Dissosiyatif bozukluğu olan ve olmayan parasomnili hastaların uyku özelliklerinin karşılaştırılması
With and without dissociative disorder sleep characteristics of patients with parasomnia comparison
- Tez No: 664742
- Danışmanlar: PROF. ZERRİN PELİN, DOÇ. DR. MUSTAFA BİLİCİ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Psikiyatri, Psychiatry
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2012
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: İstanbul Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Psikiyatri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 147
Özet
Giriş ve Amaç: Parasomniler uykunun değişik evrelerinde ortaya çıkan anormal davranışsal ve fizyolojik olaylarla karakterize uyku bozukluğudur. Travmatik olaya maruz kalanların kalmayanlara göre daha fazla dissosiye olduğu, gün içinde dissosiyatif deneyimlerin gece de ortaya çıkabileceği ve parasomni nedeni olabileceği iddia edilmiştir. Bu kişilerde gün içindeki dissosiyatif deneyimlerin gece boyunca devam ettiği ve uyku ile ilişkili dissosiyatif bozukluğun nedeni olabileceği ileri sürülmüştür. Parasomni etyolojisindeki heterojenite ve parasomnilerle dissosiyatif bozuklukların klinik benzerliklerinden kaynaklanan karışıklık, bu iki hastalığın ayrı ve birlikte olduğu gruplarla yürütülecek çalışmalarla azaltılabilir. Bu çalışmada dissosiyatif deneyimlerin uykuda da devam edebileceğini, parasomni kliniğini ne ölçüde değiştirdiğinin araştırılması amacıyla, dissosiyatif bozukluğu olan ve olmayan parasomnili hastaların uyku özelliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışma 11.10.2010 ve 01.03.2012 tarihleri arasında Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Poliklinikleri ve Acil Servisine başvuran ve bu merkezlerden Uyku Bozuklukları Merkezi'ne yönlendirilen, klinik değerlendirme ve polisomnografi sonucunda ICSD-2 tanı kriterlerine göre parasomni tanısını konan 36 hasta ile yürütüldü. Hastalara Pittsburg Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ), Iowa Uyku Deneyimleri Ölçeği (IUDÖ), Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HDDÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Dissosiyatif Yaşantılar Ölçeği (DYÖ), Çocukluk Çağı Travmatik Yaşantılar Ölçeği-28 (ÇÇTYÖ-28), Dissosiyatif Bozukluklar İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme Çizelgesi (SCID-D) sonuçlarına göre değerlendirildi. Bu hastalar arasından DYÖ puanı 30 ve üstü olan 15 hastanın tamamına SCID-D ile dissosiyatif bozukluk tanısı konuldu. Parasomni ve dissosiasyatif bozukluk olan hasta grubu grup I, sadece parasomnisi olan hasta grubu ise grup II olarak adlandırıldı. Bulgular: Dissosiyatif bozukluk tanısı konulan hastaların % 33.3'üne dissosiyatif amnezi, %13.3'üne dissosiyatif füg, % 53.4'ünde başka türlü adlandırılamayan dissosiyatif bozukluk tanısı kondu. Araştırmaya katılan her iki grubun cinsiyet dağılımında istatistiksel olarak fark bulundu (χ²: 5.78, p:0.01). Grup I ve Grup II arasında DYÖ puanı, ÇÇTÖ -28 puanı, PUKİ puanı, IUDÖ puanı, BDÖ ve HDDÖ puanı ortalamaları istatistiksel olarak farklı bulundu (z:- 5.06, p:0.00; z:-2.78, p:0.00; z:-2.76, p:0.03; z:-3.49, p:0.00; z:-4.03, p:0.00). Gruplar arasında IUDÖ Genel Uyku Deneyimleri (GUD) alt grubunda istatistiksel olarak fark saptandı (z:-2.60, p:0.00). Grup I ve Grup II'nin hepsinde uykunun yüzeyselleştiği dalga delta dalgası iken, grup iii I'de 12 hasta (% 80), grup II' de 13 hastada (% 61.9) delta dalgasına ek olarak alfa dalgası ile de uykunun yüzeyselleştiği görüldü. Bu oranlar arasında istatistiksel olarak farklılık saptanmadı. Grup I hastaların birinde (%6.7) verteks keskin dalga ile de uykunun yüzeyselleştiği bulundu. Her iki grup arasında uykunun yüzeyselleştiği dalgaların süresi ve gece içi uyanıklık sayısında istatistiksel olarak anlamlılık saptandı (z:-3.37, p:0.00; z:-2.55, p:0.01). Grup I hastaların N1 faz yüzdesinin istatistiksel olarak farklı olduğu bulundu (z:-3.10, p:0.00). PUKİ'nin alt bileşeni olan uyku bozukluğu ile IUDÖ, GUD arasında, HDDÖ ile IUDÖ arasında, BDÖ ile uyku süresi ve uyku bozukluğu arasında anlamlı korelasyon saptandı. Uyku başladıktan sonra uyanma süresi ile gündüz işlev bozukluğu arasında anlamlı düzeyde ilişki bulundu. Uyku etkinliği ile gündüz işlev bozukluğu arasında anlamlı düzeyde ilişki bulundu. DYÖ ile IUDÖ, GUD ve Lusid Rüyalar arasında, ÇÇTÖ-28 ile HDDÖ arasında, PUKİ ile HDDÖ ve BDÖ arasında anlamlı ilişki saptandı. Uykuya dalma süresi ile PUKİ ve HDDÖ arasında anlamlı düzeyde korelasyon bulundu. Gece içi uyanıklıkla uyku etkinliği arasında anlamlı düzeyde ilişki bulundu. Apne Hipopne İndeksi ve Peryodik Bacak Hareketleri İndeksi ile uyku bozukluğu ve gündüz işlev bozukluğu arasında orta ilişki saptandı. Sonuç: NREM parasomni epizodlarının başlangıcında her iki grupta da delta yavaş dalga aktivitesi olduğu ve değişik oranlarda alfa dalga aktivitesi tespit edilmesi bu dalgaların serebral aktivasyon üzerindeki etkileri olabileceğini desteklemektedir. Grup I hastalarında uyku etkinliği ile gündüz işlev bozukluğu arasında saptanan ilişki, dissosiyatif belirtiler ve uykuyla ilişkili deneyimlerinin birbiriyle çakışması sonucunda olabilir. Bu durum uyku - uyanıklık döngüsünde uykudan uyanıklığa geçerken sınırlar arasındaki belirsizlikten kaynaklanarak kişinin gün içi ve gece boyunca olan deneyimlere yol açabilir. Aynı zamanda dissosiyatif semptomların labil uyku uyanıklık döngüsünün arttırması ve bu kişilerde normal uyanıklık durumundan rüya benzeri duruma kolayca geçebileceğini ve gündüz işlev bozukluğu gece ise uyku etkinliğini etkileyebileceği düşünüldü. Parasomni hastalarında dissosiyatif bozukluk varlığında kadın cinsiyet oranının belirgin üstünlüğü görüldü. Grup I hastalarının dissosiyatif yaşantıları daha fazla deneyimlediği tespit edildi. Grup I hastaları daha fazla çocukluk çağı travması bildirmiştir. Parasomni ve Dissosiyatif Bozukluk eş tanılı hastalar daha depresif görünümdedir. Grup I hastalarının hem öznel hem de nesnel uyku özellikleri belirgin olarak bozuktur. iv Bulgularımızın prospektif desenli uzunlama çalışma ve daha büyük örneklemli gruplarda yapılacak çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir.
Özet (Çeviri)
Introduction and Objective: Parasomnias are sleep-related disorders characterized by abnormal behavioral and physiological events during various stages of sleep. It is reported that those who are subject to a traumatic event are more dissociative than those who are not. It is claimed that dissociative experiences of these individuals during the day may also occur in the night and cause parasomnia. It is put forward that dissociative experiences of these individuals during the day continue during the night and may be the cause of dissociative disorder correlated to sleep. The matching between heterogeneity in parasomnia etiology and dissociative disorders with parasomnia on symptom level has led researchers to research common points of these diseases. This study aims to show that dissociative experiences may continue during sleep and may occur with parasomnia and to compare sleeping characteristics of parasomnia patients with and without dissociative disorder. Method: 36 patients who applied to Erenköy Neurological Disorders Education and Research Hospital Psychiatric Polyclinics and emergency service on 11.10.2010 - 01.03.2012 and were referred to Sleep Disorders Center and were diagnosed with parasomnia according to ICSD-2 diagnosis criteria after a clinical assessment and polysomnography were included in the study. Patients were applied Pittsburg Sleep Quality Index (PSQI), Iowa Sleep Experiences Scale (ISES), Hamilton Rating Scale for Depression (HRSD), Beck Depression Scale (BDS), Dissociative Experiences Scale (DES), Childhood Traumatic Questionnaire-28 (CTQ-28) and Structured Clinical Interview for Dissociative Disorders (SCID-D). All 15 patients among these patients whose DES scores were 30 or above were diagnosed with dissociative disorder by SCID-D. The patient group with parasomnia and dissociative disorders are called Group I and patients with only parasomnia were called Group II. Findings: 33.3% of patients diagnosed with dissociative disorder were also diagnosed with dissociative amnesia and 13.3 were diagnosed with dissociative fugue and 53.4% were diagnosed with not otherwise specified (NOS) dissociative disorder. A statistical difference was found in sex distribution of both groups participating in the study (χ²: 5.78, p:0.01). A statistical difference was found in DES total scores, CTQ-28 total scores, PSQI total scores, ISES total scores, DES and HRDS scores of Group I and Group II (z:-5.06, p:0.00, z:-2.78, p:0.00, z:-2.76, p:0.03, z:-3.49, p:0.00, z:-4.03, p:0.00).. A statistical difference was determined in ISES General Sleep Experiences (GSE) between the groups (z:-2.60, p:0.00). The wave where sleep became superficial in Group I and Group II was delta wave and in vi addition to delta wave, it was seen that sleep became superficial with alfa wave in 12 patients in group I (80%) and 13 patients in group II (61.9%). A statistical difference was not determined between these rates. It was found that sleep became superficial in 1 patient in Group I (6.7%) with vertex sharp wave. A statistical difference was determined between the term of waves when sleep became superficial and wakefulness during night in both groups (z:-3.37, p:0.00, z:-2.55, p:0.01). It was determined that N1 phase percentage of Group I patients was statistically different (z:-3.10, p:0.00). A significant correlation was determined between sleep disorder that is sub-element of PSQI and ISES and GSE, HRDS and ISES and BDS and duration of sleep and sleep disorder. A significant relationship was determined between wakeup after sleep onset time (WASO) and daytime functional disorder. A significant relationship was determined between sleeping and daytime functional disorder. A significant relationship was determined between DES and ISES, GSE and Lucid Dreams (LD), CTQ-28 and HRDS, PSQI and HRDS and BDS. A significant correlation was determined between the duration for falling asleep and PSQI and HRDS. A significant relationship was determined between arousal during nighttime and sleeping. A mean relationship was determined between Apnea Hypopnea Index (AHI) and Periodic Limb Movements Index (PLMI) and sleep disorder and daytime functional disorder. Conclusion: Since the fact that delta slow wave activity exists in both groups at the onset of NREM parasomnia episodes as well as Alfa wave activity at various rates have been determined, it is supported that these waves may affect cerebral activity. The relationship between sleeping and daytime functional disorder in Group I patients may result from the overlap of dissociative symptoms with sleep-related experiences. This situation may result from the uncertainty in borders related to the transition from sleep to arousal during sleepwake cycle and result in daytime and nighttime experiences of the individual. In addition, it is thought that dissociative symptoms fueled by the increase of labile sleep-wake cycle may cause the transition from normal waking to dreaming to be easy for these people and they may affect daytime functional disorder and nighttime sleeping. Parasomnia patients who have also Dissociative Disorder were shown higher female sex distribution. Group I patients were shown more dissociative experiences and reported more childhood trauma experiences. Parasomnia and Dissociative Disorder patients were seen more depressive. Group I patients had gross subjective and objective sleep disturbance. Our findings must be support with longitudinal and prospective studies.
Benzer Tezler
- Alkol ve madde kullanım bozukluğunda travma belirtileri ve ilişkili etmenler
Traumatic symptoms and related factors in alcohol and substance use disorders
EBRU MERCANDAĞI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
PsikiyatriSakarya ÜniversitesiRuh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AHMET BÜLENT YAZICI
- Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı olan çocukların ebeveynlerinin modern psikotravmatoloji ve psikopatoloji açısından değerlendirilmesi
Evaluation of parents of children diagnosed with attention deficit and hyperactivity disorder in terms of modern psychotraumatology and psychopathology
KEREM ÇETİNKAYA
Doktora
Türkçe
2024
Adli Tıpİstanbul Üniversitesi-CerrahpaşaSosyal Bilimler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ERDİNÇ ÖZTÜRK
- Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı alan çocuklarda dissosiyatif ve diğer belirtilerin ilişkisi
The association of dissociative symptoms and others among children with attention deficiency and hiperactivity disorder
BETÜL GÜL ALIÇ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
PsikiyatriAnkara ÜniversitesiÇocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATMA AYLA AYSEV
- 12-18 yaş ergen cinsel istismar mağdurlarında görülen travma sonrası stres bozukluğu dissosiyatif alt tipi yordayıcıları, ruhsal dayanıklılık (resilience) ve başa çıkma stratejileri ile ilişkisi
The predi̇ctors of post traumati̇c stress di̇sorder (PTSD) di̇ssoci̇ati̇ve subtype that exi̇sts i̇n the adolescent populati̇on of 12-18 olds and thei̇r relati̇onshi̇p wi̇th resi̇li̇ence and copi̇ng strategi̇es
ŞEVKET DUMAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
PsikiyatriSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. CANER MUTLU
- Bipolar ı bozukluğu olan olgularda dissosiyatif belirtilerin madde kullanımı ve çocukluk çağı travmaları ile ilişkisi
The relationship of dissociative symptoms with substance use and childhood traumas in patients with bipolar disorder
NAGEHAN GÜL DOĞAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2018
PsikiyatriSağlık Bilimleri ÜniversitesiRuh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DR. İZGİ ALNIAK