İntravenöz gadoksetik asit enjeksiyonunun karaciğer parankiminde ve fokal karaciğer lezyonlarında diffüzyon ağırlıklı manyetik rezonans görüntüleme ve ADC haritalama üzerine etkisi
Effect of intravenous gadoxetic acid injection on diffusion weighted magnetic resonance imaging and ADC mapping in liver parenchyma and focal liver lesions
- Tez No: 669615
- Danışmanlar: DOÇ. DR. HASAN YİĞİT
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Radyoloji ve Nükleer Tıp, Radiology and Nuclear Medicine
- Anahtar Kelimeler: Difüzyon ağırlıklı görüntüleme, gadoksetik asit, sinyal gürültü oranı, kontrast gürültü oranı, MRG, ADC, karaciğer, Diffusion weighted imaging, gadoxetic acid, signal to noise ratio, contrast to noise ratio, MRI, ADC, liver
- Yıl: 2020
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Radyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 80
Özet
Giriş ve Amaç: Karaciğer manyetik rezonans görüntüleme (MRG) incelemelerinde, difüzyon ağırlıklı görüntüler (DAG) genellikle Gadolinyum (Gad) enjeksiyonu öncesinde elde edilir. Gadoksetik asit disodyum kullanılarak elde edilen hepatobiliyer faz görüntüler kontrast madde enjeksiyonundan 20-40 dakika sonra elde edilmektedir. Bu durum, T2 ağırlıklı görüntüleme ile birlikte DAG'nin bahsedilen bekleme süresinde oluşturulmasıyla tetkik zamanından tasarruf etme düşüncesini doğurmuştur. Literatürde gadoksetik asit kullanımının DAG ve ADC değerleri üzerine etkisini inceleyen, DAG'nin kontrast sonrası dönemde elde edilmesinin tanısal problemlere yol açıp açmayacağını araştıran az sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmadaki amaç gadoksetik asit kullanımının, karaciğer parankimi ve fokal karaciğer lezyonlarının DAG karakteristikleri ve ADC değerleri üzerine olası etkilerini tanımlamaktır. Gereç ve Yöntem: Fokal karaciğer lezyonu olan ve intravenöz Gadoksetik asit kullanılarak MRG incelemesi gerçekleştirilen hastaların görüntülerine retrospektif olarak ulaşılmış; bu hastalardan gadoksetik asit enjeksiyonu öncesi ve sonrası DAG elde edilmiş olanlar çalışmaya dahil edilmiştir. Tüm MRG incelemeleri 1,5 Tesla MR cihazında gerçekleştirilmiştir. Değerlendirilen hastaların b50, b400 ve b800 s/mm2 değerlerinde elde edilen DAG'lerinden hem kontrast öncesi hem de kontrast sonrası görüntüler kullanılarak sinyal gürültü oranı (SGO), kontrast görüntü oranı (KGO) ve ADC değerleri ölçülmüştür. Bulgular: Benign lezyonların, malign lezyonların ve basit karaciğer kistlerinin lezyon saptamada önemli olan b50 s/mm2 değerinde elde edilen SGO ve KGO değerlerine ait kontrast öncesi ile sonrası ortalamaları arasında anlamlı fark bulunmadığı gibi lezyon karakterizasyonunda önemli olan ADC değerlerinde de kontrast öncesi ve sonrası anlamlı fark bulunmamıştır. Benign lezyonların b400 s/mm2 değerinde ortalama SGO ve KGO değerleri kontrast madde sonrası anlamlı şekilde artmıştır. Malign lezyonların b800 s/mm2 değerinde ortalama SGO değeri kontrast madde sonrası anlamlı şekilde azalmıştır; ancak KGO değeri kontrast madde enjeksiyonu sonrası anlamlı farklılık göstermemiştir. Normal karaciğer parankiminin b50, b400 ve b800 s/mm2 değerlerinde elde edilen ortanca SGO ve ADC değerleri kontrast madde enjeksiyonu ile anlamlı şekilde azalmıştır. Sonuç: Kontrastlı karaciğer MRG incelemelerinde, DAG'lerin, gadoksetik asit enjeksiyonundan sonra alınması, diffüzyon MRG'de lezyonların saptanması ya da lezyon karakterizasyonunda problem oluşturabilecek anlamlı bir sinyal değişikliği oluşturmamaktadır. Benign lezyonlarda b400 s/mm2, malign lezyonlarda b800 s/mm2 değerlerinde kontrast sonrası görüntülerde istatistiksel olarak anlamlı sinyal değişiklikleri saptanmış olmakla birlikte lezyon saptamada önemli olan b50 s/mm2 değerindeki SGO ve KGO verileri ile lezyon karakterizasyonunda önemli olan ADC değerleri Gadoksetik asit enjeksiyonu sonrası anlamlı bir değişiklik göstermemektedir. Bu nedenle gadoksetik asit enjeksiyonu ile gerçekleştirilen karaciğer MRG incelemelerinde DAG'lerin çekim süresinden tasarruf edilmesi adına zorunlu bekleme süresinde elde edilmesi güvenli ve uygun bir seçenek olacaktır.
Özet (Çeviri)
Introduction and aim: In liver magnetic resonance imaging (MRI) examinations, diffusion-weighted images (DWI) are usually obtained prior to Gadolinium (Gad) injection. The hepatobiliary phase images obtained using gadoxetic acid disodium are obtained 20-40 minutes after contrast agent injection. This led to the thought of saving the examination time by establishing DWI with the T2-weighted imaging in the mentioned waiting time. There are few studies in the literature that examine the effect of gadoxetic acid use on DWI and ADC values and investigate whether obtaining DWI in post-contrast period will lead to diagnostic problems. The aim of this study is to describe the possible effects of gadoxetic acid use on DWI characteristics and ADC values of liver parenchyma and focal liver lesions. Materials and Methods: Images of patients with focal liver lesion and MRI examination using intravenous gadoxetic acid were obtained retrospectively; those who obtained DWI before and after gadoxetic acid injection were included in the study. All MRI examinations were performed on a 1.5 Tesla MR device. Signal to noise ratio (SNR), contrast to noise ratio (CNR) and ADC values were measured from the DWIs of the evaluated patients at b50, b400 and b800 s / mm2 values using both pre-contrast and post-contrast images. Results: There was no significant difference SNR and CNR values of benign lesions, malignant lesions, and simple liver cysts obtained at b50 s / mm2 value, which is important in lesion detection, before and after contrast; no significant difference was found in pre and post-contrast ADC values, which is important in lesion characterization. The mean SNR and CNR values of benign lesions at b400 s / mm2 value increased significantly after contrast agent. The mean SNR value of malignant lesions at b800 s / mm2 value decreased significantly after contrast agent; however, the CNR value did not differ significantly after contrast agent injection. The median SNR and ADC values obtained in b50, b400 and b800 s / mm2 values of normal liver parenchyma decreased significantly with contrast agent injection. Conclusion: In contrast-enhanced liver MRI exams, taking DWIs after injection of gadoxetic acid does not constitute a significant signal change that may cause problems in diffusion MRI lesion detection or lesion characterization. Although there were statistically significant signal changes in post-contrast images of b400 s/mm2 values in benign lesions and b800 s/mm2 values in malignant lesions, SNR and CNR data of b50 s/mm2 value which are important in lesion detection and ADC values that are important in lesion characterization do not show a significant change after gadoxetic acid injection. For this reason, it will be a safe and convenient option to obtain DWIs at the mandatory waiting period in order to save the shooting time in liver MRI examinations performed by gadoxetic acid injection.
Benzer Tezler
- İntravenöz immünglobulin tedavisi sonrası gelişen akut böbrek hasarının değerlendirilmesi ve nötrofil jelatinaz ilişkili lipokalinin tedavi sonrası ilk 24 saatteki hasarı belirlemedeki rolü
Evaluation of acute renal damage after intravenous immunglobulin therapy and the role of neutrophil jelatinase-related lipocaline in the first 24 hours after treatment detection
HAYDAR KAAN KARATAŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
NefrolojiMaltepe Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. ITIR YEĞENAĞA
- İntravenöz uygulanan kafeinin ratlarda propofol anestezisinden geri dönüşü hızlandırmada ve endtidal CO2 üzerinde optimal doz ve uygulama zamanı ilişkili etkisi
The effect of intravenously administered caffeine on accelaration of return from propofol anesthesia in rats and on endtidal CO2 related to optimal dosage and administration time
ŞEYDA ARI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Anestezi ve ReanimasyonSağlık Bilimleri ÜniversitesiAnesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SÜHEYLA ÜNVER
- İntravenöz parasetamol ve lidokainin rokuronyumun neden olduğu enjeksiyon ağrısı üzerine etkisi
The effect of intravenous paracetamol and lidocaine on rocuronium-induced injection pain
GÜLNAZ ATEŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
Anestezi ve ReanimasyonKırıkkale ÜniversitesiAnesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. EMİNE ARZU KÖSE
- İntravenöz ilaç uygulama hatalarını önlemeye yönelik girişim kontrol sisteminin geliştirilmesi
Development of intervention control system to prevent intravenous drogba administration errors
ZİLAN BARAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Hemşirelikİzmir Katip Çelebi ÜniversitesiHemşirelik Esasları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ESRA AKIN PALANDÖKEN
- İntravenöz kan alınan yetişkin hastalarda vibrasyon uygulamasının ağrı ve anksiyete üzerine etkisi
The effect of vibration intervention on pain and anxiety during venipuncture in adults
SEDA DÜZTEPELİLER
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
HemşirelikDokuz Eylül ÜniversitesiHemşirelik Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. GÜLŞAH GÜROL ARSLAN