Geri Dön

Musics of Harşit valley, Northeastern Turkey

Harşit vadisi müzikleri, Kuzeydoğu Türkiye

  1. Tez No: 570099
  2. Yazar: MUSTAFA KEMAL ÖZKUL
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. EMİNE ŞİRİN ÖZGÜN TANIR
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Müzik, Music
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Müzik Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 151

Özet

Bu tezin konusu, Harşit vadisinde 1950 yılından itibaren değişen sosyo-ekonomik yapıya paralel olarak değişim geçiren müzik geleneklerinin incelenmesidir. Harşit vadisi adını Gümüşhane'nin Torul ilçesi ile Giresun'un Tirebolu ilçeleri arasında akan yaklaşık 100 kilometre uzunluğundaki Harşit nehrinden alır. Nehrin yolu üzerinde dört ilçe ve yaklaşık 300 köy bulunmaktadır. Bölge insanı olan Çepniler yakın zamana dek hayvancılık ve tarımla uğraşırlardı. Tarım arazilerinin küçülmesi, hayvancılığın zorlaşması, fındığın eskisi kadar para etmemesi gibi sebeplerden dolayı Çepniler büyükşehirlere veya bölgedeki ilçe merkezlerine göç etmişlerdir. Bu göç ve yarattığı sosyo-ekonomik değişimin müziğe etkisi alan araştırması, kişisel görüşmeler ve ilgili literatür çerçevesinde bu tezde incelenecektir. Tezin ilk bölümü, değişimin yorumlanmasında kullanılacak bakış açılarını tanıtmaya ayrılmıştır. Sosyo-ekonomik yapıdaki değişimlerin kültürleri etkilediği başka araştırmacılar tarafından da gösterilmiştir. Örneğin, ekonomileri tarıma dayalı çoğu toplumda hasat festivali benzeri şenlikler görülür. Bu şenliklerin hasat sonrası oluşan fazla ürün ve fazla zamanın kutlanması olduğu ileri sürülebilir. İş ve oyun, din ve günlük yaşam, çalışma ve boş vakit birbirlerinden henüz ayrılmamıştır. Tohumların topraktan çıkmaları, doğanın bahar ayında canlanması bu insanları pastoral inançlara yönlendiren etmenlerdir. Bu tür toplumlarda meslek farklılıkları henüz oluşmamıştır, bir insan hem çiftçi hem çoban hem evini yapan işçi hem de hasat festivalini müzikleyen bir müzisyen olabilir. Buna karşın endüstrileşmiş toplumlar doğadan kopuktur. Fabrika ya da ofis gibi dış hava şartlarından oldukça bağımsız mekanlarda, bazen ne işe yaradığını bile anlamadıkları işlerde çalışırlar. Meslek farklılıkları had safhadadır, herkes tek bir işte uzmanlaşmıştır. Bu sayede müzisyenler de ustalaşmışlar, tek işleri müzik olduğu için amatör müzisyenlerin çok çok üzerinde beceri kazanmışlardır. Harşit vadisi de tüm Türkiye gibi yaklaşık son seksen yılda tarım ekonomisine dayalı kültürden endüstri kültürüne geçiş yapmıştır. Halen eski, tarıma dayalı kültürlerini korumaya çalışsalar da her yeni kuşağın tarımsal hayat tarzından bir adım daha uzaklaşması kültürü kaçınılmaz biçimde değiştirmiştir. İçe ve dışa yoğun göç de bu değişimi şekillendirmiş ve hızlandırmıştır. Bu tezin dördüncü bölümünde bu değişim ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bir diğer değişim kaynağı ise küreselleşmedir. Bölgede küreselleşmenin etkisinin radyoların çoğalması ile ortaya çıktığı düşünülmektedir. TRT müzikleri, ve hatta Rus ve Arap radyoları gibi farklı kültürlerin müzikleri ile yoğun karşılaşma yöre müziğini etkilemiştir. Bu etki, gelişen teknoloji ve kapitalist pazarlama teknikleri ile radyodan kasete, televizyona ve internete doğru hızla büyümüş, müzisyenleri de etkisi altına almıştır. Ünlü Karadeniz popüler müzik figürlerini televizyonda gören yerel müzisyenlerin bir kısmının da onlar kadar ünlü olabilmek için kendilerini ve müziklerini onlara benzetme çabasına girdikleri ve ilk fırsatta büyük şehirlere taşınarak seslerini duyurmaya çalıştıkları gözlemlenmiştir. Küreselleşme, org gibi yeni çalgılar ve ses sistemleri gibi teknolojik araçları da bölge kültürüne sokmuştur. Fakat diğer taraftan müzikal kültürün bazı öğeleri küresel piyasanın içine girememektedir. Destanlar ve atma türkü gibi uzun ve interaktif formlar, kemençenin çok sesli (ve bazen gıcırtılı) çalınışı, tam olarak 5/8'lik veya 7/8'lik olarak ifade edilemeyen müzikler bu öğelere örnektir. Bölge müziklerinin küreselleşme ile birleşip etki alanını arttıracağını veya küreselleşmenin içine karışıp yok olacağını söylemek için ise henüz erken olduğu kanısındayım. Bu, biraz da bölge insanının kimliğini ne kadar koruduğu ile ilgilidir. Kimlik sanıldığının aksine sabit değildir, sürekli değişir. Kimliğimizin bir parçası saydığımız şey bir süre sonra yerini bir başkasına bırakabilir. Kimliğin şekillenmesi sürecinde eğitim de çok önemlidir. Bir milletin parçası olmak eğitimle kişinin kimliğine kazınabilir. Bu nedenle ulus-devletler eğitime büyük önem verirler. Çoğu ulus-devlette,“makbul”veya“şablon”olarak nitelendirebileceğimiz bir üst kimliğin olduğu gözlemlenebilir. Türkiye Cumhuriyeti'nde Türk üst kimliğini en iyi benimseyen yerel halklardan birinin Lazlar olduğu iddia edilebilir. Bu nedenle Lazlık, Çepniler, anadili Rumca olan Karadenizliler, Hemşinliler gibi daha az bilinen Doğu Karadeniz halkları için büyükşehirlerde koruyucu bir üst-kimlik görevi görmektedir. Bu da yeterli gelmediğinde, Karadenizli üst kimliğine başvurulur. Karadenizli kimliğinin öğeleri ise Türklük, (Sünni) Tutuculuk, Milliyetçiliktir, çoğu zaman Trabzonsporluluk da bu kimliğe eklemlenir. İşte Karadeniz popüler müziği, (bir-iki istisna dışında) bu kimliğin müziğidir, bu kimliği müzikler. Çepniler de Karadenizli kimliğine tutunup, Karadeniz Pop tarzının üreticisi ve tüketicisi olmuşlardır. Bu durumun Harşit yerel müziğine yansımaları tezin dördüncü bölümünde ayrıntılı olarak işlenmiştir. Tezin ikinci bölümü Harşit bölgesi ve Çepnilerin tarihi ile müziksel gelenekleri hakkındadır. Harşit vadisi zengin maden kaynakları ile insanlar için her zaman bir çekim merkezi olmuştur. Bölgedeki bilinen en eski uygarlık, MÖ. 14. yüzyılda kurulmuş Hayaşa-Azziler olarak bilinen bir çeşit konfederasyondur. Daha sonra sırasıyla Yunan koloni dönemi, Pers İmparatorluğu yönetimi ve Pontus Krallığı bölgeye hâkim olmuştur. MÖ. 64 yılında Pontus Krallığı Roma İmparatorluğu'na dahil olmuştur. MS. 395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasının ardından bölge Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu topraklarında kalmıştır. 1204'de Bizans İmparatorluğu'nun Latin istilasına uğraması nedeni ile Konstantinopolis'ten kaçan Bizans İmparatoru'nun torunları, Bizans toprağı olan Trabzon'u ele geçirerek Trabzon İmparatorluğu'nu kurmuşlardır. 1461'de Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethetmesi ile bu bölge Osmanlı İmparatorluğu'na katılmıştır. Cumhuriyetin kurulması ile bölge Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına dahil olmuştur. Çoğu Türk kavmi gibi Horasan'dan geldiğine inanılan Çepni Türkleri ilk olarak 13. yüzyıldan itibaren vadinin iç kesimlerinde görülmeye başlamıştır. Çepniler, Anadolu'ya giren diğer ilk Türkler gibi Alevi inancına sahiptir. 14. yüzyılda Trabzon İmparatorluğu'na ciddi bir tehdit oluşturan Çepniler, vadi boyunca savaşarak ilerleyip Karadeniz kıyısına ulaşmışlardır. 1404 yılına gelindiğinde, Kastilya Kralı 3. Henry'nin elçisi Ruy Gonzales de Clavijo seyahatnamesine Harşit'teki çoğu köyün Türklerden oluştuğunu yazar. 1461'de Trabzon'un fethi sırasında Çepni Türkleri Fatih Sultan Mehmet'e büyük destek olurlar. Bu nedenle vadideki Çepniler uzun yıllar vergiden muaf tutulur. Yavuz Sultan Selim'in 29 yıllık Trabzon valiliği dönemi ve Çepni derebeylerinin sünnileşmeleri Alevi Çepni halkın üzerindeki baskıyı arttırmıştır. 16. Yüzyılın başlarında Çepnilerin Osmanlı İmparatorluğuna karşı Şii inancına sahip Şah İsmail'i desteklemeleri, Osmanlı'dan aldıkları desteklerin yerini şiddete bırakmasıyla sonuçlanır. 19. yüzyıl başlarında başlayan ümmetçilik akımıyla Anadolu'da Alevilere olan baskı iyice artar, bu dönemde Çepniler de Sünniliğe geçmeye başlarlar. 16. yüzyıl ortasından 20. yüzyıl başlarına kadar vadide Müslümanlar ile Gayrimüslimler barış içinde yaşarlar. 1916'da Karadeniz'de Rus işgali ile bu ortam bozulur. Ruslar doğudan ilerleyerek Harşit Vadisi'ne kadarki tüm Karadeniz bölgesini işgal ederler. Harşit Vadisinde yoğun direnişle karşılaşıp ilerlemeyi durdururlar. 1916 yılından Rus birliklerin çekildiği 1918 yılına kadar vadinin doğu yakası Rusların, batı yakası Türklerin olmuştur. 1. Dünya Savaşının ardından Çepniler Kurtuluş Savaşı'nda da etkin rol oynamışlardır. Bölgeden Rumların ve Ermenilerin göç ettirilmeleri ile günümüzde Vadi neredeyse tamamen Sünni Çepni Türklerinden oluşur hale gelmiştir. Günümüzde Vadi'de kullanılan çalgılar Karadeniz kemençesi, davul, zil zurna denilen küçük bir tür zurna, org (bir tür elektronik klavyeli çalgı), bağlama ve kavaldır. Kemençe hem sahil hem de iç kesimlerde yaygın olarak kullanılsa da davul, zurna ve bağlama daha çok sahil kesimlerinde görülür. Org ise düğün salonlarından yayla şenliklerine kadar tüm Vadi'de yaygındır. Vadinin en önemli müzik geleneği Otçu Göçüdür. Temmuz ayında mısır tarlalarındaki otların temizlenmesinin ardından yaylalara yola çıkılmasından dolayı bu adı alan Otçu Göçü sırasında bir kemençeci mutlaka yürüyüşe eşlik eder. Yemek veya dinlenmek için mola verildiğinde de kemençe eşliğinde horonlar oynanır. Yayla yollarının asfaltlanması ve özel araçların yaygınlaşması sonucu artık yaylalara yürüyerek çıkılmıyor olsa da yaylada bu şenlik havası halen devam etmektedir. Vadide görülen diğer kayda değer müzikal aktiviteler ise düğünler, asker uğurlamaları ve oturak alemleridir. Bunlar da ikinci bölümde işlenmiştir. Vadi halkının kullandığı birkaç yayla bulunmaktadır. Vadi'nin Kuzey, denize yakın kesimleri Sis dağı, Kadırga ve Erikbeli, Güney, yani Gümüşhane'ye yakın kesimleri ise Güvende ve Kazıkbeli yaylalarını kullanırlar. Tezin üçüncü bölümünde, vadinin yaşadığı demografik ve ekonomik değişim ve bu değişimlerin vadi müziğine etkileri anlatılmıştır. Bölgenin dağlık ve ormanlık coğrafyasına bağlı olarak tarım alanlarının darlığına, miras nedeni ile iyice küçülen tarım arazileri de eklendiğinde bir ailenin yalnızca tarımla geçinebilmesi imkansıza yaklaşmıştır. Ormanlara sürülerin girmelerinin engellenmesi de hayvancılık faaliyetlerini baltalamıştır. Özellikle sahile yakın kesimin bir dönem zenginleşmesine neden olan fındık da artık kârlı olmaktan çıkınca bölge halkı köylerini terk edip yurtdışına, yurtiçindeki büyük şehirlere, onu da yapamıyorsa vadideki ilçelere göç etmişlerdir. Bölgenin göç rakamları incelendiğinde, bu göçün bölgenin şu anki nüfusunun birkaç katı büyüklüğünde olduğu ortaya çıkmaktadır. Müzik gelenekleri açısından bu göçün iki temel sonuca yol açtığı görülmektedir. İlk sonuç, büyükşehirlerde büyüyen ikinci ve daha sonraki göçmen kuşaklarının bölge müziklerinden ziyade Karadeniz popüler müziği dinleyicisi olmaları, dahası, bu müziği bölgelerinin gerçek müziği sanmalarıdır. Bu durum, özellikle yayla şenlikleri döneminde eski topraklarına gelen göçmenlerin yayla şenliklerinde Karadeniz popüler müziği yapan müzisyenleri talep etmeleri ile bölgeye yansımıştır. Dahası, yerel sanatçılar da yayla şenliklerinde görünür olabilmek için popüler müziğe yakın eserler bestelemeye ve çalmaya başlamışlardır. Göçün yol açtığı ikinci sonuç ise vadinin pastoral kültürüne yabancılaşmadır. Tarımla ilgileri kalmayan, şehir hayatı yaşayan insanların Otçu Göçünün ardındaki zengin ritüel arkaplanın farkında olmamaları doğaldır. Otçu Göçü onlar için orgdan çıkan yüksek sesli ritimler ile topluca dans ettikleri ve aynı gün alandan ayrıldıkları bir şenliktir. Bu durumdan yararlanmak isteyen Karadeniz'in sahil ilçeleri (bu tez için önemli olan Tirebolu ve Görele), Otçu Göçleri ile yakın tarihlerde ilçe merkezlerinde kendi festivallerini kutlamaya başlamışlardır. Bu kasabalara ulaşımın kolaylığı, İlçe belediyelerinin nüfuzu ve nüfusu ile de birleşince yayla festivallerinden aşağı kalmayan kalabalıkta ve görkemde festivaller düzenlenmeye başlamıştır. Buna karşın, Otçu Göçünün geleneklerini korumak isteyen insanlar da“çifte geleneksel”diyebileceğimiz yayla şenlikleri düzenlemeye başlamışlardır. Bu şenliklerde sahne, protokol, ses sistemi bulunmamakta, şehirden müzisyenlerin yerini yerel müzisyenler almaktadır. Geleneksel olan Otçu Göçünün bugünkü hali ile gelenekten uzaklaştığının düşünülmesi, bu“çifte geleneksel”dediğimiz şenliklere yol açmıştır. Yaşlılar ve özellikle yurtdışında yaşayan göçmenler bu şenliklere destek vermektedirler. Dördüncü ve son bölüm olan sonuç kısmında bulgular özetlenmiş ve şu sonuçlara varılmıştır: Ekonomideki değişim müziği de değiştirmiş, bu durum imece şarkıları gibi bazı türlerin unutulmasına, Otçu Göçü gibi bazı geleneklerin dönüşümüne sebep olmuştur. Vadi müziği popüler Karadeniz müziğinin ve hatta genel anlamda küresel popüler müziğin yoğun etkisi altındadır. Buna karşın müzisyenlerin sosyal statüleri yükselmiş ve müzisyenlik artık para getirebilen bir meslek olarak görülmeye başlanmıştır. Son olarak, yayla festivalleri ve sahil festivalleri bölgeyi yeniden sahil ve iç kısım olarak ikiye bölmüştür. Yayla festivallerinde yerellik ve otantiklik akımı ortaya çıkmış, sahil festivallerinin ise Karadeniz popüler müziklerine teslim olduğu gözlemlenmiştir.

Özet (Çeviri)

This dissertation focuses on the musical change of Harşit Valley since 1950. Harşit Valley is situated in Northeastern Turkey and is divided by two cities: Giresun and Gümüşhane. The main sources of income had been agriculture and husbandry, but this economy went through a rapid change in the last eighty years. The main question of the dissertation is in what ways this rapid socio-economic change affected Chepni music in the last eighty years. In addition, I searched how they have reacted to these changes. I summarized my main questions and methods that I will use in the first chapter. In the second chapter, I focused on the history of Chepnies and the Harşit Valley. Chepnies are a Turkic clan who came from Central Asia. They invaded the valley in the 13th century and interacted with the local culture which were Kipchaks, Georgians and Pontic Greeks. Chepnies were Alevi and their music was important for both their sacred and secular life. I also gave information about instruments and musics of the Valley as well as differences between shore and inland musical styles. To answer my main questions, I investigated the socio-economic change with several different perspectives: demographical changes, globalization, identity and the role of the state in the third chapter. All of these interrelated factors affected local musics. To understand this affect, I did some interviews and attended several musical activities with the inhabitants of the Valley. Moreover, I interpreted my findings with related literature. According to my findings which are listed in the fourth chapter, the broken bond between nature and dwellers transformed the musical activities in the Valley. Agriculture and herding are no more main sources of income of the valley people; they usually live in townships and work in service industry of trading. Thus, the musical activities related to nature like imece songs and pasture fests are transforming. Black Sea popular music is another factor of change. Local musicians are leaving traditional musics for the sake of being famous. Besides, young listeners prefer to listen Black Sea popular music, as they grow up in towns, mostly. Towns are building places of imaginal Black Sea community and Black Sea popular music is the music of this identity. Lastly, a kind of dualism appeared in the last ten years. Shore townships held their own fests in township centers. These shore fests are as crowded as pasture fests and especially take attention of the young generation. On the other hand, some people want to revive pasture fests and their ritual nature. They consider today's pasture fests (and definitely shore fests) rootless and corrupt. They want every element within the borders of tradition; however, stage, protocol, sound systems, microphone and even non-Chepni singers are out of tradition. Consequently, it seems that fest issue divided Black Sea again in coastal and inland regions.

Benzer Tezler

  1. Darbeyn usulü ve bu usuldeki örnek eserlerin incelenmesi

    Darbeyn style and evaluation of specimen pieces of art under this style

    SEÇİL DİKMEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    Müzikİstanbul Teknik Üniversitesi

    YRD. DOÇ. CENGİZ ÜNAL

  2. Azerbaycan halk müziğinin yedi ana makamı üzerinde bir inceleme

    An investigation of Azerbaijani folk musics seven mean tunes

    YAVUZ ŞEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    MüzikKaradeniz Teknik Üniversitesi

    Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. OKTAY GULİYEV

  3. Türkiye'nin müziklerinde 'makam' kavramının 1980 sonrasında kültürel anlamı

    The cultural meaning of 'makam' in the musics of Turkey after 1980

    AHMED TOHUMCU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Müzikİstanbul Teknik Üniversitesi

    Müzikoloji ve Müzik Teorisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. NİLGÜN DOĞRUSÖZ

  4. Türk halk oyunları oyun müziklerinin çokseselilik açısından değerlendirilmesi

    Başlık çevirisi yok

    ENGİN ŞAFAK GÜRLER

    Sanatta Yeterlik

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    Müzikİstanbul Teknik Üniversitesi

    Güzel Sanatlar Ana Bilim Dalı

    DOÇ. FİKRET DEĞERLİ

  5. Nevit Kodallı'nın tüm müziklerinin ayrıntılı incelenmesi ve değerlendirilmesi

    Detailed analysis and evaluation of the musics of Nevit Kodallı

    ASLI KARACA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    MüzikMersin Üniversitesi

    Kompozisyon, Koro ve Orkestra Şefliği Ana Sanat Dalı

    PROF. NEVİT KODALLI