Meslek hastalığı sürecinin kalitatif değerlendirilmesi
A qualitative assessment of occupational disease process
- Tez No: 652077
- Danışmanlar: PROF. DR. BÜLENT KILIÇ, PROF. DR. ARİF HİKMET ÇIMRIN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Halk Sağlığı, Public Health
- Anahtar Kelimeler: meslek hastalıkları, kalitatif araştırma, yoksulluk, iş güvencesizliği, damgalama, occupational diseases, qualitative research, poverty, job insecurity, stigmatization
- Yıl: 2020
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 127
Özet
Giriş ve Amaç Meslek hastalıkları için modern zamanların“sessiz salgını”ifadesi de kullanılmaktadır. Dünyada hergün 7500 insanın, 6500'ü iş-ilişkili hastalıklar ve 1000'i iş kaza ve yaralanmalarından olmak üzere, iş nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir. Ülkemizde meslek hastalıkları açısından gerek tanı gerek sürveyans sisteminde ciddi bir açık olduğu birçok yayında vurgulanmaktadır. Bu tanı ve sürveyans açığına bağlı olarak, tanı ve sürveyans dışında kalan çalışanların ve ailelerinin maddi ve manevi kaybı tazmin edilememekte ve sosyal korumadan mahrum kalmaktadırlar. Gerek koruma ve önleme programlarının gerekse tanı, tedavi ve rehabilitasyon programlarının oluşturulması ve sürdürülmesinde, ihtiyaç duyulacak bilgiyi arttırmak ve kanıt oluşturarak bu süreçlere olumlu katkı yapabilmek için yeterli İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) araştırma geliştirme finansmanına ve kalitatif/kantitatif bilimsel araştırmalara gereksinim vardır. Bu araştırmanın amacı, Dokuz Eylül Üniversitesi İş ve Meslek Hastalıkları Kliniği'nde meslek hastalığı tanısı almış kişilerin, tanı öncesi, tanı ve tanı sonrası süreçlerdeki duygu, düşünce, gözlem ve deneyimlerinin saptanması ve değerlendirilmesidir. Yöntem Bu araştırma kalitatif (nitel) tipte, fenomenolojik (olgubilimsel) yaklaşımlı, betimleyici ve yorumlayıcı bir araştırmadır. Dokuz Eylül Üniversitesi İş ve Meslek Hastalıkları Kliniği'ne, görüşmelere başlanma zamanına göre, son 6 ay içerisinde başvurmuş, meslek hastalığı tanılı çalışanlardan, amaca uygun örnekleme yöntemi ile seçilmiş 12 çalışanla anlatı görüşmesi yapılmış, görüşmelerde alınan ses kayıtları transkripte edilerek tematik içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Triangülasyonun sağlanması amacıyla, aynı klinikten kıdem ve deneyim düzeyine göre, 1 akademisyen, 1 uzman, 2 yandal uzmanlık öğrencisi ve 1 personelle de derinlemesine görüşme yapılmıştır. Ayrıca ülkemizdeki İSG sistemi ve programı, Rantanen ve ark.nın yöntemiyle, İSG alanında yayınlanmış ulusal ve uluslararası rehber dokümanlardan seçilenler ise doküman analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Bulgular Görüşülen 12 katılımcının 2'si kadın 10'u erkektir. Katılımcılar 31-58 yaş aralığında olup, yaş grupları açısından dağılım dengelidir. İşkolları açısından madencilik ve çeşitli imalat işkollarından olanlar ağırlıklıdır. Mevcut tanıları incelendiğinde bazılarının birden fazla tanısı olup, solunum sistemi ve nöromuskuler sistemin hastalıkları ayrıca işitme kayıpları ağırlıktadır. Transkripte edilmiş metinlerdeki ifadelerden oluşturulan alt kodlar, kognitif ve psikolojik, sosyokültürel, sosyoekonomik ve iş yeri alanlarında kategorize edilmiş ve fen ve sosyal bilim literatürü eşiliğinde temalar oluşturulmuştur. Ortaya çıkan temalar“Göç ve Katastrofi”,“Proleterleşme”,“Alt Sosyokültürel Örgütlenme ve Gettolaşma”,“Geleneksel Çalışma Kültürü ve Örgütlenmeleri”,“Prekarizasyon ve Prekaryöz Çalışma”,“Kötü Muamele ve İş yeri Zorbalığı”,“Travma ve Benlik Krizi”,“İfşa ve Yüzleşme”,“İfşa ve İnsandışılaştırılma”,“Yeni benlik ve Uzlaşma”olarak son halini almıştır. Bu temalar altında en sık tekrar eden kodlar iş güvencesizliği, yoksulluk, eğitimsizlik, hemşehricilik, damgalanma, korku ve kaygıdır. Anahtar kişilerin meslek hastalıklarıyla ilgili en çok tekrar eden kodları ise tanı koyma süreci ve sonrasına yönelik karşılaştıkları durumlar, hekimlerin farkındalık eksikliği, tetkik ve konsültasyon süreçlerinde uzamalar, meslek hastalığı tanısı sonrası süreçlerin ağır işlemesi ve İSG profesyonellerinin yaşadıklarını ifade ettikleri vicdani ikilemler olmuştur. Sonuç Sonuçta araştırmanın odağında olan ve meslek hastalığı olarak algılananın, sadece tıbbi bir tablo veya tanı değil, dar bağlamda iş yerindeki, geniş bağlamda ise bu iş yerinin sadece küçük bir temsili olduğu uluslar ötesi alandaki çalışma hegemonisinin, yayılım gösterdiği ve kırılımlar yaptığı farklı ortamlardan biri olan çalışanın bedeninde kendisini açığa vuran (ifşa olan) bir fenomen olduğu ve böyle izlendiği değerlendirilmiştir. Meslek hastalığı olarak algılanan bu fenomenin, tanı öncesinde de sosyokültürel ve sosyoekonomik ortamlarda yayılarak proleterleşme, göç, gettolaşma, prekarizasyon, kötü muamele ve iş yeri zorbalığı (psikolojik taciz) gibi farklı kırılımlara uğrayarak, meslek hastalığı olarak çalışanın bedeninde ifşa olmasından ve tanı almasından sonraki süreç ve ortamlarda da, damgalanma ve insandışılaştırılma kırılımları ile yayılımına devam ettiği izlenmiştir. Öneri olarak birçok kurumun yetki ve sorumluluk alanına giren İSG sisteminde, eşgüdüm ve işbirliğini sağlayacak ve denetleyecek, buna yetkili ve özerk bir üst düzey yürütme mekanizmasının kurulması sağlanmalı ve paydaş kurumların kapasitesi ve niteliği iyileştirilmelidir. Tanı koyma sürecindeki uzamalar engellenmeli, hekimlerin farkındalık eksikliği giderilmelidir. Sonuç olarak ILO'nun ilk genel direktörü Albert Thomas'ın bir asır önce belirttiği irade ve organizasyon gerekliliği, halen bütün diğer verilebilecek önerilerin en başında geleni gibi görünmektedir.
Özet (Çeviri)
Introduction and Aim The term“silent epidemic”of modern times is used for occupational diseases. It is estimated that every day 7500 people in the world die due to work, 6500 of them from work-related diseases and 1000 from work accidents and injuries. It is emphasized in many publications that there is a serious deficit in both the diagnosis and surveillance system in terms of occupational diseases in our country. Due to this lack of diagnosis and surveillance, the financial and moral loss of employees and their families who are not diagnosed and supervised cannot be compensated and they are deprived of social protection. Adequate research and development financing and qualitative / quantitative scientific research are needed in order to increase the information needed and to make positive contribution to these processes by creating evidence for constituting and sustaining of both protection and prevention programs as well as diagnosis, treatment and rehabilitation programs. The aim of this study is to determine and evaluate the emotions, thoughts, observations and experiences of people diagnosed with occupational diseases in the Dokuz Eylül University Occupational Diseases Clinic before, during and after the diagnosis. Method This research is a qualitative type, phenomenological approaching, descriptive and interpretative research. 12 employees who applied to Dokuz Eylül University Occupational Diseases Clinic in the last 6 months, according to the time they started the interviews, selected with the purposive sampling method from among the employees diagnosed with occupational diseases, narrative interviews were made, and the audio recordings of the interviews were transcribed and evaluated with thematic content analysis method. In order to provide triangulation, 1 academician, 1 specialist, 2 specialty students and 1 staff from the same clinic, according to the level of seniority and experience In-depth interviews were made with the personnel. In addition, the OHS system and program in our country were evaluated using the method of Rantanen et al., and those selected from the national and international guide documents published in the field of OHS were evaluated by document analysis method. Findings 2 of 12 interviewees are women and 10 of them are men. Participants are between the ages of 31-58, and the distribution is balanced in terms of age groups. In terms of business lines, those from the mining and manufacturing sectors are predominant. When their current diagnoses are examined, some of them have more than one diagnosis, diseases of the respiratory system and neuromuscular system, as well as hearing losses. The emerging themes are“Migration and Catastrophe”,“Proletarianization”,“Sub-Sociocultural Organization and Ghettoization”,“Traditional Labor Culture and Organizations”,“Precarization and Precarious Work”,“Maltreatment and Workplace Bullying”,“Trauma and Self Crisis”,“Disclosure and Confrontation”,“Disclosure and Dehumanization”,“New self and Reconciliation”. The most recurring codes under these themes are job insecurity, poverty, lack of education, stigmatization, citizenship/family solidarity, fear and anxiety. The most repetitive codes of key interviewers related to occupational diseases are the situations they encounter during and after the diagnosis process, the lack of awareness of other physicians, prolongation in the examination and consultation processes, the slow operation of the post-diagnosis of occupational disease, and the conscientious dilemmas of the professionals. Conclusion It is concluded that, the focus of the research, as perceived as an occupational disease, is not merely a medical concept nor a diagnosis, but a self-disclosing phenomenon, which is exposed in the employee's body; the body, which is one of the other multiple environments (individual or social), where the transnational work hegemony spreads, and make breakdowns. This phenomenon, which is perceived as an occupational disease, has already been spread in social and cultural environments before the diagnosis, and undergone multiple breakdowns, such as proletarianization, migration, ghettoization, precarization, mistreatment and workplace bullying (psychological harrasment). After diagnosed, and exposed in the employee's body, it seems to be, it spreads beyond, and makes breaks like stigmatization and dehumanization. As a suggestion, an authorized and autonomous high-level executive mechanism that will ensure and supervise coordination and cooperation in the OHS system, should be established and the capacity and quality of the institutions that are stakeholders of the OHS system should be improved. Prolongation in the diagnosis process should be prevented and the lack of awareness of other physicians should be eliminated. Finally, the necessity of will and organization, as stated by Albert Thomas, the first director general of ILO, a century ago, still seems to be the top of all other suggestions.
Benzer Tezler
- İntravezikal BCG immünoterapi uygulanan hastaların deneyimleri
Experiences of patients receiving intravesical BCG immunotherapy
YUSUF ARSLAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2020
Hemşirelikİstanbul Okan ÜniversitesiHemşirelik Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ İLKNUR ÇALIŞKAN
- Miyojenik ve aponevrotik blefaropitozis olgularında histopatolojik bulgular
Histopathologic findings in myogenic and aponeurotic blepharoptosis
HİLAL NALCI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2018
Göz HastalıklarıAnkara ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MELEK BANU HOŞAL
- Birinci basamakta çalışan hekimlerin COVID-19 salgın süreci ile ilgili deneyimleri: Kalitatif bir çalışma
Experiences of the physicians working in primary care throughout the COVID-19 pandemic: A qualitative study
NURŞEN GÜLŞİN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Aile HekimliğiMarmara ÜniversitesiAile Hekimliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÜLRU PEMRA CÖBEK ÜNALAN
- Buz dağının görünmeyeni: Meslek hastalıklarının psikososyal boyutları
Beneath the tip of the ice-berg: Pyschosocial aspects of occupational diseases
TUBA USSELİ
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Halk SağlığıAcıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesiİş Sağlığı ve Güvenliği Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. NEŞERİZ YEŞİM YASİN ERKMEN
- Türkiye'de inşaat sektöründe iş kazası ve meslek hastalığı: Giresun örneği
Work accident and occupational disease in construction sector in Turkey: Giresun case
TAMER ÇELİK
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriOrdu ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ NİHAN CİĞERCİ ULUKAN