Geri Dön

Tükürük bezi tümörlerinde programmed death-1 ligand-1 (pd-l1) ekspresyonu ve klinikopatolojik korelasyonu

Programmed death-1 ligand-1(pd-l1) expression in salivary gland tumors and its clinicopathological correlation

  1. Tez No: 615682
  2. Yazar: TUĞÇE PÜTÜRGELİ ÖZER
  3. Danışmanlar: PROF. DR. GÜLESER SAYLAM, DR. BÜLENT ÖCAL
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kulak Burun ve Boğaz, Otorhinolaryngology (Ear-Nose-Throat)
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 76

Özet

Amaç Son yıllarda lenfositler ve diğer mononükleer hücreler üzerinde negatif sinyal özelliği bulunan bazı reseptörler keşfedilmiştir. Bunların arasında sitotoksik T-lenfosit ilişkili protein-4 (CTLA-4), programmed cell death protein-1 (PD-1) ve programmed death-1 ligand-1 (PD-L1) önemli gibi görünmektedir [1]. Anti-PD-1 ve anti-PD-L1 (Programmed death-1 ligand-1)'ler gibi kontrol noktası inhibitörlerinin kullanıldığı immünoterapiler, malign melanom, akciğer kanseri, renal kanser, Hodgkin lenfoma gibi hastalıkların bakım standartlarını ve prognozlarını değiştirmiştir. Baş boyun skuamöz hücreli kanserlerinde, nazofarengeal kanserlerde ve yüksek dereceli tükürük bezi kanserlerinde yapılan ön çalışmaların sonucu da umut verici gözükmektedir [2]. Biz de buna dayanarak kliniğimizde opere ettiğimiz tükürük bezi tümörlü hastalarda PD-L1 ekspresyonunu araştırmak için prospektif bir çalışma planladık. Gereç ve Yöntem Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Kliniği tarafından 2008-2018 yılları arasında primer majör ve minör tükürük bezi tümörü tanısıyla opere edilip takibe alınan 18 yaş üstü hastaların dosyaları incelendi. İkinci primer tümörü olan, daha önce başka nedenle kemoterapi (KT) veya radyoterapi (RT) almış olan, immunsupresif tedavi alan, immunmodulatör ilaç kullanan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Çalışmaya 70'i malign, 10'u benign, toplam 80 hasta dahil edildi. Olgular tanılarına göre ayrıldı ve gruplar yaş, cinsiyet, sigara kullanımı, tümörün lokalizasyonu, tümör, nodal metastaz ve uzak metastaz (TNM) evresi, uygulanan cerrahi, histopatolojik tanı, tümör derecelendirmesi, perinöral invazyon, lenfovasküler invazyon, adjuvan tedavi gerekliliği, nüks ya da metastaz gelişimleri açısından değerlendirildi. Formalin fikse parafin bloklarda, hem tümör hücrelerinde hem de tümör infiltre mononükleer hücrelerde PD-L1 ekspresyonu araştırıldı. Bulgular Çalışmamıza dahil edilen 70 malign primer tükürük bezi tümörünün 17'sinde (%24.3) pozitif PD-L1 boyanması tespit edilmiş ve yüksek derece olan 14 hastanın 12'sinde (%85.7); orta derece olan 11 hastanın 2'sinde (%18.1); düşük derece olan 28 hastanın 3'ünde (%10.7) PD-L1 pozitifliği izlendi (p=0.004). Lenfovasküler invazyonu olan 13 hastanın 10'unda (%76.9) PD-L1 boyanması olduğu görüldü (p=0.02). PD-L1 boyanma varlığıyla cinsiyet, yaş, sigara içimi, tümörün büyüklüğü, histopatolojik tanı, tümörün perinöral invazyonu, nodal metastaz, uzak metastaz, evreleme, nüks, sağkalım ile anlamlı ilişki saptanmadı (p>0.05). Tümör infiltre mononükleer hücrelerdeki PD-L1 ekspresyonunun ise cinsiyet, yaş, sigara içimi, tümörün büyüklüğü, histopatolojik tanı, derecesi, tümörün perinöral ve lenfovasküler invazyonu (LVİ), nodal metastaz, uzak metastaz, evreleme, nüks ile anlamlı ilişkisi olmadığı tespit edildi (p>0.05). Tümör hücrelerinde PD-L1 ekspresyonu arttıkça, tümör infiltre mononükleer hücrelerde de PD-L1 ekspresyonunun arttığı tespit edildi (p=0.000). Sonuç Malign tükürük bezi tümörlerinde PD-L1 ekspresyonu tümör derecesi ve LVİ varlığı ile ilişkilidir. PD-L1 ekspresyonu arttıkça TİMH varlığında artış olduğu görülmüştür. Bu bulgular ile tükürük bezi kanserlerinin tedavisinde prognozu tahmin etmek, nüksü azaltmak ve sağkalımı arttırmak için seçilmiş hastalarda gelecekteki tedavi seçeneklerinden biri immünmodülasyon (PD-1/PD-L1 yolağı inhibisyonu) olabilir. Anahtar kelimeler İmmünohistokimya, İmmünoterapi, Malign tükürük bezi tümörü, PD-L1, Tümör infiltre mononükleer hücre

Özet (Çeviri)

Aim In recent years, some receptors with negative signaling properties have been discovered on lymphocytes and other mononuclear cells. Among these, cytotoxic T-lymphocyte-associated protein-4 (CTLA-4), programmed cell death protein-1 (PD-1) and programmed death-1 ligand-1 (PD-L1) appear to be important [1]. Immunotherapies using immune checkpoint inhibitors such as anti-PD-1 and anti-PD-L1 (Programmed death-1 ligand-1) have changed the standards of care and prognosis of diseases such as malignant melanoma, lung cancer, renal cancer, and Hodgkin's lymphoma. Preliminary studies of head and neck squamous cell cancers, nasopharyngeal cancers and high-grade salivary gland cancers also appear promising [2]. Based on this, we planned a prospective study to investigate PD-L1 expression in patients with salivary gland tumors operated in our clinic. Materials and Methods The files of patients older than 18 years who were operated and followed up by the Health Sciences University Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Health Application and Research Center Ear Nose Throat and Head and Neck Surgery Clinic between 2008 and 2018 with the diagnosis of primary major and minor salivary gland neoplasm were examined. Patients with a second primary tumor, who had previously received chemotherapy or radiotherapy for other reasons, who received immunosuppressive therapy and who used immunomodulatory drugs were excluded from the study. A total of 80 patients, 70 of whom were malignant and 10 were benign, were included in the study. The patients were divided according to their diagnosis. They were evaluated for age, sex, smoking history, localization of tumor, TNM stage, surgery, histopathologic diagnosis, tumor grading, perineural invasion, lymphovascular invasion (LVI), necessity of adjuvant therapy, recurrence or metastasis. PD-L1 expression was investigated in both tumor cells and tumor infiltrated mononuclear cells in formalin-fixed paraffin blocks. Results Seventy malignant primary salivary gland tumors were investigated in our study; 17 (%24.3) of them were positive for PD-L1 and PD-L1 positivity was observed in 12 (85.7%) of 14 patients with high grade; 2 (18.1%) of 11 patients with moderate grade; 3 (10.7%) of 28 patients with low grade (p= 0.004). PD-L1 staining was observed in 10 (76.9%) of 13 patients with lymphovascular invasion (p= 0.02). PD-L1 staining was not significantly associated with sex, age, smoking status, tumor size, histopathological diagnosis, perineural invasion, nodal metastasis, distant metastasis, staging, recurrence, and survival (p>0.05). PD-L1 expression in tumor infiltrated mononuclear cells was not significantly associated with sex, age, smoking status, tumor size, histopathologic diagnosis, grade, tumor perineural and lymphovascular invasion, nodal metastasis, distant metastasis, staging, recurrence (p>0.05). PD-L1 expression in tumor cells increases, an increased PD-L1 expression is detected in tumor infiltrating mononuclear cells (p=0.000). Conclusion PD-L1 expression in malignant salivary gland tumors is associated with tumor grade and presence of LVI. As PD-L1 expression increased, the presence of TIMH increased. With these findings, immunomodulation (PD-1 / PD-L1 pathway inhibition) may be one of the future treatment options for selected patients to predict prognosis, reduce recurrence and improve survival in the treatment of salivary gland cancers. Keywords Immunohistochemistry, Immunotherapy, Malignant salivary gland tumor, PD-L1, Tumor infiltrated mononuclear cell

Benzer Tezler

  1. Tükrük bezi adenoid kistik karsinomlarında PD-l1 ekspresyonu, moleküler alterasyonların araştırılması ve histopatolojik korelasyonu

    PD-L1 expression, molecular alterations and histopathological correlation in salivary gland adenoid cystic carcinomas

    FARIBA AMINI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    PatolojiHacettepe Üniversitesi

    Patoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YEŞİM GAYE GÜLER TEZEL

  2. Tükürük bezi tümörlerinde mikroRNA ekspresyonu

    MicroRNA expression in salivary gland tumors

    ÖVGÜ ÇİNPOLAT

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Kulak Burun ve BoğazMersin Üniversitesi

    Kulak Burun Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MURAT ÜNAL

  3. Tükürük bezi tümörlerinin immünhistokimyasal sınıflandırması ve farklı immünhistokimyasal ve moleküler fenotipe sahip patolojisi aynı tümörlerde prognozun karşılaştırılması

    The immunohistochemical classification of salivary gland tumors and comparing the prognosis of having same pathology and differrent immunohistochemical and different molecular phenotype tumors

    MEHMET GÖCEK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Kulak Burun ve BoğazGazi Üniversitesi

    Kulak Burun Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. UTKU AYDİL

    PROF. DR. YUSUF KIZIL

  4. Farklı tükrük bezi tümörlerinde kanser kök hücresi varlığının ve aldehit dehidrogenez aktivitesinin diagnostik ve prognostik rolünün araştırılması

    Evaluation of diagnostic and prognostic role of cancer stem cells and aldehyde dehydrogenase activity in different salivary gland tumors

    ALAA M. SHUIBAT

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2015

    Diş HekimliğiGazi Üniversitesi

    Patoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BENAY YILDIRIM

  5. Parotis tümör tanılı hastalarda klinik ve histopatolojik verilerin sistemik inflamasyon parametreleri ve difüzyon ağırlıklı manyetik rezonans görüntüleri ile değerlendirilmesi

    Evaluation of clinical and histopathological data in patients diagnosed with parotid gland tumor with systemic inflammation parameters and diffusion-weighted magnetic resonance images

    AHMET UFUK KILIÇTAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kulak Burun ve BoğazRecep Tayyip Erdoğan Üniversitesi

    Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZLEM ÇELEBİ ERDİVANLI