Tavşan deneysel subaraknoid kanama modelinde baziler arterin histolojik ve anjiografik ölçümlerinin karşılaştırılması
Comparison of the histological and angiographic measurements of basilar artery in experimental rabbit subarachnoid bleeding model
- Tez No: 649506
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ERGÜN DAĞLIOĞLU
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Nöroşirürji, Neurosurgery
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2014
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Nöroşirürji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Nöroşirürji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 68
Özet
Spontan subaraknoid kanamalı hastanın takibinde en korkutucu komplikasyon yeniden kanama iken, günümüzde erken cerrahi veya endovasküler tedavinin yaygın olarak uygulanması bu sorunun önemini azaltıp serebral vazospazmı mortalite ve morbidite açısından en önemli komplikasyon durumuna getirmiştir. Serebral vazospazmın patofizyolojisi tam olarak aydınlatılmamış olmakla birlikte halen en uygun tedavinin ortaya konulamaması günümüze kadar bu konuda pek çok teori öne sürülmesine neden olmuştur. Günümüzde, spontan subaraknoid kanamaların (SAK) değerlendirilmesinde altın standart olan dijital substraksiyon anjiyografi (DSA), serebral vazospazmın radyolojik olarak gösterilmesinde de en etkin yöntemdir. DSA sayesinde subaraknoid kanama geçirmiş hastada serebral vazospazma bağlı semptomlar ortaya çıkmadan serebral arter çapında daralma başladığını görebilmekteyiz. Ancak bir serebral arter çapının ne kadar daraldıktan sonra hastada nörolojik defisit yaratmaya başlayacağı tam olarak bilinmemekle birlikte böyle bir sınıflama yapılamamıştır. DSA'nın günümüzde bize tanıdığı olanaklar ile ölçülen serebral arter çapı, arter duvarının iç yüzeyi ile sınırlıdır. Yapılan histolojik çalışmalarda ise arterin iç çapı yanında arterin dış çapı, lümen alanı ve duvar kalınlığı gibi ek ölçümler yapılabilmektedir. Bu ölçümlerden faydalanılarak histopatolojik olarak lümeni daralmış serebral arterin, anjiyografik olarak da hangi derecede lümeninin daralıp daralmadığını veya anjiyografik olarak vazospazmda olan serebral arterin, histopatolojik olarak aynı derece vazospazmda olduğu yapılan deneysel çalışmalarda gösterilmiştir. Bu çalışma da, tavşanda deneysel subaraknoid kanama modeli yaratılarak baziler arter çaplarının anjiyografik ve histolojik ölçümlerinin karşılaştırılıp serebral arterlerdeki vazospazm ölçümünün güvenilir şekilde yapılıp yapılamayacağı araştırılmış ve histolojik ölçümlerle anjiyografik ölçümlerin korelasyonu araştırılmıştır. Çalışmada ağırlıkları 2140 - 3210 gr arasında değişen toplam 16 adet New Zealand tavşanı kullanıldı. Deney için tavşanlar kontrol ve SAK olmak üzere 2 gruba randomize edildi. Tüm gruplardaki tavşanlar 72. saatte yüksek doz anestezik ajan verilerek sakrifiye edildi. Deney hayvanlarında sakrifikasyon ve perfüzyon sonrası serebral dokular, gross olarak mikroşirürjikal yöntemle baziler arter korunarak eksize edildi. Alınan dokuların tespiti yapıldıktan sonra ışık mikroskopik inceleme için formaldehite konuldu. Çalışmamızda oluşturulan gruplar histopatolojik ve serebral anjiyografik yöntemler kullanılarak incelenmiştir. Baziler arter lümen çapları ölçülmüş ve histomorfometrik bulgular Mann-Whitney U ve Wilcoxon Eşleme testleriyle analiz edilmiştir. Histolojik ölçümler karşılaştırıldığında kontrol ve SAK grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark elde edilmiştir. Benzer karşılaştırma ile kontrol ve SAK grubunun anjiyografik ölçümlerinde, SAK grubunun baziler arter lümen çaplarının daha dar olduğu izlenmiş ancak bu istatistiksel olarak anlamlı düzeye ulaşmamıştır. Kontrol grubunun ölçümlerinde anjiyografik ve histolojik ölçümlerin birbirine benzerlik gösterdiği ve aralarında anlamlı fark olmadığı tespit edilmiştir. Ancak SAK grubunda anjiyografik ve histolojik ölçümler birbirleriyle karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu ve histolojik olarak yapılan ölçümlerde baziler arter lümen çaplarının daha dar olduğu izlenmiştir. Dolayısıyla çalışmada her iki yöntemin birbiri ile karşılaştırması yapılmış ve kanımıza göre daha önce uygulanmayan bu karşılaştırmalı yöntemle histolojik veya anjiyografik yöntemlerin birbirine üstünlüğü araştırılmıştır. SAK grubunda anjiyografik ve histolojik ölçümler karşılaştırıldığında sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı düzeyde saptanmıştır. Bu durum SAK sonrası histolojik ölçümlerin anjiyografik ölçümlerden daha hassas olduğuna ait bir sonucu göstermektedir.
Özet (Çeviri)
It is clear that rebleeding is the most fearful complication in patients with spontaneous subarachnoid hemorrhage (SAH) however cerebral vasospasm became more popular in the last decades due to rapid progress in both in diagnostic and therapeutic part of aneurysm treatment. Surveys against cerebral vasospasm to illuminate its exact mechanism speed up in the last years and many theories were put forward. Today, digital subtraction angiography (DSA) is the gold standard and most effective radiological tool in the diagnosis of spontaneous SAH. We might have a chance to demonstrate vasospasm radiologically with DSA before clinical symptoms appear. However it is not clear when neurological deficits will be overt in patients with radiological vasospasm and a classification regarding this subject is missing. Measurements through DSA are limited with inner arterial diameter of cerebral vasculature. It is possible to measure outer layer of arterial diameter, lumen area and thickness of vessel wall with histological measurements. It was clearly demonstrated in the previous studies that the lumen diameter, area and thickness of vessel wall were all correlated with the degree of vasospasm. In the present study, measurements of basilar artery were done both with histopathological and angiographic methods in a model of experimental subarachnoid hemorrhage in rabbits. To assess the reliability of the regarding method in experimental vasospasm, basilar artery of each rabbit was histologically measured after angiographic measurement and scarification procedure. 16 New Zealend white rabbits weighting between 2140 and 3210 grams were used in the study. Rabbits were divided into two groups and randomized as control and SAH group. Rabbits in both groups were sacrificed at 72 hours with a high dose anesthetic agent. After scarification and perfusion procedure, cerebral tissues were excised microsurgically with meticulous care. Tissues were fixed and put into formaldehyde for light microscopic studies. Both groups were studied angiographically and histologically in the present study: basilar arter diameters were measured and compared statistically with Mann-Whitney U test and Wilcoxon Paired tests. There was a statistical difference between histopathological measurements of control and SAH groups. However angiographic measurements of SAH and control group do not reach statistical significance though marked decrease in basilar artery measurements were demonstrated in SAH group. Angiographic and histopathological measurements of control group were similar without statistical difference. However there was marked difference in SAH group between angiographic and histopathological measurements. Histopathological measurements of basilar artery were smaller than angiographic measurements and the difference reached statistical significance. In the present study, both histopathological and angiographic methods to measure basilar artery were compared. Histopathological measurements of SAH group were compared and there was statistical difference between histopathological and angiographic measurements. In conclusion, histopathological measurements were more shown to be more sensitive than angiographic methods to demonstrate cerebral vasopasm in an experimental subarachnoid hemorrahage model in rabbits.
Benzer Tezler
- Tavşanlarda deneysel oluşturulan subaraknoid kanamayı takiben uygulanan decorinin serebral vazospazm üzerine etkileri
The effects of decorin on cerebral vasospasm following experimental subarachnoid hemorrhage in the rabbits
BETÜL YAMAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
NöroşirürjiSağlık Bilimleri ÜniversitesiBeyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET ERHAN TÜRKOĞLU
- Deneysel subaraknoid kanama modelindezonisamid'in tavşan baziler arteri üzerinemakroskopik ve ince yapı düzeyindeetkisinin incelenmesi
Başlık çevirisi yok
ADNAN YALÇIN DEMİRCİ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
NöroşirürjiSağlık BakanlığıBeyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HAKAN SEÇKİN
- Tavşanlarda oluşturulan subaraknoid kanama sonrası gelişen vazospazmda nitrik oksit donörü ve beta 1 reseptör antagonisti olan nebivololün etkisi
Effect of nebivolol that is nitric oxide donor and beta 1 receptor antagonist on vasospasm after subarachnoid hemorrhage on rabbits
İLKER GÜLEŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2000
Nöroşirürjiİstanbul ÜniversitesiNöroşirürji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NAİL İZGİ
- Deneysel subaraknoid kanama modelinde mildronat'ın tavşan baziler arter üzerine makroskobik ve ince yapı düzeyinde etkisinin incelenmesi
Investigation of the effect of mildronate on rabbit base artery in experimental sah model at the level of macroscopic and fine structure
MUHAMMED TAHA ESER
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
NöroşirürjiSağlık Bilimleri ÜniversitesiBeyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HÜSEYİN HAYRI KERTMEN