Geri Dön

Yumuşak doku lezyonlarının tanısında ve hastaların bir üst basamak tedavi merkezlerine yönlendirilmesinde klinik ve ultrasonografik değerlendirmenin önemi

The importance of clinical and ultrasonographic evaluation in the diagnosis of soft tissue lesions and in the referral of patients to an upper higher level of healthcare treatment center

  1. Tez No: 632462
  2. Yazar: MEHMET ALAKUŞ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. MEHMET ALİ ERYILMAZ, DR. ÖĞR. ÜYESİ SERDAR ARSLAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Aile Hekimliği, Family Medicine
  6. Anahtar Kelimeler: Fizik muayene, Tıbbi Öykü, Ultrasonografi, Yumuşak doku lezyonları, Medical history, Physical examination, Soft tissue lesions, Ultrasonography
  7. Yıl: 2020
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 75

Özet

Amaç: Bu çalışmanın amacı, yumuşak doku lezyonlarının tanısında, öykü ve fizik muayeneye ek olarak ultrasonografi yönteminin tanıya katkısını belirlemek ve yaygın görülen yumuşak doku lezyonları hakkında bilgi sahibi olmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma tanımlayıcı bir araştırma olup, çalışmaya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile hekimliği ve Radyoloji kliniğine, Mart 2019 ile Mart 2020 tarihleri arasında 18-65 yaş arası yüzeysel yumuşak dokularda şişlik şikayeti ile başvuran 213 hasta dahil edildi. Çalışmaya katılan bireylerden ayrıntılı öykü alınıp detaylı fizik muayene yapıldıktan sonra, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Radyoloji Bölümünde deneyimli uzman Radyolog gözetiminde hastaların ultrasonografi tetkikleri yapıldı. İleri inceleme (Manyetik rezonans görüntüleme veya biyopsi) yapılan hastaların sonuçları hasta takip sistemi üzerinden takip edildi. Verilerin analizinde Statistical Package for Social Sciences for Windows version 22,0 (SPSS) yazılımı kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya katılan 213 hastanın yaş ortalaması 42,5 ± 14,7 yıl (min:18 maks:65) idi ve hastaların 85'i (%39,9) erkek, 128'i (%60,1) kadın idi. Çalışmaya dahil edilen toplam 213 hasta sadece klinik bulgular ile değerlendirildiğinde; 175 (%82,2) hastaya ileri inceleme önerildi, 38 (%17,8) hastaya ileri inceleme önerilmedi. Hastalar klinik bulgular ve ultrasonografi bulguları ile birlikte değerlendirildiğinde ise; 36 (%16,9) hastaya ileri inceleme (Manyetik rezonans görüntüleme veya biyopsi) önerildi, 177 (%83,1) hastaya ileri inceleme (Manyetik rezonans görüntüleme veya biyopsi) önerilmedi. Sadece klinik bulgular ile ileri inceleme önerilen hasta sayısı ile klinik ve USG bulguları ile ileri inceleme önerilen hasta sayısı arasında anlamlı fark saptandı (p=0,010). Hastalar klinik ve ultrasonografi bulguları ile birlikte değerlendirildiğinde; en sık görülen ön tanılar sırasıyla 46 (%21,6) lipom, 31 (%14,6) reaktif lenf nodu, 26 (%12,2) ganglion kisti, 17 (%8,0) epidermal inklüzyon kisti ve 12 (%5,6) abse ile uyumlu idi. Bu lezyonların görülme sıklığı cinsiyete göre karşılaştırıldığında ise sadece ganglion kistinin kadınlarda daha sık görüldüğü anlamlı olarak saptandı (p=0,002). Çalışmaya dahil edilen tüm hastalar, hasta takip sisteminden incelendiğinde toplam 37 (%17,3) hastamıza ileri inceleme (Manyetik rezonans görüntüleme, biyopsi) uygulandı. Hastalardan 9 (%4,2) tanesine manyetik rezonans görüntüleme, 28 (%13,1) tanesine ise biyopsi işlemi uygulanarak histopatolojik değerlendirme yapıldı. Çalışmada yer alan toplam 213 hastanın; 2'si (%0,9) histopatolojik olarak kesin malignite tanısı aldı, 2'si (%0,9) ise malignite açısından yüksek şüpheli idi ve ileri inceleme önerildi. 209 (%98,2) hastanın lezyonu benign karakterli idi. Sonuç: Sadece öykü ve fizik muayene yöntemleri yumuşak doku lezyonlarının tanısında maalesef yetersizdir. Ultrasonografi benign lezyonları tanımada ve malign lezyonlardan ayırmada tanıya önemli katkı sağlamaktadır. Bu nedenle birinci basamak merkezlerde ultrasonografi kullanımı, yumuşak doku lezyonlarının ayırımı için etkili bir yöntem ve triyaj aracı olabilir. Böylece hasta maliyetleri azaltılabilir.

Özet (Çeviri)

Aim: The aim of this study is to determine the contribution of ultrasonography method to diagnosis in addition to history and physical examination in the diagnosis of soft tissue lesions and to have information about common soft tissue lesions. Materials and Method: This study is a descriptive research and the study included 213 patients who applied to the Unıversıty of Health Scıences Konya Training and Research Hospital Family medicine and Radiology clinic with the complaint of swelling in the superficial soft tissues, between the ages of 18-65 between March 2019 and March 2020. After detailed history and detailed physical examination were performed to the individuals who participated in the study, ultrasonography examinations of the patients were performed under the supervision of an experienced expert Radiologist in the Radiology department at Konya Training and Research Hospital. The results of the patients who underwent further examination (Magnetic resonance imaging or biopsy) were followed through the patient follow-up system. Statistical Package for Social Sciences for Windows version 22,0 (SPSS) software was used to analyze the data. Results: The average age of 213 patients participating in the study was 42.5 ± 14.7 years (min:18 max:65) and of patients 85 (39.9%) were male and 128 (60.1%) were female. When a total of 213 patients included in this study were evaluated only with clinical findings; 175 (82.2%) patients were offered further examination, 38 (17.8%) patients were not offered further examination. When the patients were evaluated together with clinical findings and ultrasonography findings; 36 (16.9%) patients were offered further examination (Magnetic resonance imaging or biopsy), 177 (83.1%) patients were not offered further examination (Magnetic resonance imaging or biopsy). There was a significant difference between the number of patients recommended to further examination with clinical and USG findings and the number of patients recommended to further examination with only clinical findings (p=0,010). When patients were evaluated together with clinical and ultrasonography findings; respectively, the most common preliminary diagnoses were 46 (21.6%) lipoma, 31 (14.6%) reactive lymph node, 26 (12.2%) ganglion cyst, 17 (8.0%) epidermal inclusion cyst and 12 (%) 5,6) was compatible with the abscess. When the frequency of these lesions was compared by gender, it was found meaningful that only ganglion cyst was more common in women (p = 0.002). When all patients included in this study were examined from the patient follow-up system, a total of 37 (17.3%) patients underwent advanced examination (Magnetic resonance imaging, biopsy). 9 (4.2%) patients had magnetic resonance imaging, and 28 (13.1%) patients underwent biopsy and histopathological evaluation was performed. Of the total 213 patients in the Study, 2 (0.9%) were diagnosed with histopathological certainty of malignancy, while 2 (0.9%) were highly suspected of malignancy and further examination was recommended. The lesion of 209 (98.2%) patients was of benign character. Conclusion: Only history and physical examination methods are unfortunately insufficient in the diagnosis of soft tissue lesions. Ultrasonography has an important contribution to diagnosis in identifying benign lesions and distinguishing them from malignant lesions. Therefore, the use of ultrasonography in primary care centers can be an effective method and triage tool for the separation of soft tissue lesions. Thus, patient costs can be reduced.

Benzer Tezler

  1. Politravmalı hastalarda radyolojik yöntemlerle tespit edilememiş (Okkült) patolojilerin tüm vücut kan havuzu ve geç tüm vücut kemik sintigrafisi yöntemi ile tanımlanması

    Evaluate the radiologically undetected (occult) bone (fracture, microfracture, fissure, periost reaction, etc.) and soft tissue lesions (hematoma, solitary organ pathologies, etc.) by means of entire body blood pool (EBBP) and late entire body bone scintigraphy (EBBS) and to find out the additional benefits of the method in patients who have polytrauma without life threat.

    AYŞEN SEVER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Radyoloji ve Nükleer TıpOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TARIK BAŞOĞLU

  2. Paranazal sinüs tümör ve tümör benzeri lezyonlarının tanısında bilgisayarlı tomografinin yeri

    Başlık çevirisi yok

    HÜSEYİN ÇETİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    OnkolojiSelçuk Üniversitesi

    Radyodiagnostik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SERDAR KARAKÖSE

  3. Acil servise ayak bileği burkulması ile gelen hastalarda anterior talofibular ligament hasarının tespitinde ultrasonografinin rolü

    The role of ultrasonography in detection of anterior talofibular ligament damage in patients coming to the emergency department with ankle spring

    CEM GÜN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Acil TıpSağlık Bakanlığı

    Acil Tıp Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ERDEN EROL ÜNLÜER