Varolmayan nesneler semantiği
Semantics of non-existent objects
- Tez No: 615787
- Danışmanlar: PROF. DR. YÜCEL YÜKSEL, PROF. DR. AHMET AYHAN ÇİTİL
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2020
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 272
Özet
Bu çalışma,“varolmayan”ve“nesne”kavramlarının bir araya gelebilme sürecini ele alır. Parmenides'in“Varlık vardır, yokluk yoktur”ifadesinden başlayarak günümüze dek gelen zaman diliminde neye nesne denildiğinden hareketle neyin/nelerin nesne tanımı dışında bırakıldığının izini sürmeye çalıştık. Platon'da düşünülürleri, Aristoteles'te duyulurlar temele alınarak ve sonrasında duyulurlarla düşünülürler arasında sürekli hareket edecek sarkacın hareketiyle nesnenin sınırları çizilmiş ve buna göre ontolojiler ve metafizik kabuller şekillenmiştir. Kendisinden sonraki dönem için mutlak bir uğrak noktası olan Kant, varolmayan nesneler semantiğinin imkanını hazırlayan sürecin de modern dönemdeki başlangıç noktası olarak düşünülebilir. Kant'ın, nesnenin duyulur ya da düşünülür dünyada kendi başına bir varlık/şey olmadığını, görüde ve/veya saf görüde akıl ve muhayyilenin birlik vererek inşa etmesiyle oluşan bir yapı olduğunu söylemesiyle, nesnenin noesis yoluyla dolaysızca kavranan bir varlık olduğu düşüncesi geride bırakılmıştır. Dile dönüş süreciyle birlikte, Kant'ın düşüncesine paralel bir şekilde nesnenin dilde kurulan bir unsur olduğu ileri sürülmüş ve bundan sonra nesne artık hep kurulan bir yapı olarak düşünülmüştür. Nesnenin kavranan değil de kurulan bir yapı olması, dil ve düşünce veya duyum ve gönderge gibi belirli unsurların karşılıklılığını gerektirir. Bu durumda dilde ya da düşüncede inşa edilebilen ancak bir göndergeden yoksun olanların ontolojik ve metafizik olarak nerede konumlandırılması gerektiği, bu türden kavramlar hakkında anlamlı bir şekilde konuşmanın imkanı çözülmesi gereken önemli bir sorun haline gelmiştir. Meinong Nesneler Kuramında varolmanın ve bir göndergeye sahip olmanın nesne olmanın koşulu olmadığını söyleyerek mütekabiliyet sorununa bir çözüm getirmiş olsa da bu kuramın anlaşılması ve kabul edilmesi kolay olmamıştır. 19 ve 20. yüzyıllarda matematik ve mantık alanlarında, Meinong'un tezini güçlendirir şekilde, göndergeden yoksun kavramlar hakkında anlamlı bir şekilde konuşabilmenin imkanını sunacak gelişmeler yaşanmıştır. Kripke'nin erişilebilirlik bağıntısını tanımlaması ve mümkün dünyalar semantiğini geliştirmesi bu dünyada yer almayan ancak mümkün bir dünyada varolabilecek nesnelerden anlamlı bir şekilde bahsedebilmenin yolunu açmıştır. Modal mantıkta yaşanan son gelişmeler, kabulü hala tartışma konusu olan imkansız nesneler hakkında da konuşmanın zeminini hazırlamıştır. Mantıkta ve bilimde bugün gelinen aşama, mümkün ve/veya imkansız nesne olarak anılabilecek varolmayan nesneleri meşru nesne kategorisine almamak için çok fazla seçenek bırakmamıştır. Bu noktadan itibaren asıl tartışılması gereken konulardan biri, yetkinliğini yitirmiş klasik metafizik anlayışı, söz konusu varolmayan nesneleri içine alacak ve onlar hakkında anlamlı bir şekilde konuşmayı mümkün kılacak şekilde yeniden formüle etmektir. Tüm bu sürecin, temel kilometre taşları üzerinden izlendiği çalışmamızın sonunda, klasik metafizik anlayışın eleştirel bir değerlendirmesi ve mümkün bir metafizik anlayışın çerçevesi sunulmuştur.
Özet (Çeviri)
This thesis tackles the process of bringing together/aggregating the concepts of“non-existence”and“object”. We tried to trace what has been left out of the definition of the object by considering what is called an object in the time period starting with the Parmenides's saying of“It is and it is not 'not to be'”until the present day. Intelligible in Plato and sensible in Aristotle were considered as basic and thereafter the definition of the object has been changed constantly in between what is intelligible and what is sensible. Ontological and metaphysical frames have been shaped accordingly. Kant who has been a necessary reference point for the later philosophers can be considered as the starting point of the process preparing the possibility of semantics of the non-existent objects in the modern period. After Kant's argument that object is not a thing on its own either in the intelligible or in the sensible realm but something that is constructed in intuition and/or pure intuition by giving unity to the representation with the joint employment of intellect and imagination, the idea that object is conceived by noesis was eliminate from the philosophical discourse. Along with the linguistic turn, it is argued that object is an entity constructed within language, as reminiscent of Kant's view; and thereafter object is always thought as a somehow constructed entity. Object viewed as not immediate intuited but as constructed requires an elucidation of the relation between language and thought and therefore between sense and reference. In this case, where the ontological and metaphysical positions of things which can be constructed in language or thought but lack any reference are; and what the possibility of talking meaningfully about such things/concepts is have become an important problem that needs to be solved. Although Meinong suggested in his Theory of Objects that existence and having a reference is not condition of being an object, it has not been easy to grasp and accept the gist of this theory. In the 19th and 20th centuries, there have been developments in the fields of mathematics and logic, which have supported Meinong's theory and make it possible to speak meaningfully about concepts lacking reference. Kripke's definition of accessibility relation and development of possible world semantics paved the way to talk meaningfully about objects that do not exist in the actual world but could possibly exist in another. Latest developments in modal logic also lead to talk about impossible objects whose acceptance is still a matter of debate. As of the current stage in logic and science, it seems that there are not many options to exclude non-existent objects which can be called as possible and / or impossible objects, into the justifiable object category. At the end of our study, we present a critical evaluation of classical metaphysics and suggest frame for a new metaphysical understanding.
Benzer Tezler
- Mustafa Kutlu'nun eserlerindeki kelime gruplarının işlevsel özellikleri
The functional features of word groups in Mustafa Kutlu's works
GÖKHAN ÖZBEK
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
Türk Dili ve EdebiyatıBilecik Şeyh Edebali ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. OKTAY SELİM KARACA
- Uzun süreli bellek ve değişim saptama arasındaki ilişkinin incelenmesi
The relationship between long term memory and change detection
OSMAN İYİLİKCİ
- Edebiyat ve video oyunlarında mekân bağlamında mimari ve anlatı ilişkisi
The relationship between architecture and narrative in the context of space in literature and video games
ONUR KOCABAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
MimarlıkEskişehir Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZLEM KANDEMİR
- F.W.J Von Schelling ve R.G. Collingwood felsefelerinde doğa ürünü ve sanat ürününün yaratım süreci
The process of creation of nature product and art product in the philosophies of F.W.J Von Schelling and R.G. Collingwood
ASLI KORKMAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
FelsefeAnkara ÜniversitesiSistematik Felsefe ve Mantık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. IŞIL BAYAR BRAVO
- Heidegger ve Sartre'da varoluş-öz kavramlarının ilişkisi açısından hümanizm sorunu
Humanism issue in terms of relation of existence-essence notions in the philosophy of Heidegger and Sartre
ERDAL GÜRSUL