ölçeği üç seviyeye ayrılır; mekansal, sistemler ve eleman dönüşümü. Temel varsayım, yüksek oranda dönüştürülebilir bir yapının yüksek değişim ve parçalara ayrılma potansiyellerine dayandığıdır. Genel olarak bir yapının dönüşümünü sağlamak için bir binayı, büyük ve küçük alt sistemlerden oluşan bir sistem olarak kabul etmek gerekmektedir. Yalnızca binanın en küçük parçaları olan elementleri dönüştürmek mümkün olduğunda binanın mutlak olarak dönüştürülmesi ve uyarlanması mümkün olacaktır. Dönüşüm potansiyeli, binanın esnekliğinin ve sonuçta çevresel verimliliğin bir göstergesidir. Verilerin literatürden toplanması, değiştirilmesi gereken ve başarılı bir şekilde uyarlanan dikkat çekici bina örneklerinin incelenmesi, tasarım vaka çalışmasıyla gösterilen tasarım ilkelerine yönelecek olan sorunun tam olarak anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Tasarım önerisi, literatürden gelen önerileri kabul etmek ve kendisiyle birlikte genişletmektir. Bu vaka çalışması, Hırvatistan'ın Slavonski Brod kentinde olumsuz piyasa koşullarından dolayı on yıllık bir süre içerisinde dört kez değişmesi gereken mevcut bir binaya odaklanıyor. Halen üretim ve showroom alanı olarak hizmet veren bina, yakında aynı firmanın ofis binası olarak değiştirilecektir. Bu yeni ofis binasının tasarımı, vaka analizinin tasarım önerisinde sunulmuş ve dönüştürülebilir mimari vasıtasıyla yapılmıştır. Ardından, bu tasarım önerisinin faydaları, olası çeşitli senaryolara karşı test edilerek ve şantiyede mevcut olan önceki bina ile karşılaştırılarak sorgulanmaktadır. Araştırmanın odağında ofis binaları üzerinde durulmasının sebebi; ofis binalarının, en çok değişime maruz kalan ve gelecekte daha sert bir şekilde değişecek olan mimari programlar olmasıdır. Teknolojinin gelişimi ve yapay zekanın potansiyel yükselişi nedeniyle birçok yeni meslek türü yaygınlaşmaktadır. İnsan yaşamının diğer yönlerindeki değişim ile birlikte olanlar, daha sonra birbirlerinin yerine geçebilecek terimleri kabul edecek çalışma ve yaşam stillerini harmanlayacaktır. Çalışmayı ve yaşamayı destekleyen mimarlık, gelecekte büyük bir dönüşüm sorumluluğuna sahip olacaktır. Geçmişe bakılırsa, yerel mimaride, dönüştürülebilir mimarinin birçok ilkel yolu fark edilebilir. Bir odanın iki, üç veya çok işlevli olarak kullanılması buna bir örnek olarak gösterilebilir. Bugün, tasarımdaki bu dönüştürülebilir yaklaşım büyük ölçüde genişlemekle birlikte çok daha fazla çeşitlilik getirebilir. Teknik gelişmeler ve sosyolojik eğilimler, adaptasyona ihtiyaç duyan statik bir mimarinin önündeki engeller olarak görünse de, bugün teknoloji ve yeni yaşam tarzları yeni tasarım yaklaşımına kolay bir yol olarak benimsenmelidir. Örneğin; teknoloji, tasarım aşamasında çeşitli yazılımlar aracılığıyla ya da daha da ötesinde üretim sürecinde malzeme veya sistemler yoluyla bir destek sağlamaktayken; xxv yeni sosyolojik oluşumlar, inovasyonların benimsenmesi ve kabul edilmesi ile daha esnek bir popülasyon sunmaktadır. Son on veya yirmi yılda yerleşik mimarideki mevcut durum gözlemlerinin yanı sıra dokümante edilmiş literatür aracılığıyla, en çok yapılı mimariyi değiştirmeye ihtiyaç duyulduğu anlaşılıyor. Bu değişim dinamiklerinin daha da güçlü bir şekilde ilerleyeceği genel kanıdır. Bu araştırma ile benzer konuların ele alındığı daha önceki çalışmalar arasındaki temel fark, dikkate alınan hususların ışığında, ofis binası mimarisine ve spesifik mekansal özelliklerine odaklanmasındadır. En önemli fark da, bu çalışmanın kapsamlı teknolojik gelişmeleri, başarılı uyarlamaların gerçekleştirilmesinde ana kaldıraç olarak görmesidir. Bu çalışma, mimari tasarımda ilerisi için gelecek değişikliklerin uyum sağlama mücadelesi olmadan benimsenmesi gereken yeni yaklaşım anlayışını tartışmaktadır.

Özet (Çeviri)

Change is happening in many layers of human's life. It is happening in technology, social trends, way of living, interhuman relations, environment and more. As the people's lives and their behavior changes, the interaction between the person and its usage of the space around changes as well. This phenomenon is pushing the architecture to change as well. Often, due to the conventionally designed architecture, these building adaptations are done in a poor manner which further on results in non- qualitative spaces and a degraded environment. In order to bridge this growing problem, better approach in design needs to take place. This thesis is discussing a transformable architecture as an approach to more successful building adaptations. Transformable building is one with the ability to easily change when it is built, to take on new shapes, forms, functions or character in a controlled environment through the alterations in structure, envelope and interior, connected by articulated joints; and all of which was imagined as to transform while in the design phase. This definition aligns itself with the concept of adaptability and flexibility and considers them as design characteristics. The transformable approach in design in this study is being discussed through architecture generally and at the same time with the focus on the office building type. An office building will be discussed in more detail since it is considered that due to the strong technological developments and changing social trends, it is the one that will be more required to change in the future. The aim of the study is to provide a design framework using the recommendations from literature as well as developed ones. The case study deals with the building situated in Croatia, which is being compared with the design proposal that came out as a result of this research. The benefits of this approach are concluded through the comparison with the existing building and the scenarios of change for the design proposal.

Benzer Tezler

  1. A design process for social network data-driven adaptive architecture

    Sosyal medya verisi güdümlü adaptif mimarlık için bir tasarım süreci

    YASİN KUTAY YÜNCÜLER

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2020

    Bilim ve Teknolojiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Bilişim Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. OZAN ÖNDER ÖZENER

  2. Mimarlıkta bütünleştirici esnek yapı modelinin araştırılması

    Investigation of integrated flexible building model in architecture

    MERVE ULUCAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    MimarlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MERAL ERDOĞAN

  3. Novel design methodologies for transformable doubly-ruled surface structures

    Biçim değiştirebilen çift-eğrilikli çizel yüzey strüktürler için yeni tasarım metodolojileri

    FERAY MADEN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2015

    Mimarlıkİzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. KORAY KORKMAZ

  4. Design of transformable transitional shelters

    Biçim değiştirebilen geçici barınak tasarımları

    MERVE CERRAHOĞLU

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2021

    MimarlıkYaşar Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. FERAY MADEN

  5. Design of novel transformable planar structural linkages with angulated scissor units

    Açılı makas birimleri ile yeni düzlemsel dönüşebilir strüktürel mekanizmaların tasarımı

    MÜJDE YAR

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2016

    Mimarlıkİzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. KORAY KORKMAZ