Geri Dön

Urban life's ''New'' surface: art interface

Kentsel yaşamın ''Yeni'' yüzeyi: sanat arayüzü

  1. Tez No: 666661
  2. Yazar: MELİS YILMAZ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. MEHMET OCAKÇI
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Mimarlık, Şehircilik ve Bölge Planlama, Architecture, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2021
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 125

Özet

Kamusal sanat, özellikle sanat tarihçileri tarafından tanımı ve gelişimi üzerine çokça tartışılmıştır. Kamusal alanın tanımıyla da ilişkili olarak kamusal sanatın mutlak bir tanımı bulunmamakla birlikte, tanımların kesiştiği bir aralık mevcuttur. Kamusal sanat, tarih boyunca farklı biçimlerde karşımıza çıkar. Antik Yunan uygarlıklarında yapıları süsleyen, kendi hikayelerini anlatan rölyefler ve kolonlar halini alıp yapıya bağlı heykeller olarak; Rönesans Dönemi'nde kamusal alanlardaki önemli figürlerin serbest durabilen heykelleri olarak; Barok Dönemi'nde kamusal alanların ayrılmaz bir parçası halini alan çeşmeler olarak; Rus Avangardı'nda ise kamusal alanlardaki enstalasyon, anıt, performans ve yürüyüşlerde kullanılan dekorlar olarak ortaya çıkar. Sanatın ücretsiz ve herkese açık olması, Rus Avangard sanat dalgasının temellerindendir ve sanat yeni rejimin ifadesi halini almaktadır. Bir propaganda aracı olarak kamuyu etkilemek ve istenilen mesajı yaymak için en etkili yöntemlerden olan kamusal sanat, tarih boyunca çokça kullanılır ve güce sahip olan iktidara göre şekil değiştirir. Çağdaş kamusal sanat ise 60'ların Minimalizm Akımını takip eden Land Art (Arazi Sanatı) Akımı ile birlikte; sanatın ticarileştirilmesine ve sergi mekânı ölçülerinin kısıtlayıcılığına tepki olarak, dönemin yükselen trendi ekolojik hareketin de heyecanıyla, müze ve sergi mekânlarının biçimlendirdiği ''beyaz kutu''nun dışına taşmaya başlamıştır (Weilacher, 1999; Micucci, 2012). Bu tez kapsamında çerçevesi çizilmeye çalışılan yeni konsept ''sanat arayüzü''nün kökleri, kamusal sanat tanımı tartışmalarına dayanmaktadır. Bu nedenle, çalışmada kamusal sanatın tanımından başlanılarak, yıllar içindeki gelişimi ve kamusal mekân üzerindeki iddiaları incelenmiştir. Bu iddiaların, kamusal sanatın bir çeşidi olarak değerlendirilen sanat arayüzüne yansımaları, teori ve pratik arasında kuvvetli bağlar kurmak amacıyla bir örneklem alanında test edilmiştir. Bu tezin amacı; sanat arayüzü kavramının çerçevesini çizmek, sanat arayüzünün kamusal alanda etkisi ve çekim gücünü ölçmektir. Çalışmada, ''Sanat arayüzü kamusal alanı etkiler mi?'', ''Sanat arayüzü kişileri sergi mekânının içine çeker mi?'' ve ''Sanat arayüzü, sanat eserlerinin ulaşılabilirliğini arttırır mı?'' sorularına cevap aranmaktadır. Bu tez kapsamında tanımı yapılan ''sanat arayüzü'' ise bir galeri, müze ya da sanatı sergilemek ile ilgilenen herhangi bir mekânın; kamusal alan ile görsel bağlantısı bulunan, insanların sanat eserleriyle ve birbirleriyle etkileşim kurmasını elverişli kılan transparan yüzeyidir. Tanımı pekiştirmek için, sanat arayüzüne Türkiye'den ve dünyadan örnekler verilmiştir. Bazı sanat mekânları uzun vitrinleri ve vitrine özel tasarımlarıyla öne çıkarken, bazı projeler bir yüzeyle sınırlı kalan bir cam kafeste eserleri sergileyerek farklı bir bakış ortaya koymaktadır. Görülmüştür ki bazı kurumlar cephesini genç sanatçıların görünürlüğünü arttırmak için değerlendirirken; sanat işlevi dışında kullanılan bazı mekânlar ise kullanılmayan köşelerin transparan cephelerini enstalasyonlar yardımı ile yeni bir kullanım vererek değerlendirmiştir. Sergi ve müze mekânları, ziyaretçi sayılarının geçmişe göre artış göstermesine rağmen insanların genel olarak girmeye çekindikleri mekânlar olarak nitelendirilmiştir. (Knight, 2008). Sanat arayüzü sayesinde ise kamu, mekânın içerisine girmeden sergilenen eserler hakkında kısıtlı da olsa bilgi sahibi olmuş olur. Transparan cepheler, kamusal alan ile özel, yarı kamusal ya da kamusal yapıyı fiziksel bir malzeme olan cam ile ayırsa da opak bir yüzeyden çok daha fazlasını sunar. Sanat arayüzü, sergi mekânlarının kamuya gösterdiği yüzü haline gelme ve insanları içeriye çekme potansiyeline sahiptir. Sanat arayüzünün; büyük transparan cepheleri, içerideki ürünler hakkında ipucu vermesi ve kamuyu çekmesiyle, tüketim mekânı olarak karşılığının dükkanların vitrinleri olduğu düşünülebilir. Bir kentte, yapılar kamusal alanla sadece bir yüzey aracılığıyla etkileşim kurar ve bu iletişim yaya caddelerinde özellikle tüketim üzerinedir. Genel olarak tüketim mekânları için tercih edilen vitrinlerde konu, hangi ürünün tüketileceğidir. Sanat arayüzünde ise bu ürün sanat eserleridir. Ancak, tüketim mekânlarında amaç kar elde etmek iken, sergi mekânı ya da müzelerin ana amacı her ne kadar ücretli olan mekânlar olsa da yüksek oranda kar değildir. ''Sanat arayüzü'' ise kamusal mekânla direkt görsel ilişki kurması ve çeşitli bir kalabalığa ücretsiz olarak ulaşma potansiyeliyle, Rus Avangardı ve Minimalizm akımın çıkış noktalarından biri olan sanatın ücretsiz olup halkın her kademesine ulaşabilir olması amacını destekler. ''Bugünün yeri''ni oluşturan globalleşmenin beraberinde getirdiği tüketim mekânlarının içerdiği aynılık ve yersizlik (Deviren, 2001); kamusal sanat tarafından kırılma olasılığına sahiptir. Knight (2008)'ın da ifade ettiği gibi kamusal sanat–buna sanat arayüzü de dahil edilebilir- özellikle sokağı sık kullanmayan kişiler için oluşturduğu sürpriz faktörüyle ''yok yer''den ''yer''e geçişte bir araç olarak kullanılabilir. Bu araştırma, üst ölçekten başlayıp alt ölçeğe kadar hem nitel hem nicel araştırmalar yoluyla gerçekleştirilmiştir. Örneklem alanı olarak, Türkiye'nin en eski ve yoğun yaya caddesi üzerinde bulunması ve etkileşim seviyesinin yüksek olması nedeniyle, İstiklal Caddesinde yer alan bir örneklem alanı seçilmiştir. Bütünden parçaya hareket edilmiş, cadde ile başlayıp, cadde üzerindeki sanat yapılarının ve kamusal sanat eserlerinin incelenmesi ile devam edilmiş; son olarak örneklem alanına odaklanılmıştır. İstiklal Caddesi'nin kısa tarihi ve hazırlanan mevcut durum işlev analizi çalışmaya altlık oluşturmuştur. İstiklal Caddesi, Dünya'da benzer özelliklere sahip yaya caddeleriyle karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma için seçilen caddeler; Danimarka'dan Stroget, Almanya'dan Neuhauserstrasse and Kaufingerstrasse, Hollanda'dan Haarlemmerstraat, Amerika'dan 3. Cadde'dir. Yaya caddeleri, Google Maps üzerinden incelendiğinde görülmüştür ki İstiklal Caddesi alışveriş caddesi oluşunun yanında bir sanat aksı oluşuyla da bu önemli yaya caddelerinden ayrışmaktadır. OECD'nin servis sınıflandırmasına baz alınarak yazar tarafından İstiklal Caddesi zemin kat işletmeleri için hazırlanan servis dağılım haritası ve dilim grafiğe göre, caddenin %58,2'si dağıtıcı servislere ayrılmıştır. Ücretsiz olan sanat yapılarının da içinde bulunduğu sosyal servisler ise %6'lık bir orana sahiptir. Bu oranlar, tüketim üzerine kurulan organizasyonu net bir şekilde görmemizi sağlamaktadır. Verileri karşılaştırma olanağının olması ve insanları çeken tarafın anlaşılabilmesi için aynı mekânda gerçekleşen iki farklı karakterde sergi incelenmiştir. İncelenen sergiler, bir çağdaş sanat seramik sergisi ve bir resim sergisidir (bknz. Ek.1). Ön gözlem ile belirlenen günler ve saatlerde, sergi mekânının vitrini, video kamera ile kayıt altına alınmıştır. Kamera kayıtları yoluyla, ön gözlem sonucunda belirlenen kategorilere göre kişi sayımı gerçekleştirilmiştir. Bu kategoriler: vitrine bakan insanlar, vitrine yaklaşanlar, vitrin önünde duranlar ve fotoğraf çekenlerdir. Bu veriler yoluyla hesaplanan etkileşim miktarı, sergi yetkilileri yoluyla ulaşılan gözlem yapılan günlerde sergiyi ziyaret eden kişi sayısı ile karşılaştırılmıştır. Görülmüştür ki en tercih edilen etkileşim şekli, caddede yürürken vitrine bakıp geçmektir. Çalışmada elde edilen en çarpıcı sonuç ise serginin bir gündeki ziyaretçi sayısının, bazı günler caddenin en az yoğun olan saatteki etkileşim sayısına, bazı günler ise caddenin en yoğun olduğu saat aralığındaki etkileşim sayısına yaklaşık olarak eşit olmasıdır. Bu sonuç gösterir ki; vitrin, sergi mekânından daha çok insana ulaşma potansiyeline sahiptir. Ek olarak, caddeyi kullanan farklı profildeki kişilerle yapılan anket çalışması ile sayısal verilerin sınırlı görülerinin ötesine geçmek hedeflenmiştir. Serginin vitrini ile ilgilenen kişiler ile yapılan bu anket çalışmasında, caddeyi kullanım amacı, kullanım sıklığı, caddede sanatın yeterliliği gibi İstiklal Caddesi ile ilişkili soruların yanında vitrinin kişinin ilgisini çekme nedeni ve vitrinin anahtar kelimelerle tanımlanması gibi açık uçlu sorular da yer almaktadır. Kullanılan kelimelerin sıklığı yoluyla oluşturulan kelime bulutu uygulama yardımıyla oluşturulmuştur. İncelenen ilk sergi boyunca 84 kişi ile gerçekleştirilen anket çalışması sonucunda, vitrini tanımlarken en çok ''değişik, ilginç, renkli, ilgi çekici'' kelimeleri tercih edildiği gözlemlenmiştir. Anket sonuçları SPSS programı yardımıyla tablolar haline getirilmiştir. İstiklal Caddesi'ni kültür-sanat nedeniyle kullanan kişilerin en çok 41-60 yaş arası kişiler ve İstanbul'da 20 yıldan fazla yaşayan kişiler olduğu ortaya çıkmıştır. İstiklal Caddesi'nin benzer yaya caddesi örneklerinden daha fazla sanat mekânına sahip olduğu görülmüş olmasına rağmen, görüşme yapılan kişilerin toplamda %42.9'si cadde üzerindeki sanat mekânı sayısını yetersiz bulmuştur. Görüşme yapılan 60 yaş üzeri bireylerin büyük oranı (%84,6), İstiklal Caddesi'nde yeterli sanat mekânı olmadığını düşündüklerini ifade etmiştir. Buna paralel olarak, 60 yaş üzeri birçok kişi artık ''eski İstiklal''in olmadığını caddenin çok değiştiğini ifade etmiştir. Anket yapılan kişilerin sadece %9,5'inin görüşme sonrası sergiyi ziyaret ettiği gözlemlenmiş, %3,5'unun önceden ziyaret etmiş olduğu öğrenilmiştir. Anlaşılmıştır ki, sanat arayüzü insanları içeri çekme fonksiyonu gösterse de daha çok sanatın ulaşılabilirliğini transparan bir cephe aracılığıyla arttırmasıyla öne çıkmaktadır. Çalışmada, sanat arayüzünün farklı aktörleri incelme altına alınmıştır. Sanat ile etkileşim içine giren kamunun yanında, sanat mekânının yetkililerinin görüşleri de çalışmaya dahil edilmiştir. Bu görüşmelerin içeriğini genel olarak vitrinin işlevi, çektiği ilgi, sergileme süreci ve eser seçim kriterleri oluşturur. Görüşmelerde proje ekiplerinin vitrinin gücünün ve görünürlüğünün oldukça farkında olduğu ve; bu gücü kontrollü bir şekilde kullanmak istedikleri görülmüştür. Bazı mekânlarda sanat arayüzü, sanatı sergileyen ayrı bir mekân olmaktan ziyade içeriye davet eden bir portal olarak değerlendirilebilirken; bazı projelerde ise tam tersine sanat arayüzü, sanat mekânının kendisini oluşturmuştur. Genel olarak vitrinler, insanları mekânın içerisine çekmek için önemli bir fırsat olarak nitelendirilmiştir. Sanat arayüzü konseptinin kamusal mekâna bu çalışmada ulaşılan etkileri; ulaşılabilirliği, ilgi çekiciliği, benzer mekânlara farklılık getirişi, yer olma potansiyeli göz önüne alınarak; kentsel tasarım süreçlerine entegre edilebilir. Kent yaşamının keşfedilmemiş yüzeyi, hem -sergi mekânlarının sanat eserlerini bir kale misali koruması (Knight, 2008)-, hem de transparan yüzeyden görsel olarak kamusal mekâna taşmasıyla, kamusal sanat ve sergi mekânı arasındaki köprü konumunun potansiyelinin gelecekte keşfedilmesini beklemektedir.

Özet (Çeviri)

The definition and development of public art has been discussed extensively specially by art historians. Although there is no absolute definition of public art, there is a plane which the definitions intersect. Public art appears in different forms throughout the history. Public art, which is one of the most effective methods to influence the public and spread the desired message, has been widely used as a propoganda tool and changed shape according to the government in power. Contemporary public art, together with the Land Art Movement following the 60's Minimalism Movement arosed in response to the commercialization of art and the constraint of the dimensions of the exhibition space with the excitement of the ecological movement -the rising trend of the period-, begins to extend beyond the 'white box' shaped by museums and exhibition spaces (Weilacher, 1999; Micucci, 2012). The roots of the new concept ''art interface'', whose frame is drawn within the scope of the thesis, are based on the discussions about the definition of public art. Therefore, starting from the definition of public art, its development and its claims on public space are examined. The reflections of these claims on the art interface evaluated as a form of public art are examined and are tested on a sample area with the aim of establishing strong links between theory and practice. The aim of the thesis is to outline the concept art interface, to measure its effects on public space and attraction level. In the study, answers are sought for the questions ''Does art interface affect the public space?'', ''Does art interface draw people into the exhibition space?'' and ''Does art interface increase the accessibility of art?''. The“art interface”defined within the scope of the thesis as a transparent surface of a gallery, a museum or any place interested in exhibiting art that has a visual connection with the public space and enables people to interact with artworks and each other. To reinforce the definition of art interface, examples from Turkey and around the world has been given. While some art galleries stand out with long showcases and special designs for the showcases as a continuation of the main space, some of the projects presents a different perspective by displaying art inside a glass facade which forms the art space itself, some of the projects transform a glass facade of a building which has function other than displaying art and give a new use to the unused corner. The research was carried out through both qualitative and quantitative researchs starting from the upper scaleto the lower scale. The case study area was selected due to its location, Istiklal Street which is Turkey's oldest pedestrian street, and the high level of interaction. Firstly, brief history of Istiklal street was given and service clasifaciton for the ground floor of the buildings located in the street was analyzed.Istiklal Street has been compared to the pedestrian streets with similar features around the world. In a city, enclosed spaces interact with the public sphere only through a limited surface, and this communication is particularly through consumption in pedestrian streets.When pedestrian streets are analyzed on Google Maps, it has been seen that Istiklal Street differs from other streets examined with being an art axis as well as being a shopping street. It's seen in the service distribution map and pie chart prepared by the author for Istiklal Street according to OECD's service classification that social services, including free of charge art spaces, have a %6 rate while %58.2 of the street is reserved for distributor services. It's understood that the organization based on consumption even though Istiklal Street has more art spaces than other example streets. The study continued with the examination of art spaces and public artworks on the street and lastly, focuse was given to the case-study area.In order to understand the reasons which attract people and to make comparison, two exhibitions taking place in the same space which have different characteristics, a contemporary ceramic exhibition and a painting exhibitionwere examined. In the days and time intervals determined by the preliminary observations, the showcase of the case study areawas recorded by a video camera. The people were counted via camera recordings according to the categories determined as a result of the preliminary observation. These categories are people passing by without looking, passing by with looking, pausing in front of the exhibition and taking photographs. The amount of interaction calculated through these data was compared to the number of people visiting the exhibition on the days of observation. It's impressive that the number of visitors of the exhibition in one day is approx. equal to the number of interactions of the showcase at only an hour. The results show that; the showcase has the potential to reach more people than the main exhibition space. In addition, it was aimed to go beyond the limited views of numerical data with a questionnaire conducted with people with different profiles interacting with the showcase. The questionnaire consists of questions about the purpose of using the street, the frequency of use, the adequacy of the number of art spaces on the street, and the reason for the showcase to attract the attention of the person. It was observed that the words used the most frequently to describe the showcasewere different, interesting and colorful. The survey results are made into tables with the help of SPSS program. It was revealed that Istiklal Streetwas used for culture and art purpose by mostly people between the 41-60 age and people who live in Istanbul more than 20 years. It's observed that the most prefferd interaction form was passing by looking at the showcase and only %9,5 of people visited the exhibition after the questionaire and %3,5 of them stated that they have visited the current exhibition earlier. It's understood that although the art interface functions to draw people inside the exhibition, it stands out more with increasing the accessibility of art over a transparent facade. Although it was seen that Istiklal Street has more art spaces than similar pedestrian streets, %42.9 people (%84.6 of individuals over the age of 60) stated that the number of art spaces on the street are insufficient. Parallel to that, it's stated by individuals over the age of 60 that there is no ''old Istiklal''. In the study, different actors of the art interface have been examined. These actors are the officials of the art space beside the public. Interviews were made with the authorities of selected art interface examples.During the interviews, authorities mentioned the power and visibility of showcases. In some spaces, art interface can be considered as a portal that invites people inside rather than a individual space exhibiting art due to its limited relationships with the audience; on contrary in some projects, art interface forms the art space itself. Showcases were generally described as an important opportunity to attract people into the space. Exhibition and museum spaces are places where people are generally reluctant to enter, although the number of visitors increases compared to the past (Knight, 2008). On the other hand, the art interface has the potential to become the face of exhibition venues, give public a albeit limited info about artworks without entering inside and attract people inside. Transparent facades offer much more than an opaque surface, although it separates the public space and the private, semi-public or public space with glass, which is a physical material. The concept of art interface can be integrated into urban design processes considering its qualities -accessibility, attractiveness, difference and potential of being a ''place''-. The undiscovered surface of urban life awaits the exploration of the potantial of the bridging position between public art and exhibition space in the future with -preserving artworks like a castle (Knight, 2008)- and visually overflowing from the transparent surface into the public space.

Benzer Tezler

  1. Türkiye'de su hakkı

    The right to water in Turkey

    YILDIZ AKEL ÜNAL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERDOĞAN BÜLBÜL

  2. Kentsel mekan karakterinin yapısal çevre-meydan etkileşimi açısından değerlendirilmesi

    The Evaluation of the character of urban space as regards the interaction of the structural environment and square

    Z.SİBEL HIZLAN (UZUNOĞLU)

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    PROF.DR. MİNE İNCEOĞLU

  3. A spatial conception based on walking: Critical walk

    Yürümeye dayalı mekânsal bir kavrayış: Eleştirel yürüyüş

    NİLSU ALTUNOK

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. PELİN DURSUN ÇEBİ

  4. Kamusal alanda taktiksel eylemler: Sanat ve mimari yerleştirmeler üzerinden mekansal okumalar

    Tactical actions in public space: Spatial readings through art and architectural installations

    İKLİM TOPALOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. PELİN DURSUN ÇEBİ

  5. Görsel sanatlarda üstten görünüm eğilimleri

    The Tendencies of bird's eye views in art

    CANAN ÜNAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Güzel SanatlarHacettepe Üniversitesi

    Resim Ana Sanat Dalı

    PROF. HASAN PEKMEZCİ