Geri Dön

9-12 yaşları arasındaki korunmaya muhtaç çocuklarda kendilik tasarımı

The Self-representation differences between 9-12 years old children who stay at an institution under protection

  1. Tez No: 61883
  2. Yazar: ARZU YILDIRIM
  3. Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. NEVİN ERACAR BAŞAR
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Eğitim ve Öğretim, Psikoloji, Education and Training, Psychology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1997
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Marmara Üniversitesi
  10. Enstitü: Eğitim Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 165

Özet

95 BÖLÜM V ÖZET SONUÇ VE ÖNERİLER Özet Bu araştırma, 9-12 yaşları arasındaki korunmaya muhtaç çocuklarla, yine aynı yaş diliminde ve ailesiyle yaşayan çocukların kendilik tasarımlarını karşılaştırmak amacıyla düzenlenmiştir. Söz konusu olgu araştırılırken önce kendilik tasarımının yaşa ve cinsiyet faktörüne göre farklılaşıp farklılaşmadığına bakılmış, daha sonra da kendilik tasarımının; yuvada yaşayan çocukların kuruma geliş nedeni, kuruma geliş yaşı, izine çıkma, anne - babayla görüşme, aynı kurumda kardeşi olma ve anne - babanın beraberlik biçimi değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşrnadığı incelenmiştir. öte yandan araştırmada, ailesiyle yaşayan ve yuvada kalan çocukların kendilik taarımları psikanalitik bir bakışla da değerlendirilmeye çalışılmış ve“Louisa Düss Psikanalitik Hikayeler Testi”ile 1)Ayrılma-bıreyleşma 2)Ödipal Karmaşa 3}Nesne paylaşımı ve özerklik 4)Dışa yönelik saldırganlık 5)Kendine yönelik saldırganlık 6)Akıldışı korku 7)Kastrasyon Kaygısı 8)Kötü imgelem kategorilerinde iki grubun karsılastınlmasıyapılmıştır. Karşılaştırma türünde tarama modeline uygun olarak hazırlanan araştırmama evrenini“Göztepe Semiha Şakir Çocuk Yuvası ve. Küçükyalı Çocuk Yuvasında yaşayan 87 çocuk ve Göztepe Semiha Şakir ilköğretim Okulu ve Küçükyalı Muhsine Zeynep İlköğretim Okulu'na devam eden 76l çocuk oluşturmaktadır. Araştırmada iki ölçekten yararlanılmıştır^ Çocukların kendilik tasarımı düzeylerini fenomenolojik bir bakış açısıyla ölçmek için- ”Piers Harris Öz Kavramı Ölçeği“; kendilik tasarımını psikanalitik bir çerçeveyle değerlendirebilmek amacıyla da ”Louisa Düss Psikanalitik Hikayeler Testi“ uygulanmıştır. Buna ek olarak uygulmaya katılan ve yuvada yaşayan çocukların kendilik tasarımı düzeylerini etkileyebileceği düşünülen bazı değişkenlere ait bilgilerin toplanması amacıyla da ”Kişisel Bilgi Formu“ kullanılmıştır.96 Elde edilen ham verilerin istatistiksel çözümlemeleri SPSS Programıyla yapılmıştır. ”Piers Harris Öz Kavramı Ölçeği“ için, ”T Testi ve Varyans Analizi (ANOVA)“ teknikleri; ”Louisa Düss Psikanalitik Hikayeler Testi“ sonuçları için de her bir kategori için, ”ilişkisiz örneklemlerde yüzdeler arası anlamlılığın test edilmesi“ tekniği kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgular özetle aşağıda sunulmuştur Kendilik tasarımı düzeyinin ele alınan yaş dilimi içinde farklılaşmadığı ve cinsiyet faktörü açısından da anlamlı bir farkın olmadığı bulunmuştur. Yuvada yaşayan çocuklarla ailesi yanında yaşayan çocukların ”Piers Harris öz Kavramı ölçeği“ ile ölçülen kendilik tasarımı düzeyleri arasında.01 düzeyinde anlamk bir ilişki bulunmuştur^ yani kendilik, tasarım^ yuvada yaşayan çocuklarda anlamlı düzeyde düşüktür. Yuvada yaşayan çocukların yine ”Piers Harris öz Kavramı ölçeği“ ile ölçülen kendilik tasarımı düzeylerinin, kuruma geliş nedeni, kuruma geliş yaşı, izine çıkma, anne - babayla görüşme, aynı kurumda kardeşi olma ve anne- babanın beraberlik biçimi değişkenlerine göre farklılaşmadığı bulunmuştur. Yuvada kalan çocuklarla ailesiyle yaşayan çocukların kendilik tassarımlan ”Louisa Düss Psikanalitik Hikayeler Testi“ ile değerlendirildiğinde iki grup arasında, ”Ödipal Karmaşa“, ”Nesne Paylaşımı ve Özerklik^,“Akıldışı KorkuV ”Kastrasyon Kaygısı“ ve ”Kötü İmgelem“ kategorilerinde anlamlı bir fark bulunurken; ”Ayrılma-bireyleşme“, ”“Dışa Yönelik Saldırganlık”ve“Kendine Yönelik Saldırganlık”kategorilerinde iki grup arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Sonuç Bu araştırmada fenomenolojik bir bakış açısıyla değerlendirilen 9-12 yaşları arasındaki korunmaya muhtaç çocukların kendilik tasarımı düzeylerinin, aileleriyle yaşayan çocuklardan anlamlı düzeyde düşük olduğu bulunmuştur. Bu doğrultuda aile yanında değil de yuvada yaşamanın, çocuğun kendilik tasarımını olumsuz yönde etkilediği söylenebilir.97 Öte yandan yuvada yaşayan çocukların kendilik tasarımlarının, kuruma geliş nedeni, kuruma geliş yaşı, izine çıkma, anne - babayla görüşme, aynı kurumda kardeşi olma ve anne - babanın beraberlik biçimi değişkenlerinden etkilenmediği bulunmuştur. Psikanalitik bir değerlendirmede de yuvada yaşayan çocuklarda olumsuz özellik, ailesiyle yaşayan çocuklardan,“ödipal Karmaşa”,“Nesne Paylaşımı ve Özerklik”,“Akıldışı Korku”,“Kastrasyon Kaygısı”ve“Kötü İmgelem”kategorilerinde anlamlı düzeyde fazla bulunmuştur. Yuvada yaşayan çocukların“Piers Harris öz Kavramı ölçeğiyle”ölçülen kendilik tasarımı düzeyleri, aileleriyle yaşayan çocuklardan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük bulunurken;“Louisa Düss Psikanalitik Hikayeler Testi”ile yapılan değerlendirmede de yuvada yaşayan çocuklarda,“ödipal karmaşa”,“nesne paylaşımı ve özerklik”,“akıldışı korku”,“kastrasyon kaygısı”ve“kötü imgelem”kategorilerinde“olumsuz özelliğin”, aileleriyle yaşayan çocuklardan daha fazla olması, kendilik tasarımının bilinçli ve bilinçdışı süreçlerinin birlikte işleyişine dair bir fikir vermektedir. Araştırmada tutucu bir ekol savunuculuğundan kaçınılmaya çalışıldı. Görüldüğü gibi kullanılan iki ölçeğin kuramsal alt yapıları farklı olsa da birbirlerini tamamlayıcı sonuçlar verdiler. Hangi yöntemle bakılırsa bakılsın anlaşılması gereken“olguların nasıl gerçekleştiği”dir. Açı böylesine genişlediğinde, problemler için üretilecek çözümlerin de daha etkili olacağı düşünülmektedir. öneriler Ülkemizde korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili olarak yapılan araştırmalar oldukça sınırlıdır. Korunmaya muhtag çocukların psıkososyal gelişimlerini ve kişilik özelliklerini inceleyen, geniş ömeklem grupları ile ve farklı ölçekler kullanılarak yapılacak yeni araştırmalara gereksinim vardır. Kendilik tasarımı düzeyi korunmaya muhtaç çocuklarda, aileleriyle yaşayan çocuklardan daha düşük çıkmıştır. Bu bulgu korunmaya muhtaç çocukların, incelenilen özellik açısından bir risk grubu olduğunu göstermektedir98 (bkz s. 7- 8). Bu nedenle çocukların kendilik tasarımı düzeylerini olumsuz yönde etkileyen etkenlerin ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınmasına ihtiyaç vardır. Ancak alınacak önlemlerin neler olacağının bilinmesi ise, öncelikle çocuğun kendilik tasarımını olumsuz yönde etkileyen etkenlerin anlaşılmasına bağlıdır. Bunun için yapılacak araştırmalara gereksinim duyulmaktadır. Çünkü bu çalışma varolan bir sorunu ortaya koymakla ve aileyle yaşamamanın, kendilik tasarımını olumsuz yönde etkilediğini göstermekle birlikte, sorunun çözümüne ilişkin bir fikir vermemektedir. Böylece araştırma sonunda elde ettiğimiz veriler kuramsal olarak yola çıktığımız görüşle desteklenmiş olmaktadır. Kendilik tasarımını olumsuz yönde etkileyen etkenlerin bilinmesi, çocukların kendilik tasarımı düzeylerini arttıracak önlemlerin alınmasını sağlayacaktır. Bu amaçla yuvalardaki ortamı, personelin tutumlarını inceleyen araştırmalar düzenlenebilir ve bu doğrultuda ortamı ve personeli iyileştirici önlemler alınabilir, personelle ilgili grup çalışmaları düzenlenebilir. Nitekim Atasoy (1992), yuvada yaşayan çocukların ruhsal uyumlarını araştırdığı ve bir personel eğitimi programı düzenlediği çalışmasında, personelde meydana getirilen tutum değişikliği sayesinde anlamlı sonuçlar almıştır, işte benzeri bir çalışma da kendilik tasarımıyla ilgili olarak düzenlenebilir. Bu amaca yönelik bir grup çalışması da, Eracar-Başar (1997) tarafından Bolluca Çocuk Köyü'nde,“anneler”ile gerçekleştirilmiştir (Başar, 1 997). Yapılan çalışmada kullanılan“Louisa Düss Psikanalitik Hiikayeler Testi”nin projektif bir teknik olması, sonuçların istatistiksel olarak ifade edilmesinde bazı güçlükler ve sınırlılıklar doğurmuştur. Örneğin; her bir kategori açısından denekler“olumlu özellik”ya da“olumsuz özellik”gösteriyor biçiminde değerlendirilmişlerdir. Yani yürürlükteki ilke“patoloji var”ya da“yok”biçiminde işlemektedir. Bu ise bu iki özelliğin“arasında olanlar”hakkında bir fikir vermemektedir. Yani bir derecelendirme yapılamamıştır. Bu sebeple olguların psikanalitik çerçevelerini daha güvenilir ve geçerli bir biçimde ortaya koyacak ölçekler üretilmeli; ya da eldeki ölçekler geliştirilmelidir.99 Bunun yanısıra sadece ölçekteki nicel veriler değil nitelik açısından sürecin incelenmesi, tanımlanması ve yorumlanması da oluşturulacak önlem çalışmaları ve koruyucu ruh sağlığı bakımından önemlidir. Araştırma küçük bir örneklem üzerinde yapılmıştır ve bu nedenle genellenebilirliği sınırlıdır örneklemin küçük olması, değişkenlerin sınanabilmesini de sınırlandırmıştır. Bu yüzden daha büyük örneklem gruplarıyla yapılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. Araştırmada ele alınmak istenen bazı değişkenle^ çocuklarla ilgili bilgilerin yeterli olmaması nedeniyle araştırılamamıştır. Bu noktada korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili olarak oluşturulan sosyal inceleme raporlarının yetersizliğinden bahsedilebilir. Bu durumu yeniden düzenleyici önlemlerin, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde alınması gereklidir. Araştırmaya başlanılırken, dünya çapında hizmet veren SOS Çocuk Köyleri'nin Türkiye'deki ilk ve tek örneği olan Bolluca Çocuk Köyünü de,“ailesiyle yaşayan”ve“yuvada kalan”çocukların yanında üçüncü bir grup olarak incelemeye almak amaçlanmıştı. Ancak köyde, ilgili yaş grubundaki çocuk sayısının az olması nedeniyle istatistiksel kaygılar yüzünden bu amaç gerçekleştirilemedi. Ancak bu olgu niteliksel boyutu ağırlıklı bir çalışma olarak düzenlenebilir ve gerek kendilik tasarımı, geekse başka değişkenler açısından yuvada kalan çocuklarla Bolluca Çocuk Köyünde kalan çocuklar karşılaştırılailir. Şayet sonuçlar“anlamlı düzeyde farklılık olduğu”biçiminde çıkarsa bu, kurumların örgütsel anlamda yenilenmesi gibi bir sonucu da beraberinde getirebilecektir. Çocuk yuvaları adeta toplumdan yalıtılmış bir biçimde işlev görmektedirler. Çocukların, kapasiteleri büyük kurumlarda yetiştirilmelerinin, toplumla bütünleşmeyi güçleştireceği düşünülmekte ve büyük kurumlar yerine ev ortamına benzer küçük birimlerde yaşamalarının sağlanmasının, psikososyal gelişimleri açısından daha uygun olduğu düşünülmektedir. Gözlemleri sonucunda araştırmacının, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde hizmet veren çocuk esirgeme kurumlarının işleyiş sistemine dair bazı çekinceleri vardır. Araştırmaya alınan kurumlardaki personelin uzmanlaştıkları alanla ilgili olarak sayılarının yeterli olmadığı ve100 mesleki sınırlarının net olarak belirtilmediği gözlenmiştir. Bakıcı annelerin genellikle eğitimsiz olmalarının, çocuğun psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmektedir. Araştırma sonucu, kendilik tasarımı açısından çevrenin önemini göstermektedir. Ancak gözlemler ve çocukların sosyal inceleme raporlarından gözlendiği kadarıyla, ailesi hayatta olan çocukların ailelerinden ayrılmalarında en büyük gerekçe“ekonomik yetersizlik”tir. Bu nokta göz önünde bulundurularak bu konuda devletin uygun sosyal politikalar üretmesi gerekir (işsizlik sigortası, sosyal yardımın arttırılması vb..).

Özet (Çeviri)

ABSTRACT The present study investigates the self-representatins differences between 9-12 years old children who stay at an institution under protection and the same age children who live with their family. First of all, self-representation differences of these children was studied according to their ages and sexes, then the same subject was investigated among the children who stay at an institution under protection due to their reason of attending institution, age of attending institution, the frequency of leaving the institution for a short holiday, the frequency of visiting their parents, having sibling in the same institution and the states of relations between the parents. On the other hand the self-representation of these two grups of children was compared psychoanaliticly according to“Louisa Düss Psy choanal itic Stoires Tesf. This test includes the following categories: 1) Separation- Individualism 2) Odipal complex 3) Sharring object and autonomy 4) Aggression to the external world 5) Aggression to self 6) Irrational fears 7) Anxiety of castration 8) Bad imagination. Survey model was conducted in this research an tho scales were applied in ”Göztepe Semiha Şakir Çocuk Yuvası“ and ”Küçükyalo Çocuk Yuvası“ (87 children); ”Göztepe Semiha Şakir ilköğretim Okulu“ and ”Küçükyalı Muhsine Zeynep ilköğretim Okulu“ (76 children). Two scales were used in this study. Self-representation of the chidren was measured both by ”Piers Harris Self-concept Enventory“ and ”Louisa Düss Psychoanalitic Stoires Tesf. And also,“Personal Information Questionaire”was used to get same information about the variables which were thought to be effective in self-representation. The obtained scores were analyzed by SPSS program“T-*esf and ”Analysis of variance“ techniques were used for ”Piers Harris Self-concept Enventory“ and testing of significance in unrelated samples”technique was used for each category of“Louisa Düss Psychoanalitic Stoires Tesf.The results indicate that the self-representation of these two grups of children is not significantly different according to their sexes and ages. According to ”Piers Harris Self-concept“ scale, self representation of these two grups of chidren differs significantly at the.01 significance level. The chidren who stay at an institution under protection are less self-representative than the chidren who live with their family. Self-representation of the children who live in the institution is not significantly different due to their reason of attending such institution, the age of attending, the frequency of leaving the institution for a short holiday, the frequency of visiting their parents, having sibling in the same institution and the state of relations between the parents. The results of ”Louisa Düss Psychoanalitic Stoires Tesf show that these two grups of children are significantly different in“Odipal complex, object sharring and autonomy, irrational fears, castration anxiety and bad imagination, but the two grups arent significantly different in ”Separation-Individualism, aggression to the external world and aggression to self.

Benzer Tezler

  1. Ankara'da bulunan çocuk yuvalarında kalan 9-12 yaş grubu korunmaya muhtaç kız ve erkek çocuklarda korku yaygınlığı ve yoğunluğu üzerine karşılaştırmalı bir araştırma

    A Research on fear intensity and prevalency of neglected 9-12 year old girls and boys living in the orphanages in Ankara province

    YAŞARE AKTAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1991

    PsikolojiAnkara Üniversitesi

    DOÇ. DR. MİNE MANGIR

  2. 9-12 yaş korunmaya muhtaç çocukların benlik saygıları ile zihinsel gelişmeleri arasındaki ilişkinin incelenmesi

    The Relation between the self-esteem and cognitive development of the 9-12 year-old children who are in need of protection

    CEREN PEKTAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Eğitim ve ÖğretimMarmara Üniversitesi

    Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. NEVİN ERACAR

  3. 2009-2019 yılları arasında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp fakültesi çocuk kliniği'nde bruselloz saptanan çocuk hastaların demografik, klinik, laboratuvar bulguları ve tedavilerinin değerlendirilmesi

    Evaluation of the demographical, clinical, laboratory findings and treatments of pediatric patients with brucellosis diagnosis in the pediatrics department of the faculty of Medicine at Sivas cumhuriyet University between 2009 and 2019

    CEMİLE ECE ÇAĞLAR ŞİMŞEK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSivas Cumhuriyet Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MAHMUT EKİCİ