A communicational analysis of animal experiments: To what extent do scientists use the rhetoric of self-defence while justifying animal experiments
Hayvan deneylerinin iletişimsel analizi: Bilim insanları hayvan deneylerini meşrulaştırırken öz savunma retoriğine ne ölçüde başvuruyor
- Tez No: 701902
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ITIR ERHART
- Tez Türü: Doktora
- Konular: İletişim Bilimleri, Communication Sciences
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2021
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Bilgi Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Programlar Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İletişim Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İletişim Bilimleri Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 382
Özet
Hayvan deneyi, hâlen kamuoyunu keskin biçimde ikiye bölen konuların başında gelmektedir. Dünyanın pek çok yerinde kozmetik için yapılan hayvan deneyleri kısıtlanınca gözler diğer amaçlar için yapılan hayvanlı çalışmalara çevrildi. Bu amaçlar arasından tedavi ve ilaç geliştirme gibi amaçlar güden kimi medikal deneyler, hayvan deneyi yanlısı bilimciler ve onların meslek örgütleri tarafından yaşam kurtaran deneyler şeklinde özenle öne çıkarılmaktadır. Bunların karşısında ise hayvan hakları aktivistleri ve etik/pragmatik gerekçelerle dirikesim karşıtı olmuş bilimciler şeklinde tanımlayabileceğimiz bir grup insan ve bu insanların hayvan deneylerinin işe yaramadığı ve/veya canlılara büyük eziyetler çektirdiği gibi savları yer alıyor. Meselenin kökeni pozitif bilimlere uzanmakla birlikte savların yanlılar ve karşıtlar şeklinde ikiye bölünmüş olması ve ikna stratejilerinin devrede olması, meseleyi iletişim ve sosyoloji gibi diğer disiplinlerin de ilgi alanına getirmiş oluyor. Bu tez çalışması böylece kendi disiplinlerarası seyrinde ilerliyor. Hayvan deneyi teriminin bilim gazeteciliğinde muhakkak umut verici tıbbi ilerlemeler gibi bir müjde bağlamına yerleştirildiğini ve aynı terimin hayvan deneyi yanlısı (reklam, blog paylaşımı gibi) metinlerde ısrarla gereklilik ve hayatta kalma gibi kavramlarla birlikte anıldığını gözlemlemek, hayvan deneyi hakkındaki hâkim söylemin yalnızca türcülüğe değil aynı zamanda (hatta bazen münhasıran) özsavunma retoriğine dayandığını önermektedir. Mevcut akademik literatür meseleyi ağırlıklı olarak türcülük ve hayvan etiği perspektifiyle ele alıyor. Deneycilerle derinlemesine mülakat yaparak elde edilmiş birincil verilere odaklanan çok az sayıda çalışma var. Bu az sayıdaki çalışma da özellikle özsavunma retoriği ve söylem analizi üzerinden ilerlemiyor. Özsavunma retoriği, hayatta kalma anlatısının bir formudur; öznenin başka türlü hayatta kalamayacağı savıyla uyguladığı bir şiddet biçimini onaması ve içselleştirmesi şeklinde vuku bulur. Bu tez çalışması, esasen söylemin kaynağı olan bilimci öznesine odaklanarak hayatta kalma anlatısının boyutunu ölçüyor. Teorik çerçeve kısmında esir tutulan hayvanın nesneleşmesine karşılık bilimcinin özneleşmesi (diğer bir deyişle, bilim insanının büyük bilgi rejimine tabiyeti) ve güçlü bir kılavuz olarak rasyonalite gibi kuramlar inceleniyor. Bu rasyonaliteye bir alternatif olarak tesir kuramı da teorik çerçeve kısmında tartışılan konular arasında; zira tesir kuramı hâkim söylemlerde derin bir unsur olarak ötekileştirilmiş olanın bıraktığı izlere ışık tutması ve insanı diğer hayvanların yanına hiyerarşisizce oturtması bakımından bu tez çalışmasında ilgiyi hak ediyor. Bulguların analizi kısmı, ilk önce kavramın hukuk ve feminizmde neye tekabül ettiğine bakarak özsavunma söylemini kapsamlı biçimde tanıtmaya ve tartışmaya girişiyor. Ardından bu bilgileri hayvan deneyi yanlısı bilimcilerin hayatta kalma anlatısına başvurdukları yerlerde karşılaştırmalı olarak analiz ediyor. Bu doktora tezi, bazı insandışı hayvan deneylerinin kimi insanların yaşamını kurtardığını inkâr etmek için değil tüm insandışı hayvan deneylerini hayat kurtarma girişimlerine indirgemenin söylemsel kurnazlığına vurgu yapmak için yazıldı. Bu söylemsel kurnazlık, deneylerin diğer büyük amaçlarını (ör. ticari, mevzuat gereği, eğitim amaçlı, kariyer için) önalımsal olarak özsavunma söylemine başvurarak ve insanmerkezciliğin mevcut nüfuzuna karşın insanlığı madun ilam ederek gizler. Bulguların analizi kısmı aynı zamanda, derinlemesine mülakatlara katılarak meseleleri doğrudan tartışan bilimcilerden elde edilen birincil verilerin analizinin yer aldığı birincil verinin analizi isimli uzun bir bölüm içerir. Mülakat için seçilen bilimcilerin büyük bir bölümü hayvan deneyi yanlısı pozitif bilimci, azınlığı ise tarafsız veya hayvan deneyi karşıtıdır. Mülakat veren bilimcilerin alıntılarını tartışabilmek ve yetkince eleştirebilmek için eleştirel söylem analizi çatısına bağlı kalmak kaydıyla içerik analizi, anlatı analizi, kritik anlar analizi gibi niteliksel çözümleme yöntemlerine başvurulmaktadır. Birincil veriler aynı mülakat sorularının sıralandığı şekilde –genel olarak bilim kavramından başlayarak, hayvan deneyi tartışmasına gelerek, araştırma için esir tutulan hayvanları görme ve onları sevme olgularını konuşarak ve son olarak dönüm noktası anları ve insan deneyleri karşılaştırması gibi önemli detayları ele alarak- ortaya koymaktadır. Birincil veri, çoğu görüşülen bilim insanının hayvan deneylerini insanlığın varkalımına ve tıptaki ilerlemelere yorduğunu doğruluyor. Hâlbuki çeşitli ülkelerden alınan hayvan deneyi istatistikleri, insandışı hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin çoğunluğunun ilaç ve tedavi geliştirme amacıyla değil temel biyolojik araştırma ve genetiğiyle oynama gibi amaçlarla yapıldığını ortaya koyuyor. Tezdeki birincil verinin kazandırdığı diğer bilgi, türcülük ile özsavunma söyleminin bir arada kullanılabileceği ve daha önemlisi her hayvan deney yanlısı bilimcinin içkin olarak türcü olmadığı ve insandışı hayvanlara günümüzde araştırma uğruna reva görülen muameleden memnun kalmadığıdır. Birincil verinin analizi kısmına yerleştirilen iki büyük örnek olay çalışması ise birincil verilerden elde edilen bulguları ikincil verilerle karşılaştırmaya yaramaktadır. Bu örnek olaylar sonuç olarak aynı olgular haberleştirilirken bilimin sanattan daha üstün konumlandırıldığına ve küresel aşı arayışı gibi gerçekten elzem anlarda hayvan deneylerinin insan deneylerinden önce lazım geldiğine dair kuralın bozulabildiğine şahitlik ediyor. Hayvan deneyi savunusunda özsavunma söyleminin boyutunu ortaya koyan bu tez çalışması, aynı zamanda hayvan deneyini savunan bilim insanlarının doğrudan söylemlerini bolca sayfalarına taşıyarak akademik literatüre birincil veri üretmesi bakımından değerlidir. Ancak, genel olarak bilgi rejimine tabi olan söylemlerin, özel olarak da hayvan deneyi söyleminin diğer boyutları çalışılarak bu tezle birleştirilmediği sürece bu çalışmanın eleştirel ehliyeti dar bir alanda geçerli olacaktır.
Özet (Çeviri)
Animal experimentation remains to be one of the most divisive topics among the society. Testing for cosmetic products has recently been restricted in many parts of world which puts other goals in animal research in the spotlight. Among those goals, some medical experiments such as treatment trials and drug development processes are the most emphasized ones by pro-animal research scientists and their organisations with a key argument that these experiments save lives. The other camp roughly consists of animal rights activists and antivivisectionist scientists who either ethically or practically believe that these procedures have to stop because they do not work in humans or do unacceptably torture other animals. Despite the discussion is rooted in positive sciences, pro- and anti- argumentations and persuasion strategies also concern other disciplines such as communication and sociology. This dissertation thus runs its multidisciplinary course. The observation that terms such as animal testing, animal trials, etc. are strictly placed in good news contexts such as promising medical advances in science journalism and that these terms are insistently linked to notions of necessity and survival in pro-animal research literature (e.g. advertisements, blog posts) suggests that dominant discourses surrounding animal research could be based on not only speciesism, but also (and sometimes exclusively) on the rhetoric of self-defence. The existing literature examines the topic vastly from speciesism and animal ethics perspective. There only are few studies that focus on primary data obtained during in-depth interviews with experimenters; and the focus in these few studies is not exclusively rhetoric of self-defence. Rhetoric of self-defence is a form of survival narrative; it takes place as a subject affirms and internalises a form of violence that she/he perpetrates on the pretext that she/he could not survive otherwise. The present study assesses the extent of survival narrative by primarily focusing on the source of discourse –that is, scientist subject. Theoretical framework includes theories of subjectivation of scientists in exchange for objectivation of captive animals (in other words, subjection of scientists to larger knowledge regime) and of the rationality as guiding force. Affect theory is also discussed as an alternative to this rationality which acknowledges the impact of the other in dominant discourses and also place human animal next to other animals in a non-hierarchical way. Analysis of findings begins with thorough description and discussion of the rhetoric of self-defence initially exploring its roots in law and feminism, and then compares these roots with current uses of survival narrative in pro-animal research literature. This thesis is written not to deny that there are some non-human animal studies out there that eventually save some human lives, but to emphasise that reducing all non-human animal experiments into life-saving efforts is a discursive trick that conceals other major goals (e.g. commercial, regulatory, education, career) by pre-emptively having recourse to self-defence and claiming a subaltern kernel for humanity despite ongoing influence of anthropocentricism. Analysis of findings includes a major chapter called analysis of primary data to discuss the issues directly with scientists who participated into in-depth interviews. The majority of interviewees are selected from positive scientists with pro-animal research perspective; and minority of them are impartial or antivivisectionist. Under the umbrella of critical discourse analysis, other qualitative analysis methods such as content analysis, narrative analysis and critical moments analysis are adopted to discuss and criticise quotes by interviewees. The primary data are laid out in the same way as the interview questions were ordered, starting from general concept of science, moving to discussion of animal research, confronting and loving non-human animals held captive for research, and eventually to critical points such as moments of epiphany and comparison to human experiments. The primary data confirm that most interviewed scientists link animal testing to survival of humanity, and medical advances. Statistics from numerous countries however show that most non-human animal experimentation is carried out not for applied (treatment and drug development) research but for genetic modification and basic research. The primary data also show that speciesism and rhetoric of self-defence may go hand in hand, and more importantly not every scientist with pro-animal research perspective is inherently speciesist and fully content with current treatment of non-human animals in research facilities. Two major case studies are placed in analysis of primary data chapter to test findings from primary data with secondary data. These case studies ultimately witness that science is hierarchically placed higher than art in certain news stories; and so-called necessity of animal trials before human trials in medicine is violated in cases of true necessity such as global rush for vaccines. This study is valuable since it reveals the extent of survival narrative in animal research advocacy, and contributes to academic literature through primary data by amply quoting from animal research advocates. However, critical licence of this study would remain restricted unless other scholars incorporate this study into their analysis of discourses that are subject to knowledge regime in general and of other discursive dimensions of animal research in particular.
Benzer Tezler
- Design and development of audio-emotional serious games for audiology therapy
Odyoloji terapisi için işitsel-duygusal ciddi oyunlar tasarlama ve geliştirme
EGE VERİM
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
Bilim ve Teknolojiİstanbul Teknik ÜniversitesiOyun ve Etkileşim Teknolojileri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HATİCE KÖSE
- Ankara ilinde basınçlı sulama sistemlerinin benimsenmesindeki belirleyiciler ve teknik hususlar üzerine bir araştırma
Determinants of the adoption of pressured irrigation system and technical issues on research in Ankara
ALİ GÜL
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
Mühendislik BilimleriKahramanmaraş Sütçü İmam ÜniversitesiBiyosistem Mühendisliği Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. SERTAN SESVEREN
- Computer vision based behavior analysis
Bilgisayarla görü tabanlı davranış çözümlemesi
ZEYNEP YÜCEL
Doktora
İngilizce
2009
Elektrik ve Elektronik Mühendisliğiİhsan Doğramacı Bilkent ÜniversitesiElektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü
PROF. DR. ARİF BÜLENT ÖZGÜLER
YRD. DOÇ. DR. PINAR DUYGULU ŞAHİN
- Membrane protein-based in vitro methods
Zar protein-tabanlı in vitro metotlar
FATİH İNCİ
Doktora
İngilizce
2013
Biyokimyaİstanbul Teknik Üniversitesiİleri Teknolojiler Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. FATMA NEŞE KÖK
- Impact of antibiotic induced gut microbiota alteration on cognitive abilities and behaviours of mice
Farede antibiyotik kullanımına bağlı olarak bozulan bağırsak mikrobiyotasının bilişsel yetiler ve davranışlar üzerine etkileri
TAHA CEYLANİ
Doktora
İngilizce
2018
FizyolojiOrta Doğu Teknik ÜniversitesiBiyoloji Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYŞE GÜL GÖZEN
PROF. DR. EWA JAKUBOWSKA DOĞRU