Geri Dön

İnvaziv enfeksiyonlardan izole edilen çoklu ilaç dirençli asinetobakter suşlarında, direncin moleküler karakterizasyonu, suşlar arası klonal ilişkinin PFGE (Pulse field gel elektrophoresis) ve MLST (Multi locus sequencing typing ) ile karşılaştırılması

Molecular characterization resistance in MDR (Multi drug resistance) acinetobacter strains isolated from invasive infections, comparison of the relationship between strains with karakterizasyonu, suşlar arası klonal ilişkinin PFGE (Pulse field gel elektrophoresis) and MLST (Multi locus sequencing typing )

  1. Tez No: 561761
  2. Yazar: FERİDE AKIŞ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. FATİH KÖKSAL
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Mikrobiyoloji, Microbiology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Çukurova Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 98

Özet

Mortalitesi ve morbiditesinin yüksek olmasının yanı sıra iş gücü kaybı psikolojik ve ekonomik yük oluşturan SHİE'ın etkenleri arasında çoğunlukla yoğun bakım ünitelerinde ÇİD infeksiyon salgınlarıyla karşımıza çıkan ve güncel yayınlarda tüm ilaçlara dirençli suşlarının yayılmaya başladığı düşünülen asinetobakter infeksiyonlarının tedavisinde ve önlenmesinde büyük zorluklar yaşanmaktadır. Son yıllarda artan direncin yayılımının önlenmesinde en önemli strateji surveyans sistemlerinin oluşturulmasıdır. Bu çalışmanın amacı; klinik patoloji oluşturan ÇİD ya da Pan-drug A.baumannii izolatları ile toplum kökenli, poliklinik hasta örneklerinden izole edilen suşlarının direnç mekanizmalarının moleküler karakterinin sorgulanması, suşlar arası klonal ilişkilerin tespiti ve uluslararası izolatlarla karşılaştırılması ve direncin hastane ve toplumda yayılımının araştırılmasıdır. Bu çalışmada; Akdeniz bölgesinde nufüs hareketinin yoğun olduğu iki büyük şehirde bulunan 3. basamak iki ayrı hastaneden 18 ay boyunca, farklı klinik servisler, yoğun bakım üniteleri ve polikliniklerden tedavi hizmeti alan hastalardan alınan örneklerden izole edilen A.baumannii suşunu değerlendirdik. İzolatlar her iki merkezde otomatize sistemlerle tanımlandıktan sonra, merkezimizde de konvansiyonel yöntemler ve blaOXA-51 gen pozitifliğiyle doğruladık. İki merkezden gelen toplam 160 izolatın 3 tanesi blaOXA-51 negatif çıktığı için çalışmaya 157 izolatla devam ettik. İzolatlar arası klonal ilişkiler PFGE yöntemiyle değerlendirilirken, MLST yöntemiyle de uluslarası izolatlarla kıyaslama yaptık. Antibiyotik direncinin moleküler mekanizmalarının tespiti için yapılan PZR bazlı çalışmaların sonucunda; 157 izolatın 139' unun (%88.5) blaOXA-23, 76'sının (%48.4) blaOXA-235,19 unun (%12.1) blaOXA-24 pozitif olduğu, 74(%47.1) ünde blaOXA-23 ve blaOXA-235 birlikte iken blaOXA-24 pozitif olan19 izolatın 1'inde blaOXA-24 ve blaOXA-235 birlikte, 7' sinde blaOXA-23 ve blaOXA-24 ile birlikte ve 8 inde her 3 genin birlikte olduğu tespit ettik. Ayrıca ülkemizde daha önce çalışılmamış blaOXA-235 geninin blaOXA-23 den sonra en yüksek oranda tespit edilen karbepenamaz geni olduğunu bulduk. Ayrıca izolatların 56'sında (%35.7) TEM genini pozitif bulduk. Bunun yanısıra izolatların tamamında adeC geni tespit edilirken, adeB, adeR, adeA, adeS genleri sırasıyla %96.8, %95.5, %90.4 ve %74.5 oranında tespit ettik. Aminoglikozid direnci açısından incelendiğinde, en yüksek oranda (%68.2) armA metilaz geni tespit edilirken, AME genleri içinde en yüksek orana(%49) aph(3)1 in sahip olduğu bulduk. Kolistin direnciyle ilişkili pmrA genini ise %95.5 oranında pozitif tespit ettik. Çalşılan 157 izolatın PFGE analizi sonucunda 79 farklı pulsotip ortaya çıkarken,149 izolat %85 benzerlik seviyesinde 14 farklı PFGE grubunda(A-Y) kümelenirken 8 izolatın tamemen ilişkisiz olduğunu tespit ettik. C grubu (n=43), G grubu (n=27), D grubu (n=21) ana gruplar olduğu C grubunda özellikle yoğun bakım izolatlarının kümelendiğini gördük. İzolatların %94.9 unda tespit edilen klonal ilişki A.baumannii izolatlarının dağılımının büyük farklılıklar oluşturmadığını düşündürdü. Çalışmamızda rastgele seçilen 41 izolata uyguladığımız MLST analizi sonucunda 2 izolat ST718,1 izolat ST158 dizi tipine ait iken kalan 38 izolatın Avrupadaki en yaygın dizi tipi olduğu bilinen ST-2 dizi tipine sahip olduğunu gördük. Bu çalışmanın Türkiye'de A.baumannii infeksiyonlarının tedavisi ve önlenmesi için oluşturulacak politikalara ışık tutacağını düşünmekteyiz. Ülkemizde salgın oluşturan klonlar net bilinmemekteyken bu çalışmayla Avrupada en yaygın olduğu bilinen CC-2 klonunun ülkemizde de en yaygın klon olduğu sonucuna vardık.

Özet (Çeviri)

There are major difficulties in the treatment and prevention of acinetobacter infections, which are among the factors of HCAI (Healthcare associated Infections) that cause high mortality and morbidity as well as loss of labor force, psychological and economic burden. Acinetobacter infections frequently encountered in intensive care units with epidemic outbreaks of MDR and are thought to be spreading with drug resistant strains in all current publications. The most important strategy to prevent the spread of increasing resistance in recent years is the establishment of surveillance systems. The aim of this study is to investigate the molecular characterization of the resistance mechanisms of MDR or Pan-drug A.baumannii isolates and community-acquired strains isolated from polyclinic patient samples, to determine clonal relationships between strains, to compare international isolates and to investigate the spread of resistance in hospital and community. In this study, we evaluated A.baumannii strain isolated from samples collected from patients receiving treatment from different clinical services, intensive care units and outpatient clinics for 18 months from two separate tertiary hospitals in two major cities in the Mediterranean region where population movement was intense. After identification of the isolates by automated systems in both centers, we confirmed them with conventional methods and with blaOXA-51 gene positivity in our center. As 3 of the 160 isolates from two centers were negative for blaOXA-51, we conducted the study with 157 isolates. We evaluated the clonal relationships between isolates by PFGE method and used MLST method for comparisons with international isolates. As a result of PCR-based studies to determine the molecular mechanisms of antibiotic resistance, we detected that from the 157 isolates, 139 (88.5%) were blaOXA-23, 76 (48.4 % )were blaOXA-235, 19 (12.1 %) were blaOXA-24 positive. While in 74 (47.1 %)of them blaOXA-23 and blaOXA-235 were both positive, we found that from 19 blaOXA-24 positive isolates, 1 was both blaOXA-24 and blaOXA-235, 7 were both blaOXA-23 and blaOXA-24 positive and in 8 of them were containing this 3 genes together. Also we found that previously unworked blaOXA-23 gene in our country, was the highest detected carbepenamase gene after blaOXA-23. In addition, we found 56 (35.7%) of the isolates were positive for TEM gene. Also, adeC gene was detected in all isolates, while adeB, adeR, adeA, adeS genes were 96.8 %, 95.5 %, 90.4 % and 74.5 % respectively. When aminoglycoside resistance examined, armA methylase gene was detected at the highest rate (68.2 %), while the highest ratio of AME genes (49 %) was found to have aph (3)1. We found that the pmrA gene associated with colistin resistance was 95.5% positive. As a result of PFGE analysis of 157 isolates, 79 different pulsotypes were detected, 149 isolates were clustered in 14 different PFGE groups (A-Y) with 85 % similarity level, while 8 isolates were totally unrelated. C group (n = 43), G group (n =27), D group (n = 21) were the main groups, especially in the C group we observed that the intensive care isolates were clustered. The clonal relationship detected in 94.9 % of the isolates suggested that the distribution of A.baumannii isolates did not produce major differences. In our study, as a result of MLST analysis of 41 randomly selected isolates, we found that 2 isolates belong to ST718, 1 isolate belongs to ST158 sequence type, while the remaining 38 isolates have ST-2 sequence type which is known to be the most common sequence type in Europe. We think that this study will shade light on the strategies to be developed for the treatment and the prevention of A. baumannii infections in Turkey.While the epidemic clones in our country are not known clearly, we concluded that the CC-2 clone, which is known to be the most common in Europe, is also the most common clone in our country.

Benzer Tezler

  1. Klinik stenotrophomonas maltophilia izolatlarında kolistin heterodirencinin araştırılması

    Investigation of colistin heteroresistance in clinicalStenotrophomonas maltophilia isolates

    ÜMRAN LİSTE

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    MikrobiyolojiHacettepe Üniversitesi

    Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CUMHUR ÖZKUYUMCU

    PROF. DR. BANU SANCAK

  2. İnvaziv stenotrophomonas maltophilia infeksiyonları predispozan faktörlerinin ve mortalite belirteçlerinin değerlendirilmesi

    Başlık çevirisi yok

    NİHAT ÖNÜR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik MikrobiyolojiAnkara Üniversitesi

    Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET SERHAT BİRENGEL

  3. Multiplex-PCR based screening and computational modeling of virulence factors and T cell mediated immunity in Helicobacter pylori infections for accurate clinical diagnosis

    Helicobacter pylori enfeksiyonlarının doğru klinik tanısı için virülans faktörleri ile T hücreye bağımlı bağışıklığın çoklu-PZT ile taranması ve biyoinformatik modellemesi

    SİNEM ÖKTEM OKULLU

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2017

    Biyolojiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Moleküler Biyoloji-Genetik ve Biyoteknoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. AYÇA SAYI YAZGAN

    PROF. DR. ZÜHTÜ TANIL KOCAGÖZ

  4. Yoğun bakım ünitesinde takip edilen hastalarda COVID-19 pozitifliğinin nozokomiyal enfeksiyon gelişmesine etkileri; retrospektif çalışma

    A retrospective study of the effects of COVID-19 positivity on the development of nosocomial infections in patients followed up in the intensive care unit

    GÜLŞEN ÜNAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon HastalıklarıErciyes Üniversitesi

    Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ZEYNEP TÜRE YÜCE

  5. Sivas -Cumhuriyet Üniversite hastanesinde nozokomiyal enfeksiyon etkenlerinin dağılımı

    The distribution of nozocomial infection agents in sivas Cumhuriyet University Hospital

    ALİM KEZER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    MikrobiyolojiSivas Cumhuriyet Üniversitesi

    Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUSTAFA ZAHİR BAKICI