Geri Dön

Üretral obstrüksiyonların prenatal tanısı

Prenatal diagnosis of urethral obstruction

  1. Tez No: 59895
  2. Yazar: NACİYE MÜLAYİM
  3. Danışmanlar: PROF. DR. YÜKSEL ATIL
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1997
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 58

Özet

ÖZET Bu çalışmada İstanbul Tıp Fakültesi Prenatal Tanı Ünitesi' nde fetal üretral obstrüksiyon tanısı almış 39 olgunun prenatal ve postnatal bulgularını retrospektif olarak inceleyerek gelecekte perinatologa bu olgulara yaklaşımda yardımcı olabilecek noktaları tartışmayı amaçladık. Nisan 1988 ve Şubat 1997 tarihleri arasında İstanbul Tıp Fakültesi Prenatal Tanı Ünitesi' nde fetal üretral obstrüksiyon prenatal tanısı almış olan 39 olguya ait sonografi bulguları bilgisayar kayıtlarından retrospektif olarak incelendi. Sonografik incelemeler dört farklı opreatörün dokuz yıllık süreçte artan deneyim düzeylerinde yapıldı. Üretral obstrüksiyon prenatal tanısı ultrasonda tek başına megasistis görüldüğünde veya megasistise posteriyor üretral dilatasyon, hidroüreter ve/veya hidronefroz eşlik ettiğinde kondu. Olgularda prenatal ultrason bulguları, prenatal tanı konduğu sırada gebelik haftası ve amniyos sıvı volümü, seri sonografik inceleme yapılan olgularda ultrason bulgularındaki değişimler, karyotipleme yapılan olguların kromozom sonuçları incelendi. 39 olgudan postnatal dönemde yaşayan olgular içinde ürolojik ve nefrolojik değerlendirmesi yapılmış olanlar ve medikal abortus veya perinatal ölümle sonuçlanmış olgular içinde otopsi raporuna ulaşılanlar“postnatal sonucu bilinen olgular”olarak değerlendirildi. Toplam 22 olgunun“postnatal sonucu bilinen olgular”grubunda olduğu görüldü. Bu grupta bir olguda üretral obstrüksiyon bulgusu intrauterin dönemde gerilemiş olduğu için, üretral obstrüksiyon prenatal tanısının doğrulukla konma oranı 21 olgu üzerinden hesaplandı. Üretral obstrüksiyon prenatal tanısının 18 olguda (% 85.7) postnatal olarak onaylandığı görüldü. Yedi kloaka persistansı olgusunun ikisinde prenatal tanının doğru olarak konduğu (% 28.6), prune-belly sendromunun ise prenatal olarak tanınamadığı görüldü. 18 olgudan dört tanesinde (% 22) prenatal tanının eksik konduğu, kloaka persistansı ve prune-belly sendromunun prenatal tanısını koyamamak da eksik prenatal tanı kapsamına alınırsa bu oranın % 50' ye (dokuz olgu) ulaştığı görüldü.39 olgunun beş tanesinde (% 12) ultrasonda ek anomali saptandı, ancak bu beş olgudan bir tanesinde üretral obstrüksiyon prenatal tanısı postnatal olarak onaylanmadı. 39 olgunun 16 adetine kromozom analizi amacıyla intrauterin invazif prosedür yapıldı, bu 16 olgudan birinde (% 6.2) kromozom anomalisi (trizomi 13) saptandı. 39 olgu içinde viyabilite sınırında canlı doğum ile sonuçlanan olgulardan sekiz tanesinde yeterli postnatal veri elde edildi. Bu sekiz hastadan altı tanesinde üretral obstrüksiyon prenatal tanısı postnatal olarak konfirme edildi. Altı hastadan sadece gebeliğin geç döneminde amniyos sıvısı normal olup böbreklerde displastik görünüm gibi ek sonografik bulgusu olmayan iki hastanın yaşamının sürdüğü görüldü. Her iki olguda da prenatal tanının erken neonatal dönemde hastanın pediyatrik nefrolog ve ürolog tarafından değerlendirilmesini sağladığı izlendi. 39 olgudan 22 olguya (% 56.4) medikal abortus önerisinin yapıldığı görüldü. Medikal abortus sebebinin bir olguda kromozom anomalisi (trizomi 13), 15 olguda gebeliğin ikinci trimestirinde saptanan oligoanhidramniyos idi. Altı olguda amniyos sıvı volümü oligohidramniyos sınırında olmadığı halde medikal abortus önerildiği izlendi. Bu altı olgudan hiç birinde kromozom anomalisi veya ultrasonda eşlik eden anomali saptanmadığı, ancak iki olguda böbreklerin bilateral ekojenik olarak izlendiği görüldü. İki olguda yapılan seri ultrasonlar sırasında üretral obstrüksiyon bulgusunun intrauterin dönemde spontan olarak gerilediği görüldü. Her iki olguda da üretral obstrüksiyon prenatal tanısı gebeliğin erken döneminde (birinci olguda 12., ikinci olguda 13. gebelik haftasında) kondu, intrauterin gerileme bir kaç hafta içinde (sırasıyla 15. ve 18. gebelik haftasında) izlendi. 39 olgu içinde prenatal olarak konmuş üretral obstrüksiyon tanısı postnatal olarak onaylanmış 18 olgunun postnatal sonuçları incelendiğinde spesifik etyolojik tanının 10 olguda posteriyor üretral valv sendromu (% 56), yedi olguda kloaka persistansı (%39), bir olguda prune-belly sendromu (% 6) olduğu görüldü. Fetal üretral obstrüksiyon prenatal tanısı konduğunda kromozomanalizi amacıyla invazif prosedür yapmak doğru bir yaklaşım olarak gözükmektedir (40, 54, 56). Medikal abortus kararı vermeden önce, özellikle gebeliğin erken döneminde tanı konan, kromozom anomalisi saptanmayan, amniyos sıvı volümü normal olan, ultrasonda böbreklerde displastik görünüm veya ek anomali olmayan olguların seri ultrasonografik incelemelerle değerlendirilmesi gerekmektedir, çünkü bu tip olgularda spontan intrauterin düzelme olabilmektedir (68). Eğer obstrüktif üriner sistemin intrauterin olarak dekompresyonuna yönelik cerrahi girişim yapılamıyorsa ikinci trimestirde izlenecek yaklaşım olgunun izlenmesi veya medikal abortus önerilmesidir. Bu konuda yol gösterici prognostik faktörlerin başında amniyos sıvı volümü gelmektedir. İkinci trimestirde oligohidramniyos, pulmoner hipoplaziye yol açarak % 83 ile % 100 oranında fatal sonucu belirlemekte, dolayısıyla medikal abortus karan için iyi bir gerekçe oluşturmaktadır (19, 48). Hidronefrozun derecesi ve böbreklerin ultrasonda ekojenik görülmesi, renal displazinin prediksiyonunda yeterli spesifisiteye sahip olmadığından tek başına medikal abortus kararı verdirtmemelidir. Ultrasonda renal kortikal kistlerin görülmesi ise renal displazinin prediksiyonunda % 100 spesifik olduğundan daha değerli bir bulgudur (49). Bizim olgularımız arasında prenatal olarak displastik böbrek tanısı konmuş altı olgunun dört tanesinde (% 66.7) prenatal tanının postnatal olarak onaylandığı görülmüştür. İntrauterin cerrahi girişim, fetal üretral obstrüksiyon tanısı almış olgularda olumlu sonuç verdiği bildirilen bir yöntemdir (53,54, 55). Bu girişime ait % 44 oranında risk bildirilmiş olduğundan girişimin, bu tedaviden yarar görecek seçilmiş olgularda yapılması gerekmektedir (19). Hangi olgularda intrauterin girişimin yararlı olacağını belirleyen faktörlerden biri üretral obstrüksiyonun spesifik etyolojisidir: posteriyor üretral valv sendromu olgularında girişimin yararlı olduğu gözükmektedir (23). Spesifik etyolojik tanıya ulaşmanın en önemli yolu da detaylı sonografik incelemedir. İntrauterin tedaviden yarar görecek olguları belirlemede bir çok prognostik faktör değerlendirmeye alınmalıdır. Bunlardan bazıları ultrasonografik olarak, bazıları ise diyagnostik vezikosentez yapılarak fetal idrarın biyokimyasal analizi sonucunda elde edilmektedir. Bizim olguserimizde de bir bölüm olgunun intrauterin girişime aday olabileceği görülmektedir. Gelecekte intrauterin tedavinin seçilmiş olgularda uygulandığında yüz güldürücü sonuç vereceği kanısındayız. Üretral obstrüksiyonun prenatal tanısının konması, doğumun gerekli postnatal bakımın sağlanacağı bir merkezde gerçekleştirilmesini sağlayacak, yeni doğanın erken postnatal dönemde pediyatrik ürolog ve nefrolog tarafından değerlendirilmesine olanak sağlayarak uzamış obstrüksiyon ve ürosepsisin patolojiye olumsuz etkisine engel olacaktır. Bunun yanı sıra prenatal tanının, anne-babanın postnatal dönemde karşılaşabilecekleri olası sorunlara psikolojik olarak hazırlanmasına yararı olacaktır düşüncesindeyiz.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Fötal üretral parsiyel ve komplet obstrüksiyonlarda mesanede oluşan dinamik ve histolojik değişikliklerin değerlendirilmesi

    The Evaluation of dynamics and morphometrics changes on bladder caused by fetal partial and complete bladder outlet obstructions

    M. MURAT YILDIZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1996

    ÜrolojiGATA

    PROF.DR. AHMET FUAT PEKER

  2. Erkek sığırlarda üretral ürolitiazisin pnömatik litotripsi ile sağaltımı

    Treatment of urethral urolithiasis with pneumatic lithotripsy in male cattle

    UĞUR AYDIN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    Veteriner HekimliğiKafkas Üniversitesi

    Cerrahi (Veterinerlik) Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖZGÜR AKSOY

  3. Sığırlarda idrar kesesi rupturlarının laparoskopik onarımı

    Laparoscopic repair of urinary bladder ruptures in cattle

    ERSİN TANRIVERDİ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Veteriner HekimliğiKafkas Üniversitesi

    Cerrahi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖZGÜR AKSOY

  4. Erkeklerde infravezikal obstrüksiyonların değerlendirilmesinde ürodinamik çalışmaların rolü

    Başlık çevirisi yok

    A. KENAN KARADEMİR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    ÜrolojiGATA

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. DOĞAN ERDURAN

  5. Ratlarda tek taraflı tam ve kısmi üreter obstrüksiyonlarında böbreklerin kontrastsız çok kesitli bilgisayarlı tomografi ile değerlendirimesi

    Assessment of the unilateral and partial obstructed kidney with unenhanced helical computed tomography in rats

    BURHAN YILDIRIM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    ÜrolojiOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RECEP BÜYÜKALPELLİ