Yunan hikâyelerinde kadın ve ulusal kimliğin üretimi (1880-1922)
Women and the construction of national identity in Greek stories (1880–1922)
- Tez No: 610560
- Danışmanlar: PROF. DR. DAMLA DEMİRÖZÜ
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Batı Dilleri ve Edebiyatı, Western Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2020
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Çağdaş Yunan Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 360
Özet
19. yüzyıl başında ulus devlet olarak kurulan Yunanistan, ulusal kimliğini iki ayrı geçmiş üzerinden tanımlıyordu: Antik Hellen ve Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu. Bu iki önemli kimlik kodu, 19. yüzyılın ikinci yarısında resmi düzeyde bir araya gelerek Yunan ulusal kimliğinin ana yapı taşlarını oluşturmuştur. Ulusçu tarih anlatısının bir sonucu olarak zaman içinde“devamlılık”yaratma çabası, önce Doğu Roma İmparatorluğu'nu bir Yunan Ortaçağına dönüştürmüş, devamında yaşanan Osmanlı İmparatorluğu'nu ise“400 yıllık kölelik”şeklinde tanımlamıştır. Özgürlük-kölelik ikilemi Yunan resmi ulusal anlatısının ana motifini oluşturur. Buna göre, kadın olarak cinsiyetlendirilen vatan, Doğu Roma İmparatorluğu'nun son yıllarında giderek artan yozlaşma sonucu Tanrı tarafından cezalandırılarak Osmanlı İmparatorluğu'nda“köle”haline getirilmiştir.“Günah”işleyen ve bunun sonucunda boyunduruk altına alınan kadın, Hellas, erkek kahramanlar tarafından özgürleştirilerek“doğru yola getirilir”ve“kurtarılır”. Böylece geçmişin“saf ve şanlı”günleri yeniden kazanılır. Bu çalışmada 19. yüzyıl Yunan düşünce hayatına yön vermiş beş düşün adamı olan Georgios Viziinos, Aleksandros Papadiamandis, Andreas Karkavitsas, Giannis Psiharis ve Hristos Hristovasilis'in 1880-1922 yılları arası yayımlanmış hikâyelerinde ulusal kimliğin ve kadının nasıl kurgulandığını araştırdık. Beş bölümden oluşan tezin ilk bölümünü“ulus”ve“ulusçuluk”kavramlarına ve bu alanda üretilmiş teorilere ayırdık. Tezin ikinci bölümünde Çağdaş Yunan Aydınlanmasını kısaca özetledikten sonra Yunanistan'ın ulusal devlet olarak tanındığı 1830 yılından 1880 yılına dek nasıl bir kimlik kurgusuna girişildiğini anlattık. Bu bağlamda Yunan resmi tarih anlatısını ve bu anlatı içinde yer alan“öteki”yi ve kadını ele aldık. Üçüncü bölümde, 1880 sonrası ulusal kimliğin yeniden tanımlanışını, dönemin konjonktürüne uygun olarak nasıl yeniden üretildiğini ve edebiyata ne şekilde yansıdığını inceledik. Bu bağlamda, dört alt başlık altında tarihi-edebi gelişmeleri sunduk. İlk olarak dönemin siyasi olaylarına kısaca değinip Yunan entelektüel yaşamının ve ulusal kimliğinin ayrılmaz bir parçası olan dil sorununun, 1880'lerde nasıl yeniden gündeme geldiğini açıkladık. Sonrasında, özellikle Yunan hikâyeciliğini tanımlayan İthografia terimini ayrı bir başlık altında anlattık. Dördüncü bölümde, bu tezin ana inceleme konusunu oluşturan beş yazarın hikâyelerinde, ulusal kimliğin ve yerli/ulusal kadının nasıl üretildiğini;“öteki”nin kadınına nasıl bir bakış açısı geliştirildiğini; 19. yüzyıl söylemine uygun olarak“kadınlık”ve“erkeklik”kavramlarının hangi kriterler üzerinden tanımlandığını örneklerle tartıştık. Bu doğrultuda ele aldığımız hikâyelerin beş temel algı karşısındaki tutumlarını tespit ettik: kadın,“öteki”, zaman, din ve mekân. Beşinci ve son bölümde ise, tüm bu incelemeler ışığında ortaya çıkan sonuçları değerlendirdik. İncelenen toplam 281 hikâyede genel olarak ulaştığımız sonuçlar şu şekilde özetlenebilir: Yazarlar din, dil, zamanda“devamlılık”gibi ulusal kimlik unsurlarını farklı oranda kullanmışlardır. Örneğin, Antik Hellen'in kullanımı Karkavitsas'ta çok düşükken, Psiharis'te çok yüksek, Hristovasilis'te ise Bizans ile eşit orandadır. Olumsuz“öteki”imajı ise bütün bu eserlerde gözlemlenen ortak paydadır. 1880-1910 yılları arası Makedonya“sorunu”çerçevesinde özellikle Bulgar ulusçuluğu ile ciddi bir çatışma söz konusuydu. Buna rağmen hikâyelerde Bulgar'a çok az yer verilmiştir. Değinilen Bulgarların tümünün“olumsuz”imaja sahip olması da kayda değer bir diğer ilginç bulgu olarak karşımıza çıkıyor. Sıradan halk arasında mutlak“iyi”ve mutlak“kötü”karakterlere rastlanılmazken, Osmanlı İmparatorluğu'nun temsili sultanın ve emrinde çalışan Arap, Arnavut/Arvanit gibi Müslüman yöneticilerin mutlak“kötü”şeklinde sunulduğu gözlemlenmiştir. Her ne kadar Osmanlı/Türk, diğer etnik unsurlara göre daha olumsuz algılansa da bu durum, halk arasından sıradan bir karaktere indirgenmez. Olumsuz algı, çoğunlukla Osmanlı yönetimine yöneliktir. Osmanlı/Türk'ün yanında yerli yabancı tüm kadınların da ötekileştirildiği görülür. İncelenen hikâyelerde kadının, Yunan resmi tarih anlatısının ulusal“öteki”olarak kabul ettiği Osmanlı/Türk'ten bile daha olumsuz algılandığı tespit edilmiştir.
Özet (Çeviri)
In this study, we investigated how the national identity and women were portrayed in the stories published between the years 1880 and 1922 by Georgios Viziinos, Alexandros Papadiamandis, Andreas Karkavitsas, Giannis Psiharis and Hristos Hristovasilis, who were the five philosophers who oriented the 19th century Greek philosophical life. We allocated the first chapter of this five-chapter thesis to the concepts of“nation”and“nationalism”and the theories proposed in this field. In the second chapter of the thesis, after a brief summary of the Modern Greek Enlightenment, we described how an effort to create an identity was undertaken from 1830, when Greece was recognized as a national state, to 1880. In this context, we discussed the Greek official narrative history and the“other”and the woman in this narrative. In the third chapter, we examined the redefinition of the national identity after 1880, how it was reproduced in compliance with the conjuncture of the period, and how it was reflected in literature. In this context, we presented historical/literary developments under four sub-headings. First, we briefly addressed the political events of the period and explained how the language problem, which was an integral part of Greek intellectual life and national identity, was reintroduced in the 1880s. Next, we explained the term“ithografia”, which specifically describes Greek storytelling, under a separate heading. In the fourth chapter, we discussed with examples how the national identity and the concept of native/national woman were established, how a point of view was developed towards a woman of the“other,”and according to what criteria the concepts of“femininity”and“masculinity”were defined in line with the 19th century rhetoric in the stories of the five authors who constituted the main subject of this thesis. In this respect, we identified the attitudes of the stories we dealt with towards five basic perceptions: the woman, the“other,”time, religion and space. In the fifth and final chapter, we analyzed the results that emerged in the light of all these investigations. The overall results that we reached in a total of 281 stories that we examined can be summarized as follows: Elements of national identity such as alienation, religion and language were not used at the same level of intensity by every author. However, it was seen that the act of creating an“other”was the most intense identity element. In the context of the Macedonia“issue”between the years 1880 and 1910, a serious conflict was the case especially with Bulgarian nationalism. Nevertheless, there was little room for Bulgarians in the stories. Another finding that needs to be noted is that all the Bulgarians that were mentioned were perceived“negatively.”No extremely“good”or extremely“bad”characters were encountered in the stories. However, it was seen that the sultan, the representative of the Ottoman Empire, and the Muslim rulers working under him, such as the Arabs and the Albanians/Arvanits, were presented as extremely“bad”people. Although the Ottomans/Turkish people were perceived as more“negative”than other ethnic elements, this was not reduced to an ordinary character among the general public. The negative perception was mostly against the Ottoman rule. It is seen that besides the Ottomans/Turkish people, all women regardless of whether they were natives or foreigners were also marginalized. It was found that in the stories that were examined, the woman was perceived to be more negative than the Ottoman/Turkish, whom the Greek official narrative history regarded as the national“other.”It was concluded that there were two types of“other”in Greek national narrative: one who was open/articulated (Ottoman/Turkish), and the other who was secret/unspoken (woman).
Benzer Tezler
- Marina Carr oyunlarında toplumsal cinsiyet ve kadın miti
Gender and the mytth of woman in the plays of Marina Carr
İZGİ DARA
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Sahne ve Görüntü SanatlarıAtatürk ÜniversitesiSahne Sanatları Ana Sanat Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ELİF CANDAN
- Metamorphosis of female voices: A study of the violation of women in Greek and Roman mythology and feminist rewritings reclaiming the narrative
Kadın seslerinin dönüşümü: Yunan ve Roma mitolojisinde kadınların tecavüzü ve feminist yeniden yazımların anlatıyı geri alması üzerine bir çalışma
SENA TUĞÇE GÜRKAN
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
Batı Dilleri ve EdebiyatıYeditepe Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. CATHERINE MACMILLAN
- Türk komedi sinemasında kadın karakterlere yönelik bir analiz
An analysis of the female characters of Turkish comedy cinema
MUZAFFER KOYUNCU
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Sahne ve Görüntü SanatlarıKocaeli Üniversitesiİletişim Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. KAMURAN MEHMET ARSLANTEPE
- Vüs'at O. Bener'in hikâyelerinde ironi
Irony in Vüs'at O. Bener's stories
KÜBRA KELEŞ KÜÇÜK
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Türk Dili ve Edebiyatıİstanbul Aydın ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KAZİM YETİŞ
- The validity of freud's oedipus complex in Oedipus Rex, Hamlet and Desire Under the Elms
Freud'un oedipus kompleksi teorisinin Oedipus Rex, Hamlet ve Desire Under the Elms adlı eserlerde geçerliliği
SERPİL ARPACIOĞLU
Yüksek Lisans
İngilizce
2002
İngiliz Dili ve EdebiyatıFatih Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. METİN BOŞNAK